Ha Giden, Ha Biden…

featured

N. İsmet Hergünşen yazdı…

Ha Giden, Ha Biden…

İsmet Hergünşen yazdı…

Amerika Birleşik Devletleri (ABD) Başkanı Donald Trump, seçim sonuçlarıyla ilgili yürüttüğü mücadelede bir başarısızlığa daha uğradı.

Seçimlerin üzerinden uzunca bir zaman geçmesine rağmen Trump’ın yenilgiyi kabul etmeme politikasını sürdürmesi belki de ABD tarihinde bir ilkti.

Trump’ın Başkanlığı döneminde, Türkiye-ABD ilişkileri tüm dünyanın merak ve ilgiyle izlediği bir süreçten geçti.

S-400, F-35, Rahip Brunson ve mektup ile yaşanan krizler Ankara’ya ağır yaptırım tehditleri dahil iki ülke arasında birçok gerilim yaşanmasına sebebiyet verdi.

Trump yönetimi Türkiye’ye Doğu Akdeniz’de provokasyondan kaçınma çağrısı yaparken, diğer taraftan Güney Kıbrıs Rum Yönetimi’ne silah ambargosunu kısmen kaldırması ve Yunanistan’a açıktan verdiği destek ile gerici ve bölücü örgütlerle olan zihinleri karıştırıcı ilişkileri en dikkat çekici olanlardandı.

Gene bu dönemde Türk Lirası ABD Doları karşısında tarihinin en yüksek değer kaybını yaşarken Türkiye’den giden çelik ürünlerine yüksek oranda vergiler getirmesi de yaptırımların ekonomik boyutuydu.

En son olarak S-400 alımından dolayı Türkiye’ye ABD’nin Hasımlarıyla Yaptırımlar Yoluyla Mücadele Yasası (CAATSA)’nın uygulamaya sokulması ise Bıden ABD’si ile Türkiye arasında sıcak gelişmelerin yaşanabileceğinin ilk fitilini ateşlemesi açısından da oldukça önemlidir.

ABD Kongresi’nde kabul edilen yaptırımların ilkesiz,  ön yargılı olduğu ve düşmanca niyet taşıdığının bir göstergesi de, Türkiye’nin aylar öncesinden çıkartıldığı çok ortaklı 398 milyar dolar değere sahip F-35 Savaş Uçakları’nın tam kapasiteli seri üretime geçişinin ABD Savunma Bakanlığı (Pentagon) tarafından durdurulma kararının bugünlerde alınmış olmasıdır.

Trump için artık sayılı günler kaldı kalmasına ama bu hırs ve kibir budalası adamın 2024 seçimlerinde tekrar aday olmasına da kimse şaşırmamalıdır.

Amerika’nın 46. Başkanı seçilen Joe Biden’ın 20 Ocak’ta yemin ederek göreve başlamasıyla birlikte, Türkiye-ABD ilişkilerinde nasıl bir politika izlenecek, tabii ki bunu zaman gösterecek!…

Dediğim dedik, çaldığım düdük diyen Trumpvari bir ilişki modeli mi ya da Kuzey Atlantik İttifakı Örgütü (NATO)’nün en güçlü ikinci ordusuna sahip olan Türkiye’ye müttefiklik özelinde mi?

1952 yılından itibaren ABD ile ilişkilerini NATO çerçevesinde şekillendirmeye çalışan Türkiye, sonrasındaki dönemde Avrupa kıtasıyla ilişkilerine yeni ve sağlam boyutlar kazandırmak arzusu içine girmiştir.

Türkiye tarihi, coğrafi ve kültürel açılardan Doğu’nun olduğu kadar, yine aynı kıstaslarla değerlendirildiğinde tartışmasız Batı Dünyası’nın da bir parçasıdır.

Batı toplumu ile bütünleşme hedefi güden Türkiye’nin anayasal çerçevede çizilen demokratik, laik, sosyal ve bir hukuk devleti kimliğiyle İslam dünyasının tek çağdaş ülkesi olma özelliğini sürdürmesi önem arz etmektedir.

Bir taraftan küreselleşme hareketleri içinde yer almaya çalışırken, ticari ilişkilerinde ülke sayısını arttırma yoluna gidebilmiş, aynı zamanda Avrupa Birliği entegrasyonu içinde yer alma iradesini de ortaya koyabilmiştir.

Çevre denizlerindeki hak ve menfaatleri ile Balkanlar, Ortadoğu ve Kafkasya coğrafyasındaki gelişmeler dünyanın en hassas ve duyarlı bölgesinde olan Türkiye’nin rollerine ve etkinliklerine yenilik ve hareketlilik getirmiştir.

Söz konusu bölgelerde gri alanlar devam ettiği müddetçe de Türkiye etkinliğini ve belirleyici rolünü devam ettirme zorunluluğundadır.

Türkiye artık sadece Kuzey Atlantik İttifakının bir kanat ülkesi konumunda değildir.

Avrasya kuşağında merkezi bir konuma gelmiş; politik, güvenlik ve ekonomik açılardan büyük bir rol oynayan ve önem kazanmış olan bir Türkiye vardır.

Türkiye’nin dışarıda izlediği politikanın bir yandan çevresindeki mevcut ve potansiyel ihtilafların kontrol altına alınmasına, diğer yandan bölgesel entegrasyon ve işbirliği yoluyla kalıcı barış ve istikrarın sağlanmasına yönelik olması en tabiidir.

Zira Türkiye bunları yapabilecek durumda bulunan nadir ülkelerden biridir. Yakın tarihte meydana gelen gelişmeler de bunun en büyük göstergesidir.

Başta ABD olmak üzere hegemonik güçlerin oynamaya çalıştığı oyun, Türkiye ve Türkleri kendi çizdikleri ve biçtikleri roller çerçevesinde yaşama mahkum etmeye çalıştıkları artık bilinen bir gerçektir.

Genel durumun doğru analiz edilmesiyle, birlik ve beraberlik çerçevesinde oluşturulacak dinamik ve güçlü bir iç yapı ile sürdürülecek kararlı atılım neticesinde, ABD’nin Başkanı ha giden olmuş ha Biden fark eden bir şey olmayacaktır.

Ha Giden, Ha Biden…

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

3 Yorum

  1. ya amazon ormanlarından bi kütük getirip o koltuga oturtsan yine bi değişiklik olmaz.niye:sistem öyle.yapilacaklar belirlenmiş.Farkeden bi sey olmaz yani.Ama başlık süper olmuş.Ha giden ha biden.Aynen

  2. 4 Ocak 2021, 14:41

    Gercekten ha giden ha Biden. Onemli olan bizim guclu olmamiz. Bulundugumuz cografyanin zorlugu bir tarafa avantajli olan yanini dikkate alarak ic de tek vucut olmaliyiz.

  3. 4 Ocak 2021, 14:28

    Turkiye’nin batidan vazgecmesinin dogru olmadigini ancak Asya’nin da boslanmayacagini soyluyorsunuz ki dogrudur. Jeoolitik konumumuz bunu gerektiriyor. Batidan vazgecmeye kalksak bati bizden vazgecmez. Butun bunlara ragmen icerede menfaatimize uygun bir dis politikanin saglanmasi icin birlik ve beraberligin onemini vurgulamissiniz ki kesinlik dogrudur ve onemli olan da budur. Biden, giden, gelen fark etmez.

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!