Mehmet Nafiz Özyağcılar yazdı…
Okuyacağım kitapları, çoğu zaman kitapçıların raf ya da sergilerinden seçerim. Bir gün yine bir kitapçı dükkanında, bodrumdan giriş katına çıkarken, merdiven basamaklarına yerleştirilmiş kitaplar gözüme ilişti. Sanki gözden kaçmasın bir an önce satılsınlar, der gibi. Bunların arasında bir kitap gördüm, başlıca bu kitaptan derlediğim bilgilerle Yusuf Akçura’yı anlatmaya çalışacağım:
TÜRK MİLLİYETÇİLİĞİNİN TEMELLERİ YUSUF AKÇURA 1876-1935 ————————– Yazar: FRANÇOİS GEORGEON, 1980 Tarih Vakfı 4. Basım Mart 2005 |
YUSUF AKÇURA
Yusuf Akçura hakkında merak ettiklerim vardı. Hemen aldım ve okumaya başladım. Daha ilk sayfalarında önemli bir vurgu karşımıza çıkıyor: Yazar F. Georgeon, Prof. Niyazi Berkes’ten bahsediyor ve Akçura ile Berkes’i Türkiye’nin en önemli Toplumbilimcileri (sosyologları) olarak tanıtıyordu aşağıdaki satırlarla:
“Modern Türkiye’nin oluşum sürecinin ana hatları (Bernard Lewis) ve Niyazi Berkes’in klasik yapıtlarında ortaya konmuştur.”
“Bu konuda -yakın zamanda- yapılmış çalışmalarda, Jön Türkler döneminde milli iktisat politikasının… ve “Türklük bilincinin” ortaya çıkması üzerinde durulmakta ise de aydınların bu alandaki rollerini inceleyen yapıtlar, Ziya Gökalp’in parlak kişiliği üzerinde yoğunlaşmış, ulusal akımın bazı önemli simaları ortaya çıkmayı başaramamıştır. Biz kitabımızda Osmanlı İmparatorluğu’na göç eden Tatarlardan Yusuf Akçura’yı ele aldık” denilmekte ve aslında bir “unutulmaya” da işaret edilmektedir. Prof. Niyazi Berkes’in deyimiyle, “Akçura, Ziya Gökalp’in yanında unutulan adam görünümümdedir.”
Kitapta okuduklarımdan önemli bularak seçtiğim anlatım ve düşünceleri aşağıda, değerli okuyucunun bilgisine sunuyorum:
“Volga ya da Kazan’dan gelen Yusuf Akçura ulusçu akımın bünyesinde birinci derecede rol almış, “kültürel boyutlu bu akıma siyasal boyut katmıştır”. Yusuf Akçura’nın temel düşüncesi Rusya ve Çin’de yaşayan Türk topluluklarını Osmanlı İmparatorluğu’nda bir araya getirmekti. Bu düşünceye “Pan-Türkizm” adı verilmiş, Yusuf Akçura da “Pantürkizm”in yaratıcısı olarak anılmıştır. Yusuf Akçura bu düşüncelerini “Üç Tarzı Siyaset” kitabında irdelemiştir.”
“Akçura, daha sonra Anadolu’ya gelerek Mustafa Kemal’in önderliğinde gelişen yeni Türk devletini kurma çabalarına katılmıştır. O zaman öncelik Anadolu’daki kapitalist/emperyalist işgal girişimine karşı mücadele idi. Anadolu’da Gazi Mustafa Kemal’in önderliğinde verilen bu mücadele bir Türk devletinin kurulmasıyla sonuçlanarak ilk hedefe ulaşıldı.”
Yusuf Akçura’nın “Adı Türk olan bir devlet kurulduktan sonra artık Türkçülüğe gerek yoktur” sözünü de okudum.
Yusuf Akçura, yazılarında “devrimcilik”le “milliyetçiliği” birleştiriyor ve uyarıyordu: “Eğer Cumhuriyet, Ortaçağ güçlerinin kökünü kazımazsa, Ortaçağ güçleri ilk fırsatta emperyalizme dayanarak Cumhuriyet’le hesaplaşacaktır.”
Kaynak Yayınları Yusuf Akçura’nın bütün eserlerini (Seçme Eserler başlığıyla) yayımladı. Aşağıda bir liste olarak, değerli (Attila İlhan’ın deyişiyle meraklı) okuyucunun bilgisine ve incelemesine sunuyorum:
1. Türk Devriminin Programı 2. Türkçülüğün Tarihi 3. Çağdaş Avrupa’da Siyasi Fikir Akımları 4. Üç Tarz-ı Siyaset 5. Şark Meselesi 6. Osmanlı Devleti’nin Dağılma Devri |
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan 100 yıl sonra Avrasya coğrafyasında Türk Devletleri Topluluğu’nun kurulması ve Türkiye’nin, hatta Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin-gözlemci olarak da olsa-katılması Yusuf Akçura’nın düşünce ve idealinin gerçekleşmesi olarak görülebilir.
Düşündüğümde Yusuf Akçura adının bilimsel yayın ve toplantılar dışında duyulmadığı görüyordum. Daha ileri gidersek, küçük oğlumuz YÖK Burslu olarak bir üniversitenin Sosyoloji Bölümünü bitirmiş çift anadal olarak psikoloji okuyordu. Onun okuduğu ders kitapları ve ders notlarında (merak ettiğim için incelediğimde) ne Akçura ne de Berkes adını gördüm. Akçura ve Berkes görmemezlikten gelinmişler. DIŞLANMIŞLAR! (Buna UNUTMAK denemez)
PROF. NİYAZİ BERKES
Ben Prof. Niyazi Berkes’in kitaplarını Kanada’da tanıştığım oğlu Prof. Fikret Berkes’in evinde görmüş ve okumuştum 1970 ve 80’lerde. Kendisiyle konuşmalarımızda Niyazi Berkes ve Yusuf Akçura’nın Ankara’da tanıştıkları ve görüştüklerini öğrendim. Daha sonra karşılaştığım yayınlarda, Niyazi Berkes’in Yusuf Akçura’nın unutulmaması için yazdıklarını okudum. Şimdi Attila İlhan’ı TV konuşmalarında dinlerken ve yazılarını okurken, onun da Niyazi Berkes’in unutulmaması için çaba gösterdiğini anlıyorum.
Burada, Prof. Niyazi Berkes’in eserlerinden alıntıladığım Atatürk ve Cumhuriyet’le ilgili görüşlerini-vurgulamalarda sorumluluğu üstlenerek-kısa örneklerle vereceğim:
“Atatürk’ü tanımak, yalnız yaptıklarını listelemekle biten bir iş değildir. Onu ancak, en aşağı bir yüzyılın içine koymakla değerlendirebiliriz.” (Atatürk ve Devrimler adlı kitabının Önsözünden)
“Kemalizm, Kurtuluş Savaşı ve ertesindeki haliyle başkadır; sonradan adına Atatürk İlke ve İnkılapları denilen söylem ise başka (bir şey)dir. Niyazi Berkes (o zaman Ankara Halk Evi’nde çalışırken), bu değişmenin canlı şahidi olmuş; gördüklerini, Halk Partisi içinde tanık olduğu iki ayrı grubun partiyi ele geçirme çatışması olarak tanımlıyor. “…Gazi henüz sağ … ama Cumhurbaşkanlığı makamı, bu çatışmayı sabırla izlemesini gerektiriyor. Nedenleri, ekonomik bunalım, faşizmin yükselişi, Dünya Savaşı’nın çıkma ihtimali ve kendi hastalığı.”
Devam ediyor: “Bizde Batıcılık’tan anlaşılan şey, Türk devrimini çağdaş yönde geliştirmektir. Halbuki Avrupa’da Amerika’da ‘Batılılaşma’ ve ‘Batıcılık’, Batı diplomasisine boyun eğme anlamına gelir. Osmanlı’da her ıslahat hareketi Batılı bir devletin uydusu olmamıza dönüşüyor, aleyhimize sonuçlanıyordu”;
“(Osmanlı döneminde) Batı’ya ve Batılılaşmaya karşı ilk tepki Şeriatçılık olarak başladı; sonra Ulusçuluk tepkisinin ortaya çıkışına kadar devam etti.” “Türk toplumu Batı’dan bağımsız bir şekilde kalmadıkça, Batı onun karşısına emperyalizm olarak çıkacaktır. Bu ekonomik bir zorunluluktur.”
Nihayet: “Gazi’nin hedefi Batılılaşma değil, “muasır medeniyet seviyesidir”. Yani “Çağdaşlama”. Bu saptama ile Prof. Niyazi Berkes, kitaplarında bu kavramı, hatta “laiklik” yerine “çağdaşlaşmayı” seçmiştir.
Yine, daha ayrıntılı bilgi için, değerli okuyucuya asıl kaynağı işaret ediyorum:
Prof. Niyazi Berkes’in Yapı Kredi Yayınları tarafından yayımlanan kitapları: · Asya Mektupları (1999) · Türkiye’de Çağdaşlaşma (2002) · Türkiye İktisat Tarihi (2013) · Türk Düşününde Batı Sorunu (2015) · Teokrasi ve Laiklik (2016) · Atatürk ve Devrimler (2016) · Felsefe ve Toplumbilim Yazıları (2017) İletişim Yayınları tarafından yayımlanan: · Unutulan Yıllar |
Geçen yıl, Prof. Fikret Berkes, çıkardıkları dergi için makale talebinde bulunan, ODTÜ Kuzey Kıbrıs Kampüsü Atatürkçü Düşünce Topluluğu ile tanıştırdı. Onların istekleri üzerine önce 3 aylık dergilerinde yayımlanmak üzere, yaşanmakta olan ekonomik krize ilişkin bir yazı yazdım “Krizden Kendi Çözümümüzle Çıkabilmek”. Daha sonra Kıbrıslı önemli kişilerle ilgili hazırladıkları sayıda yayımlanmak üzere, 1908 Kıbrıs doğumlu Prof. Niyazi Berkes hakkında Attila İlhan’ın yazılarından derlediğim bir seçkiyi ilettim. Bunu “Attila İlhan’ın Kaleminden Niyazi Berkes” başlığı ile flip-book formatıyla bir e-book olarak yayımladılar.
Hem Attila İlhan’ın yazıları ve hem de Prof. Niyazi Berkes’in görüşleri açısından değerli okuyucunun ilgisini çekebileceğini düşünerek e-bağlantı kodunu aşağıda iletiyorum.
https://publuu.com/flip-book/67244/268572
ATTİLA İLHAN
15 Haziran 1925, Menemen’de doğan Attila İlhan, tam adıyla Attila Hamdi İlhan, edebiyat kaynakları ve Vikipedi’de şair, romancı, düşünür, deneme yazarı, gazeteci, senarist ve eleştirmen olarak tanıtılıyor. Çok yönlü entelektüel çalışmalarıyla Türk edebiyat ve düşünce dünyasına önemli katkıları olmuştur. 10 Ekim 2005’te, İstanbul’da vefat etti.
Aramızdan ayrılışının üzerinden daha yirmi yıl geçmeden Attila İlhan’ın da Akçura ve Berkes için olduğu gibi dışlanma ve görmezden gelinmeyi paylaştığını gözlüyorum. Nedenlerini şimdi görüyorum. Niyazi Berkes üzerinde uzunca duruşu belki bu dışlanmışlıkları fark edip bizlere yansıtmak içindir.
Attila İlhan’ı önce kitapları ile tanıdım. Şair, edebiyatçı, yazar olarak tanınıyordu ama bizim kuşağımız için Cumhuriyet ve Atatürk ile ilgili en önemli bilgilerin kaynağı olmuştu Attila İlhan’ın kitapları. Daha sonra TRT2 ekranlarından her cumartesi akşamı yayınlanan konuşmalarının da geniş bir izleyici kitlesi vardı.
Örneğin Mustafa Kemal Atatürk’ün şu sözlerini ilk kez Attila İlhan’ın bir kitabında görmüştüm:
Atatürk’ten mandacılara tarihî cevap: “Tarih böyle bir hadiseyi kaydetmemiştir!” Gazi Mustafa Kemal Atatürk, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde 1922 yılında yaptığı konuşmayla mandacılara karşı tavrını belirtmişti. İşte o konuşmadan alıntılar… Efendiler, Avrupa’nın bütün ilerlemesine yükselmesine ve medenileşmesine karşılık Türkiye tam tersine gerilemiş ve düşüş vadisine yuvarlanadurmuştur. Artık vaziyeti düzeltmek için mutlaka Avrupa’dan nasihat almak, bütün işleri Avrupa’nın emellerine göre uygun yapmak, yürümek, bütün dersleri Avrupa’dan almak gibi birtakım zihniyetler belirdi. Halbuki, hangi istiklal vardır ki ecnebilerin nasihatiyle, ecnebilerin planlarıyla yükseltilebilsin? Tarih böyle bir hadiseyi kaydetmemiştir. Tarihte, böyle bir olay yaratmaya kalkışanlar, zehirli sonuçlarla karşılaşmışlardır. İşte Türkiye de, bu yanlış zihniyetle sakat olan bazı yöneticiler yüzünden, her saat, her gün, her yüzyıl, biraz daha çok gerilemiş, daha çok düşmüştür. |
1960’lardan başlayarak, şiir kitapları ve romanları ile birlikte fikir eserlerini de kitaplaştırmaya başladı. toplumumuzda çok kullanılan kavramları, farklı açılardan ve tüm yönleri ile irdeleyen, Hangi Batı, Hangi Sol ve Hangi Sağ adlı eserlerini yayımladı. 1980’lerden itibaren, ülkemizi ve toplumumuz ilgilendiren önemli konuları hem gazete yazılarında ve hem de bunlarla birlikte yürüyen haftada bir -cumartesi geceleri yayınlanan TV konuşmalarında anlattı.
Niyazi Berkes ve eşi Mediha Esenel ile ilgisine gelince, bir anımı anlatarak değerli okuyucuyu bilgilendirmek istedim:
Mediha Esenel hocamız ile 1990’lı yılarda tanışmıştım. Görüşmelerimiz sırasında Yurt ve Dünya dergisinde yayımlanan yazıları, 1940’lı yıllarda yaptıkları araştırmalar ile kendi yaşam öyküsünü yazdığını söylemişti. Yazdıklarını bilgisayarda kaydedebileceğini söyledim. Kabul etti ve bana verdiği notları bilgisayara kaydedip, kendisinin onayı ile Sistem Yayıncılık yetkililerine teslim ettim. O günlerde Muazzez İlmiye Çığ hocamızın da kitabı yayımlanmıştı, TV programlarında konuşuyordu. Mediha Esenel’in eseri de: Geç Kalmış Kitap / 1940’lı Yıllarda Anadolu Köylerinde Araştırmalar ve Yaşadığım Çevreden İzlenimler, 1999 da Sistem Yayıncılık: İstanbul tarafından yayımlandı.
Kitaplarını 1970’lerden beri okuyup o günlerde haftalık TV konuşmalarını da izlediğim Attila İlhan’a da Geç Kalmış Kitap’ın bir nüshasını gönderdim. Kitabı alınca Attila İlhan hemen Mediha Esenel’i telefonla aramış ve kendisini tebrik ederken “Ben sizin öğrencinizim. Sizlerin Yurt ve Dünya’da yazdıklarınızı okuyarak yetiştim” demiş; Çok heyecanlanmış ve mutlu olmuştu. (Yurt ve Dünya, İkinci Dünya Savaşı koşullarında çıkarılan bir aylık dergiydi. Sahipliği ve yazı işleri müdürlüğünü önce Behice Boran, sonraları Pertev Naili Boratav ve Adnan Cemgil yapmıştır.)
Attila İlhan yazılarına ve konuşmalarına genellikle yayımlanmış bir kaynakla başlıyordu: Bu bir kitap olabilirdi, bir makale, bir mektup hatta telgraf. Daima belgeye dayanarak konuşması dikkatimi çekmişti. Bu belgenin anlatımı, yorumu ve eleştirisi ve sonunda kendi görüşü. Bu çizgisi ile başlı başına bir okul gibiydi. Yazılarında ve konuşmalarında günlük siyasete girmeyen toplumsal eleştiri de vardı.
Attila İlhan Atatürk’ü gerçek düşünceleriyle tanıtırken, bunların saptırılması konusunda Niyazi Berkes’le konuşmalarından başlayan saptamasını da kalın bir çizgiyle belirtiyordu: Berkes’in anlatımıyla,
“Kemalizm, Kurtuluş Savaşı ve ertesindeki haliyle başkadır; sonradan adına Atatürk İlke ve İnkılapları denilen söylem ise başka (bir şey)dir. Niyazi Berkes ( o zaman Ankara Halk Evi’nde çalışırken), bu değişmenin canlı şahidi olmuş; gördüklerini, Halk Partisi içinde tanık olduğu iki ayrı grubun partiyi ele geçirme çatışması, olarak tanımlıyor. “
Bu çatışma ve sonucunu öğrenmek için, Değerli Okuyucuyu, ODTÜ KKTC Kampüsü Atatürkçü Düşünce Topluluğunun derleyip başlığı ile “flip-book” formatıyla yayımladığı kitaba yönlendirmek istiyorum:
“ Attila İlhan’ın Kaleminden Niyazi Berkes” Flip book:
https://publuu.com/flip-book/67244/268572
Attila İlhan’ın tüm eserlerine, ayrıca, meraklı okuyucu örneğin aşağıdaki bağlantıdan erişebilir:
https://online.publuu.com/586162/1315183
adresinden erişebilirsiniz. İlginiz için teşekkür ederim
Flip book sayfası, yayından kalkmış. Açık dağıtılacaksa google drive gibi yerlere konulup onun linki paylaşılabilir.
Ahmet Bey,
Yorumunuz, ilginiz dikkatiniz ve verdiğiniz bilgi için çok teşekkür ederim. Bu yazıyı 2-3 ay önce hazırlamış ve daha sonra kontrolları yapmak için beklemiştim. Başlangıçta ulaşılabilen Flip Book un yayından kalktığını ben de yeni öğrendim. Şimdi bunu şöyle telafi edeceğim. Yazılar pdf olarak ben de var. Uygun bir formatla elektronik ortama (pdf) dönüştürüp, en kısa zamanda veryansintv ye ileteceğim.
https://online.publuu.com/586162/1315183
adresinden erişebilirsiniz. Olmazsa lütfen bir eposta adresi verin. İlginiz için teşekkür ederim.
Bu insanlar Batıyı Batıda öğrenmiş, görmüş, yaşamış insanlar..
Batı eleştirilerini o kadar yerinde ve etkili ki Batı bu aydınlarımızı yok etmek, yok saymak veya unutturmak için Mustsfa Kemsl in ölümünü beklemişlerdir.
40’lı 50’li yıllarda bu aydınlarımızın çektikleri ve sıkıntıları okumuş olmanın bahtiyarlığı en büyük hazinemdir.
Teşekkürler anmama vesile olduğunuz için…