Avatar
Yağız Aksakaloğlu

Vesayet savaşları

featured

2006 yılından itibaren “kumpas davalarıyla” ordumuz içerisindeki milli tüm unsurlar Fetullahçılar tarafından bertaraf edilirken kimi çevrelerce “demokrasi” nidaları atılıyor ve “askeri vesayet bitti” diye kutlamalar yapılıyordu. Gerçekte ise Türk Silahlı Kuvvetleri içine sızmış Fetullahçı alçakların önü açılıyor ve bu hain yapının nüfuz alanı hızla genişliyordu.

Bahsedilen “ileri demokrasiye ulaşmak”tan kasıt buydu.

Bu süreçte kumpaslarla, şantajlarla, tehditlerle ve hâkim/savcı kiralamalarla çok kirli yollara başvuruldu. Sonuçta “demokrasi yerine darbe geldi.”

Kirli yollardan medet umanlar, demokrasinin ancak “hukukun üstünlüğü” egemen kılınarak kurulabileceği gerçeğini göz ardı etmişlerdi.

Balyoz Davası kumpasıyla tutuklanan ve o dönem 18 yıl hapis cezasına çarptırılan Emekli Tümgeneral Ahmet Yavuz, “Vesayet Savaşları”[1] başlıklı kitabında bu konuları tüm ayrıntılarıyla ele alıyor.

 /></p><p>Kitap altı bölümden oluşuyor: “Askeri Vesayet”, “TSK’yı İtibarsızlaştırma Gayretleri”, “Askeri Vesayetin Kaldırılmasının Yol Açtığı Sonuçlar”, “TSK’nın Yeniden Yapılandırılmasında İktidarın Hataları”, “Darbecilikle Mücadelenin ve Asker-Siyaset İlişkilerinin Temel İlkeleri” ve son olarak “Anayasa Değişiklikleri ve 16 Nisan 2017 Halkoylaması”.</p><p style=***

“Askeri Vesayet” başlıklı ilk bölümden dikkatimi çeken bazı değerlendirmeler şu şekildedir:

-Ülkeye her türlü iyilik de kötülük de askerden gelmiştir. Fakat buna rağmen tam bir askeri vesayetten bahsedilemez.

-Kirli yollara başvurularak askeri vesayet kaldırılmış, askeri vesayetin yokluğunda antidemokratik gelişmelerin önü açılarak 15 Temmuz yaşanmış ve sonuçta “Askeri vesayet kalkarsa demokrasi gelir” tezinin kendisi hayatın gerçekleri tarafından çöpe atılmıştır.

-“Millet her şeyin en iyisini bilir,” diyen kesim, milleti kandırmak için bu ifadeyi kullanıyor. Oysaki millet diyerekten kendi dertlerine derman buluyorlar, milletin derdine değil…

“TSK’yı İtibarsızlaştırma Gayretleri” başlıklı ikinci bölümden dikkatimi çeken bazı değerlendirmeler şu şekildedir:

-Maalesef bir dönem ülkemizde bazı karanlık işler çevrildi, hukuksuz işler yapıldı. Fakat bu durumda ülkeyi yöneten siyasilerin suçu yok mudur? Neden kirli işlerin bütün sorumluluğu orduya atılmak istenmiştir? Bu husus ciddiyetle sorgulanmalıdır.

-Kumpas davaları sırasında yapılan en büyük hata, olmayan hukuka gösterilen saygıdır.

-TSK’nın itibarı zedelendi, askeri vesayet bitti ve böylece yerine “demokrasi” mi “darbe” mi geldi? Cevap açık!

“Askeri Vesayetin Kaldırılmasının Yol Açtığı Sonuçlar” başlıklı üçüncü bölümden dikkatimi çeken bazı değerlendirmeler şu şekildedir:

-Oluşan yeni koşullarda denetim mekanizmalarının işlemiyor oluşuyla iktidar keyfi bir tutuma sürüklenmiş, askeri vesayeti savunmamakla birlikte bunun doğurduğu psikolojik baskı da ortadan kalkınca sonuçların ağırlığı ortaya çıkmaya başlamıştır. Devletin kurumları bu süreçte zayıflatılmıştır. Bu husus “Açılım, Suriye Politikası ve FETÖ’nün 15 Temmuz dinci darbe girişimi üzerinden açıklanmaktadır.

“TSK’nın Yeniden Yapılandırılmasında İktidarın Hataları” başlıklı dördüncü bölümden dikkatimi çeken bazı değerlendirmeler şu şekildedir:

-Bazı insanlar her şeyi “sivil eşittir demokrasi” ve “asker eşittir demokrasi karşıtlığı” olarak okuyor. Burada hem etik hem de bilimsel bakış sorunu bulunuyor.

-Ordu açıkça siyasetin emrinde olmalıdır. Fakat bu durumda ordunun içine siyasetin sokulmaması, liyakat merkezli bir yapının kurulması ve ordu bünyesinde tarikat-cemaat benzeri örgütlere asla müsaade edilmemesi hayati önemdedir.

“Darbecilikle Mücadelenin ve Asker-Siyaset İlişkilerinin Temel İlkeleri” başlıklı beşinci bölümden dikkatimi çeken bazı değerlendirmeler şu şekildedir:

-Darbeyi ve darbecileri önleminin birçok yolu bulunuyor fakat en etkililerini “beka sorunu yaratmamak”, “halkın refahını kesintiye uğratmamak” ve “demokratik hukuk devletini bütün kurum ve kurallarıyla egemen kılmak” olarak sıralayabiliriz. Her faaliyette “meşruiyet” temel alınmalıdır.

“Anayasa Değişiklikleri ve 16 Nisan 2017 Halkoylaması” başlıklı altıncı bölümden dikkatimi çeken bazı değerlendirmeler şu şekildedir:

-Ülkenin biriken sorunları, “kutuplaşmadan” kaynaklı sorunlarla birleşirse kartopu gibi büyüyecek ve içinden çıkılmaz bir kırılganlığa yol açabilecektir.

Görüldüğü üzere “Vesayet Savaşları” kitabı, özellikle “asker-siyaset ilişkisi” konusunda birçok hayati değerlendirmeler ve uyarılar içermektedir.

Özetle askerler siyasilerce sağlanan yasal platformlarda bütün düşüncelerini çekinmeden ifade edebilmeli ve bununla birlikte askerler siyasi direktifin gereklerini eksiksiz yerine getirmelidir.

Ülkenin çıkarı, siyasilerin ve askerlerin jeopolitik kaygıları açıkça dile getireceği uygun ortamın yaratılmasını ve bu kaygıların ciddiyetle dinlenmesini gerektirmektedir.

 

[1] Ahmet Yavuz, Vesayet Savaşları: İleri Demokrasi Hayalinden Darbe Gerçeğine, Kırmızı Kedi Yayınevi, İstanbul, 2017.

Vesayet savaşları

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!