Çocuklarda harflere ve sayılara takıntılı olma haline dikkat!

featured

Beykent Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakültesi Psikoloji Bölümü Dr. Öğr. Üyesi Samuray Özdemir, hiperleksi bozukluğunun tanısı, tedavisi ve dikkat edilmesi gereken durumlar hakkında açıklamalarda bulundu.

Hiperleksi bozukluğunun tanısı hakkında açıklamalarda bulunan psikiyatrist Samuray Özdemir, “Hiperleksi, bir çocuğun erken ve şaşırtıcı bir şekilde beklenen yeteneklerinin ötesinde okumaya başlaması ve genellikle buna bebeklik döneminde gelişen, harflere ve sayılara karşı takıntılı bir ilgi duyma halinin de eşlik etmesidir” dedi.

3 FARKLI TÜRDE ‘HİPERLEKSİ’

Dr. Özdemir, 3 farklı hiperleksi türü olduğunu ve tanılarını şu şekilde açıkladı:

“Tip 1 hiperleksi: Bu tip, nörogelişimsel bir bozukluğu/yeti yitimi olmayan çocukların erkenden ve beklenen gelişim düzeylerinin çok üzerinde okumayı öğrenmeleri şeklinde ortaya çıkar. Tip 1 hiperleksi bir bozukluk olarak kabul edilmediğinden özel bir tanı yaklaşımı gerekli görülmez.”

Özdemir tip 2 hiperleksinin otizmli çocuklarda görüldüğünü ve genellikle sayılara ve harflere takıntılı olduklarını söyledi ve sözlerine söyle devam etti:

“Diğer oyuncak türlerine göre kitapları ve manyetik harfleri tercih ederler. Ayrıca, plakalar ve doğum tarihleri gibi önemli sayıları da sıklıkla hatırlarlar. Bu çocuklar genellikle, göz temasından ve duygusal yakınlık kurmaktan kaçınma ve duyusal uyaranlara aşırı duyarlı olma gibi daha tipik otizm belirtilerine sahiptirler. Tip 2 hiperlekside görülen başlıca özellikler çocuğun yaşına göre beklenenin çok üzerinde okuma yeteneğinin olması, rakamlar ve harflerle takıntılı bir biçimde meşguliyet, bilgi parçalarını tekrarlamak gibi ezbere öğrenme ve diğer çeşitli davranış sorunlarıdır.”

Tip 3 Hiperleksinin tip 2’ye benzer yanlarının olduğunu ancak belirtilerinin zamanla kaybolduğunu vurgulayan Özdemir şu bilgileri verdi:

“Tip 3 hiperleksisi olan çocuklar dikkat çekici şekilde okuduğunu anlama eğilimi gösterirler ancak sözel dil gelişimleri geri kalmış olabilir. Bellek işlevleri son derece yüksektir. Otizmli çocukların aksine, tip 3 hiperleksisi olan çocuklar çevreleriyle kolayca iletişim kuran, dışa dönük ve duygusal yakınlık gösterebilen çocuklardır. Tip 3 hiperleksiyi teşhis etmek zor olabilir çünkü okumaya erken başlamaya ek olarak bu çocuklar genellikle bir takım otizm benzeri özellikler ve davranışlar gösterirler. Bunların başında olağanüstü bir ezber yeteneği, duyusal hassasiyet, değişime karşı yoğun direnç, fobiler ve korkular, sıraya dizme veya istifleme davranışları, kendilerinden “o” veya “sen” veya “ismiyle” bahsetmek şeklinde zamirleri ters çevirme gelmektedir. Bununla birlikte, tip 3 hiperleksili çocuklar genellikle duygusal yakınlık kuran, dışa dönük ve yakın aile üyeleriyle etkileşime giren çocuklardır. Otizm benzeri davranışları zamanla azalır ve yaşlarına uygun şekilde işlevsellik gösterebilir hale gelirler.”

‘HİPERLEKSİ OLAN HER ÇOCUĞUN OTİZMİ YOKTUR’

Hiperleksinin toplumdaki yaygınlığı hakkında net bir şey söyleyebilmenin mümkün olmadığını belirten Dr. Özdemir, otizmli çocukların yaklaşık yüzde 6 ila yüzde 14’ünde hiperleksi bulunduğunu söyledi. Dr. Özdemir, hiperleksi olan her çocuğun otizmi olmadığını vurgulayarak hiperleksili çocukların yaklaşık yüzde 84’ünde otizm olduğunu belirtti. 

HİPERLEKSİNİN TEDAVİ YÖNTEMİ

Dr. Özdemir, hiperleksi hastalığının tedavisi için tip 1 hiperleksili çocuklar için tedavi gerektirmediğini fakat tip 2 ve tip 3 hiperleksili çocuklar ise şu tedavi türlerinden fayda görebileceklerini belirtti:

“Konuşma ve dil terapisi, hiperleksisi olan çocukların dil ve sosyal becerilerini geliştirmeye yardımcı olabilir. Bu yöntemde çocukların sosyal etkileşim ve anlama gibi zayıf oldukları yönlerini geliştirmeye ve iyileştirmeye yardımcı olmak amacıyla gelişmiş okuma yeteneklerinden yararlanılmaktadır. Her çocuğun sosyal beceriler, üst düzey dil becerileri, konuşulan dili anlama, yazma ve konuşma gibi kendine özgü ihtiyaçlarına odaklanan kişiye özel bir tedavi planı vardır.”

Terapistlerin bu beceriler üzerinde çalışmak için kullandıkları bazı stratejileri şu şekilde sıraladı:

“Anlamayı desteklemek için görsel yöntemler, görsel programlar ve zaman çizelgeleri, kelime ilişkilerini öğretmek için çağrışım oyunları, sosyal hikayeler, neden ve sonuç konusunda tahmin yürütme, ebeveynler ve öğretmenler için stratejiler.”

Dr. Özdemir tedavi yöntemlerinden bir diğerinin ise kişiye özel olan uğraş terapileri olduğunu söyledi. Dr. Özdemir, bu tedavi yaklaşımı ile terapistin çocuğun uyku, beslenme, öz bakım, okul faaliyetlerine katılma, sosyal aktivitelere katılma, yazı yazma ve duyusal uyaranlara uygun şekilde yanıt verme gibi zorluk alanlarında çalıştığını ifade etti ve sözlerine şunları ekledi:

“Eğitsel yerleştirme süreci tip 2 hiperleksili ve tip 3 hiperleksili çocuklara yaklaşım stratejilerinin temel farklılığını oluşturur. Tip 2 hiperleksili çocuklar, özel eğitim sınıflarından fayda görürler. Zira normal sınıflar onlar için çok fazla uyaran içerdiğinden uygun olmaz ve bu nedenle bire-bir eğitim aldıkları ortamda daha iyi öğrenebilirler. Tip 3 hiperleksili çocuklar ise tipik sınıf ortamında olmaktan daha fazla fayda görürler. Aynı yaştaki sınıf arkadaşlarıyla uygun sosyal etkileşime girebilmek için sınıf ortamında daha fazla şansa sahip olurlar.”

Çocuklarda harflere ve sayılara takıntılı olma haline dikkat!

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!