Avatar
Yağız Aksakaloğlu

SAT Komandoları ve Anılarım

featured

Emekli bir SAT komandosu olan Ali Türkşen’in “1963’ten Günümüze SAT Komandoları ve Anılarım”[1] başlıklı kitabı, konuyla ilgili yayımlanan ilk kitap olması nedeniyle önemli bir boşluğu dolduruyor. İsimlerini daha öncesinde sadece televizyon ekranlarında, bazı dergilerde ve gazetelerde gördüğümüz SAT komandoları hakkında bu sayede çok daha ayrıntılı bilgiler edinebiliyoruz.

Kitapta SAT tarihinde yaşanan bazı “olumsuz” gelişmelere bile açıkça yer veriliyor ve eleştiriler getiriliyor.

Sayın Ali Türkşen yoğun emek ve araştırma isteyen bu eserini Hasdal Askeri Ceza ve Tutukevi’ndeki “zorunlu ikameti” sırasında yazmıştır ve güzel bir tesadüf eseri kitabın tamamlandığı gün olan 17 Nisan 2014 tarihi, yazarın SAT komando kursuna başlamasının 25. yıl dönümüne denk gelmiştir.

Bu arada bir SAT komandosunun hiç de kolay yetişmediğinin altını çizmeliyim. Örneğin “Sualtı Komando Kursu” öyle zorluklar içermektedir ki “ilk kurs döneminde” ağır eğitimler nedeniyle personel eksikliği yaşanmış ve kursa devam edilememiştir.

***

Kitapta tarihi ve teknik bilgilerle birlikte çeşitli operasyonlara yer verilmekte ve şehit olan kahramanlarımızın isimleri birer birer anılmaktadır. Olaylar okunurken sanki bu kahramanlarla birlikte okuyucu da helikopterden düşmekte, vurulmakta, denize batmakta ve şehadet şerbetini içmektedir. Bu olayların sarsıntısı ve yazarın bunları çok profesyonelce ifade etmesiyle okuyucu âdete o an orada olup biten her şeye tanık olmakta, kendini yiğitlerin dövüştüğü bir er meydanında bulmaktadır.

Anlatılanlar gerçekten yaşanmış değil de sanki heyecanlı bir filmden alınma gibidir…

Kıbrıs Barış Harekâtı’nın 20 Temmuz 1974 sabahının ilk saatlerinde SAT komandolarının ilk mermileriyle fiilen başlaması, kitapta aktarılan nefes kesen olayların ilki sayılabilir.

Kendimizi bir anda, işte orada, Kıbrıs’ın açıklarında buluyoruz. Harekât sırasında saatler ilerledikçe mevcut planlara uymayan yeni durumların ortaya çıkması ve değişen durumlara göre acilen yeni kararların alınması heyecanı giderek artırıyor.

Hem tarihi anlamda bilgilenirken hem de bizzat olayların içerisinde bulunan kahramanların gözünden bir değerlendirme yapabiliyoruz. Ayrıca bu kahramanları yakından tanıma fırsatını yakalıyoruz.

Ucunda ölüm bile olsa göreve koşarak/sevinerek giden kahramanlar bunlar, göreve seçilemediğinde üzülen, kahrolan insanlar…

Kitap boyunca SAT komandoları açısından uzunca bir dönem gerekli malzeme ve teçhizat konusunda büyük sıkıntıların çekildiği anlaşılıyor. Örneğin Kardak Krizi’nin (1996) yaşandığı dönemde bile SAT komandolarının kamufle elbiselerinin büyük bir kısmı Adana’daki Amerikan pazarından ikinci el olarak satın alınmıştır. Helikoptere binen SAT’ların fast-rope eldivenleri Karaköy Perşembe Pazarı’ndan alınmış kaynakçı eldivenleridir. Kısa bir süre önce üretilmeye başlanan yağmurlukların ise dağıtıldıktan sonra şartnamede yer alan bir parçasının dikilmesi unutulduğu gerekçesiyle pantolonları toplanmıştır.

Yani hemen kriz öncesi komandolarımızın “üstü tamam fakat altı açıkta” kalmıştır!

Bu dönemde SAT’lar çoğu durumda kendi başlarının çaresine bakmak zorunda kalmışlardır. Örneğin Kardak görevine giderken ihtiyaç olunan “benzin ve kumanya” bir personelin kredi kartı ile alınmıştır.

Kanımca bu örnekler kendimizi aşağılamak için değil, ne şartlarda olursa olsun Türk askerinde gördüğümüz “vatan ve görev aşkını” ifade etmekte ve genlerimize kadar işleyen “Çanakkale ruhunu” hatırlatmaktadır. Tabii oturdukları koltukların gereğini yerine getirmeyenlerin de maskelerini düşürmektedir.

Sonuçta SAT komandoları Türkiye’nin tarihinde yer edecek bir göreve “kendi imkânları” ile gidiyordu. Görev ise netti: “Batı Kardak Kayalığı’na çıkmak, Yunan bayrağını Türk bayrağı ile değiştirmek ve gelecek emirleri beklemek.”

Kardak operasyonu dönüşünde kıyıya çıktıklarında Türkşen’in unutamadığı şu anı o kadar hoş ki asil milletimizin şanlı ordumuza duyduğu sevgi özetle budur:

“20-25 yaşlarında, orta boylu, kucağında dört-beş yaşlarında bir erkek çocuğu taşıyan genç bir anne bize doğru yaklaştı. Hemen arkasında bir eli cebinde, üşüdüğünü fazlasıyla belli eden, yanımıza yaklaşan kadından birkaç yaş daha büyük, sigarasından derin nefesler çeken eşi vardı. Genç kadın yanımıza geldiğinde bize hiçbir şey söylemeden kucağındaki oğluna döndü ve onunla konuşmaya başladı: ‘Bak oğlum, bu abilerin yüzlerini sakın unutma. Biz dün akşam onların sayesinde evimizde huzur içinde uyuduk. Bu akşam da yarın akşam da yine onların sayesinde huzur içinde uyuyacağız. Bu kahramanları sakın unutma!’”

Fakat 21 Nisan 2009 tarihiyle hem SAT komandoları hem de TSK ve Türkiye Cumhuriyeti tarihine damga vuracak yeni bir döneme girildi. 16 Nisan 2009 günü İstanbul Emniyeti’ne ulaştırılan bir “elektronik postaya” göre; SAT komandolarından bazıları Ergenekon savcılarına suikast düzenlemek üzere hazırlık yapmışlar ve eylemleri için topladıkları silah ve patlayıcıları yıllarca görev yaptıkları SAT Grup Komutanlığı’na yarım kilometre mesafedeki vadiye gömmüşlerdi!

Genelkurmay Başkanlığı komuta kademesi de “Poyrazköy Komplosu”na inanmış gözüküyordu. Adı davaya karışan ve hakkında bir ihbar ya da şikâyet bulunan tüm personel tek bir komuta çatısı altında toplanarak İstanbul’dan uzaklaştırılıyordu.

“Fetullahçı kumpaslarla” cezaevine atılan Türkşen, kendilerine kurulan bu kumpasın mimarları hakkında henüz cezaevindeyken şöyle yazıyordu:

“Kendilerini hayalet sanan ancak zamana yenik düşerek bir gün mutlaka ortaya çıkacak bu insanlar için üzülmekten başka elimden bir şey gelmiyor. Silah arkadaşına komplo kuracak kadar hainleşen bu şahısların hedefinde Türkiye’yi başka bir ülke haline dönüştürmek olunca, onların SAT olmaktan öte, Türk olmayı da, insan olmayı da tam olarak idrak edemediklerini anlıyorum.”

***

Kitap hakkında bir öneri: Okuyucunun kitaptaki “nefes kesen” anıları okuyabilmesi için çabalaması gerekiyor. Belki bu kitap SAT komandolarıyla ilgili tarihi ve teknik (ayrıntı) bilgilerden arındırılarak çok daha geniş bir okuyucu kitlesine ulaştırılabilir. Ya da tarihi ve teknik bilgilerin birinci ciltte toplanması ile temel anılarla birlikte dikkat çeken diğer olaylardan oluşan ikinci bir cilt hazırlanabilir.

[1] Ali Türkşen, 1963’ten Günümüze SAT Komandoları ve Anılarım, 6. Baskı, Kırmızı Kedi Yayınevi, İstanbul, 2014.

SAT Komandoları ve Anılarım

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

2 Yorum

  1. Kitap, özellikle bu konulara meraklılar için Türkiye’ de konusunda ilk kez yazılmış olması itibarı ile okunması gereken bir eserdir.
    Ayrıca, Kardak olayın içindeki bir subay tarafından tüm zorlukları ile mütevazi bir şekilde anlatılmaktadır..
    Ancak bende hayranlık ve son derece umut uyandıran şey, kaba kuvvet, silah kullanan, çatışmadan kaçmayan birinin içindeki yazım yeteneğidir. Muhteşem. OP haltetmiş..

  2. Kardak Krizinde botun motorunun benzinini kredi kartı ile alması düşündürücü bir olaydır. Lojistik hususların eksikliğini gösterir. Ekonominin ne kadar önemli olduğunu ispatlar. Savaşan askere ikmal ve teknik destek sağlanmaz ise savaşı kaybeder. Koordinasyon eksikliği …

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!