Rana Kara yazdı…
Türk Hazar’ı aşıp Anadolu’ya yerleşen ve Anadolu’dan dünyayı dolaşmaya çıkan hareketli ruhtur!
Türk, “Önce doğruyu bilmek gerekir” diyen Farabi’nin bulduğu müziğin tınısına Hayyam’ın kattığı sözlerle, yüreğinin kanını içip boyun eğmeyendir!
Türk, Galileo’dan 600 sene önce teleskopu bulup gökyüzünü gezerken, yerçekimini fark eden Biruni gibi bir yanı kök salan ama bir yanı da yerleşik olmayandır!
Türk, sabrı Yunus’tan, iyiliği Hacı Bektaş’tan, kibirsizliği Şems-i Tebrizi’den öğrenendir!
Türk cehennem ateşinin odununu Pir Sultan ile sırtında götürendir!
Türk, savaşçı ama katliam bilmeyendir!
Türk, bağrında dünyanın bütün dinlerine ihtiram eden ve bağnaz olmayandır!
Türk’e faşizm sökmez! Türk’e açlık sökmez!
Türk asimile etmeyen ve edilemeyendir!
Türk komşusu açken tok yatmayandır! Türk herkesi kayırandır, bencillik bilmez!
Türk’ün değeri sadakattir, vefadır, dostluktur!
Türk bir türkü söyler gibi ölüme gidebilen 15’liklerin sevincidir!
Türk, “Hangi çılgın bana zincir vuracakmış, şaşarım!” diyen özgür ruhtur!
Türk, köle edilemeyendir!
Türk kadın-erkek Kuvay-ı Milliye’dir! Türk topraktan fışkıran şühedadır!
Türk düşmanın bayrağını yerden kaldıran bir başka hamur, bir başka mayadır!
Türkçü, milliyetçi olduğu iddiasındaki partilerin hali ortadadır. MHP ve parti başkanı, iktidar ortaklığında Türkçülüğü “marjinal” olarak tanımlamaktadır. Meral Akşener başkanlığındaki İYİP ve Muharrem İnce başkanlığındaki Memleket Partisi tasfiye edilmektedir. Türklük ve Türkçü siyaset Zafer Partisi ve Ümit Özdağ bünyesine terk edilip o alanı da “faşist” olarak niteleyerek Türklük kavramı tamamen ortadan kaldırılmak istenmektedir.
Arkadaşlar, bizler Türk milletiyiz. Milletimizi partiler değil her bir birey varlığıyla temsil eder, savunur, korur. Türklük bir partiye hapsedilemeyecek ve bunun çok üzerinde bir kavramdır. Bunun siyaseti olmaz. Benliğinize, ailenize, çocuğunuza sahip çıkmak gibidir milliyetimiz. Bu bir parti işi değil bir ruh halidir. Mustafa Kemal Atatürk’ün “Ne mutlu Türk’üm diyene” sözü tam olarak bunu tarif eder. Bugüne değin umursamadığımız, ben ne yapabilirim ki dediğimiz, terk ettiğimiz her alandan büyük kayıplarla çıktık ki en somut örneğini Ergenekon ve Balyoz davalarında yaşadık. O davalarda Kemalizm horlandı, Kemalizm yargılandı, aşağılandı. Kemalizm o zaman da Kemalist olmayanlar tarafından Kemalist olmayan bir partinin temsiliyetine teslim edilmişti. Geçen zaman, Kemalizm ve Türklük üzerine oynanan oyunların sayfasının hâlâ açık duran kitabı oldu. Ve bizler Mustafa Kemal’e edilen hakaretleri, saldırıları, küfürleri izleyip kahrolarak şikayet etmekten başka elinden bir şey gelmediğine inanan aciz yaratıklara dönüştük.
Emperyalizm önce sineması, romanı, özel okulları, yabancı hocaları, akademisyeni, sanatçısı, gazetecisi, siyasetçisi, edebiyatçısı ile oluşturduğu kültür emperyalizmiyle Türk’ün kendisini unutmasını sağlamış olabilir. Bugün Mustafa Kemal’in “Ey Türk Gençliği” diye seslendiği gençlik eğitimsiz, işsiz ve en önemlisi umutsuz bırakılmış olabilir. Memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş ve millet bunun idrakine yeni varıyor olabilir. Türklüğü çökertmek istemelerinin altındaki neden 1920’den bu yana masadan hiç kalkmamış olan SEVR’dir! Sırada Montrö, Kıbrıs ve Türk Silahlı Kuvvetleri’nin dağıtılarak Anadolu’nun fiili işgali vardır. Bütün bunlar bir kişi veya partiye devredilemeyecek, kenardan izlenecek konular değildir. Dünya 3. Paylaşım Savaşı’nın içinden geçerken “lider” olarak kabullendiğimiz kişilerden beklenen açık, net, dürüst, kibirsiz ve hesap verebilir olmalarıdır. Şu akıldan asla çıkarılmamalıdır; vatanınız yoksa bağımsızlığınız da yok! Vatanınız yoksa geleceğiniz de yok! Vatanınız yoksa siz de yoksunuz!
O bağımsız, ‘topraktan okuyup kitapsız bilen’ ruhumuzun farkına yeniden varma zamanıdır.
Türklük bilincimizi tazeleyen bir yazıydı teşekkürler.
Anadolunun nabzı bizim nabzımızda atıyor!
Yazınız için teşekkürler fakat şöyle bir şey var ki 2007 yıllarında sorumluluk alması gerekenler naif ve tatminkar olmasaydı bugün bunları belkı de yaşamıyor olacaktık Türklük akıllı ve gerektiği kadar sabırlı olmaktır fakat zamanı geldiğinde bizden öncekilerin yaptığı hatayı veya isteyerek kabul ettikleri yumuşak geçişi tekrarlamayacağız olması gereken kangrenli bir kolu kesip atmaksa tüm gövdeyi feda edicez o yüzden bugün itham edilenler ve siyasi partilere bu
gençlerin sığınması çare aramaktır 100 yıl önceki Türk Atalarımız gibi çareyi özbenliğimizde bulacağımıza eminim gelecek, Türk evlatlarının vatanı için yükselişini engelleyemez Mustafa Kemal Paşa’nın daima izindeyiz