Türkler ve vatan savunması

featured

Mustafa Özgür Sancar yazdı…

Türkler… devlet kurdular, savundular, öldüler

Pençe Kilit operasyonunda, 24 saat arayla hayatını kaybeden askerlerimiz, vatan savunması yapmaktaydılar. Ölen askerlerin hepsi halk çocuğu… Fakir, emekçi ve köylü çocukları…

Türkiye’nin en büyük düşmanı olan ABD’nin arka çıktığı teröristlere karşı vatan savunması yapıyorlar.

HALK ÇOCUKLARI, VATAN SAVUNMASI VE DOLMABAHÇE PROTOKOLÜ 

Bu teröristler, bir zamanlar Habur’dan geçirilerek ‘çadır mahkemeleri’nde, sözde yargılanıp salıverilmişlerdi. Açılım politikaları nedeniyle, “Anadolu’yu Polatlı’ya kadar Kürdistan yaparız” deme cüretini göstermişlerdi. Bunlar için Diyarbakır meydanında konserler düzenlenmiş, kullandıkları tuhaf kelime ve ifadelerle Türkiye Cumhuriyeti’ne meydan okumuşlardı. Elebaşlarının açıklaması devletin televizyonunda bile yayınlatıldı. Bunların Meclis’teki tezahürü ise bu ve daha fazlasını sıralayabileceğimiz tavizlerin devamı için muhalif kılığında gözüküyor. Onlar yeni bir Oslo görüşmesi, bir başka Dolmabahçe protokolü istiyorlar. “Bu protokolün içerisindeki vaatleri yerine getir” diyorlar. Bunların, dinci-şeriatçı versiyonu ise Meclis’te hükümetin yanında duruyor.

Bu koşullarda halk çocukları vatan savunması yapıyor, ülke için canlarını tüm varlıklarını veriyorlar.

Tarih boyunca böyle oldu. Göktürkler ve sonrasındaki tüm Türk devlet ve imparatorluklarında, kuruluşun acısını kanı ve canı ile Türkler çekti, zorluklar onların üzerindeydi; fakat hanedanların yanında iktidara ortak olamamışlardı. Devleti vareden asli unsur olarak, iktidar olamadılar.

GÖKTÜRKLER, SELÇUKLU VE OSMANLI

Doğu Göktürk imparatorluğu, sadece Çin hanedanın entrikalarıyla yıkılmadı; fakat İl Kağan’ın yönetim kadrolarında, Türk boylarından liderler yerine, Soğudlara yer vermesi nedeniyle parçalandı.

Büyük Selçuklu imparatoru Alparslan, Selçuklu hanedanın devletleşmesinde biricik unsur olan Türk boyları yerine Farslara yönetimde yer verdi, imparatorluk sürekli isyan ve bölünme tehlikesi ile karşı karşıya kaldı. Alparslan sonrası, Melikşah, Nizâmülmülk’ün, Selçuklu’yu bir Fars devleti hâline getirmeye çalıştığını, tam olarak anladığında artık çok geçti.

Asli unsuru Türkler olan Gazneliler, zamanla Fars devletine dönüştürüldüğü için yıkılmaya mecburdu.

Kurucuları Oğuz boylarından olan Osmanlı Devleti’nde, hanedan içi iktidar ilişkisi Selçuklular’dan farklı olarak baba-oğul arasındaki geçişle sınırlıydı, aynı olan ise padişahın etrafında kurulan kozmopolit yönetim yapısının içerisinde pek az Türk’ün yer alıyor olmasıydı. İlerleyen dönemlerde Türkler iktidardan tasfiye edilecek, Sırp, Hırvat, Ermeni vb. pek çok farklı etnik kökenden gelenler padişahın etrafında dizilecekti. Hatta son dönemlerde, Osmanlı sarayında Türk olmak ayıplanacak bir şey olarak görülecekti. Onlara göre Türk, kaba, cahil, köylü topluluklardı.

TARİH BOYUNCA DEVLET KURMANIN TÜM ZORLUĞUNU TÜRKLER ÜSTLENDİ

Osmanlı’da en çok ezilen unsur Türkler oldu; oysa Arap Yarımadası’ndan Kuzey Afrika’ya, Balkanlar’dan Anadolu ve Kafkasya’ya kadar, her cephede savaşan ve imparatorluğun varlığı için canını ortaya koyan asli unsur Türklerdi.

Bu memleketi Türkler korurdu,

Bu memleket için Türkler ölürdü

ama memleketin nimetlerinden

Türk olmayanlar istifade ederdi.”

– Mahmut Esat Bozkurt (Atatürk’ün Adalet Bakanı)

Tüm bunları söylerken, düşüncelerimi etnikçi bir anlayış temelinde şekillendirdiğimin düşünülmesini istemiyorum. Irkçı değilim, asla olamam. Konuya ırkçı bir perspektiften bakmıyorum. Tam tersine Türklüğün, tarih boyunca son derece kapsayıcı bir kimlik olduğunu düşünüyorum.

Yürüyerek dünyayı değiştiren Türkler, bu büyük yolculuklarında en çok karışan, karıştıkça zenginleşen kavim olmuşlardır. Ordularında Türk olmayan unsurlar da vardı. Çanakkale Zaferimizde yüzlerce Ermeni, Rum, Kürt yurttaşımız, vatan savunmasında hayatını kaybetti.

ATATÜRK, TÜRK’E HAKETTİĞİ DEĞERİ VERDİ

Türk, birleştirici bir kimliktir; tarih boyunca kurulan büyük Türk devletlerinin tüm kuruluş sancı ve zorluklarını üstlenmiştir. Devlet olmanın zorluğu Türklerin, iktidarın zenginliği Türk olmayanların anlayışı, Mustafa Kemal Atatürk’ün kurduğu modern devletle bir kader olmaktan çıktı. Atatürk, Türk’e hakettiği değeri verdi.

‘Ne mutlu Türküm diyene” ifadesi bu gerçeğin en sarih göstergesidir.

Atatürk, iktidarı hanedandan alarak, millete verdi. Millet Türk üst kimliği etrafında birleşti. Böylece Türk ismi ve kimliği, Göktürkler’den sonra en açık hâliyle bir Türk devletinde yer aldı. Artık devlet, ülke bir hanedanın değil, milletin…

GÜLÜN GÜLLE TARTILDIĞI BİR DÜNYA

Halk çocukları Türk milletinin bağımsızlığını korumaya devam edecek, Cumhuriyet Devrimlerini daha ileri götürüp, fakirliğin, yoksunluğun, yoksulluğun olmadığı bir Türkiye yaratacak.

”Türk milleti, tarihinle övün; çünkü senin ataların uygarlıklar kuran, devletler, imparatorluklar kuran bir Ulustur. Sen, Anadolu’ya sonradan gelen değil, ilk yerleşip uygarlıklar kuranların torunlarısın. Fakat geleceğine güvenebilmek için bugün çalışman gerekir; çünkü yalnız tarih övüncü bir meziyet sayılmaz.”

-Mustafa Kemal Atatürk, 1 Kasım 1934  (Atatürk’ün Bütün Eserleri, c.27, sayfa 45.)

Türkler ve vatan savunması

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

1 Yorum

  1. Tebrikler 👏🇹🇷

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!