Avatar
Ceyhun Balcı

Cankurtaran Türkiye

Dr. Ceyhun Balcı yazdı...

featured

Yaşam en iyi öğretmen. Keşke yaşamadan öğrenme becerilerimizi de geliştirebilsek.

Covid 19 salgınını geride bırakma umutlarının yeşerdiği bugünlerde şimdilik çok kaygılandırıcı görünmese de bir başkasının gündeme gelmesi bilgi dağarcığımızı besleyen cansuyuna dönüştü.

Maymun çiçeği olguları dünyanın pek çok ülkesinde saptanır oldu.

Çiçek, insanlık tarihinin önemli salgınlarına yol açmış olan ve dolayısı ile de tanışık olduğumuz hastalıklardan. Aralarında benim de bulunduğum yaşıtlarım ve büyüklerim çiçek aşısının izini yaşadığı sürece kolunda taşıyacak. İlk bilgilere göre çiçek aşısı maymun çiçeğine de bağışıklık sağlayacak.

Kimi ülkelerin olası gereklilik durumunda çiçek aşısı üretimi ve edinimi için hazırlık yaptığı anlaşılıyor haberlerden.

https://theconversation.com/monkeypox-some-countries-are-protecting-contacts-with-the-smallpox-vaccine-which-uses-humanitys-only-domesticated-virus-183551

Covid 19 salgınının başlarında bir zamanlar aşı üreticisi olan Türkiye’nin kırklı yıllarda Çin’e kolera aşısı gönderdiğini öğrenmiştik.

Öğrenmenin sonu yok.

Maymun çiçeğinin gündeme gelmesiyle aşı üreticisi Türkiye hakkında bilgilerimiz gelişti.

Milyonlarca can alan İkinci Dünya Savaşı’ndan diplomasi ustalığı sergileyerek uzak duran Türkiye’nin o yıllarda dünyaya çiçek aşısı sağladığını gururla öğreniyoruz.

Savaşın milyonlarca can aldığı ortamda Cankurtaran Türkiye.

Cumhuriyet’in yaşamı ve canlılığı her şeyin önüne koyan inceliği ve bilgeliği derinlemesine bilinmeli, öğrenilmeli.

Bundan yaklaşık 10 yıl önce Dr Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü kapatıldı. Kapatan da sağlıkta devrim yaptığını öne süren ve bu yolla epeyce oy devşirdiği bilinen AKP’ydi.

Ne gerek vardı üretici olmaya!

Bol paramız vardı. Verirdik parayı alırdık aşıyı ve başka gereklilikleri.

Neredeyse tepki görmedi bu kapatma. Her şeyin sırası vardı. Gerçeklerin mutlaka ortaya çıkma ve kendini gösterme huyu gereğince beklenen günler geldi. Önce Covid 19 salgını ve onu izlemesi olası salgınlar gerçekle yüzleşmemizi sağladı.

Cumhuriyet’in akıl, bilim ve kültür sacayağı üzerinde yükseldiğini bundan daha iyi anlatacak pek az örnek bulunabilirdi.

Bilindiği gibi çiçek hastalığının kökü XX. yüzyılın sonu gelmeden kurutuldu. Dolayısı ile seksenli yıllardan sonra ne ülkemizde ne de dünyada hiç kimseye çiçek aşısı yapılmadı.

Ama, “Modifiye Ankara Virüsü” adı altında geliştirilen ve evcilleştirilmiş diyebileceğimiz çiçek virüsü zinciri ülkemizin dünya tıp teknolojisine armağanı olarak tarihteki yerini aldı.

Her ne kadar çiçek hastalığı tarihe karışmış olsa da başka bulaşıcı hastalıklar varlığını sürdürürken yenileri de kendisini göstermekteydi.

Modifiye Ankara Virüsü çiçek için değilse bile başka hastalıklar için geliştirilecek aşılarda vektör (taşıyıcı) olarak kullanılabilecek bir buluştur. Covid 19’a karşı geliştirilen aşıların hızla kullanıma sokulmasında bu ve benzeri önceki buluşların önemli etkisini de anımsatmakta yarar var.

On yıl önce üretici ve geliştirici olmaktan vazgeçerek sahip olduğu tıp teknolojisini çöpe atan Türkiye, maymun çiçeği yaygınlaşır da çiçek aşısını yeniden üretme gereksinimiyle karşılaşırsa üzüntümüz ve pişmanlığımız katlanacaktır.

Cumhuriyet Ankara’yla var olduğuna, Ankara da Cumhuriyet’le tarih sahnesinde kendisini daha çok gösterdiğine göre Cumhuriyetimizin başarısı saydığımız uyarlanmış virüse Ankara adının verilmiş olması şaşırtıcı sayılmaz.

Yeni bir habere göndermede bulunarak sonlandırayım.

Dışişleri Bakanlığı ülkemizin adının uluslararası ortamlarda Turkey yerine Türkiye olarak geçmesi için girişimde bulunmuş ve Türkiye adını tescil ettirmiş. Gecikmiş olsa da olumlu bir gelişme.

Ancak, bu olumlu gelişmenin sözde kalmaması ve özde de kendisini göstermesi ülkemizin akla gelebilecek her alanda ÜRETİCİ kimliğine geri dönmesiyle olasıdır. Cumhuriyet’le neredeyse eş zamanlı olarak sahip olmaya başladığımız ve geliştirdiğimiz “tıp teknolojisi” üreticiliğe dönüşte kilit rol oynayabilir.

Son 40 yılda ortaya çıkan ve son 20 yılda belirginleşen hatalar zincirine yenilerini eklemekten vazgeçerek başlayabiliriz bu yeni sürece.

Yalnızca kendisi için değil başkaları için de CANKURTARAN TÜRKİYE düş değil.

Not : Bu yazıya esin kaynağı olan ve Prof Dr Levent Doğancı tarafından kaleme alınan yayına bağlantıdan erişilebilir. Yazı bir tıp dergisinde yayımlanmış olmakla birlikte hekim olmayanlarca da kolaylıkla okunabilir.

http://infeksiyon.dergisi.org/pdf/pdf_INF_83.pdf

 

 

Cankurtaran Türkiye

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

2 Yorum

  1. Cok tesekkürler. Böylece son yirmi sene icinde neler kaybettigimizi ögrendik. Kaybettigimiz sadece Refik Saydam Hifzisaha Enstitüsü degil. Darbe girisimi sonrasinda Askeri Tibbiyeler ve Asker Hastaneleri de kapatildi. Bugün icin yeterli personel var, ancak yirmi yil sonra hakiki askeri tabib bulmak zor olacak.
    Sn. Dr. Balci, bu konuda olumlu bir gelisme var ise , bizleri aydinlatirsaniz, sevinirim.

  2. 2 Haziran 2022, 15:29

    Teşekkürler.

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!