Avatar
Yavuz Alogan

Komplo teorileri tarihi

Yavuz Alogan yazdı...

featured

Palavranın büyüklüğü etkisiyle doğru orantılıdır. Akıl dışı büyük bir palavra şok etkisi yaratarak dikkatleri mıknatıs gibi üzerine çeker.

Belirli bir izleği, yani ana yönelimi olan, hedef kitlesi özenle seçilmiş büyük palavralar vardır.

Mesela eski Meclis Başkanı Kahraman’ın “Kurtuluş olmadı” palavrası bu türe girer. “Kurşun sıkmadık,” dedi. “Müstevliler alacaklarının birkaç mislini aldılar, öyle gittiler.” Meğer tek kurşun atmadan elimiz böğrümüzde kalakalmışız, neyi kutlayacağız!?

Bu bilinçli palavradır. 30 Ağustos ile 29 Ekim arasında, İzmir’in kurtuluşunun yüzüncü yıl kutlamalarının hemen öncesinde, en gerici ve yobaz kesime aşılanan tarih anlayışını canlı tutmak, cahil kitleye moral vermek için ortaya atılmıştır.

Önemli ve bilgili görünmek isteyen zeki cahillerin de palavraları vardır. Mesela adam İttihat ve Terakki Merkez-i Umûmisi’nin Alman casuslarından oluştuğunu, Abdülhamid’in devrilmesinin bir Mason komplosu olduğunu, Mustafa Kemal’in Özbekler Tekkesi’nden yönetildiğini, hatta bütün dünya tarihinin Yahudi ağırlıklı esoterik örgütlerin faaliyetiyle biçimlendiğini iddia eder. Tuhaf iddialar daima ilgi çeker. Okur yazar geçinen pek çok kişi adamın yazdıklarını ağzı açık ayran budalası gibi, ezeli ve ebedi dalgınlığımızla, sorgulamadan okumaktadır.

Bu türün cahil olmayan versiyonu da vardır. Muhtemelen istihbarat örgütlerinin ellerine tutuşturduğu soykütük şemalarından hareketle Cumhuriyeti kuran bütün kadroların köken olarak Sabetay Sevi müritlerinden gelen tek bir geniş ailenin fertleri olduğunu kanıtlamaya çalışır. Ya da Atatürk’ün “kayıp Mu Kıtası”nda Türklerin kökenini, hatta Tanrı’yı aradığını ya da Selânik Dönmeleri’nin Türkiye’nin ekonomisini ve siyasetini yönettiğini iddia eder.

Bütün bu palavraları “komplo teorileri” başlığı altında toplamak gerekir. Bu konuda Veryansıntv’de yer alan iki yazımın birinde, doğrulanamadığı ama aynı zamanda yanlışlanamadığı için komplo teorisinin bir tür dokunulmazlık kazandığını, kulaktan kulağa yayıldıkça “gerçeklik” gibi algılandığını yazdım (https://www.veryansintv.com/komplo-teorisi).

Yanılmışım. Bir kitap okudum ve komplo teorilerine pekâlâ dokunulabildiğini gördüm. Nihayet sorunu tarihsel süreç içinde sağlam referanslarla inceleyen, komplo teorilerinin ideolojik ve politik sebeplerini, yarattığı etkilerle birlikte sorgulayan bir kitap çıktı ve konuya ilişkin her şey kafamda yerli yerine oturdu.

Haluk Hepkon, Komplo Teorileri Tarihi (Kırmızıkedi 2022) adlı kitabında sorunun arka planının iki yüzyıllık bir zamanla sınırlı olduğunu, komplo teorilerinin Aydınlanma Çağı’na ve Fransız Devrimi’ne gösterilen gerici tepkilerden doğduğunu, sömürgeciliğin bir yan-ürünü olarak Batı’dan Doğu’ya ihraç edildiğini, yakın dönemde postmodernizm üzerinden edebiyat ve görsel sanatlara aktarıldığını, giderek popüler kültürün bir parçası olduğunu, belli başlı bütün komplocu tezlere yer vererek, yerli komplo teorisyenlerinin görüşlerini de ihmal etmeden anlatıyor.

Kitabın iki önemli katkısı var.

Birincisi, tarihten örneklerle komplo teorilerinin konjonktürel olduğunu kanıtlıyor ve şu sonuca varıyor: “Komplo teorilerinin ortaya çıkışı ve yaygınlaşmasıyla devrimler, krizler ve diğer büyük toplumsal altüst oluşlar arasında doğrudan bir ilişki bulunmaktadır … Bu değişiklikleri ve krizi anlamadan ne komplo teorilerini ne de yayılışlarını anlamak mümkündür” (s. 199).

İkincisi, kitap yerli komplo teorilerinin tamamının yabancı kaynaklardan esinlendiğini ya da düpedüz aşırıldığını kanıtlıyor ve şu sonuca varıyor: “Yerli komplo teorileri yabancı benzerlerinin basit bir tekrarından ya da tercümesinden öteye geçmemektedir … komplo teorileri hep Batı’nın ve ülke içerisindeki gericiliğin hizmetinde olmuştur. Bu durumun nedeni, söz konusu teorilerin yapısında gizlidir. Sol bir görüntüyle ya da BOP, AB gibi siyasî projelere karşı çıkmak gibi amaçlarla ortaya atılan komplo teorileri bile, bu gerici içerik yüzünden, eninde sonunda Batı’ya ve yerli gericiliğe hizmet etme noktasına gelmektedir” (s. 222).

İnternetin yaygınlaşması, özellikle kısa videolarla geniş izleyici kitlesine ulaşma imkânı komplo teorilerinin hızla yayılmasını, belirli komplo teorilerine inanan, bunlarda özel ve oyalayıcı bir lezzet bulan izleyicilerin kendi aralarında inanç toplulukları oluşturmasını sağlamaktadır. Günümüzde her komplo teorisyeninin arkasında ona maddî destek sağlayan ve palavralarını çevresine yayan bir fan kulüp oluşmuştur. “Kitle iletişim araçlarından dışlanan komplo teorisyenleri internet sayesinde fikirlerini ifade etmek ve ilişki kurmak için önemli bir fırsat yakalamışlardır” (s. 25).

Komplo teorilerinin sıradan okura ya da seyirciye eşsiz bir zihinsel konfor sağladığı açıktır. Kendi dinamikleri olan iktisadî ve toplumsal sistemlerin, ideolojik ve politik aygıtların işleyişini anlama zahmetine katlanamayan tahsilli yarı cahiller, tercih ettikleri komplo teorisi sayesinde hakikat ihtiyaçlarını kolayca tatmin edebiliyor, var olmayan bir sırrı keşfetmenin ve onu başkalarıyla paylaşarak huzur içinde sosyalleşmenin tadını çıkarabiliyorlar.

Bu düşünsel sapıklığı ortadan kaldırmak için yapılacak hiçbir şey yoktur. Konjonktürün değişmesi, dünyada ve Türkiye’de yeni bir devrim sürecinin başlaması, buna bağlı olarak medyanın gerçek işlevine kavuşması, bilimsel eğitim öğretimin yeniden kurumlaşması gerekir. O zamana kadar okurun ve seyircinin daha sorgulayıcı ve dikkatli olmasını, saçmalıkların peşinden sürüklenecek yerde hakikati arayacak cesareti göstermesini ancak temenni edebiliriz.

Immanuel Kant, yaklaşık iki yüz yıl önce, kendi aklını bir başkasının kılavuzluğuna başvurmadan kullanamadığı için insan türünün zihinsel ve varoluşsal gelişimini tamamlayamadığını söylemiştir. Günümüzde bu tamamlanma sürecinin neredeyse kesintiye uğradığını görseydi, herhalde şu sözleri tekrarlamaktan başka elinden bir şey gelmezdi: “Kendi aklınızı kullanmaya cesaret ediniz!”

Yazdan kalma bu pazar gününde herkese, özellikle meydanı boş zannederek atıp tutan özgüveni tavana vurmuş komplo teorisyenlerine, “Komplo Teorileri Tarihi”ni dikkatle okumalarını tavsiye ediyorum. [email protected]

 

Komplo teorileri tarihi

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

7 Yorum

  1. Komplo teorilerinin er geç doğru çıkmak gibi bir huyu vardır.

  2. Sanki post-truth (oxford) sıfatını anlatmışsınız. tam da öyle oldu… dünyada insanlar hatta yetkililer artık duygularla karışık sezgileri sanki bilgi diye anlatıyorlar. benim cehaletim senin bilgini döver gibi bir şey.

    Güzel bir hafta dilerim.

  3. Önce bu kavramın literatüre kimler tarafından, ne amaçla, işledikleri hangi suçu dillendirenleri itibarsızlaştırmak, iddiaları “deli saçması” seviyesinde değersizleştirmek için sokulduğunu öğrenin.

  4. 11 Eylül 2022, 23:24

    Konu seçimi ve kaynak önerisi çok yerinde ve doğru olmuş. Hemen her ortamda komplo kuramları üzerinden akıl almaz cehalet gösterileri sahneleniyor. Bu başlıklardan güncel bir başkası da aşılarla ilgili. Bu başlık öylesine çekici ki Cumhuriyetçi, ilerici olduklarını savlayan sayısız kişi Abdurrahman Dilipak gibi biriyle aynı çizgide olmakta sakınca görmeyebiliyor. Bundan 200 yıl önce Edward Jenner çiçek aşısını bulduğundaki söylenti şuydu. Bu aşıyı yaptıranların evlatları birkaç kuşak sonra inekleşecekler. Bugünün sorunu Covid’e karşı geliştirilen aşılar için üretilen söylenti ise aşılarda yonga bulunduğu, bu aşıları yaptıranların maymunlaşacakları doğrultusunda. Her şeye karşın ilerleme var diyelim. İnekten maymuna! Yakın akrabaya dönüşmek hiç de fena bir öngörü değil.

  5. 11 Eylül 2022, 13:57

    Günümüzde en öncelikli savaş yalan ile olmalı.

  6. 11 Eylül 2022, 13:28

    Güzel bir yazı ve doğru yorumlar! Sadece, Batı yerine bütün emperyalistler daha iyi ve tam olurdu, bence!!
    Teşekkürler..

  7. 11 Eylül 2022, 13:12

    Sayın Alogan,
    Akıl çağını bitirmiş, sanal gerçekliklerin akla uygun hale getirildiği bir çağa geçmiş görünüyoruz.Bu haliyle akıl, sahte akılcılığın reserans kaynağına dönüşmüştür.Soyutlama yeteneği ile bilim ve teknolojinin yaratıcısı olan insan türünün ve evrimin en büyük gücü olan akıl silahı geri tepmiştir.
    Aklın istismarını,kötüye kullanımını engelleyecek normları ve sistemi yaratmak insanlığın yeni döneminin başlıca sorunu olduğunu düşünüyorum.
    Saygılarımla.

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!