Deniz haydutları ile rehine pazarlığı

featured

E .Dz. Kur. Kd. Alb. Faruk Doğan yazdı

Gineli Körfezinde deniz haydutları tarafından 23 Ocak 2021 tarihinde M/V MOZART gemisinden kaçırılan 15 denizcimizin 13 Şubat 2021 tarihinde sağ salim kurtarıldığı duyuruldu.

Deniz haydutları gemiye çıktıktan sonra, güvenli odaya zorla girerek 2. Mühendisi öldürmüş, 2 gemiadamını yaralamış ve diğer 15 personeli de kaçırmadan önce darp etmişti. Bu durum, korsanların artan silah kullanımı ve şiddet uygulamaları konusunda tüm dünyada endişeleri artırdı.

Rehine alınan 15 Türk gemiadamını kurtarmak için devlet kurumlarımız, bölgedeki büyükelçiliklerimiz ve gemi işletmecisi şirket, olay sonrasında vakit geçirmeksizin, koordineli olarak girişimlere başlayarak, bu tür olaylarda rekor denilebilecek kısa bir sürede, sadece 21 günde denizcilerimizin kurtarılmasını sağladı. Bu iyi haber sadece denizcilerin ailelerini mutlu etmekle kalmadı, aynı zamanda denizdeki gemi adamlarına yalnız olmadıklarını, dünyanın neresinde olurlarsa olsunlar Türkiye Cumhuriyeti Devletinin yanlarında olduğunu göstererek, moral verdi.

Rehin tutulan denizcilerimizin ne şekilde kurtarılabildiği konusunda açık kaynaklarda henüz detaylı bir bilgi bulunmuyor. Bu tür olaylarda rehinelerin en az riskle kurtarılmasının, fidye ödenmesi ile olacağı tecrübelerle sabit. Bununla birlikte, bölgeye bir MİT ekibinin gönderilmiş olduğu yönünde basında yer alan haberler bir operasyon ihtimalini de akıllara getiriyor.

Rehinelerin, yabancı bir ülkenin topraklarından, MİT, Özel Kuvvet veya SAT Timleri operasyonu ile kurtarılması, bunun öncesinde devletlerarası karşılıklı mutabakat gerektirmesinin yanısıra, oldukça riskli bir hareket tarzıdır. Elbette yabancı ülke topraklarına bu tür bir silahlı güç göndermenin iç hukukumuz açısından ayrı bir süreç olduğunu da unutmamak gerekir. Ancak yakın tarihimizde, bu süreçlerin gerekli hallerde daha süratli, gizli ve/veya farklı mekanizmalarla işletildiği benzer harekâtlar da biliniyor.

Rehine kurtarmada güç kullanımı, hem harekât esnasında, hem de sonrasında büyük risk içerse de yaratacağı caydırıcı etki ile benzer suçların tekrarını önleyebilir. Başarılı bir harekâtın yaratacağı ulusal gurur, uluslararası itibar ve caydırıcılık da elde edilecek diğer sonuçlar olarak görülebilir. Ancak tek bir denizcimizin, güvenlik personelimizin ya da o bölgede farklı nedenlerle bulunan vatandaşımızın zarar görme riski, barış şartlarında dikkatle düşünülmesi gereken bir etkendir.

Bu konuda M/V MAERSK ALABAMA’nın askeri güç kullanılarak kurtarılması önemli bir örnektir. ABD Hükümetinin, firmalarının fidye ödemelerine hiçbir şekilde izin vermeyeceğini resmen duyurmasının ardından, 8 Nisan 2009 tarihinde Somalili deniz haydutları tarafından kaçırılan ABD bayraklı M/V MAERSK ALABAMA konteyner gemisi ve personeli, 12 Nisan 2009’da, ABD Donanmasının Özel Timlerinin harekâtıyla kurtarıldı. Gemi personeli sağ salim kurtarılırken, üç silahlı deniz haydudunun öldürüldüğü operasyon, bir kararlılık ve caydırıcılık harekâtı olarak, film endüstrisi tarafından konu alındı. 

Bu olaydan iki ay sonra, 10 Haziran 2009 tarihinde, aynı bölgede, 23 Türk personeliyle kaçırılan Türk Bayraklı Horizon-1 gemisi ve personelinin kurtarılması için ise güç kullanımı yerine, pazarlık yöntemi seçildi. Fidye pazarlıkları İngiliz bir aracı şirket tarafından yürütülen süreç sonunda, gemimiz ve mürettebatı 2.750.000 dolar fidye karşılığında, kaçırıldıktan 4 ya sonra, 5 Ekim 2009 tarihinde salıverildi.

Sonraki gemi ve gemi adamı kaçırma olaylarında da kurtarma faaliyetinin, ilgili ülkeler nezdinde ikili ilişkilerin kullanılması, deniz haydutları veya temsilcileri ile irtibata geçilmesi, pazarlık süreci, fidyenin teslimi, kaçırılan gemi ve/veya gemi adamlarının geri alınması şeklinde gerçekleştiği anlaşılmaktadır.

Gelelim rehine pazarlığı ya da diğer bir deyimle fidye pazarlığına.

Dünya deniz ticaretinin ana arterlerinden biri olan Aden Körfezi ve Hint okyanusunun kuzeybatısında 2007 yılından itibaren artış eğilimine giren deniz haydutluğu vakalarının dünya ticaretine maliyeti yaklaşık 7 milyar ABD dolarına ulaşmıştı. Ticaret gemilerinin, personeliyle birlikte kaçırılması ve sonrasında yapılan pazarlıklarla milyonlarca dolarlık fidyeler karşılığında salıverilmesi, 2008 yılından itibaren gündemimizde üst sıralara yükseldi.

Birçoğu son derece değerli petrol, konteyner veya dökme yüklerle dolu, milyon dolarlık gemilerin serbest bırakılması için yürütülen faaliyetler o dönemde adeta bir ticari iş haline dönüştü. Bazı Avrupalı girişimciler deniz haydutluğunun yoğun olduğu bölgelere yakın ülkelerde, deniz haydutlarıyla irtibat kurmak, pazarlık yapmak ve fidye transferini sağlamak için irtibat büroları dahi açmışlardı.  Örneğin, bu tür aracı şirketlerinden sadece biri dünyanın çeşitli bölgelerinde fidye pazarlığı yapmak üzere 30’a yakın irtibat bürosu açtıklarını, 2007 yılında 77, 2008 yılında 135 olayla ilgili fidye görüşmesi yaptıklarını belirtmişti.

Söz konusu fidye pazarlığı aracı şirketleri, o dönemde armatörlük ve gemi işletmecisi şirketleri belirli aralıklarla toplayarak, gemi kaçırma olaylarında ve kaçırılma sonrası süreçte yapılması gerekenler konusunda şu tavsiyeleri veriyorlardı:

1- Ticaret gemilerinin silah bulundurması tavsiye edilmemektedir.

2- İyi eğitimli gemi personelinin gemisini koruması mümkündür, ancak kendilerini tehlikeye atmaları için bir sebep bulunmamaktadır.

3- Mevcut tecrübelerden, deniz haydutlarının başarı şansı %75 civarında görülmektedir.

4- Gemi/gemiadamlarının deniz haydutları tarafından kaçırmasının, diğer insan kaçırma ve rehin alma olaylarından bir farkı yoktur.

5- Deniz haydutluğu vakalarında, kaçırılma girişimi esnasında kaçanların ve kurtarılma girişiminde rehinelerin büyük bir kısmının ateş altında kalarak yaralanması ve ölümle sonuçlanan durumlar kuvvetli bir olasılıktır.

6- Kaçırıldıktan sonra da rehineler açısından stresli veya diğer sağlık koşulları yönünden olumsuz gelişmeler beklenilen bir durumdur.

7- Rehinelerin hastalık, susuzluk, açlık içinde olduğu söylentilerinin yayılması, deniz haydutları tarafından uygulanan bir müzakere taktiğidir. Kurtarılan rehineler bu tür haberleri doğrulamamaktadır.
Deniz haydutları, fidye ödeyecekler üzerindeki baskıyı artırmak için gemi personelini telefon etmeye teşvik etmektedir.

8- Fidye pazarlığı profesyonel bir iş dalıdır ve yapılacak görüşmelerin de profesyonelce yapılması gereklidir.

9- Deniz haydutları tarafından bilinen kurum ve kişiler aracılığı ile yapılacak görüşmeler, pazarlık sürecini kısaltır.

10- Fidye pazarlığında deniz haydutları her zaman almayı beklediklerinden fazlasını talep ederler.

11- Fidye pazarlıklarından her ülke bayrağına, gemi tipine veya gemiadamlarının tabiyetine göre bir fidye rayiç değeri vardır.

12- Pazarlık esnasında anlaşmaya kısa sürede ulaşılması halinde, fidye ödeyecek taraf kolay hedef olarak algılanmakta ve bu deniz haydutlarını cesaretlendirmektedir.

13- Fidye parasının dağıtımının, rehinelerin hayatını tehlikeye atmayacak ve müteakip fidye pazarlıklarını tehlikeye düşürmeyecek şekilde gizli tutulması gereklidir.  

14- Önemli olan rehinelerin zamanında ve güvenli olarak salıverilmeleridir.

Görüldüğü gibi rehine pazarlığını bir iş kolu olarak gören aracı şirketler, değil kurtarma operasyonunu, gemiadamlarının deniz haydutluğu saldırısına direnmesini bile neredeyse gereksiz görmektedir. Bu yaklaşımın, milyon dolarlık fidyelerden alınacak komisyonlardan ziyade, “gemi personelinin sağlık ve güvenliği” bağlamında olduğu anlaşılmaktadır.

Geçmişteki gemi ve mürettebatının kaçırılması olaylarında her biri filmlere konu olacak birçok ilginç durum deniz haydutluğu jurnaline kaydedilmiştir. İstenen fidye miktarı, gemi ve yükünden kıymetli olduğu için uzun süren rehinelikler, ödenmeyen fidye yüzünden uzun süre Afrika’daki kamplarda çok zor şartlarda yaşayan denizciler, deniz haydutlarının elindeyken karaya oturan, yanan veya batan gemiler, bunun sonucunda korsanların elinde gemisiz kalan ve vatandaşı olduğu ülkelerin yeterli kurtarma çabası göstermediği için sonradan kendiliğinden bırakılan rehine gemi adamları…

Bunların içinde en ilginç ve trajikomik olanı, 15 Kasım 2008’da Somalili deniz haydutları tarafından kaçırılan Suudi petrol tankeri M/T SIRIUS STAR’ın fidye ödemesiydi. Bu olayda deniz haydutları, gemi, 100 milyon dolarlık yükü ve 25 mürettebatı için 25 milyon dolar fidye istemişti. Somali’deki başka bir ayrılıkçı grubun gemiyi ele geçirme tehdidi üzerine, M/T SIRIUS STAR’ı tüm personeli ile birlikte Somali batısında açık denizde tutan deniz haydutları, 57 gün süren fidye görüşmeleri sonrasında 3 milyon dolara razı oldular. Korsanlar fidye parasının bir deniz uçağı ile açık denizdeki M/T SIRIUS STAR’ın güvertesine bırakılmasını talep ettiler. Fidye parası küçük bir uçak tarafından 9 Ocak 2009 tarihinde paraşütle petrol tankerinin güvertesine indirildi. Bu ağır fidye paketini alan 5 deniz haydudu küçük skiff botlarına binerek sahile doğru gemiden ayrıldılar. Maalesef kısa bir süre sonra, küçük bot bu ağır yükle kaba dalgalı denize fazla dayanamadı ve battı. Fidye parasının sadece 153 bin dolarlık bir kısmı, sızdırmaz paket içerisinde, boğularak sahile vuran bir deniz haydudunun üzerinde kıyıya ulaşabildi.

Geçen on yıl içerisinde, dünya üzerinde deniz haydutluğu neredeyse %50 oranında azaldı. Somali açıkları ve Aden Körfezinde son iki yılda tamamen sıfırladı. Ne yazık ki deniz ticaretinin diğer bir arteri olan Gine Körfezinde hem sayısal hem de şiddet olarak artarak devam ediyor. Üstelik deniz haydutları geçmişteki olaylardan çıkardıkları dersler doğrultusunda yeni yöntemler uygulamaya ve denizcilerin aldığı önlemler karşısında karşı tedbir geliştirmeye devam ediyor.

Son iki yılda Gine Körfezinde iki Türk gemisinin ve personelinin kaçırılması ve diğer saldırı girişimleri dikkate alındığında, bu bölgedeki deniz haydutluğunun, deniz ticaretimize ve denizcilerimize artan bir tehdit oluşturacağı anlaşılmaktadır.

Bu çerçevede, son iki yıldır deniz haydutluğuna hiç rastlanmayan Aden Körfezinde CTF-151 bünyesinde görev yapan Türk Fırkateyni’nin belirli periyotlarla Gine Körfezi’ne kaydırılarak sancak varlık gösterilmesinin, ya da bu bölgede yeni oluşturulmaya başlayan deniz haydutluğu ile mücadele inisiyatiflerinde bir harp gemimiz ile yer alınmasının bu suçlara karşı caydırıcılık sağlanmasına katkı vereceği değerlendirilmektedir. Ayrıca rehine vakalarında bölgede bulundurulacak bir harp gemisinin rehine/fidye pazarlıklarında kolaylaştırıcı etki yaratabileceği dikkate alınmalıdır.

Bu vesileyle, M/V MOZART’tan kaçırılması akabinde kurtarılan 15 gemi adamımıza ve gemilerini emniyetle Gabon’a intikal ettirdikten sonra sağ salim yurda dönen ikisi yaralı üç denizcimize geçmiş olsun dilerken, deniz haydutlarının açtığı ateşle hayatını kaybeden 2. Mühendis Farman İsmayilov’u rahmetle anıyorum.

Kaynakça                            :

https://www.veryansintv.com/gine-korfezinde-deniz-haydutlugu-ve-denizde-silahli-soygun-korsanlik

https://en.wikipedia.org/wiki/Maersk_Alabama_hijacking

https://www.hsdl.org/?view&did=23648

https://en.wikipedia.org/wiki/MV_Horizon-1

http://denizhaydutlugu.udhb.gov.tr/Bilgi16.aspx

M/V MAERSK ALABAMA DENİZ HAYDUTLUĞU SALDIRISI

M/V MAERSK ALABAMA KURTARMA HAREKATI

M/V HORİZON-1

Deniz haydutları ile rehine pazarlığı

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!