Ortadoğu’da İslamcı darbe teknikleri-3

featured

Nazif Ay yazdı…

İlk iki bölümden sonra bu son bölümde İslamcı darbe tekniklerinin nihai macerasını, olası projeleriyle vereceğim.

Merak edeceğiniz magazinsel tarafını biraz daha erteleyeceğim.

7- Ve günlerden bir gün siyasal İslamcılarla beraber yürüyen cemaatlerden biri, darbeye kalkışır. Fakat kendine zemin bulacağını düşünen darbeci cemaat, darbe anında yalnız bırakılır ve ona zamanında her istediğini veren İslamcı parti, kendini demokrasi havarisi ilan eder. Böylece darbenin tek müsebbibi olarak sadece bir cemaat gösterilir, diğer dinci organizasyonların bu darbe kalkışmasında dahli yokmuş gibi farz edilir ve tarihe yalancı yön verilmeye çalışılır.

Darbe, vatanseverlerce bastırılır ama siyasal İslamcılar, darbenin engellenmesini kendi hanesine yazma sahtekârlığına girişir. Büyük desteklerle büyüttükleri zalim cemaatin olumsuz algısı üzerinden kendilerine pay biçip ilahi misyon yüklenirler.

Milli efkâr ve irfan sonucu elde edilen kazanımları ve milli bayramları ortadan kaldırmaya çalışan cemaatin yaptığı gayri milli hamleleri artık İslamcı parti üstlenir.

Kendilerini milli kahraman olarak göstermeye çabalayan siyasal İslamcılar, kepazeliğin yaşandığı ve din ile millilik dışı darbe teşebbüsü tarihini “Milli Gün” vasfına büründürmeyi hedeflerler, o gün minarelerden okuttukları dualarla “Darbeye teşebbüs tarihini” dinciliğe sarıp sarmalamaya gayret ederler.

Devamında, darbenin siyasi ayağı yok edilmeye çalışılır. Milletin meclisindeki araştırma komisyonu sulandırılır, hazırlanan dosya ya eksik tutulur ya da bir şekilde yok edilir.

8-İslamcı parti, yurt içinde ve yurt dışında inandırıcılığı olmayan “Cemaat bize tuzak kurdu” sloganına destek bulamadığında, yanına başka yapıları monte eder. Liberaller, eski solcular, geçmişte çok günah işleyen ırkçılar, eski emperyal/ sömürgeci uygarlıkları diriltme yanlıları ve ulusalcı olduğunu iddia eden marjinal ve güdük partiler destek lastikleri yapılarak İslamcı politikaların sürecine dahil edilir. Darbecilere iradeli/iradesiz zemin hazırlayan iktidardaki İslamcı partinin yanına, yıllarca söz konusu cemaatle mücadele ettiği bilinen parti/ partiler konuşlanır ki kuşku oluşmasın, komplo senaryosu çökmesin istenir. Sivil Toplum Kuruluşları (STK) da bu ölçü ve kıstasa göre yönlendirilir.

Darbe kalkışması öncesi cemaatin kumpasıyla mağdur edilen ve zaman zaman editörleri ya da yöneticileri hapse atılan internet haber siteleri de muhalif gibi görüntü vermelerine rağmen dinci partilerin dümen suyuna girer, rüzgârına destek nefesleri üfürür. Muhalif partilerin parlattığı birtakım isimler bile İslamcı siyaset liderinin ölümü sonrasındaki döneme hazırlanır. Bu isimler sanki tu kaka ilan edilmiş gibi gösterilse de aslında illuminatik senaryonun payandası yapılırlar.

9-Sanayici ve İşadamları dernekleri ile sanatçı kisvesi taşıyan kalitesiz ve kişiliksiz isimler sürece dâhil edilir. Sanayici ve İşadamlarına, arada bir göstermelik demokrasi ve çağdaşlık vurgulu bildiri yayınlamaları direktifi verilir. Bu yapılar içinde zaten törpülenen din duygusu, kapitalin akışı engellenmesin diye yapılan uluslar arası telkine yardımcı olur. Zenginlikle Karun veya firavun olan zümrenin çılgın partilerine, eğlencelerine, halkı inciten yemek yapma/ eş bulma/ yaşamda kalma vb tv programlarına ve internetteki sosyal medya kampanyalarına, İslamcı parti ses çıkarmaz. Kur’an’daki Lut kavmine ait kıssaları radikal dille yaymalarına rağmen, sanat camiasındaki yandaşlarının cinsel tercihlerine, her kesimden tepki aldıkları halde homoseksüellik tavırlarına yasak konmaz.

10-Kültür üretmede kısır olan kalitesiz İslamcılığın vitrinini güzel göstermesi için laik değerli kuruluşlar, din eğitimi veren kurumlara yapıştırılmaya çalışılır, vitrin mankeni kılınmaya uğraşılır. Üniversitelerin özerkliğine izin verilmez, üniversite yönetimlere kayyum nitelikli rektör veya dekan ataması yapılır. Her türlü özgürlük talepleri; ya “Terör hareketi” ya “Anayasal suç” ya “Devletin gizli kalması gereken bilgilerini ifşa etme” ya “Ülkenin birlik ve beraberliğine suikast” veya “Halkın inancına saldırı ve hakaret” gibi yaftalanır, özgür yapıları yasaklamak farz ibadetmiş gibi kabul edilir.

11-Cemaatin yargı camiası içindeki yapılanmasının başka versiyonda benzerini İslamcı iktidar yapmaya girişir. Üst hukuk kurullarını yandaşlarıyla dizayn eder, İslamcılığa hizmet edeceği her halinden belli olan hukukçuları gereken makamlara getirir. Ülkenin kurucu iradesi ve kurucu liderlerinin belli yüce maksatlarla koruduğu noktalara saldırılır, diğer dinlere ait olan mekânlara göz dikilir, tam bir Emevi ahlakı ile ibadethane hırsızlığına girişilir, dini fetvalar uydurularak ahlaksızca icraatlar meşrulaştırılır.

Siyasal iktidar, kendine oy veren dincileri; sivri söylemlere sarılma, eski uygarlıkları tekrar diriltmeye yönelme, Laikliği yok etme amacını dillendirme ve Peygamber’in “Azmış ısırıcı köpeklik” diye tanımladığı Halifeliği/ Hilafeti devreye sokmayı haykırma konusunda özendirir ve dinci sapkınlığına fırsat yaratır.

12-Darbeci cemaatin Deccalın çıkış tarihi diye verdiği yılı İslamcı hükümet, kendine ait kılmaya çalışır. Ama siyasal İslamcılar o meçhul yılı Mehdi’nin çıkışı olarak belirlediğinden, bağlılarının mistik beklentisini şımartır, yandaşlarını buna göre güdülemeye devam eder. Sürekli tekrarlanan gelecek zamana ait o tarih yaklaştıkça, ülkenin milli kahramanları, anayasanın değişmez maddeleri ve Laiklik ilkesi üzerinde operasyonlar yapılır.

O tarihe az bir zaman kala, İslamcı partinin kadrosundaki bazı kötü niyetli muhterisler büyük bir hata yapar ve ülkenin anayasası lağv edilmeye çalışılır.

Bu gerçekten intihar hamlesi olur. O vakte kadar kendilerine ses çıkartmayan çağdaş kesimin korktuğunu, sindiğini, değiştiğini, ayağa kalkamayacağını çünkü bir demokratik direnişte onların belinin kırıldığını sanan dinci iktidarın Müslüman Kardeşler üyesi elemanları/sempatizanları, kamikaze dalışıyla aslında harakiri yapmış olurlar.

Zaten bu taktiksel ve tarihsel hatayla, İslamcı partinin tekrarladığı gelecekteki o tarih ilahi kahraman diye beklenen Mehdi’nin değil, darbeci cemaatin gizli inanışındaki Deccal’ın çıkış tarihi oluverir. Kısacası İslamcı parti kendini kendi eliyle deccal yerine koymuş olur. Hiç gereği yokken ve amaçlanmazken darbeci cemaat de haklı çıkmış olur.

13-Her yer aniden karışır. İslamcı STK’lar ile cemaat ve tarikatlar, müthiş doymaz iştahlarıyla, darbeci cemaatin girişiminden daha beter bir dinci darbeye kalkışır. Ancak kendi varlığının sonuna plan yaptığından gafil İslamcı parti, her şeyin kendi istediği gibi olacağını hesaplarken silahlar onların üzerine döner. Adeta darbeyi çağıran İslamcı partinin yanında bu kez hiç kimse olmaz, olanlar da onların güvendiği dincilerce ezilir.

14-İşte o hengâmede, muhtaç olduğu kudret damarlarında mevcut olan vatansever güçler harekete geçer, dinci hainlerin hepsini hiçbirini ayırt etmeksizin, bu defa Akdeniz’e değil, tarihin lağım çukuruna döker! Silahlı kuvvetlerin içine yuvalanmış dincileri, cemaatçileri tespit edip vatana ihanet suçunun cezası ile cezalandırır. İslamcı partinin desteği ile silahlı kuvvetler içinde gladyo tipi örgütlenen ve “Gayri nizami harp teknikleri” faaliyetleri ile İran’daki Devrim Muhafızları’na benzer güdülenen ihanet unsurlarına düşman askeri muamelesi yapılır.

Kurucu iradenin kurduğu yargı da harekete geçer, samimi dindarlara saygısını ifade etmekle birlikte içindeki tüm savaş özlemcisi ve dinsel terör savunucusu virüsleri bir hamlede temizler, kendi vesayetçiliklerini örtmek maksadıyla üretilmiş “vesayetçi” türünden İslamcı söylem kalıplarına, ithamlara ve iftiralara aldırmadan kendi öz benliğine döner.

Bağımsız, bağlantısız, kimsenin önünde kalkmayan, muktediri alkışlamayan ve cüppesini iliklemeyen yargı, tüm dinci örgütlerden; başka devletlerin iç işlerine müdahalelerin, halka ait dövizlerin yandaşlara ucuzdan satılmasının, bankaları yandaşlarca boşaltmanın ve ihalelerin millete düşmanlara peşkeş çekilmesinin hesabını ağır şekilde sorar ve cezayı umulmadık müeyyidelerle verir. Ayrıca, kendilerini “Milli kahramancı” diye tanıtan sahtekârlardan ve terör yanlısı unsurlardan da hesap sorar.

Şimdi size bir büyük soru!

İslamcı Darbe Teknikleri yazımdaki maddeler niye 14 sayısıyla çevrilidir?

Bunun yanıtını sizlere bırakıyorum, bir de benim yazılarımı doğru dürüst okumayıp ileri geri konuşan ve ukalalık yapan çokbilmişlere!

Bu arada Twitter hesabım: @NazifAy14

Takibinizi beklerim…

Ortadoğu’da İslamcı darbe teknikleri (1. bölüm)

Ortadoğu’da İslamcı darbe teknikleri (2. bölüm)

 

 

Ortadoğu’da İslamcı darbe teknikleri-3

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!