Prof. Ahmet Saltık’tan aşı karşıtlarına yanıt

featured

“Bilimsel olmayan savlarla insanları aşıdan soğutmak ağır bir sorumluluk hatta suçtur! Salgının denetlenemeyip sürmesi, masum insanların ölmesi-engelli kalması asla savunulamaz. Unutulmasın; korona salgınını aşı ile yenebiliriz.”

Prof. Dr. Almet Saltık, aşı tartışmasıyla ilgili önemli değerlendirmelerde bulundu. Aşı karşıtlarına 13 maddede yanıt veren Saltık, Türkiye’nin alacağı Çin aşısıyla ilgili tereddütlerle ilgili de değerlendirmelerde bulundu. Prof. Dr. Saltık’ın, Uğur Dündar’ın köşesinde yayınlanan yazısı şöyle:

“Çin’in Hubei/Wuhan’ından ilk olguların Dünya Sağlık Örgütü’ne (DSÖ) bildirilmesinden bu yana neredeyse 1 yıl geçti. Salgın, adı üstünde hızla yayıldı, DSÖ 31 Ocak’ta Alarm – Olağanüstü Durum, ardından 11 Mart’ta ‘Bu bir küresel salgındır -pandemidir!’ duyurusu yaptı. Türkiye de – rastlantısal olsa gerek- aynı gün 1 Kovit-19 olgusu – hastası – vakası olduğunu açıkladı.

Hastalık etmeni, mutasyon (evrim) ürünü yeni bir virüstü korona ailesinden, adı konuldu: Yeni korona virüs ya da SARS-Cov2. İlerleyen zamanda, tanımına uygun olarak, bir SALGIN gibi hızla tüm küresel topluma yayıldı. Son verilerle 65.5 milyonu aşkın olgu = hasta = vaka tanılandı ve 1.5 milyon kurban verdik. Genel – klasik kuraldır, 1/10’u yakalanır hastalıkların buzdağı benzetmesi ile; buradan kalkarak 650 milyon dolayında insanın bulaşı aldığı öngörülebilir.

Tanı konulabilenlerde ölüm oranı %3, yabana atılır gibi değil. Tanı konulamayanlarda ve Kovit-19’a yüklenebilecek ikincil ölümlerin boyutlarını kestirmek güç, ancak 1-2 puan daha eklenebilir. Dolayısıyla, salt tıbbi boyutlarıyla bile olsa, çok ağır faturalı, ürkütücü bir sorunsal ile yüz yüzeyiz. Gezegenimiz, gerçekte çok yönlü bir bedel ödemekte; ekonomik, kültürel, sosyal, moral, etik…

BİTİREMEZSEK YERLEŞİK OLARAK KALIR

Sürdürülebilir, katlanılabilir ve ötesi, örneğin HIV/AIDS gibi “birlikte yaşanabilir” bir dert değil.

Çözüm elbette bilimsel akılcılık öncülüğünde küresel iş birliği, eş güdüm ve dayanışmada. DSÖ ve Birleşmiş Milletler (BM) bu bağlamda oluşturulmuş çok deneyimli (70+ yıl) uluslararası uzmanlık kurumları. Nitekim dün başlayan Kovit-19 özel gündemli BM Genel Kurulu bugün de sürecek. DSÖ Genel Başkanı ile devlet / hükümet başkanları- yetkilileri sanal ortamda sunumlar yapacaklar, Erdoğan dahil. Böylesi bir toplantının yapılması için çok çaba harcadık ve yaygın çağrılar gönderdik ilgililere.

Bu arada, tıp dünyası hemen çok yoğun (hummalı) çalışmalara başladı; hastalığın doğasını tüm ayrıntıları ile öğrenmek gerekiyordu. 21. yüzyılın şafağında gerek virolojide, gerek gen ve moleküler biyolojide, gerekse salgın yönetiminde paha biçilmez stratejiler sağlayan epidemiyolojide, epey bilgi birikimi ve deneyim sahibiyiz küresel toplum olarak.

Genel kural: Salgınları aşı ile söndürüyoruz.

Bunu başaramazsak salgınlar birkaç yıl sürebiliyor ve çok can alıyor ya da çekip gitmeden yaşamda yerleşik kalıyor, AIDS gibi. Birlikte yaşamak zorunda kalıyoruz. Yüzlerce bulaşıcı hastalık biliyoruz ama elimizde yalnızca 40 dolayında koruyucu aşı var. Her yıl en az 2.3 milyon ölümü engelleyebiliyoruz aşılarla. Daha yaygın uygulayabilsek, 1.5 milyon ölüm daha önlenebilir.

UMUT KORONA AŞISINDA

Çok sevinçliyiz ki; birkaç aşı adayı, son derece zorlu süreçleri tamamlayarak ipi göğüslemek üzeredir. ABD, Almanya, Çin, İngiltere, Rusya (abecesel sıra ile) ‘tatlı’ rekabeti önde götürüyor. Geçmişte en kısa süre 5 yıl olmuştu aşı geliştirmek için, bu kez 1 yıl dolmadan; insanlık – uygarlık adına övünç vericidir. Üstelik bilimsel – teknolojik süreçlere eşlik eden etik – legal normlar da var. Helsinki Bildirgesi temel metin, DSÖ tüm aşamaları titizlikle izlemekte ve ulusal kurumlaşmış yetkeler (otoriteler) devrede. Çünkü söz konusu olan insan sağlığı ve aşılar, ilaçlar gibi salt hasta olanlara değil, tersine hastalanmamaları için sağlıklı insanlara, milyarlarca nüfusa uygulanıyor.

AŞILARIN ÖZELLİĞİ

Bu bağlamda, aşılar için tanımlanan vazgeçilmez 2 temel özellik GÜVENLİK – ETKİNLİKTİR.

Bir insanın adı -soyadı gibidir bu 2 koşul; aşı ‘yeterince’ etkili- koruyucu olmanın yanı sıra, güvenli de olacaktır. Salgın koşullarında DSÖ, aşı geliştirilmesi için H land r c Süreç Koş llar ko m ş ABD FDA ise %50 geliştirilmesi için Hızlandırıcı Süreç Koşulları koymuş, ABD – FDA ise %50 koruyucu bile olsa bir aşıya uygulama ruhsatı – lisansı vereceğini açıklamıştır. AB’de EMA, İngiltere’de MHRA, Türkiye’de İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu bu teknik lisansları vermeye yetkilidir. Ardından ise siyasal otorite, yetki – sorumluluk düzleminde aşı uygulamasına izin verecektir.

Bir aşı adayının uygulanabilecek aşı düzeyine gelmesi uzun ve karmaşık tıbbi – teknik – hukuksal – etik – yönetsel basamakları gerektirmektedir. İpi göğüslemek üzere olan ve yukarıda anılan aşı adayları sona yaklaşmıştır. Uluslararası rekabet adeta kara delikler gibi güçlüdür ve hükümetler şirketlerini milyar dolara varan ölçüde AR-GE için teşvik etmektedir (ABD, Moderna’ya 900 m dolar!). Zorlu yarışta yepyeni bir aşı üretim teknolojisine de erişilmiştir; m-RNA tekniği!.. Ne var ki; aşılar, el atınca erişilecek olunca, aşı karşıtları suskunluklarını bozarak harekete geçtiler.

TÜRKİYE’NİN SEÇTİĞİ ÇİN AŞISI

Ülkemiz, Çin’de geliştirilen SINOVAC adlı aşıyı şimdilik yeğlemiştir. Sağlık Bakanlığı 50 milyon doz bağlantısı yapmıştır ve 11 Aralık’ta uygulamayı başlatacaktır. Ancak Evre 3 (Faz3) raporları hiçbir aşı için henüz yayınlanmamıştır. SINOVAC yetkilileri bu hafta içinde Evre 3 raporlarının bilim dünyasına sunulacağını açıkladı. Dikkat edilmesi gereken noktaları madde madde sıralayalım:

1- Olumlu Evre 3 raporları yayınlanmadan hiçbir aşı uygulanmamalıdır. Sözleşmelerde bu koşul temel madde olarak mutlaka konulmalıdır, öyle de yapılmaktadır.

2- Aşı dış alımını Ticaret Bakanlığı doğrudan yapmalı, aracı şirket kullanılmamalıdır.

3- Dış alımı koşullu olarak (olumlu Evre 3 raporu) yapılan aşılardan çekilecek uygun örneklem, ülkenin Ulusal Referans Laboratuvarları’nda biyogüvenlik testlerine alınmalıdır. Kapatılmasa idi, bu yüküm Refik Saydam Hıfzıssıhha Merkezi’nin idi. Dolayısıyla teknik yeterlik raporu bu özerk bilim kurumundan alınacaktı. Şimdi ise bürokrasi içinde yer alan oradaki BSL-3 düzeyindeki Viroloji Laboratuvarı’ndan teknik biyogüvenlik raporları alınacaktır. Bu rapora dayalı olarak, Sağlık Bakanlığı’nın yine özerk olmayan- bağlı bürokratik kurumu Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu (TITCK) aşı için uygulama lisansı verecek ve Sağlık Bakanı – Erdoğan – CB Kabinesi uygulamayı başlatacaktır. Bu adımlarda Türkiye’de özerk – bilimsel – kurumsal yapılanma eksiği ciddi sorundur ve hızla giderilmelidir parlamenter rejim ile.

4- SINOVAC yetkilileri hafta içinde Evre 3 raporunu yayınlayacaklarını bildirdiler. Bu aşı Türkiye’de de 12.500 dolayında gönüllüde uygulanmış ve önemli sorun gözlenmemiştir. Brezilya, Endonezya, Çin’de de Evre 3 uygulamaları yapılmıştır. Hatta Çin’de 1 milyona yakın sağlık çalışanı aşı olmuştur ve erken sonuçlar olumludur.

5- Türkiye’de de zaman kazanmak için süreç hızlandırılmıştır, çünkü salgın tüm hızıyla can almaktadır. Atılan her adımın saydam, katılımcı, kamuoyuna açık – denetlenebilir olması zorunludur. Başka türlü halkın güvenini kazanmak çok güçtür; üstelik iktidar şimdiye dek salgın yönetiminde çok ciddi ve süregelen hatalar yapmıştır.

6 -Aşılama hizmetleri toplum katılımı ile düzenlenmeli, önceliklendirme uluslararası bilimsel – etik kurallara uygun yürütülmelidir. Önceki gün Bilim Kurulu’nca saptanan ilkeler yerindedir.

7- SINOVAC %90’a yakın koruyucudur. Fiyatı 30 dolar / doz olarak belirtilmiştir, ancak Sağlık Bakanlığı dış alım bedelini açıklamalı ve ülkemizde herkese ücretsiz ulaştırmalıdır.

8- 18 yaş altındaki çocuklara aşı uygulanmayacaktır! Kalan 70 milyon nüfusa 2-3 hafta ara ile iki doz gereklidir. İdeal koşullarda 70 milyon X %90 = 63 milyon kişi aşı ile bağışıklanmış olacaktır. Salgın halen çok şiddetlidir ve Ro değerinin 5 dolayında olduğu kestirilebilir. Dolayısıyla %63 toplum bağışıklığı oranı bile, salgını bütünüyle ve hızla sönümlendirmeye yetmeyebilir. Bu bakımdan, HEDEF KİTLEDE BİR KİŞİ BİLE AŞILANMAMIŞ KALMAMALIDIR. %60’ı aşkın toplum bağışıklığına yaygın aşılama ile erişebilirsek, salgının hızını epey düşürebilir, hastalanmaları ve ölümleri azaltabiliriz.

9- Yirmi milyon dolayında 0-18 yaş çocuğumuz bulaşı (hastalığı, enfeksiyonu) alabilecek, taşıyıcı ve bulaştırıcı olabileceklerdir. Bu durum önemli bir kırılgan halkadır, okulların bir süre daha kapalı tutulması dahil, gerekli önlemler sürdürülecektir.

10- Akıldan çıkarılmaması gereken; aşılanma ile sorunun bitmeyeceğidir. Eldeki aşılar hastalığın bulaşmasını -yayılmasını önlemeden çok, hastalananların ağır geçirmesini, komplikasyonları ve ölümleri azaltma yönündedir. SINOVAC bir ölü aşıdır ve hastalığın aşı ile bulaştırılması riski yoktur. Ne denli güçlü bağışık yanıt oluşturacağı ve kalıcılığı, öbür aşılarda olduğu gibi, gerçekte, zamanla öğrenilecektir. Açıklanan koruma oranları deneyseldir ve sınırlı nüfus kümelerine ilişkin ön verilerdir. Maskeuzaklık- temizlik devam!

11- mRNA teknolojisi ile üretilen aşılarda viral RNA’nın insan DNA’sına eklemlenebileceğine ilişkin (integrasyon) bilimsel veri yoktur. Ancak eksi 70-80° sıcaklık gerektirmesi ciddi bir lojistik engeldir (handikaptır). Tü ki ‘ i b b ğl d bi lt kt Türkiye’nin bu bağlamda bir altyapısı yoktur. Eldeki soğuk hava depoları -21° içindir ve SINOVAC bu koşullara uyumludur.

12- Yetmiş milyon insanımıza 2 dozdan 140 milyon doz aşı, 30 dolar/doz hesabıyla 4.2 milyar dolar gibi muazzam bir tutara erişmektedir. Tartışmasız biçimde Halkın sağlığı SEÇİLEREK bu kaynak yaratılmalı ve HERKES AŞIYA ÜCRETSİZ ERİŞEBİLMELİDİR. Zamanla aşı fiyatları düşer.

13- AŞI KARŞITLARINA bir çift sözümüz var: Aşılar en güvenilir tıbbi – biyolojik ürünlerdir ve uzun on yıllardır bu gerçek kanıtlanarak gelinmektedir. Bilimsel olmayan savlarla insanları aşıdan soğutmak ağır bir sorumluluk hatta suçtur! Salgının denetlenemeyip sürmesi, masum insanların ölmesi – engelli kalması asla savunulamaz. Anayasa’nın 56. maddesi, herkese sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkı tanımaktadır. Aşıyı bilimsel temellere dayanmadan reddetmek, öbür insanların bu hakkını çiğnemek demektir. Ayrıca Anayasanın 12. maddesi de temel hak ve özgürlüklerin kötüye kullanılamayacağını düzenlemektedir. Uluslararası Oviedo Sözleşmesi, BM Çocuk Hakları Sözleşmesi vb. pek çok uluslararası sözleşmede de aşı hakkı tanınmaktadır. Kaldı ki, Umumi Hıfzıssıhha Yasası’nın 72. maddesi de SALGIN koşullarında aşıların zorunlu uygulanmasına yetki sağlamaktadır.

Unutulmasın; korona salgınını AŞI İLE YENEBİLİRİZ… O halde; UZAT KOLUNU TÜRKİYE !..”

Prof. Ahmet Saltık’tan aşı karşıtlarına yanıt

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

9 Yorum

  1. 5 Aralık 2020, 19:10

    Profesör unvanlı tıp doktorlarının itibarının hızla düştüğü bir dönemdeyiz. Demek ki bu, yaşanması gereken bir süreçti. Milletin irfanı bunun zaten ayırdında idi, ama şimdi iyice açığa çıkıyor

    Neden itibarları azalıyor? Çünkü birinin ak dediğine diğeri kara diyor. Çünkü 8 ay önce maskeye lüzum yok derken şimdi maske deyip duruyorlar. Kendileri restoranlarda gezerken milletin “sosyal mesafesi”nin öneminden dem vuruyorlar. TV ekranlarında abuk sabuk tartışmalara dahil oluyorlar.

    Bu işin ikinci aşaması bunların hangisinin hangi ilaç şirketi ile irtibatlı olduğunun ortaya çıkmasıdır. Bu irtibat illa para alma şeklinde olmayabilir. Bir laboratuvara destek olur o şirket. Bir lab veya ofis kurma karşılığında doktor, o şirketin bir ilacını sürekli reçete eder. Bazen 3-5 bin dolarlık bir yurtdışı gezisi karşılığında 1 yıl onların ilacını yazar. Veya akademik ilerleyişi için önemli olan bir çalışma grubuna dahil olur. Her türlü ilişki göz önüne alınmalı.

    Üçüncü aşama şeffaflıktır. Batıda yayınlanan makalelerde yazar, Dr. X şu şirket ile afiliyedir; Dr. Y bu şirkete danışmanlık yapmaktadır diye. Bizde de bu işler açıklığa kavuşmalıdır. Açık ve şeffaf olunursa en azından herkes neyin ne olduğunu bilmiş olacaktır.

  2. 5 Aralık 2020, 15:10

    Bir devlet ki: Ülkesinde tesanüdü sağlayamıyor.Bir takım akademisyenler,amaç: Tüm insanları çipleyip, bağışıklık sistemini zayıflatarak,kitlesel katliam projesidir derken,diğer kısım ise,salgının önlenmesi amaçlıdır diyor.Hangisine inanalım.?

  3. Evrensel gibi bir George Soros güdümlü, etnik ırkçı gazetede de yazan Prof. Saltık, yukarıdaki fikirleriyle Hipokrat Yemini’ne de ihanet ediyor.
    O da çok iyi biliyor ki, yazdıkları yalandır! Mesele, ona bu yalanları yazma emrini kimin verdiğidir. DSÖ mü, yoksa başka bir çete mi?

  4. “Tanı konulabilenlerde ölüm oranı %3, yabana atılır gibi değil. Tanı konulamayanlarda ve Kovit-19’a yüklenebilecek ikincil ölümlerin boyutlarını kestirmek güç, ancak 1-2 puan daha eklenebilir.”
    bu masali kim soyluyor? harvard mi ,john hopkins mi, imperoial college mi ? insanlarin akliyla dalga geciyorlar. ölüm orani neredese butun calismalarda yuzde 1 in cok altinda. Bill Gates in harvard i bile yuzde 1 gösteriyor.
    bonn universitesine göre 0,3
    stanford a göre 0,12 ve 0,2 arasi
    korku pandemisi. herseyimizi ellimizden alacaklar

  5. 5 Aralık 2020, 11:35

    “14 gün kapanalım virüs yok olacak, maske takın korunacaksınız, fıs fıs sıkın uzak durun korunun….” dediniz ne oldu? Ben söyleyeyim FOSSS çıktı. Duvarda diploma, sağında-solunda Atatürk görmeye dursun özellikle muhalif kesim, hemen atlıyor. Bu virüs ölüm oranları tablosunun yanında diğer binbir çeşit ölüm oranlarını da yan yana görmek isteriz. Hastalığı, “aynı gripte olduğu gibi” evde atlatanların oranı sizin verdiğiniz oranların on binlerce katı… Aşı karşıtı değiliz çarpıtma hoca; aksine şarlatanlara ve korku imparatorluğuna karşıyız. Bilim sorgular, bilim şüphecidir.

  6. 5 Aralık 2020, 10:41

    Hastalık geçirenler de aşılanmalı diyen hocalarımız var. Hastalığı atlatmak bağışıklık sağlamıyor mu ?
    Kafamız karışıyor ..

  7. Bir Okur olarak yazinizin basligini KINIYORUM ! Saygin bir bilim insaninin bu oyuna gelmesi ayri bir garabet ! Sadece o degil ki , saygin,degerli ve dürüst dedigimiz insanlarda bile kara propagandanin etkisi anlasilmayacak derecede var. Anladigim kadariyla bunun temelinde yeterli bilgi sahibi olmamalari yatiyor!

    Ben 40 yildir Almanya da yasayan biri olarak bugün ve bügüne kadar olan ve bundan sonra olmasi olasi sürecleri 6 ay önceden biliyordum! Ama buna ragmen buradaki hükümete güvenmek istiyor ve alinan önlemleri saygi ile karsiliyordum! taa ki Eylül ayinda uykudan uyanincaya kadar ! Ne zaman ki Prof. Bakhdi ve esi Prof. Reiss? in Youtube den DÜRÜST ve AYDINLATICI konferansini ( Vortrag Teil1 ve 2 ) dinleyinceye kadar. Ondan sonra sayin Ahmet Saltik benim icin bir hic oluverdi! Sayin Ahmet Saltik`in dürüstlügünden,SATILMAZ LIGINDAN hic kuskum yok! Ama bu kadar saplantili ve tek tarafli bilgiye sahip olmalari beni cok sasirtti !!!!!

    Lafi cok uzatmadan öernek verebilirim ki , sayin Ahmet Saltik ve sürekasi Avusturya anayasa Mahkemesinin aldigi Korona kararlarini bir okusunlar ! Ben hemen özetleyeyim, bilmeyenlerde ögrensin.

    1- Maska yasagi hukuka uygun degildir! ( yani yarar ve zarar degerlendirmesinde korona baglaminda sinifta kalmistir! )
    2- PCR_Test`leri korona hakkinda kesin bir sonuc vermiyorlar ve teknik acidan soru isaretleri barindidigindan GECERSiZDiR!!!!!!
    2- Hükümet bu önlemlerden dogan ekonomik zararlari ödemek zorundadir ! ( Tazminat vs )

    AYNI buna benzer bir karari portekiz de bir üst mahkemede almistir! Dün aksam itibari ile edindigim bilgiye göre bu yargica cok büyük baski yapilmaktadir !

    Türkiye gibi yari diktatörlük olan ve hukukun güvenilmez oldugu bir ülkede kime güveneceksiniz! Sayin Saltik Marsta mi yasiyor?

    Ayni yari diktatörlük günümüz itibariyle Almanya icinde gecerlidir !!!!!! Almanya da olusan korona karsitligi haraketini incelesinler! ama SATILMIS BASINDAN ( Lügenpresse )ASLA Degil!!!!!!!!!!!

    Alman icisleri bakanliginin ” Strategiepapier” sinida okusunlar !!!!!!!!!

    Almanya da bir hasta (?) eger hastanede tedavi görüyorsa ve korona ile ilskilendirilmisse günlügüne 100 € ayrica aliyor!!!! Bir yildir kanser tedavisi gören ama sonunda ölen bir hastanin ölüm kagidina korona baglantili yazilmis. Esi bunu okuyunca karsi cikmis. Cevap : yattigi günlere ayrica 100 € alacagiz denmis !!!!!!!

    Almanya yi izleyin Türkiyeyi anlayin. Hatta Türki ne hikmetse bir adim daha önde gidiyor bu HES muammasi ile !!!!!! Yakinda Almanya da benzer bir yöne gidecek. Bunlar cok önceden bilinen bilgiler. Sayin Saltik bilmeyebilir !

    Alman Robert Koch Enstitüsünün ” Ständige Impfkomission ” nu var!!!. Bu komisyon bu konuda simdiye kadar herhangi bir aciklama yapmamistir ! Ama ne hikmetse hükümet ” Impfzentren ” kurmaya baslamistir !

    6 ayda bir asi gelistirmek nasil bir teknolojidir?! Bence inandiriciligin olabilmesi icin önce her iki parlamentonun secilmisleri(?) basindaki cobanlar vs kendilerine bu asiyi yaptirsin derim!!!

    Anladigim kadariyla bu asi konusunun ilk kurbanlari aslan gibi saglik calisanlari olacaktir! Cumhurbaskanindan baslayarak asagiya dogru önderlik etmelidir! Ederlermi?!!!

    Bion-teck firmasi iflasin esiginde olan bir firmaydi !

    Kisaca yazinizin basligini KINIYORUM! Kara Propagandadan ve yaniltmadan öteye gitmiyor !!!!

    Almanyayi cok iyi izleyin! Yakinda mahkeme kararlari bir bir cikacak……….

    Önerim : Almanca bilenler ” Stiftung Corona Ausschuss ” izlesin ve karindan kimse papagan gibi konusmasin!

    Korona bana göre halktan cok o ülkelerin yönetimlerine bir acayip bulasmis !!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!!

    ilginize.

  8. 5 Aralık 2020, 06:47

    14 gün önce pozitif sıtma ilacı kullanıp 14 gün sonra negatif olan bir virüs için aşıya ne gerek var ? Menü gibi 14 gün?
    Bir hastanede pozitif bir hastanede negatif çıkan virüs için salgın diyebilirmiyiz?
    Bazı hastanelerde birçok antibiyotik veriliyormuş bu damarları patlatıp ölüme yol açmazmı?
    Bir yılda aşı bulunurmu örneği yok? virüsü çözemediniz ama aşısını çözdünüz ?
    DSÖ gibi küresel efendilerin hizmetinde kasalara para akıtan bir söylediğini bir geri alan DSÖ ye neden güvenelim?
    Uygar ne demek ? Hukuku çiğneyen yalan söyleyenler ne zaman uygar sayıldılar?
    Virüsü dünyada çıkarları için üretenler aslında kim?
    Dediğimi yap yoksa gerçekten virüs gönderirim diyen
    Siyasi sömürü varmı?
    Bu virüs dünya siyasi virüsümüdür ?
    Çok uygarlar virüsü neden çözemedi? Nerde ne yapacağını bilemezlermiş bu virüsün?

  9. şimdi bu tez’lerin tam tersini söyleyecek bir profesör çıkarsa ne olacak !! hangisine inanacağız bunamı tam tersini söyleyen profesör’e mi . Her şey bir tarafa aşı karşıtlığını neredeyse terörist ilan edecek yuh diyorum. insanlığı her türlü yapay gıdalarla zehirleyenler bizim covid olmamamızımı istiyor !!peki dünya nufüsu 1 milyara inmeli diyen dünya sağlık örgütüdemi bizim sağlığımızı düşünüyor acaba ! aynı zamanda dünyada iç savaşlar ve kıtlıklara göz yumanlar mı bizim sağlığımızı düşünüyor !!!

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!