15 Temmuz sonrası TÜGVA’nın FETÖ raporu: ‘Paralel’e odaklanmayalım tehdit Kemalistler

featured

FETÖ’nün ‘darbeci’, ‘vesayetçi’ diyerek vatanseverlere karşı kurduğu kumpaslar, 15 Temmuz sonrası yargı tarafından da tescillendi. Hükümetin özeleştiri yaptığı kumpaslara TÜGVA’nın 15 Temmuz sonrası bile sahip çıktığı ortaya çıktı. 

VERYANSIN TV

Gazeteci Metin Cihan, Türkiye Gençlik Vakfı’nın (TÜGVA) yargıdan, emniyete, orduya kadar devletin birçok birimindeki kadrolaşmada payı olduğunu iddia eden listeleri Twitter hesabından paylaşmış ve yeni bir “paralel yapılanma” söylemleri gündeme bomba gibi düşmüştü.

Cihan o belgeleri gazetecilerle paylaştı.

Belgelerde TÜGVA’nın kaymakamlık gibi kurumlara, yargı, ordu ve emniyete yapılacak atamalar için hazırlanmış isim listelerinin yanı sıra, kamu kaynaklarının nasıl iç edildiği görülüyor.

Tüm bu kadrolaşma ve hükümet desteğiyle varlıklarını büyütmesine rağmen, FETÖ’nün 15 Temmuz ihaneti sonrası büyüyen TÜGVA’nın fikirsel olarak FETÖ’cülerden çok da farklı düşünmediği ortaya çıktı.

FETÖ KUMPASLARINA SAHİP ÇIKTILAR

Sızan TÜGVA belgelerinde 15 Temmuz hain darbe girişimine TÜGVA’nın nasıl baktığı gözler önüne serildi.

15 Temmuz öncesi FETÖ’cülerin ‘Ergenekoncular darbe yapacak’ iddialarıyla TSK’da yaptıkları tahribat sonrası örgüt üyeleri kritik konumlara gelmiş ve 15 Temmuz’da darbe girişiminde bulunmuşlardı. 

Bütün bu kumpaslara alkış tutanlar, 15 Temmuz’da yüzlerce şehit vermemize rağmen “15 Temmuz yuvarlak masa” toplantılarıyla adeta örgütü ve arkasındaki emperyalist odakları görmezden gelip, FETÖ’cülerin argümanlarıyla 15 Temmuz’u değerlendirdikleri anlaşıldı.

TÜGVA belgelerinden çıkan “Mevcut süreçte STK’ların üzerine düşen görevler nelerdir?” başlıklı dosyada ilk madde olarak “paralel yapıya” odaklanma eleştiriliyor ve FETÖ kumpası olduğu çoktan açığa çıkan “Ordu göreve” pankartı üzerinden Kemalistler hedef alınıyor.

TÜGVA’nın 15 Temmuz sonrası STK’ların önüne koyduğu ilk madde şu:

“Öncelikle medyada, ilk günden beri hedefin sadece “Paralel” ‘e odaklanmış olması büyük bir sorun teşkil etmektedir. Çünkü burada darbe tehditini oluşturan unsurun sadece FETO yapılanması değil, Kemalistler de olduğu gözden kaçırılmamalıdır. Daha düne kadar ellerinde “Ordu Göreve” pankartları taşıyanlar, Genel Kurmay sitelerinde muhtıra yayınlayanlar paralel mensupları değil Kemalistlerdi. İnönü üniversitesi eski rektörü Fatih Hilmioğlu’nun “hükümetin değil yüzde 35, yüzde 95’le bile iktidara gelse ülkeyi yönetemeyeceğini” söylemesi, gene kendisi bir anayasa hukuku profesörü ve CHP eski Genel Başkan Yardımcısı olan Süheyl Batum’un asker için “meğer kağıttan kaplanmış” ifadesini kullanması ve bu minvaldeki demeçleri daha düne kadar Kemalistlerin kullandığı unutulmamalıdır.

Şu en ekrana çıkan bazı isimlerin Balyoz ve Ergenekon sürecinde içeriye alınan herkesi adeta sütten çıkmış ak kaşık göstermeleri de gene büyük sıkıntı arz etmektedir. Evet bu süreçte belki birkaç masum isim içeriye alınmış olabilir, ama top yekûn bu isimlerin hepsini masum birer melekmiş gibi göstermek ileride bunların veya bunlarla aynı çizgide olanların suç işleme olasılığını da arttıracaktır. Çünkü yarın öbür gün, bunlardan herhangi biri bir darbe teşebbüsünde veya anayasa aykırı bir eylemde bulunacağı vakit adeta bunlara karşı söz söyleme hakkımız bile elimizden alınabilir. Çıkıp bizlere, “siz geçmişte de bizi bu iftiralarla içeriye atmıştınız, fakat sonradan her birimizi salıverdiniz” diyebilirler.

Tüm bu sebeplerle paralel konusu tartışılırken, konunun kökeni, yani bu sürece nasıl gelindiği, 28 Şubat’ta halkımıza yaşatılanlar, ve bizzat bu Kemalistlerin kendi elleriyle yarattıkları “dinsiz ordu” algısı da tartışmalarda kendine yer bulmak zorundadır.”

TÜGVA’nın FETÖ ihanetine karşı ilk önerisi “paralel yapıya” odaklanmamak ve FETÖ tehlikesine yıllar önce dikkat çektikleri için hapsedilen Atatürkçüleri hedef almak.

Aynı dosyanın yedinci maddesindeyse TÜGVA’nın kamu malına göz dikmesi gözler önüne seriliyor. Bilindiği üzere FETÖ’cülerin el konulan yurtlarının büyük bölümü TÜGVA vb. yapılanmalara geçmişti.

‘TÜGVA VE TÜRGEV MADDİ OLARAK DESTEKLENMELİ’

Dosyadaki iddiaya TÜGVA’nın devletten beklentisi şöyle:

“Bilindiği üzere FETO’nun en büyük gücü sahip olduğu insan kaynağıdır. Zaten hükümete yönelik ilk saldırısı da bu en büyük kaynaklarının devşirildiği dershanelere yönelik atılan adımdan sonra olmuştur. Şu an gerek okul, gerekse de yurt konusunda ciddi bir boşluk mevcuttur. Hükümet bu konuda Tügva ve Türgev gibi vakıfları belli bir süreliğine maddi olarak desteklemelidir. Söz gelimi nasıl ki özel okullara giden öğrencilerin okul ücretlerinin belli bir kısmı devlet tarafından karşılanıyorsa, bu süre zarfında yurtlarda kalan öğrencilerin masrafları da belli nispette devlet tarafından karşılanmalıdır. Acilen böyle bir çalışmanın içerisine girilmesi gerekmektedir.”

‘FETÖ’ YERİNE ‘FETO’ DİYORLAR 

TÜGVA’nın belgesinde dikkat çeken bir diğer detaysa örgüte Fetullahçı Terör Örgütü’nün kısaltması olan FETÖ yerine örgüt elebaşı Fetullah Gülen’in şahsını niteleyen FETO kısaltmasının kullanılması. 

KAPATILAN EVLERİN YURTLARIN YERİNE YENİLERİ AÇILSIN

Darbe Girişimi Sonrasında STK’lara Düşen Görevler” başlıklı toplantı sunumunda ise FETÖ’den boşalan alanın TÜRGEV tarafından doldurulması şu maddelerle talep ediliyor:

“İhanet için organize olmuş evlerin ve yurtların kapatılmasıyla birlikte milli düşünceyi öğretecek evler ve yurtların açılması için çalışmalar yapılmalı buralarda izlenecek müfredat ve yol haritası titizlikle hazırlanmalıdır.”

“Hükümet okul ve yurt konusunda Tügva ve Türgev gibi vakıfları belli bir süreliğine maddi olarak desteklemelidir. Söz gelimi nasıl ki özel okullara giden öğrencilerin okul ücretlerinin belli bir kısmı devlet tarafından karşılanıyorsa, bu süre zarfında yurtlarda kalan öğrencilerin masrafları da belli nispette devlet tarafından karşılanmalıdır.”

“Yaygın bir şekilde Kur’an ve Sünnet ışığında yaşantının önemi öncelikle gençliğe ve topluma kazandırılmalıdır. Örneğin; billboardlarda yayınlanacak ayet-i kerimeler ve hadis-i şerifler ile kitlelere ulaşılmasının yanında sokaklarda kurulacak stantlarda değerlerimiz anlatılmalıdır.”

Bu dosyadaki maddeler arasında ilginç bir öneri dikkat çekiyor:

“15 Temmuz’un filmi çekilip bütün dünyada yayınlaması sağlanabilir. ( Mesela bunu Kurtlar Vadisi yapabilir )”

2017 yılında 15 Temmuz Darbe Girişimi’ni ele alan “Kurtlar Vadisi Vatan” filmi gösterime girmişti.

‘KEMALİSTLER GÖZDEN KAÇMAMALI’

Bu metnin devamında tıpkı diğer sunumda olduğu gibi “paralel yapı”ya odaklanılmaması istenerek Kemalistler birkez daha hedef gösteriliyor…

“Medyada, ilk günden beri hedefin sadece “Paralel”‘e odaklanmış olması büyük bir sorun teşkil etmektedir. Çünkü burada darbe tehditini oluşturan unsurun sadece FETO yapılanması değil, Kemalistler de olduğu gözden kaçırılmamalıdır.

Bu sürece nasıl gelindiği, 28 Şubat’ta halkımıza yaşatılanlar ve bizzat bu Kemalistlerin kendi elleriyle yarattıkları “dinsiz ordu” algısı da tartışmalarda kendine yer bulmak zorundadır.

Şu an ekrana çıkan bazı isimlerin Balyoz ve Ergenekon sürecinde içeriye alınan herkesi adeta sütten çıkmış ak kaşık göstermeleri de gene büyük sıkıntı arz etmektedir. Bunun önüne geçilmesi gerekmektedir.”

‘15 TEMMUZ’DA SOKAĞA ÇIKANLAR RADİKAL EĞİLİMLİ’

“Kemal Bilal” isimli dosyada 15 Temmuz siyasi, toplumsal ve dinsel olarak ele alınıyor.

Kemal Bilal Aydın, Bilal Erdoğan’ın da mezun olduğu Kartal İmam Hatip Lisesi mezunu ve TÜGVA yöneticileri arasında.

Aydın, 2014 yılında 10 bin lira sermaye ile kurulan Muhtelif İşler Kreatif Ajans Limited Şirketi “Kalyon Ajans”ın sahibi. Kalyon Ajans’ın iş yaptığı kurumların çok büyük bir bölümünün kamu kurum ve kuruluşlarıyla iktidara yakın sivil toplum kuruluşları olması dikkat çekiyor. Bu ajansta çalışan gençlerin lüks arabalarla çektikleri fotoğraflar daha önce basına yansımıştı.

İşte bu dosya altında 15 Temmuz’da sokağa çıkan gençler ele alınıyor.

Rapora göre 15 Temmuz’da sokağa çıkanlar “radikal eğilimli” kişiler ve toplumun tamamını temsil etmiyor…

“Genel olarak sokakları ve meydanları, tankların çevresini, malum gece sokaklarda olanların profillerini incelediğimizde radikal eğilimli diyebileceğimiz gençler (ki bunların sayısı ülke geneline göre çok az) ve geçmiş dönem sıkıntılarını yaşamış orta yaş ve üstü insanların olduğunu görmekteyiz. Hiçbir STK’nın dokunmadığı %7’nin dışındaki gençler nerde? Tam olarak ne düşündüklerini, bu olayların nasıl yansıdığı tespit edilmelidir.”

“Geziden önce gençlik gitti diyorduk şimdi gençlik süper diyoruz. Gençliği bir türlü tanımaya çalışmıyoruz. Sokaktaki genç ne kadar geneli temsil ediyor?”

Raporda “gençleri tutucu taassup sahibi bir yapıda yetiştiren kurumlara karşı” mesafe olduğunun altı çiziliyor.

“Yıpranan cemaat yapıları ile STK’lara daha fazla güven ve alan imkânı oluşturacağı açık. Özellikle Cumhurbaşkanının destek verdiği kurumlar bu rüzgârla ciddi bir güven kazanımı elde etmiş olacaktır. Bu durum daha fazla sorumluluk demektir. Aynı zamanda iyi yönetilmezlerse toplumsal anlamda olası cemaat – grup – vakıf – dernek gibi alanlardan uzaklaşmış bireyselliği yüksek gençliğe doğru gidişata sebep olacaktır ki sanal alem bu sürece zemin olup hemen alt yapı sağlayacaktır.”

İDAM CEZASINI GÜNDEME GETİRDİLER

Bir başka raporda ise 15 Temmuz’da sokağa çıkan kitlenin geneli yansıtmadığı belirtilip daha geniş kesimlere açılmak gerektiği savunuluyor. 15 Temmuz sonrası meydanlarda sıkça dile getirilen “idam cezasının geri gelmesi” TÜGVA’nın planları arasında dikkat çekiyor.

“İdam cezasını destekleyecek işbirliği yapılmalı…

15 ve 16 Temmuzun Resmi tatil edilmesini isteyebiliriz

Her yıl 15’i 16’ya bağlayan gece nöbetlerin tutulmasını isteyebiliriz

Bütün STK’ların yurt ve ev sayısı FETÖ’nün yurtları ve evleri kadar değil maalesef. Yurt ve ev sayımızı artırmamız lazım.

Daha fazla öğrenciye dokunmamız lazım. Sadece yurtçuluk yapmamamız lazım. Eğitim kampları ve seminerleriyle lojistik imkân sunduğumuz gençleri şuurlandırmamız gerekir.

Daha kucaklayıcı olmamız lazım. 15 Temmuz’da sokağa çıkan halk profili bize bunu gösterdi. Daha kucaklayacağımız ve ulaşmamız gereken büyük bir kitle var

YÖNETİCİLERİ FETÖ’DEN TUTUKLANMIŞTI

TÜGVA Yüksek Öğrenim Koordinatörü Türkiye Evleri Sorumlusu Esad Erdoğan ile yurt müdür yardımcısı olan kardeşi Ekrem Erdoğan FETÖ’den tutuklanmıştı.

Kadir Topbaş’ın FETÖ sanığı damadı Ömer Faruk Kavurmacı’nın, TÜRGEV’e 2015 yılında 1 milyon dolar bağışta bulunduğu ortaya çıkmıştı.

ERDOĞAN NE DEMİŞTİ

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, 2015 yılında Harp Akademileri Komutanlığı’nda yaptığı konuşmada Balyoz ve Ergenekon gibi davalarla ilgili olarak, “Bu operasyonlarla şahsım başta olmak üzere, tüm ülke yanlış yönlendirildi, aldatıldı. Kurumlarımızın içinde örgütlenmiş, güçlü medya desteğiyle teçhiz edilmiş bir yapının, Türkiye’yi ele geçirmek için yürüttüğü bir kumpasa, bir darbe teşebbüsüne hep birlikte maruz kaldık” demişti. Erdoğan, “Samimiyetle ifade ediyorum; eski Genelkurmay Başkanımız başta olmak üzere, birlikte mesai sarf ettiğim için yakından tanıdığım pek çok komutanın tutuklanmasına şahsen gönlüm hiçbir zaman razı olmadı. Tereddütlerimi, itirazlarımı o dönemde bu işin sorumlularına ifade ettim, hatta kamuoyu önünde de dile getirdim” demişti.

15 Temmuz sonrası TÜGVA’nın FETÖ raporu: ‘Paralel’e odaklanmayalım tehdit Kemalistler

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

1 Yorum

  1. 21 Ekim 2021, 14:34

    Bozuk saat misali, arada doğru tespit yapmışlar. Evet “Kemalistler” tehdit. Vatan hainleri için tehdit, irtica için tehdit hurafeler için tehdit, cehalet için tehdit ve en önemlisi beşinci kol için tehdit. Engellesenize hadi!

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!