Trablus’ta sinir merkezleri kılıçları çekti! Ankara’ya ‘Başağa’ sürprizi mi?

featured

Eray Çelebi yazdı…

Libya adeta kaynayan kazan…

Ülkenin gündeminde yalnızca Halife Hafter’in “Tüm kuvvetlerimizi Libya’daki Türk güçlerini kovmak için savaşa hazır olmaya çağırıyorum“ tehdidi yok.

Trablus-Tobruk hattında son yıllarda alıştığımız krizden öte bir gerilim bu…

Türkiye’nin destek verdiği ve deniz sınırlarının belirlenmesine ilişkin kritik bir anlaşma yaptığı Ulusal Mutabakat Hükümeti’nin sinir merkezleri arasında yaşanan uzlaşmazlıklar son dönemde gün yüzüne çıkmış durumda.

Önce hatırlayalım…

28 Ağustos’ta Libya İçişleri Bakanı Fethi Başağa Türkiye’de bulunurken, Ulusal Mutabakat Hükümeti Başbakanı Fayiz es-Serrac tarafından görevden alınmıştı. Türkiye’nin destek verdiği isimler arasında gösterilen Başağa ile Serrac arasındaki çekişmenin bir sonucuydu bu. İddiaya göre Başağa Serrac’ın imzaladığı ateşkes anlaşmasına karşı çıkmıştı.

SERRAC-BAŞAĞA ÇEKİŞMESİNDE YENİ GELİŞME

İki isim arasındaki kriz Serrac’ın hamlesiyle aylar sonra yeni bir boyuta taşındı.

Trablus’taki hükümetin etkili silahlı güçleri arasında kabul edilen Özel Caydırıcılık Güçleri (RADA), Başağa’nın liderliğindeki İçişleri Bakanlığı bünyesinden çıkarılarak Serrac’a bağlandı.

Trublus’taki sinir merkezleri arasındaki güç karmaşası yalnızca Serrac-Başağa arasındaki zıtlaşmayla sınırlı değil.

TRABLUS’UN ETKİLİ İSİMLERİ ARASINDA GERGİNLİK

Başağa, Trablus’ta güçlü isimler arasında gösterilen Merkez Bankası Başkanı el Kebir’e dönük de bir adım attı. Seyahat yasağı koydu. El Kebir de Fethi Başağa’ya karşı şikâyet dilekçesi yazarak, ‘Libya dinarının değerini sabit tutmakla ilgili çabalarını engellemekle’ suçladı.

Bitmedi…

Kebir de hedef gösterildi: Libya Petrol Kurumu Başkanı Mustafa Sanallah tarafından… Sanallah’ın petrol gelirlerinin Libya Merkez Bankası’na devredilmesini reddetmesi de gerginliğin nedenleri arasında yer aldı.

BAŞ DÖNDÜREN DİPLOMASİ TRAFİĞİ

Kriz devam ederken Fethi Başağa’nın baş döndüren diplomasi trafiği dikkat çekti.  

Doğu Akdeniz’de Yunanistan ile birlikte hareket eden iki önemli ülkeyle temas kurdu… 4 Kasım’da Mısır’a, 19 Kasım’da Fransa’ya gitti. 27 Aralık’ta da Mısır’dan gelen heyetle görüştü.

Görüşmede Trablus’ta Mısır’ın büyükelçilik binası açılması masaya yatırıldı.  Başağa şubat ayında ise Moskova’nın yolunu tutacak.

ANKARA’YA YENİ SÜRPRİZ BAŞAĞA MI?

Temaslar Türk kamuoyunda Serrac’ın ardından Başağa’nın da Türkiye’nin etki alanından uzaklaştığı yönünde algılandı.  “Görüşmeler Ankara için sürpriz. Türkiye’nin istemediği bir politika izleniyor” şeklinde yorumlar yapıldı.

Peki Ankara peş peşe gerçekleşen bu zirveleri nasıl okudu?

‘GENİŞ YELPAZEDE ULUSLARARASI TEMASLAR’

Diplomatik kaynaklardan aldığım bilgilere göre görüşmeler “Libyalı aktörlerin geniş bir yelpazede yaptığı uluslararası temaslar” olarak görülüyor.

“Türkiye’nin Libyalıların öncülüğünde siyasi süreci desteklediği” ifade ediliyor.

BEKLENTİ SİYASİ SÜRECE KATKI

Ankara’nın beklentisi görüşmelerin “bu sürece katkı sağlaması”.

Öte yandan bölge kaynaklarınca da Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın Trablus’ta Başağa ile samimi fotoğraflar vermesi, görüşmenin Ankara’da sürpriz okunmadığı konusunda örnek olarak gösteriliyor.

ÇAVUŞOĞLU’NDAN ‘HER KESİMLE’ MESAJI

Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu’nun Başağa’nın temasları devam ederken 24 Aralık’ta “Milli çıkarlarımız doğrultusunda herkesle görüşüyoruz. Libya’da sanılanılan aksine, meşru olan her kesimle temastayız, görüşüyoruz.” sözleri de bu kapsamda ilgi çekici bulunuyor sahada.

23 Ekim’de Birleşmiş Milletler öncülüğünde ilan edilen kalıcı ateşkes anlaşması içerisinde yer alan “Libya savaşına taraf olan bütün yabancı askeri unsurların üç ay içinde ülkeyi terk etmesini” hedefleyen madde kapsamında Türkiye’ye yönelecek uluslararası baskıların hemen öncesinde yaşanıyor bu hareketlilik.

Ankara Milli Mutabakat Hükümeti’nin talebi devam ettiği sürece Libya’da asker bulunmaya devam edeceğini açıklasa da, Almanya ve ABD merkezli Birleşmiş Milletler grubundan bu yönde baskıların gelmesinin sürpriz olmayacağı değerlendiriliyor.

Bu kapsamda Çavuşoğlu’nun baskıları kırmak için Türkiye karşıtı ittifaka “her kesimle görüşüyoruz” mesajı verdiğini söyleyenler de var, Ankara’nın Libya’da yeni bir diplomatik manevrayla iki taraflı bir politikanın kapısını mı açmaya çalıştığı görüşünde olanlar da…

Bu görüşü destekleyenler Libya’da seçim tarihinin 24 Aralık 2021 olarak belirlendiğini, seçimler öncesinde geçiş hükümetinin kurulması konusunda görüşmeler yapıldığını, söz konusu hükümette Tobruk’tan da isimlerin yer alacağını hatırlatıyor.

Bu yüzden de Tobruk’a güçlü destek veren Mısır ve bazı kıyıdaş ülkelerle iletişim kanallarını açması Türkiye’nin mecburiyeti olarak değerlendiriliyor.

Libya sahası daha kritik gelişmelere gebe…

Ankara’nın önünde ağırlık kazanan soru ise şu:

“Geniş bir yelpazede yapılan uluslararası temaslar” Türkiye için de ihtiyaç mı, değil mi?

Trablus’ta sinir merkezleri kılıçları çekti! Ankara’ya ‘Başağa’ sürprizi mi?

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

2 Yorum

  1. Şimdi bu İngiliz beslemelerinin Hafter’e karşı galip gelmeleri mümkün mü? İki damla petrol geçti ellerine hemen birbirlerinin boğazını sıkmaya başladılar. Orrrtadoğu işte… Pardon pardon, Araplar işte… Hafter ne diyor? “Libya’da bulunan Türk’leri burdan atacağız” diyor. Acaba Libya’da Türkiye adına bulunanlar Türk mü? Önce Hafter’i mi aydınlatalım?

  2. Nihat Ağabey’e anlatın lütfen, şu anda zayıflatılan, hatta yıkılan iktidar ne Mavi Vatan’ı ne Libya, ne Suriye ne de diğer ulusal çıkarlarımızı koruyabilir. Allah korusun, bir askeri darbe bizi Amerika’nın dümen suyuna çekecektir. Bir daha ordan kurtuluş olmaz. Diz çöktürülen bir Türkiye Kürt devletine engel olamaz. 15 Temmuzda özlenen iç savaşla bu kez bir daha toparlanamayız. Birbirimizi yerken ülkemiz de elden çıkar.

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!