Gemi kaptanından Kanal İstanbul soruları

featured

Kaptan Sedat Tenker yazdı…

12 Eylül darbesinden sonra hazırlanan ve referandumda %92 EVET oyu ile kabul edilen darbe Anayasa’sına ve 2017’de tek adam sistemi için yapılan Anayasa değişikliği referandumuna HAYIR oyu vermiş bir denizciyim.

4 Nisan 2021’de Emekli Amirallerimizin deniz şehitlerimizi saygıyla anarak ifade özgürlüğü çerçevesinde yayımladıkları DUYURU’yu çok olumlu buluyorum. Karadeniz’i barış denizi haline getirmiş olan Türk Boğazları Sözleşmesi’ni ve Mavi Vatan’ı koruyan, toplumu bu konularda daha da bilinçlendirmeye yol açan bu duyuruyu ülkemizin gündemine getirenlere teşekkür ediyorum. Sağ olsunlar. Oluşturulan mağduriyetin bir an önce giderilmesi gerekir.

Devleti yönetenler, bu duyuru sonrasında olduğu gibi, Kanal İstanbul sayesinde İstanbul Boğazı’ndaki deniz trafiği yükünü hafifletmeyi, Boğazın Independenta ve Nassia türü tanker kaza risklerinden kurtarılacağını, Kanalın ilan edildiği 2011 yılından beri 10 senedir defalarca açıklamaktadırlar.

Kanalın inadına yapılacağını, ÇED Raporu’nu okumadan ahkâm kesildiğini söyleyen yönetenlere ÇED Raporu’nun ana konusu olan gemi geçişleri ile ilgili tüm ayrıntılarını ve eklerini okuyup incelediğimi belirtmek isterim. Bunlarla ilgili ÇED’de cevabı bulunmayan soruları araştırıp cevaplandırmalarını, açıklığa kavuşturmalarını isterim.

  • INDEPENDENTA-NASIA türü tankerler Kanal’dan geçebilecekler mi? Bu tür tankerlerin çökme miktarı da hesaba katılarak seyir denemeleri yapılmış mıdır?

  • Kanalın 5,2 km’lik geosentetik beton zemini dışında kanal zemini ne tür malzemeden inşa edilecektir? Gemiler geçerken arıza veya istenmeyen bir durumda demirleyip durabilecekler midir?

  • Kötü hava şartlarında gerek Karadeniz gerekse de Marmara girişlerinde gemiler yeterli mesafede kılavuz kaptanlarını alıp Kanal’a nasıl giriş yapacaklardır? Ulaştırma Bakanı ÇED Raporunda olmayan şöyle bir bilgi açıkladı; “Kanal girişinden itibaren deniz akıntısını ve dalga boyunu ölçerek gemiyi kumanda eden otonom kılavuz kaptan sayesinde gemilerin yüzde 100 güvenli geçişi sağlanacak.” Bu ne anlama geliyor? INDEPENDENTA-NASSIA türü tankerleri otonom kılavuz kaptanla mı geçirecekler yüzde 100 güvenli olarak?

  • İstanbul Boğazı’ndan her yıl geçiş yapan 150 metreden küçük gemilerin %35 kadarı kılavuzluk ücreti ödememek için kılavuz kaptan almadan geçiş yapmakta. Bu gemiler kılavuz kaptan almaya mecbur olacakları Kanal’dan geçmeye nasıl yönlendirilecekler?

  • Kanalda oluşacak akıntıları belirlemek üzere yapılan hidrodinamik modellemede normalde ortalama 33 cm olan Karadeniz ile Marmara Denizi arasındaki seviye farkı 14 cm kabul edilerek akıntı hesaplamaları yapılmış ve İstanbul Boğazı akıntılarına yakın akıntılar hesap edilmiş. Bu hesaplama gerçekçi midir? Değilse İstanbul Boğazı’ndan çok yüksek akıntılar olacak demektir. Bunun için ne düşünülüyor? Bakanın açıkladığı otonom kılavuzluk sistemine bu konu da dâhil mi?

  • İstanbul Boğazı’nda 2004-2017 döneminde olan kazaları inceleyen ÇED uzmanları ana kaza türleri olan ÇATIŞMA ve OTURMA rakamlarını birbirine karıştırarak risk değerlendirmelerini bu yanlış rakamlara göre yapmışlar ve Kanalın Boğazdan çatışma yönünden 13, oturma yönünden 2 kat daha az riskli olduğu sonucuna varmışlar. ÇED’in incelediği 2004-2017 döneminde 14 yılda İstanbul Boğazı’ndan 696.796 gemi geçmiş. 72 kaza olmuş. Yanlış rakamlarla yapılan İşletme Risk Değerlendirme Raporu’nu düzeltmeyi düşünür müsünüz?

  • Süveyş, Panama gibi yapay Kanallarda İstanbul Boğazı’na göre 10 kat daha fazla kaza olasılığı olduğu ÇED Raporunda belirtilmektedir. Kanalların dar olmaları, manevra alanlarının yeterli olmaması, sığ suda seyredilmesi ve bunun manevrada yarattığı güçlükler, hava şartlarındaki ani değişiklikler nedeni ile Boğaza göre daha riskli olduğu gerçeği Kanal İstanbul için de geçerli değil midir?

  • Kanalın ilan edildiği 2011 yılında Boğaz’dan 49.798 gemi, 524milyon gros ton geçmiş. 2020 yılında 38.404 gemi, 619milyon gros ton geçmiş. 11.000 kadar gemi geçişi azalmış. Tonajlar büyümüş. ÇED Raporunda 2071 yılı için 86.000 gemi geçeceği öngörülmüş. Bu rakam ne kadar gerçekçidir? Yoksa sadece Kanal’dan geçiş garantisi olarak mı düşünülmüş ve kurgulanmıştır?

Bu sorular ÇED Raporundaki eksikliklerden kaynaklanıyor. Bu soruları, sorunları tarafsız, bilimsel olarak inceleyip sonuca varmadan inadına harekete geçmemek gerekir. Projelerdeki yanlışlıklara hukuk yolu ile itiraz eden, anayasal haklarını kullanan Odalar ve Birlikleri takozcu olarak göstermemek gerekir. En önemlisi çevreyi tehdit eden konuların da tam ve bilimsel olarak açıklığa kavuşması gerekir.

İstanbul Kanalı yapılsa da yapılmasa da bugüne kadar Boğazların emniyeti için birçok önemli, etkili tedbirler alınmış olsa da (- 1994 ve 1998 tüzükleri, 2005’den beri İstanbul Boğazı’nın tek yönlü oluşu, 2004’de Gemi Trafik Hizmetlerinin (GTH) tam anlamı ile devreye girmesi, zamanla büyük tonajlı gemilerin özellikle tankerlerin ve 150 metreden büyük gemilerin %100 e yakın Kılavuz Kaptan alması, gibi –) yıllardır söylenen, yazılan, raporlanan Boğazlarda emniyeti artırmak için bir an önce alınması gereken önlemler var. Bu önlemlerin acilen tartışılarak ortaya konması ve uygulamaya da acilen geçilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Gemi geçişleri ile ilgili ben ve duayen meslektaşlarım bildiklerimizi, bilgilerimizi, tecrübelerimizi aktarmaya her zaman hazırız.

Gemi kaptanından Kanal İstanbul soruları

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

4 Yorum

  1. 13 Ekim 2021, 22:13

    sevgili kaptan,düşünceleriniz önemli çözümlemeleri sorgulayıcı nitelikte teknik ayrıntıları ile doğaldır,sonuçta siz bu konunun değerlendiricisi olarak bizleri bilgilenedirdiniz,olumlu ya da olumsuz tüm resmi açıklamalr eşliğinde,yanıtlayarak,görüşlerinizi açıklayarak,yılların deneyimi eşliğinde konuyu gözler önüne sergilediniz,aslında konunun çok yanlılığı,gözardı edilemeyecek saptırmaların yetkililerce adeta büyük bir özenle seçtikleri söylemlerin tek yanı”kamuoyunu-sözümona-bilgilendirme yanlısı tutumları akla bir sürü olsılığı getiriyor,doğaldır zira olay kendileri için bir siyasal manevradır,bir politik tavırdır,bir,bir ülkenin yakın geleceği hakkında umursamazcasına,devlet adamı olmanın ağırlığından bihaber yalnızca kendi misyonlarını-artık nasıl bir misyon olduğu yıllardır bilinmeğe çalışılıyor ve de biliniyor da-gereği açıklamaları normaldir,ama güneşin balçıkla sıvanamayacağı gerçeğini de gözardı etmeleri de doğaldır,ama artık giderek gerçekleri günyüzüne çıkartan bilim insanları-bazıları dümensuyunda gidenleri hariç-çabaları ile konu kamuda ki olumlu yönünü adeta rota değiştirircesine rayına oturtmuşlardır,şahsınızda herkese saygılarımı iletirken bazı sorular geliyor aklıma,konunun ana hattında yeralan 2 antlaşma,montrö ve lozan antlaşmaları,bu iki antlaşma uzak bir olasılık dahi olsa-ki jeopolitik durumların siyasal ve hegemonik dünya ölçeğinde ki saldırgan sistemlerin bu anlaşmalar üzerinde ki adeta tahakküm edercesine yaklaşımları bu iki soruyu gündeme taşıyor,siz bilim insanları ve emekçileri olarak doğallıkla bu olasılıkları da düşünmüşsünüzdür,şöyle ki:türkiyenin,ülkemizin jeopolitik durumu dünya siyasasında ki önemli konumu bu iki antlaşmanın konuyla bağlantılı olarak önemini haiz bir biçimde değerlendirmesi gerekmektedir,bu konu hakkında ki bilgilendirmenizi bekliyorum,selam sevgiler,kendinize iyi bakın

  2. Ah Kaptan ah,sen bilmiyorsun demekki;Bizim öyle bir kaptaninimiz var ki göklerden ona talimat geliyor.O herseyi herkesten daha iyi görüyor isitiyor biliyor.Onun bilmedigi tek birsey var onu da bulmaca olarak yazmiyorum.Yani demek istedigim, göklerden talimat alan birisi herhalde sorgulanmaz!Sonra imanimiz zay olur.Aman dikkat.Ne demisti Cebrail, Hz.Lut’a:Sakin geriye bakmayin kacabildiginiz kadar kacin.Cünkü arkanizda felaket var.

  3. KANAL İSTANBUL un yapılmasını hararetle isteyen zevat ile TBMM içinden oluşturulacak bir komisyon arasında, Kanal İstanbulun hiçbir olumsuzluğa neden olmayacağına,oluşan olumsuzluklardan doğacak zararın, milletin boynuna yüklenmeyip,kanalın yapılmasında ısrar eden zevatın sorumluluğuna bırakılmasına ve hatta bu zevatın kendileri hayatta olmasa bile,reddi-mirasa dahi imkan bırakmadan sıralı mirasçıları tarafından karşılanacağının yasal teminatı verilmesi şartı kabul edilip imzalanması halinde,Türk Halkı olarak KANAL İSTANBULun yapılması na razı olabileceğimizi bildirebiliriz.

  4. 17 Nisan 2021, 12:24

    onların derdi güvenlik risk durumu değil. yalnız ve yalnızca rant. çünkü iktidar, ülkeyi kendi tarlası, çiftliği yani satacak kullanacak malı gibi görüyor.

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!