VERYANSIN TV
103 emekli amiralin ‘Montrö‘ duyurusu üzerine, ‘Devletin güvenliğine veya anayasal düzene karşı suç işlemek için anlaşma’ suçunun işlendiği iddiasıyla 12’şer yıla kadar hapis cezası istemiyle açılan davada tüm sanıklar hakkında beraat kararı verilmişti.
20 Aralık’ta verilen kararın ardından mahkeme gerekçeli kararı açıkladı.
‘İFADE ÖZGÜRLÜĞÜ’ VURGUSU
Montrö Boğazlar Sözleşmesi ve ‘cübbeli amiral’ tartışmalarına işaret edilen kararda amirallerin duyurusu “düşünce ve fikir açıklaması” olarak nitelendirildi.
İfade özgürlüğüne vurgu yapılan kararda şu ifadeler kullanıldı:
“Bu haliyle gerek Montrö Boğazlar Sözleşmesi gerekse de kamusal tartışmaya açılan muvazzaf bir amiralin sarık ve cübbe ile görüntülenmesi konusunda sanıkların yapmış olduğu açıklama bir düşünce veya fikir açıklaması olarak nitelendirilebilir. İfade özgürlüğü çağdaş demokrasilerin en temel yapı taşlarından birisidir. İfade özgürlüğü genel olarak anayasaların, kanunların, uluslararası sözleşmelerin özellikle de bağımsız ve tarafsız mahkemelerin koruması altındadır.”
‘SUÇUN MADDİ UNSURLARLA GERÇEKLEŞMESİ ŞART’
Suçun maddi unsurlarla gerçekleşmesinin şart olduğuna dikkat çekilen kararda emekli amirallerin HTS tutanaklarının incelenmesi sonucunda, sanıkların kendi aralarında veya TSK mensupları ile delil sayılabilecek nitelikte herhangi bir görüşmenin yapılmadığının sabit olduğu belirtildi.
Sanıkların suç işlemek üzere anlaştıklarına dai somut bir delilin bulunmadığı dile getirildi.
“‘YÜCE TÜRK MİLLETİ’ MADDİ BİR DELİL DEĞİL”
Metnin başlangıç cümlesinin maksatlı olarak “Yüce Türk Milleti…..” şeklinde başlatılmasının, bildiri metnindeki; ” Aksi halde, Türkiye Cumhuriyeti, tarihte örnekleri olan bunalımlı ve bekası için en tehlikeli olayları yaşama risk ve tehdidi ile karşılaşabilecektir…” şeklindeki ifadenin, soruşturma aşamasında ulaşan ihbar, suç duyurusu ve şikayet dilekçelerine göre farklı kesimlerde ciddi bir rahatsızlık doğurmasının sanıkların üzerlerine atılı suç yönünden maddi delil niteliğinde kabul edilmesinin ceza hukuku bağlamında doğru olmayacağı ifade edildi.
Bu kapsamda mahkeme; sanıkların ayrı ayrı beraatine, sanıklar Alaettin Sevim, Ali Sadi Ünsal, Atilla Kezek, Atilla Kıyat, Bülent Olcay, Cemil Şükrü Bozoğlu, Engin Baykal, Ergun Mengi, Kadir Sağdıç, Mustafa Özbey, Nadir Hakan Eraydın, Ramazan Cem Gürdeniz, Turgay Erdağ ve Türker Ertürk’ün atılı suç nedeniyle gözaltında kalmaları nedeniyle tazminat talebinde bulunabileceklerine hükmetti.
AMİRAL CEM GÜRDENİZ’DEN AÇIKLAMA
Kararı Veryansın Tv’ye değerlendiren Amiral Cem Gürdeniz, dava sürecinin Türkiye’nin adalet sisteminde büyük bir yara açtığını belirterek, ‘kumpas’ vurgusunda bulundu.
Mahkemenin gerekçeli kararında düşünce ve ifade özgürlüğü vurgusu Türkiye’nin demokratik geleceği için son derece doğrudur.
Başından bu yana Montrö Boğazlar Sözleşmesi ve ‘cübbeli amiral’ tartışmaları konusunda hassasiyetimizi ifade eden bir duyuru yaptığımızı dile getirdim.
Bize kumpas kurmak isteyenler mahkemenin verdiği kararı iyi okumalıdır: ‘İfade özgürlüğü çağdaş demokrasilerin en temel yapı taşlarından birisidir.’
Türkiye’nin adalet sisteminde büyük bir yara açan bu kumpas dava da diğer kumpas dava süreçleri gibi tarihte hak ettiği karanlık yeri alacaktır.”
‘DEMOKRATİK TOPLUMUN GEREĞİ’
Dava avukatlarından Hüseyin Ersöz de Twitter hesabında yaptığı paylaşımda şu ifadeleri kullandı:
“Emekli Amiraller Basın Açıklaması Davası’nda Gerekçeli Karar açıklandı. Mahkeme Kararında, “suç için anlaşma” suçunun unsurlarının oluşmaması yanında, İfade Hürriyeti’nin demokratik toplumun bir gereği olduğuna dair vurgular da var.”
