Yap-İşlet-Devret projeleri konusunda muhalefet partileri ne düşünüyor?

featured

Ahmet Müfit yazdı…

“Devletin kesesinden para çıkmadan yapılıyor” denilerek, propagandası yapılan, kamunun kaynak yetersizliği nedeniyle gerçekleştirilmesinde güçlükler yaşanan büyük altyapı projelerine alternatif finansman sağlamak gerekçesiyle hukuki altyapısı oluşturulan Yap-İşlet-Devret (YİD) uygulamalarının nasıl bir yağma ve tahribata yol açtığına yönelik haberler özellikle son dönemde sıklıkla yer alıyor.

Konuyla ilgili son haber, 15 Mayıs Pazar günü, Veryansın Tv’de yayınlandı. Habere göre, 2021’de 1,3 milyon yolcu garantisi verilen Zafer Havalimanı, yılın ilk çeyreğini 61 yolcuyla kapatmış. Yolcu açığı için ele atılacak yerin doğrudan devlet bütçesi yani vatandaşın vergisi olduğunu ise bilmem söylemeye gerek var mı?

Benzer “yanlış hesaplar”, şehir hastaneleri, alım ve fiyat garantili enerji yatırımları açısından da söz konusu. Aslında örnekleri, imtiyaz devri, vb. yollarla piyasalaştırılan/özelleştirilen tüm kamu hizmet alanlarını, yerel yönetimlerin ulaşım, vb. altyapı projelerini kapsayacak şekilde yaygınlaştırmak mümkün.

Kendisine devlet garantili kar sağlayacak müşteri arayan küresel mali sistemin temsilcileri, mallarını satacak küresel şirketleri, uluslararası müteahhitleri memnun edecek şekilde, Birleşmiş Milletler Kalkınma Programı (UNDP) Dünya Bankası (WB), Ekonomik İşbirliği ve Kalkınma Örgütü (OECD) gibi kuruluşların fikri ve siyasi yönlendirmesi ile bu görüşlerin yurt içindeki misyonerliğini üstlenen TÜSİAD vb. işveren örgütlerinin desteğiyle oluşturulan, sürekli büyüyen bir kara delik söz konusu. Özel sektör verimli çalışır, kamuyu küçültmek lazım güzellemeleriyle topluma sunulan “organize işler”, Deli Dumrul’u dahi kıskandıracak şekilde, tam bir yağmaya, kamu maliyesinin boğazına geçirilmiş bir yağlı urgana dönüşmüş durumda. (Benzer yöntemle ihaleye çıkılacağı açıklanan Kanal İstanbul projesi ile başımıza neler gelecek, hep birlikte göreceğiz.)

Sonuç olarak, doğrudan ya da dolaylı yollardan bu projelerden nemalananları hariç tutarsak, DSP, MHP, ANAP Koalisyon Hükümetine DYP’nin dışarıdan verdiği destekle, Ağustos 1999 tarihinde gerçekleştirilen Anayasa değişiklikleriyle hukuken önü açılan Yap-İşlet-Devret uygulamalarının yanlışlığının toplumun tamamı tarafından olmasa da, azımsanmayacak bir kesim tarafından anlaşılmış olduğunu varsaymak mümkün görünüyor.

Bayram öncesi “muhalif medyada” yaygın olarak yer alan bir habere göre, CHP Genel Başkan Yardımcısı Ahmet Akın, “Yavuz Sultan Selim Köprüsü’ne günlük 135 bin araç geçiş garantisi ve garanti ödemesi olarak da araç başına ‘3 dolar artı KDV’ verilecek. Osmangazi Köprüsü için de günlük 40 bin araç geçiş garantisi ve garanti ödemesi olarak ‘35 dolar artı KDV’ ödeme yapılacak. Vatandaş geçse de geçmese de bu ortalama üzerinden garanti ödemesi yapılacak. Yavuz Sultan Selim Köprüsü’ne dakikada 330 dolar, saat başına 19 bin 750 dolar, günde 474 bin dolar garanti veriliyor. Güncel kura göre 3 milyon 923 bin lira” diye konuşarak, sistemin neden olduğu vahim sonuçları bir kez daha kamuoyuyla paylaşmış durumda.

Benzer haberleri, çarpıcı rakamlarla süslenmiş olarak diğer muhalefet partileri sözcülerinin ağzından da duymak mümkün.

Sorun, muhalefet partilerinin tekil söylemler ve yalnızca eleştirmek dışında gerçekten ne düşündükleri, olası bir iktidar değişimi sonrasında bu gün yağma olarak niteledikleri bu projelerin aynen devamına izin verip vermeyecekleri daha da açık ifadeyle, olası iktidarlarında bütçeye tebelleş olmuş bu ihalelerle ilgili olarak ne yapacakları.

Bu konuda kamuoyuna yansıyan tek açıklamanın, 2020 Eylül ayında Halk TV’de yapmış olduğu bir söyleşide; ”Ne pahasına olursa olsun bütün köprüleri ve hastaneleri kamulaştıracağız” diyen Selin Sayek Böke’den geldiği, TÜSİAD Başkanı Koslowski’nin, mülkiyet hakkı, sözleşme hürriyeti vurgulu çıkışı sonrasında, kamulaştırma sözünü 5 müteahhitlik şirketinin halkın zararına olan projeleri ile kısıtlamak, şirketleri değil, projeleri kamulaştırmakla -mevcut koşullarda hukuken karşılığı olamayacak şekilde- sınırlamak zorunda kaldığı da hatırlandığında, muhalefet bloğunu oluşturan partiler tarafından bu sorunun yanıtının açıkça verilmesi çok daha büyük önem kazanmış durumda.

Fikri takipçisi olacağımı da ilave ederek, bu soruları bir kez daha ve oldukça net bir dille tekrar edeyim.

  1. Söz konusu Yap-İşlet-Devret uygulamalarını gerçekleştiren siyasi iktidar adına en üst düzeylerde görev yapmış olan, bu projelerin uygulama ve sonuçlarının birinci derecede sorumluluğuna ortak olan Gül’ün, Babacan’ın, Davutoğlu’nun şu ya da bu şekilde içerisinde olduğu bir muhalefet bloğunun, bu projelerle ilgili olarak hesap sorması mümkün olabilir mi?

  2. Kemal Kılıçdaroğlu’nun, son dönemde yaptığı yolsuzluk eleştirilerini 5 firma ile kısıtlı tutarak, kapsamı sınırlama ihtiyacı duyuyor olmasını ve “Devr-i sabık yaratmayacağız” sözünü, bu olanaksızlığın itirafı olarak değerlendirmek mümkün mü?

  3. Olası bir Millet İttifakı iktidarında, TÜSİAD’ın mülkiyet hakkı, sözleşme hürriyeti adı altında sahip çıktığı mevcut Yap-İşlet-Devret projeleri konusunda ne yapmayı düşünüyorsunuz?

  4. Olası iktidarınızda, olumsuz sonuçları yalnızca bu günü değil gelecek kuşakları da borç/ipotek altına sokan Yap-İşlet-Devret yöntemi ile kamu hizmetlerini fiilen özelleştirmeye devam edecek misiniz?

  5. Söz konusu olumsuzluklara neden olan mevzuatı -Anayasa dahil- değiştirme sorumluluğunu siyaseten üstlenecekmisiniz?

Kaynaklar:

Yap-İşlet-Devret projeleri konusunda muhalefet partileri ne düşünüyor?

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

7 Yorum

  1. Gelecek kuşaklarımızı ipotek altına alan bu uygulamaları ortadan kaldırmak bir vatan borcudur. Çocuklarımızın geleceğini çalan bu vatan hainlerine gerekenlerin yapılacağına inanmak, umudumuzu muhafaza etmek bile çok güç geliyor. Bu karamsar ruh hali ülkenin geldiği durumun yansıması. Çok üzgünüm çok.

  2. Muhalefet iktidara gelince kendi milletin .m.na koyacak adamlarına bu şirketleri devreder hortuma devam eder. Ne zannediyorsunuz Allah aşkına onlar bu hortum yöntemlerini biz daha önce niye akıl edemedik diye dövünüyorlar.

  3. Sorular çok değerli ve yerinde, tüm bunların olası çözümleri 1)Kamu ihale yasası şeffaflığı 2) İhaleye söz konusu şözleşmeye imza atacak olan Bürokratları sürekli ve sistematik olarak mal beyanı 3)Bu ve benzer konulardaki yolsuzluğu ve rüşveti önleme yasası çıkartılarak verilecek cezaların yükseltilerek önlemesi 4)İdama kadar varacak ceza hükümleri -Çin Halk Cumhuriyetindeki benzeri uygulamalar faydalı olabilir-milyarder olması bile önlemiyor, tüm bunlar bilinen ve uygulanması kolay mevzular, asıl sorun irade eksikliği çünkü Ülkemizdeki sistem belirli bir makam ve mevki dolayısıyla gelir ve rant oluşturmayı amaçlıyor, Din – İman -İdeoloji vs vs vs vs makyaj ve dekor

  4. Sorular yerinde ve yeniden bir cevap bekliyor!
    Dün dündür….. olmasin diye!

  5. ister ” Yap-İşlet-Devret ” isterse ” hasta garantili, arac garantili, yolcu garantili vs vs olsun bunun özü

    ” KAPITÜLASYONDUR!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!! ”

    Ülkeyi SATISA cikarmaktir. Bunu anlamak icin önce SAKSININ CALISIR vaziyette olmasi gerekir !!!!

    “TAM BAGIMSIZLIKCILAR ” neden ASILDI ?…..

    Ugur Mumcular neden öäldürüldü?!!!!!!!

    AKP / Erdogan bir CIA Projesiydi diyen , Erdogan hesap verecek diyen sayin perincek SIRAT Köprüsünde devamli……

  6. görünen Oki, yap islet modeli ile hortumlanan devletin milletin parasiyla, maliyla, mülküyle garantili hizmet cercevesinde tekrardan hortumlama düzenegidir….. ,… devlet garantili iki defa hortumlaniyor….

  7. 19 Mayıs 2021, 08:44

    Yerinde sorular. Bu sorulara verilecek sözel ya da eylemli yanıtlar gerçek bir içtenlik testi olacak.

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!