Bazı çevreler tarafından bir Ali Babacan rüzgarı estirilmeye çalışılıyor. Maalesef, HDP’nin bile peşine takılmayı başaran Atatürkçü(!) arkadaşlarımız, Babacan’ı da Erdoğan’a karşı bir umut olarak görüyorlar. Daha doğrusu Millet İttifakı’nın doğal bir bileşeni olacağını düşünüyor ve Babacanla daha güçlü olacaklarını sanıyorlar.
Babacan’da geçtiğimiz gün verdiği bir röportajda ekonomi için şu ifadeyi kullanıyor:
“Ekonomi kolay, onu hallederiz”
Şüphesiz Babacan, oluşturulmak istenen rüzgara katkıda bulunarak, bilinç altına oynuyor: Ekonomiyi hemen halledebilecek bir adam!
BABACAN EKONOMİ DEHASI MI?
Gerçekten böyle mi? Gerçekten, Babacan bir ekonomi dehası mı? Sihirli bir dokunuşla, Türkiye’yi huzur ve refaha boğabilir mi?
Tabi ki hayır!
Ali Babacan; 40 milyar dolar özelleştirme yapmakla övünen, devletin ekonomideki payını yüzde 28’e düşürmenin başarı olduğunu düşünen, yani piyasayı kutsayan bir anlayışa sahiptir ve bu anlayış Türkiye’nin bugün içinde bulunduğu durumun baş sorumlusudur.
Şüphesiz Babacan, İsviçre, Norveç ya da benzeri bir ülkede siyasete soyunsaydı söz konusu sistemler içinde uluslararası sermayenin sadık bir bekçisi olarak başarılı olabilirdi.
BABACAN’IN DÜNYASI
Etrafı çevrelenmiş, denizlerinde ve sınırlarında savaş davullarının çaldığı ve zaten neoliberal politikaların elinde haddinden fazla zayıflamış Türkiye’ye Babacan’ın katacağı hiçbir şey yoktur, zaten olması da hayatın doğal akışına terstir.
-Babacan için dünya; dolayısıyla her türlü siyasi/iktisadi faaliyet AB ve ABD’den ibarettir.
-Babacan için AB ile görüşmelerin ilerlemesi ve AB’den zaman zaman “Aferin” almak mühim bir meseledir.
-Babacan kafasını kırar; ama küresel sermayeyi kırmaz.
-Babacan için IMF finansal bir ibadethanedir.
-Babacan’ın boynu yüksek sesle karşı koymamız, gerektiğinde kavga etmemiz gereken küresel sistem karşısında kıldan incedir.
Dolayısıyla Ali Babacan’ın Türkiye’ye katacak hiçbir şeyi yoktur.
Birkaç sene boyunca kısmen sıcak parası akışı sağlayarak, geçmişte yaptığı gibi bazı para hareketleriyle güzel şeyler oluyor gibi bir algı yaratabilir; ancak bilmeliyiz ki söz konusu politikaların sonunda sadece patates, soğan için değil, ekmek için de tanzim kuyruklarına girmemiz gerekir.
Yalnız ve güzel ülkemizi gözümüzden bile sakınırken, emeğimizin küresel lobiler tarafından biraz daha sömürülmemesi için bir cephe de Babacan’a açmaya hazırız. Üzerimize gelecek “Dost ateşine” rağmen…
Ekonomi üretim olmadan düzenlemez.Bütün fabrikaları sattınız herşey ithal..Tekrar okula gidin düzgün doğru hocalardan öğrenin. ÜRETİM ÜRETİM ÜRETİM.
Babacan’in “Ekonomi kolay, onu hallederiz” cumlesi ekonomiyi tekrar IMFnin eline terk etmek anlamina geliyor. Bu lafin o anlama gelmedigini bana gosterebilecek ancak analitik olarak kanitlayabilecek tek bir ekonomi profesoru bulun cikarin meydana cikip essek gibi aniririm. Gul, Babacan, Imamoglu, Kaftancioglu bati emperyalisminin one surdugu ve Turkiye’yi tekrar iceriden ellerine gecirmek icin kullandiklari en tehlikeli silahlardir. Bundan zerre kadar supheniz olmasin. Su anda Turkiye’nin bekasi icin tehlike tek disi kalmis, emperyalist destegi kaybetmis Siyasal Islam degil, bu yeni sahte demokratik ve sahte Ataturkcu olusumlardir.
Eskiye rağbet olsaydı….
“uluslararası sermayenin sadık bir bekçisi”
Sıkıntıya giren ülkelerin tasfiye memurları için, kolay hallederiz, o işi dert etme, onu bilmiş say ağızları boşuna değil.
Tayyip Erdoğan’ın ABD’ye AB’ye dirsek kanırtıp ters düştüğü güne kadar tıkır tıkır işleyen ekonomiyi,
düşük kur, düşük enflasyonla yaşamayı, gümrük birliği ile yerli sanayinin durdurup, ithalata dayalı yaşamayı
başarı sayanların hayallerinin bir köleleştirme politikası olduğunu anlamayan insanların olduğu bir ülkede, Babacan gibilerini ilahlaştırmak zor değil.
O hayali tekrar göstermenin kolay olduğunu, karşılığının toprak olduğunu söylemenin yolu;
O Kolay ağabey, takma kafanı, sen işi bize bırak ağzı demek ki!