Avatar
Yağız Aksakaloğlu

Kehanetler tutmadı! FETÖ bölünüyor

featured

Gülşah Çavuşoğlu isimli FETÖ mensubu Amerika’ya kaçan Fetulahçı casusların ve teröristlerin ülkeye uyumlarını kolaylaştırmak amacıyla son bir yıldır youtube üzerinden çeşitli yayınlar yapıyor.

Çavuşoğlu’nun son konuklarından biri FETÖ’nün önemli kalemlerinden Harun Tokak oldu. Kendisi örgüt içinde “romantik abi” diye biliniyor.

Söyleşide ön plana çıkan en önemli konu “güven sorunu”. Ardından “örgüt içi demokrasi ve şeffaflık sorunu” ile “yabancı devletlere sığınan FETÖ mensuplarının rahatsızlıkları” geliyor.

FETÖ elebaşının vadettiği hiçbir kehanet gerçekleşmedi, gerçekleşmiyor. 15 Temmuz ardından örgüt çok zor günler yaşıyor. FETÖ elebaşının müjdelediği bahar sürekli erteleniyor. Bedduaları dönüp dolaşıp kendilerini buluyor. Peygamberin kendisini ziyaret ettiğini, Allah ile konuştuğunu, ölülerle görüştüğünü söyleyen FETÖ elebaşı ve ona inanan, onu kutsayan kitlesi arasında büyük rahatsızlıklar yaşanıyor. İster laf cambazı bir şarlatan isterse de sahte bir büyücü olsun FETÖ elebaşının kehanetlerine inanan kişi sayısı hızla azalıyor.

FETÖ elebaşının tırnağını kutsayanlar, arta kalan yemeklerini yemek için yarışanlar, maaşlarının yüzde yirmilerini örgüte yollayanlar bile bu kehanetlerden ümidini kesmeye başladı. Büyük bir hayal kırıklığı içinde dağılıyorlar. Çoğu üst düzey yönetici Amerika’da ve Avrupa’da hayatını rahatça yaşarken zorluklara göğüs gerenler bir piyon olarak kullanıldıklarının farkında. Bu öfke ve utanç arasında sıkışıp kalmış vaziyetteler.

FETÖ’nün başına gelen bu durum, Amerika’da ortaya çıkan kıyamet günü tarikatını hatırlatıyor. Robert B. Cialdini “İknanın Psikolojisi” kitabında bu tarikatın başına gelenleri özetle aktarıyor.

Onların da kehanetleri tutmadı. Beklenen kıyamet gelmedi. Kehanet tutmadığı o an tarikat liderinin otoritesi sarsıldı ve grubun dağılmaması için bir şeyler söylemek gerekti. Gerekçe basitti: “Bütün gece yalnız başına oturan bu küçük grup o kadar çok ışık yaydı ki Tanrı dünyayı felaketten kurtardı.” Fakat bu açıklama hiç de tatmin edici bulunmadı. Çoğu üye tarikatı terk etti. Ardından süratle yeni üye arayışına girdiler.

Bu inanç uğruna tarikata bağlanan insanların bazıları gruptan hiç kopmadı. Çünkü bu uğurda o kadar çok şeyden vazgeçmişlerdi ki geri dönemezlerdi. Bu utancın altından kalkamazlardı. Nitekim uçan daire gelmedi, uzaylılar kapılarını çalmadı, sel yaşanmadı, kehanet edilen hiçbir şey gerçekleşmedi. Her şey tam bir fiyaskoydu. Bu saatten sonra tarikat dışarı açılmaya, yeni üyeler edinmeye ve yoğun ikna çalışmalarına başladı fakat yeterli olmadı ve dağıldılar.

Bu duruma benzer şekilde FETÖ, hem yeni üyeler edinmek hem de mevcut üyelerine sahip çıkmak adına yoğun bir çaba gösteriyor. Eskisinden daha çok uğraşmalı çünkü FETÖ elebaşının hiçbir kehaneti gerçekleşmedi. Bunun sıkıntısını çok fazla yaşıyorlar.

Tokak’ın 15 Temmuz Fetullahçı Darbe Girişimi ile Kerbela Olayı’nı ilişkilendirme gayretleri gerçekleşmeyen kehanetlerin üzerini örtmeyi amaçlıyor. Bu sayede FETÖ elebaşını eleştiri oklarından kaçırmak isteyen Tokak çeşitli bahaneler üretiyor.

Anlaşılan o ki FETÖ elebaşı örgüt içinden gelen yoğun eleştirilerin altında eziliyor ve şimdilik örgütün tamamen dağılması pek mümkün gözükmese de örgütün bölünmek üzere olduğu bir gerçek. Çavuşoğlu ve Tokak arasındaki söyleşi bize bunun sinyallerini veriyor.

Mustafa Özcan FETÖ elebaşına büyük bir rakip, yerine geçebilecek önemli bir alternatif olarak çıkıyor. Kanımca Tokak bu noktada arayı yumuşatma, FETÖ elebaşına güven tazeleme görevini icra ediyor. Fakat Gülen ve Özcan arasında kılıçlar çoktan çekildi ve Özcan’ın elinde çok fazla koz bulunduğu düşünülüyor.

Bu bilgilerden sonra 19 Ekim 2019’da yayınlanan bu görüşmenin kısa bir özetini sunuyorum. Lütfen okurken kıyamet günü tarikatının başına gelenleri hatırlayınız.

Kehanetleri tutmadı. Bahaneler ürettiler, olmadı.

Ve dağıldılar.

***

Çavuşoğlu ve Tokak arasındaki söyleşinden öncelikle FETÖ’nün bir güven sorunu yaşadığı gözlemleniyor. Bu güven sorunu öyle bir boyutta ki FETÖ gençlere kendini ifade edemiyor, yeni üye bulmakta ve mevcut üyelerine sahip çıkmakta zorlanıyor.

Çavuşoğlu’nun “Yeni nesle kendimizi nasıl tanıtacağız? Güven problemi var. Bizi yeni öğrenenler nereye bakmalı?” cümlelerinin ardında işte bu güven sorunu yatıyor.

Tokak’ın bu güven sorunundan “kafası karışıkları, sosyal medyada ileri geri konuşanları” sorumlu tuttuğu görülüyor.

Ardından “Bazı arkadaşlar yazıp çiziyor. Hoca efendiye kadar eleştiri görüyoruz. Onlarla ilgili bir şey söylemek istemiyorum. Eleştiri insanları inkişaf ettirir (geliştirir). Yazsınlar, çizsinler…” diyor fakat hemen ardından kendi aralarında konuşmadan bu tür eleştirileri yapanları doğru bulmadığını belirtiyor. FETÖ elebaşını eleştirmeden önce FETÖ elebaşıyla görüşmeleri gerektiğini söylüyor ve endişeyle ekliyor “hizmetten kopuyorlar.”

“Eleştirmeden önce muhatabıyla konuşun” diyerek aslında FETÖ elebaşına karşı artan eleştirileri susturmak istiyor. Susun mesajı veriyor.

Tokak, FETÖ’nün çok büyük bir yara aldığını kabul ediyor.

“Hizmeti yöneten insanların yanlışlarından dolayı bugünlere gelmiş olabiliriz. Ama sadece oraya takılmayalım. Yanlış yapılacak ki oradan bambaşka şeyler doğacak, büyük doğrular çıkacak.” diyor. Burada FETÖ’nün çok büyük yanlışlar yaptığını kabulleniyor.

Bu noktada Tokak, FETÖ mensuplarını ikna amacıyla Kerbela Olayı ile 15 Temmuz Fetullahçı  Darbe Girişimi arasında bir ilişki kurmaya çalışıyor.

“Karşında koca bir devlet var, gitme Hüseyin dediler ama Hz. Hüseyin gitti, birçok şehit verildi. Bugün kimse Hz. Hüseyin’i suçlamıyor. Sonra o insanlar göç etmişler. Bizim tarihimize benziyor. Bu göçler İslam’ı yaydı, geliştirdi, bilimsel gelişmeler arttı. Türkiye’de başımıza gelen Kerbela. Binlerce, on binlerce arkadaşımız Avrupa’ya geldiler. İslam’ın aydınlık yüzü dünyaya yayıldı.”

Bu benzetmeyle iki niyet ön plana çıkıyor. Birincisi ve en önemlisi FETÖ elebaşını örgüt içi artan eleştirilerden korumak ve ikincisi FETÖ’nün Amerika’ya Avrupa’ya kaçan casuslarına ve teröristlerine moral aşılamak.

Bu konuşmaların üzerine Çavuşoğlu FETÖ elebaşını kastederek “muhatabımıza ulaşmak bu kadar kolay mı?” diye soruyor.

Tokak, Faruk Mercan’ın kitabına atıf yaparak FETÖ elebaşıyla isteyen herkesin rahatça görüşebileceğini savunuyor.

“Gülen’e ulaşmak çok kolay. Direkt sorularınızı ona sorun. 6 kişi seçildi ama sadece 1’i gitti. Eleştirileri yüzüne söyledi. Ulaşmak kolay. Mevlana gibi insan.” diyor.

Bu cevap üzerine Çavuşoğlu pek tatmin olmuyor. Bazı soruların muhatabının bulunmadığından bahsediyor. FETÖ elebaşına ulaşmayı deneyeceğini söylüyor.

***

Çavuşoğlu ve Tokak arasındaki söyleşinden ikinci olarak FETÖ’de bir “demokratlık ve şeffaflık sorunu” olduğu gözlemleniyor.

Çavuşoğlu “Hizmet hareketi olarak demokrat ve şeffaf mıyız?” sorusu üzerine Tokak; “40 yıldır içindeyim. Hiç kapalı yönü yok. 170 ülkeye açılmış, sevilmiş bir hareket. Türkiye bastırmasına rağmen sadece birkaç ülkede yara aldı. Diğer bütün ülkeler sahip çıktı. İnsan eğitimi şeffaf olmalı.” diyor ve zamanında birçok eleştiri getirdiklerini belirtiyor.

Bunun üzerine demokratlık ve şeffaflık konusunda hep FETÖ elebaşını örnek gösteren Tokak’a Çavuşoğlu “Ya diğerleri?” diye soruyor. Bu noktada FETÖ’nün bazı üst düzey yöneticilerinden hiç memnun olunmadığı anlaşılıyor. “Uygulamadaki problemlerde ne yapılmalı?” sorusuna Tokak “hizmete zarar veriyorsa onu gönderene sormalı, istişare edin.” diyor.

Amerika’da keyfi yerinde yaşayan biri olarak Tokak, Türkiye’de kalan örgüt mensuplarına “kötü de olsa bir hukukla karşılaşıyoruz. Sonuçta bir devletle karşı karşıyayız. Hiçbir nizamın olmadığı barbar yerlerde de olabilirdik.” diyor.

***

Çavuşoğlu ve Tokak arasındaki söyleşinden üçüncü olarak Amerika’ya kaçan örgüt mensupları arasında yaygın rahatsızlıkların bulunduğu anlaşılıyor. Tokak burada kardeş aile projesinden bahsediyor. Yeni gelenlerle yeni gelenleri eşleştirip birbirlerine ümit aşılamaya, yardımcı olmaya çalışıyorlar. Bu projenin çok işe yaradığını belirtiyor.

Son olarak Tokak diğer ülkelere kaçan FETÖ mensuplarına yabancı devletlerin ne kadar çok yardımda bulunduğundan bahsediyor. İltica edenlerin geçim dertlerinin olmadığını, devletlerin çokça yardımda bulunduğunu itiraf ediyor.

“Avrupa kapılarını açtı. Bu Allah’ın bir lütfu. Avrupa muazzam bir iyilik hareketi yaptı. Hizmet daha az masrafla yayılıyor.” diyor.

Aslında Tokak, tarihin bir tekerrürden ibaret olduğunu hatırlatıyor.

Avrupa, Amerika FETÖ’ye sahip çıkıyor.

Yedi düvel bir olmuş, yine Türk’e karşı geliyor.

İç ve dış düşmanlar her yeri sarmış. İçinden çıktıkları millete hainlik etmek üzere binlerce gencimizin zihni kontrol edilmiş, beyni yıkanmış.

Çocuklarımız FETÖ ve benzeri tarikatların ağında Amerikan, İngiliz, Alman, İsrail ajanı yapılmış.

Avrupa’ya Amerika’ya methiyeler düzen Fetullahçılara şimdi ne diyelim?

Onların ipiyle milletine devletine hainlik edenlere ne söyleyelim?

Mehmet Akif Ersoy, İstiklal Marşı’mızda ne diyor?

Garb’ın âfâkını sarmışsa çelik zırhlı duvar;

Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.

Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir îmânı boğar,

“Medeniyet!” dediğin tek dişi kalmış canavar?

Kehanetler tutmadı! FETÖ bölünüyor

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!