1. Haberler
  2. Analiz
  3. Mesele 2 general meselesi değil!

Mesele 2 general meselesi değil!

featured

Emekli Albay Murat Yıldız yazdı…

“Komutanlık eden subayın tavır ve hareketi, askerin güveni, itaati, disiplini ve bütün ruhi durumu ve bedensel gayreti üzerinden büyük bir etki yapar.”

Mustafa Kemal Atatürk

Askeri şura bitti yankıları devam ediyor uzun sürede devam eder. AKP’nin 2005 den itibaren her şurasında mutlaka tartışılan bir konu olmuştur fakat 15 Temmuz sonrası her şûra tartışılır ve bir önceki şûranın üstünü örter olmuştur.Terfi etmek onur ve gurur verici bir meseledir. Bunun yolu emsallerine göre emekte, vizyonda, icraatta bir adım önde olmaktan geçer. Bu şekilde terfi edenler kurumlarınında daima ileri gitmesine vesile olur…

Bütünü görmeden bir iki kişi üzerinden yürümek çok büyük yanılgıdır, burada önemli olan büyük resimdir.
2017 den beri 3000 civarı Albayın şura yoluyla emekli edilmesi önceden kumpas davaları vardı birilerine yolları açan acaba şimdi şuralar mı sorusunu akla getiriyor.

47 albayın terfisi (normali 23-24), 300 civarında olduğu söylenen emekli edilen Albay göz ardı edilebilecek bir konu değildir.Bir taraftan devam eden kadroların doldurulması ve yeni general kadroları, diğer taraftan kitleler halinde emeklilikler.

Bunun sonucudur siyasi paylaşım yapan asteğmen kaynaklı ve fetö ile ilgili güzel makaleler yazan generaller.

Askerler siyaset üstü vatan millet bilinci ve hassasiyetleri en üst düzeyde olması gereken kişilerdir. Bir asker terfi etmek için ona buna minnet etmez bir siyasi düşünceden taraf olmaz. Onurludur, şereflidir, vakurdur liyakati kadar tanınır ve anılır.

(E) Orgeneral Musa Avsever’in Cumhurbaşkanı’na “Bir subayın gelebileceği en üst seviyeye geldim. Size müteşekkirim. Sarılmak istiyorum.” diyerek sarılmak için izin istemesi, emekli edilen Hava Kuvvetleri Komutanı Atilla Gülan’ın konuşmasının bazı yerlerinde Cumhurbaşkanı’na “komutanım” diyerek hitap etmesi teamüller dışı, tarihte eşi görülmemiş hareketlerdir.

Kurulması gereken cümle aslında şöyle olmalıydı; “bir askerin vatanına milletine hizmet edebileceği en iyi şekilde hizmet ettim, bu duygular ile de görevimden ayrılıyorum” daha çok kabul görür ve takdir edilir personeline de harika bir mesaj vermiş olurdu. Şahsi düşüncem; her şeyden önce kendi emeklerine ve geçmişlerine ihanet sayılacak üzüntü verici davranışlardır. Sonraki nesillere giderayak bıraktıkları kötü bir anıdır. Kendi adlarına tarihe not düşmüşlerdir.

Fakat asıl yol ne zaman açılmıştır?

Hulusi Akar’ın zamanında Atatürk ve Cumhuriyet düşmanı İslâmcı yazar Nuri Pakdil’i evinde, onlarla aynı düşüncede ki gazeteci Mehtap Yılmaz’ı hastanede ziyaret etmesi, Hasan Karakaya gibi azılı Atatürk ve TSK düşmanı için Genelkurmay Basın ve Halkla İlişkiler Dairesi Başkanı tarafından Akit gazetesine taziye mesajı bir nevi alt kadrolara da bir mesaj gibi algılanmıştır. Yani “bu düşüncede olanları ben Genelkurmay Başkanı olarak ziyaret ettiğime göre bunlar her ne kadar Atatürk düşmanı olsalar dahi önemli ve faydalı kişiler, bunlara kötü gözle bakmayın, saygı gösterin” örtülü mesajı verildi ilk elden. Çünkü daha sonraki meclis konuşmalarında anılan bazı şahsiyetleri de savundu Hulusi Akar. Bunları ziyaret edip sonra “benim Atatürkçülüğümü kimse sorgulayamaz” gibi beylik sözler edemezsin çünkü herkes bu durumda senin Atatürkçülüğünü sorgular. Bu tür örtülü ve açık mesajların astlar üzerinde girişte bahsi geçen ulu önder Mustafa Kemal Atatürk’ün sözünde bahsedildiği gibi etkisi kaçınılmazdır.

Dar bir kadro ile hazırlanan şûra da bu tür terfiler geleneksel yapıdan gelen, Balkan Harbi’nin hataları öğretilerek yetiştirilen eski asker ve vatansever sivil kitle için yanlış olarak gözüksede yeni yapılanma için normal ve doğru olandır.

Hayata bakışı “bizden olan herkesten üstündür” zihniyetine sahip ve normali bu olan siyasilerin yaklaşımıda böyle olur.

Muhalefet de bu konuda ne yapacağını değil, nasıl bir tedbir alacağını değil sadece herkesin bildiğini konuşmaktan öteye geçemiyor.

Yapılması gereken şura kararlarının yargıya açılmasıdır. Bu yapılırsa nasıl ki 28 Şubat davası bahane edilerek kahraman vatansever generallerin rütbeleri geri alındıysa zaman zaman nasıl bu makamlara geldiği tartışma konusu olan TSK tarihinin en tartışılan generali Hulusi Akar’ın dahi yargı sonucu suçu varsa ortaya çıkar yoksa aklanır. Cesur ve sağlam bir şekilde bu konu gündeme getirilerek üzerinde durulmalıdır. Böylece gün gelir siyasi paylaşım yapan ve fetöye güzel makaleler yazanlar bedel ödeyeceklerini bilirler. Alt rütbedeki subaylarda terfi etmek için başka yollara meyil etmenin değil liyakat ile çalışmanın gerektiğini daha çok idrak ederler.

Yoksa bir bakarsınız sadece bunlara değil beceriksiz, pısırık, fetömetrede rekorlar kıranları abisi AKP’li olduğu için korgeneral, teröristlerin olduğu tepeyi ele geçirince taktik ve emniyet ile ilgili tedbirleri konuşması gerekirken fetih suresini bütün gün okutanı orgeneral olarak görürsünüz Allah göstermesin.
Başkomutan Ulu önder Gazi Mustafa Kemal Atatürk ile başladık onun yol gösteren anısı ile bitirelim.
Askerler makam ve mevki için değil vatana ve millete hizmet için çalışırlar. Her konuda olduğu gibi bu konuda da örnek başkomutan Mustafa Kemal Atatürk’tür. Çanakkale Cephesi’nden İbrahim, Fuat ve Salih’e Gönderdiği Mektuptan (22 Mayıs 1915);

“Buralarda bugüne kadar komuta ettiğim kuvvetlerle yaptığım görevlere karşı kolordu, ordu ve başkumandanlar tarafından gösterilen yüksek takdirler cidden beni mahcup etmiştir. Layık gördükleri mükâfatlar bence pek kıymetlidir. Mesela muharebeyi sevk ve idare ettiğim yere ‘Kemal Yeri’,tümenin düşmandan zapt ettiği ve bu defa da bulunduğum yere ‘Cesaret Tepesi’ ismini verdikleri gibi. Gümüş Muharebe İmtiyaz Madalyasından sonra Altın Liyakat Muharebe Madalyası da verdiler. Terfim de söz konusu oldu. Ordu kurmay başkanı özel olarak karargâhıma gelerek:

– Terfiniz kararlaştırılmıştır. Sizin arzunuza kalmıştır. Arzu ederseniz şimdi, arzu ederseniz daha sonra. Her durumda arzunuzu öğrenmek üzere geldim, demiştir.

– Tabii ben, terfi için çalışmadığım için sıram geldiği zaman, cevabını verdim.” (Sadi Borak; ATATÜRK’ün Özel Mektupları, Kırmızı Beyaz Yayınları, İstanbul, 2004, s. 38 )

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

4 Yorum

  1. Makalenin tamamını çok önemli ama en önemli yeri ‘yapılması gereken şura kararlarının yargıya açılmasıdır’ paragrafı. Var olun

  2. Tarikat ve cemaatlerin ordudan elini çektirmek gerekir. Din taciri ve yobazlar çıkar için her şeyi yapar.

  3. Yazdıklarıniz tamamen doğru, fakat ekonomik sıkıntılar ile mücadele eden halkın içinde bir avuç yurttaşın dışında kimsenin umurunda bile değil. Gidilen yol yol değil.

Giriş Yap

Veryansın TV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun!