Avatar
Ceyhun Balcı

Amasra: Kaza mı, cinayet mi?

Ceyhun Balcı yazdı...

featured

Yazının başlığındaki soruyu birkaç ay önce de sormuştum. Aklını bir kenara bırakıp da yaşamaya çalışan toplumlarda bu soru sayısız kez sorulur. Bizimki de bu hesap. Trafikte, depremde, kentleş(eme)mede ve akla gelebilecek her alanda hazırda bekleyen sorudur.

Amasra’daki maden cinayeti gerçekleşir gerçekleşmez bir telaşa tanıklık edildi. Suçluların telaşıydı. Sayıştay olacağı öngörmüştü.

Pür telaş olanlar biraz bekleseler kaygılarının yersiz olduğunu anlayacaklardı.

Cumhurbaşkanı Amasra’da yaşananı “kader planı”yla açıklayınca sorumlu, yükümlü kalmadı. Elbette yaptırım olasılığı da!

Evlerimizde bile bulunabilen gaz saptayıcının taşkömürü madeninde bulundurulmaması gibi bir olasılık söz konusu olamayacağına göre…

Madende patlamaya neden olan gaz düzeyi saptanmış olmalıdır.

Böyle bir durumla evimizde karşılaştığımızda gazın vanasını kapatıp, ortamı havalandırmak ilk işimizdir.

Maden Mühendisleri Odası’nın madendeki gaz düzeylerine ilişkin bilgilere erişemediği haberine dayanarak belirtmekte yarar var. Gaz düzeyleri saptanıp da gereği yapılmadıysa son derece kötü bir durum söz konusudur. Saptanması zahmetine katlanılmadıysa çok daha kötü bir durumla karşı karşıyayız demektir.

Benzer durumla madende üretime ara verilmesi ve ocağın boşaltılmasıyla başa çıkılır.

Bunun yaşama yansıması üretim eksiği ve dolayısı ile parasal yitimdir. Patrona yazan bir bedeldir.

Patronun zarara uğramaması ödemenin insanla yapılmasını zorunlu kılar.

Ucuz olan neyse ödeme onunla yapılır.

Gerçek budur!

Bakmayın siz oraya doluşan hükümet üyelerinin ve onlara eşlik eden diğer siyasilerin ağlamaklı sesle konuşmalarına, yaslı yüz ifadelerine.

Bu kez yiten canlara “şehit” payesi verilerek duygulara yönelik gösterilerde yeni bir boyuta erişilmiş oldu. Tabutu bayrağa sar, bir de şehit de! Olsun bitsin!

Bu arada, “şehit” söyleminin de içinin boş olduğu taze bir haberle doğrulandı. “Amasra’da şehit olanların ailelerine yönelik ayrıcalık önerisi TBMM’de iktidar partilerinin oylarıyla reddedildi.”

Kader planı anlayışının hâkimlerin ve hekimlerin işini kolaylaştıracağı kuşkusuzdur.

Hâkim davaya bakmaktan, kim sorumlu kim sorumsuz, kim kusurlu kim kusursuz çetrefilinden kurtulur.

Hekim de canla başla çalışıp zahmete girmekten.

Bir örnekle anlatmaya çalışayım.

Soluk borunuza bir şey kaçtı diyelim. Bir manevrayla bu ölümcül durumdan kurtarılabilirsiniz.

Bunun yerine dua da edilebilir. Ancak, kabul edilebilir bir seçenek olmadığı kesindir.

Bu örnekte aklımıza bile getirmeyeceğimiz seçeneği Amasra’da -350’de yanıp kül olan işçiler için aklımıza nasıl getirebiliyoruz?

Yanıtı açık!

Para yerine insanı feda eden anlayışın da bir çıkış yoluna gereksinimi var.

Bu çıkış yolu akılla açıklanabilecek ve bulunabilecek türden olmadığına göre geriye kalan seçenek kutsal zırhı içine girmek oluyor.

Madencinin canı bu kadar mı değersiz diye sormaktan alabilir miyiz kendimizi?

İş ve aş yoksunu ülkemiz insanları ve elbette onların parçası olan üstelik örgütsüz, sendikasız madencilerin göz göre göre ölümden kaçamamasında bu zayıflığın etkisi tartışılmazdır. Sendikası, dolayısı ile tutunacağı dal olmayan bir madencinin “bu riski göze alamam, madenden ayrılıyorum” demesi bu nedenle neredeyse olanaksızdır.

Metan saptayıcının işlevini yerine getirmiş olduğunu varsayıyoruz. Madendeki gaz eşik değerleri aşmıştır. Patlama kaçınılmazdır. Keşke metan saptayıcının eli, kolu ve bir de sopası olsaydı da madendekileri yaka paça dışarıya çıkartsaydı diyesi geliyor insanın.

Eşik değerlerin üstündeki gaz düzeyinin gereği üretime ara vermektir. Böyle bir durumda üretimin sürdürülmesi kararı veriliyorsa bedel insanla ödenmiş olmaktadır.

Durum bu kadar açık ve yalındır.

Bu durumda yaşanana “kaza” demeyi sürdürür müsünüz?

Adlandırma önemlidir.

Kaza derseniz başka cinayet derseniz başka sonuca ulaşırsınız.

Olayın kadere bağlanması da cinayet olduğunun dolaylı yoldan doğrulanmasıdır.

Zaman tünelinde ilerlerken yaşananları nedensellikten kopartıp soyut yargılarla açıklamaya çalışmak üzerinde önemli durmayı gerektiren ayrıntıdır.

Bir yanda suçum ve sorumluluğum yok diyen, cenazelere kısa sürede ulaşmayı hüner sayan iktidar.

Diğer yanda, bu cinayetten ikincil kazanç sağlamaya çalışan, olayın özüne inmekten uzak duran muhalefet.

Kavgalı görünen ikili ne de güzel ortak paydada buluşuyor değil mi?

Amasra: Kaza mı, cinayet mi?

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

2 Yorum

  1. 18 Ekim 2022, 23:14

    Türkiye, Afrika ülkeleri düzeyine gerilemiştir. bundan sonrası yok oluş olacaktır.

  2. 18 Ekim 2022, 14:27

    Ortak payda insan hayatı ise yazıklar olsun…Ama fıtrata ve kadere bağlayanlar, ülkeyi yönetenler ise çok daha çok yazıklar olsun..
    Muhalefetin ; laf üretmekten başka bir etkinliği yok ise ülkemizin ve ulusumuzun sonunu hiç iyi görmüyorum…
    Gün ola harman ola…

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!