Suriye’de kasım ayının sonundan bu yana Heyet Tahrir eş-Şam (HTŞ) terör örgütü öncülüğündeki silahlı grupların Halep ve Hama’nın kontrolünü ele geçirmesinin ardından Humus’a doğru ilerleyişi sürerken, HTŞ terör örgütü lideri Ebu Muhammed el-Colani, görünürlüğü artan bir figür haline geldi. IŞİD’in eski Suriye emiri olan Colani, IŞİD’in ABD’ye karşı savaş ilan etmesinden kısa bir süre önce IŞİD’den ayrılıp bir başka terör örgütü olan El Kaide’ye biat etmişti.
ANKA’nın derlemesine göre, Türkiye’nin terör örgütü olarak tanıdığı HTŞ’nin lideri olan Colani, daha sonra El kaide’nin Suriye koluna dönüşen El-Nusra cephesini kurdu. El Kaide ile arasına mesafe koyarak Suriye’de daha fazla destek kazanmayı hedefleyen örgüt, 2016 yılında ismini Fetih el-Şam olarak değiştirdi. Ancak örgütün liderliği ve ideolojisi, radikal cihatçı çizgiden sapmadı.
Ardından Birleşmiş Milletler Genel Kurulu 2254 sayılı kararına göre de terörist olarak tanınan örgüt 2017 yılında bugünkü adını alarak Heyet Tahrir eş-Şam olarak anılmaya başlandı.
HTŞ KONTROLÜNDEKİ İDLİB’TE İŞKENCE VE ZULÜM BELGELENMİŞTİ
Colani, HTŞ’nin Halep şehir merkezinin kontrolünü sağlamasının ardından nüfusun bir kısmının Esad hükümetini desteklediği bu bölgede, halkın korkularını yatıştırmayı hedefleyen bir dizi açıklama yaptı. “Çocukları korkutmayın” çağrısı yapan HTŞ, farklı kanallar üzerinden şehirdeki Hristiyan nüfusun normal rutinlerine devam ettiklerini gösteren görüntüler yayınladı.
Halep Başpiskoposu, HTŞ’nin kontrolü sağlamasının ardından dini hizmetlerin etkilenmeyeceğini belirtti. Suriye Ordusu şehirden tamamen çıkarıldığında Colani, “(etnik ve dini) çeşitliliğin bir güç olduğunu” belirten ikinci bir açıklama yaptı. Bu ifadeler Batı medyasındaki bazı analistler tarafından ”cihatçı terör örgütlerinin dilinden çok ılımlı muhalif söylemlerle” özdeşleştirildi. Colani, bölgede yaşayan Kürt nüfusa ilişkin de kapsayıcı açıklamalar yaparken, yerel kaynaklara göre HTŞ, silahlı grupların kontrol sağladığı bölgelerden Rakka’ya göç eden Suriyeli Kürtlerin güvenliğini sağladı.
Colani, El Kaide ve IŞİD’den ayrılsa da aralarında Uluslararası Af Örgütü ve BM’ye bağlı kuruluşların da bulunduğu insan hakları örgütleri, muhalif gruplar ve cihatçı terör örgütlerinin 2020 yılında Şam Hükümeti’ne bağlı güçlerle cephe hattını dondurarak İdlib’de yoğunlaşmasının ardından, HTŞ’nin buralarda siyasi muhaliflere işkence uyguladığını açıkça belgelemişti. HTŞ 2020’den itibaren İdlib’deki diğer grupları güçsüzleştirirken 2017’den bu yana büyük ölçüde kontrol ettiği bölge üzerindeki hakimiyetini pekiştirdi.
Colani, HTŞ’yi henüz kurmadığı 2013 yılında Katar merkezli El Cezire’ye verdiği bir röportajda, şu ifadeleri kullanıyor:
“Irak İslam Devleti liderliğine fikirlerimizi ve (Suriye’ye girme) planlarımızı sunduk. Tabi söylemek gerekir ki bu planlar uzun zamandan beri El-Kaide örgütünün ve Irak Islam Devleti liderliğinin zihinlerinde. Dediğimiz gibi bu bizim de iştirak ettigimiz (cihat) geçmişin ürünüdür. Küresel Cihat’ın meyvelerindeniz. Ulemalarin çabalarının ve dökülen kanların olduğu uzun bir geçmiş. 1960’larda Mısır’da yasanan cihat, Afganistan’a taşınmasaydı, 1980’lerde bu rejime (Şam hükümeti) karşı olan cihat da Afganistan’a taşınmasaydı ve Afganistan’da kurbanlar verilmeseydi cihat Irak’a taşınmazdı ve kardeşler Irak’ta kurban vermese ve kararlı durmasalardı cihat Şam topraklarına taşınamazdı. Planlarımızı liderliğe sunduk ve özellikle Şamlı olan 7-8 arkadaşımızda yaklaşık olarak miladi 8’inci ayda 2011 yılında bu topraklara geldik. Devrimden yaklaşık 5 ay sonraydı. Şam topraklarına giriş tarihimiz kısaca budur.”
COLANİ’NİN KİMLİĞİ VE YERİNİN TESPİTİNİ SAĞLAYACAK BİLGİLER İÇİN 10 MİLYON DOLARA KADAR ÖDÜL
ABD’de hükümet organlarının kimliği ve yerinin tespitini sağlayacak bilgiler için 10 milyon dolara kadar ödül teklif ettiği Colani’nin kurduğu HTŞ 2017 yılından bu yana Suriye’nin kuzey batısındaki İdlib’i kontol ediyor. Bu süreçte IŞİD lideri Ebubekir el Bağdadi’nin öldürülmesi de dahil olmak üzere ABD İdlib’de IŞİD’lileri hedef aldığı birçok operasyon yürütürken Colani ABD’den saklanmayı başardı.
HTŞ İSRAİL İLE HİÇBİR ZAMAN DOĞRUDAN BÜYÜK BİR ÇATIŞMAYA GİRMEDİ
Suriye’de savaşın başlangıcından bu yana İsrail ile hiçbir zaman doğrudan büyük bir çatışmaya girmeyen HTŞ, Gazze konusunda da İsrail’e doğrudan tepki göstermezken, HTŞ tarafından kontrol edilen İdlib’de Hizbullah lideri Hasan Nasrallah, İsrail güçlerince Lübnan’da öldürüldüğü zaman kutlamalar yapılmıştı. İran tarafından desteklenen Hizbullah, 14’üncü yılına girecek olan Suriye savaşında daha önce silahlı muhalif gruplar ve cihatçı terör örgütlerine karşı Suriye hükümetinin yanında yer almıştı.
CNN’E RÖPORTAJ VERDİ
Colani, son olarak CNN International’a Suriye’nin açıklanmayan bir yerinde verdiği mülakatı, Batı medyası tarafından “ılımlı” olarak yorumlandı. Colani, bu mülakatında, insanların yıllar içinde değişeceğini vurgulayarak, “20’li yaşlarındaki bir insanın, 30’lu ya da 40’lı yaşlarındaki bir insandan farklı bir kişiliğe sahip olması insan doğasının gereğidir” ifadesini kullandı.
‘BU REJİM ÖLDÜ’
Colani röportajda şunları söyledi:
“Hedeflerden bahsettiğimizde devrimin amacı bu rejimi devirmek olmaya devam ediyor. Bu amaca ulaşmak için elimizdeki tüm araçları kullanmak bizim hakkımızdır.
Rejimin yenilgisinin tohumları her zaman içindeydi. İranlılar rejimi canlandırmaya çalışarak ona zaman kazandırdı ve Ruslar da onu desteklemeye çalıştı. Ama gerçek değişmedi bu rejim öldü.”
‘HTŞ BİR GÖREVİ YERİNE GETİRMENİN ARACI’
Terör örgütü lideri, açıklamasında şu ifadelere yer verdi:
“Bu mezhepler yüzlerce yıldır bu bölgede bir arada yaşıyor ve kimsenin onları ortadan kaldırmaya hakkı yok. Bu rejim düştüğünde Suriye’de yabancı güçlerin kalmasına gerek kalmayacağını düşünüyorum. Suriye, tek bir yöneticinin keyfi kararlar aldığı bir yönetim sistemini değil, kurumsal bir yönetim sistemini hak ediyor. Daha büyük bir projeden bahsediyoruz; Suriye’yi inşa etmek… HTŞ bu diyaloğun sadece bir parçası ve her an dağılabilir. Kendi başına bir amaç değil, bir görevi yerine getirmenin bir aracı; bu rejime karşı koymak.”
BBC sabah sabah manşetinde Şam’da kutlama yapan “muhalifler” fotoğrafı bastı, ve ABDli gazeteler aynı fotoğrafı alıp yaydı. Fotoğrafta KIRMIZI anoraklı bir adam ve 2 arkadaşı, ve geri planda 3 kız arkadaşları vardı. Bir defa, Kırmızı göründü müydü Batı’dan YEŞİL ışık verildi demektir. Gezi direnişi sırasında ikona dönştürülen KIRMIZILI kadını hatırlıyor musunuz? Bu hem medya kaptanlarının kendi aralarında bir haberleşme kodu, hem de kitle üzerinde zihin kontrol aracı olarak etkili ve pratik bir ikon. Haber ile propagandayı ayırt etme üzerine derslerimizi hangi kürsüden verelim?…
2013’ten önce İşid mi vardı?