Türk Yunan İstikşafi Görüşmeleri – 2

featured

İsmet Hergünşen yazdı…

Yunanistan ’ın hiç hakkı olmadığı halde Doğu Akdeniz’i, Ege Denizi bağlantılı sorunlar dizini üzerinden algı yaratarak, uluslararası kamuoyunda başka bir biçimde pazarlamaya çalışması ve tahriklerini arttırması neticesinde iki ülke 2020 yılını bıçak sırtında geçirdi. 

Bu meyanda; Avrupa Birliği (AB) ve NATO’nun zorlamasıyla geçtiğimiz günlerde “istikşafi görüşmelerin” 61. Toplantısı İstanbul ’da, “ayrıştırma usulleri”nin görüşüldüğü toplantı da Brüksel’de yapıldı.

Her iki toplantının içeriği tam olarak kamuoyu ile paylaşılmasa da, istikfaşi görüşmeler sonrasında Türk tarafından “Ege dahil tüm sorunların çözümü mümkündür ve bunun için irademiz tamdır.” dense de, Yunan yetkili makamlarınca herhangi bir açıklama yapılmayışı dikkat çekiciydi.
Öte yandan toplantıların hemen öncesi ve sonrasında, sözde dost ve müttefik ülkelerin siyasi arenada söylemleri, askeri sahada eylemleri ise “Yunan tarafına açıktan açığa verdikleri destek” açısından oldukça düşündürücüdür.
Şöyle ki;
Görüşmelerin tam öncesinde Türkiye’ye ziyaret gerçekleştiren Alman Dışişleri Bakanı’nın basın toplantısında duruşu, konuşması ve açıklamaları dikkate alındığında, kürsüdeki Alman ve AB Dönem Başkanı ülkenin sözcüsü değil, sanki zaman zaman Yunan temsilcisi dedirtecek gibiydi.
Fransa Cumhurbaşkanı tarafından Türkiye’ye gönderilen mektubun daha mürekkebi bile kurumadan, tamda toplantıya denk getirilen bir günde, 
-Fransa ve Yunanistan Savunma Bakanlarının “18 Rafale savaş uçağı için 2,3 milyar euroluk anlaşma imzalaması”nın yanı sıra
– “Fransız uçak gemisi Charles de Gaulle’un şubat sonunda bir Yunan fırkateyni eşliğinde Doğu Akdeniz ’e geleceğinin”de ifade edilmesi Fransa’nın ya kafa karışıklığının ya da duygusal (€) davranmasının sonucudur.
Son zamanlarda açıklamaları ve eylemleri ile Türklere kendisini düşman kılma çabasında olan ABD ise;
-Yunanistan ’ı “ABD’nin tüm Avrupa’daki en güçlü askeri ilişkileri olan ülke” olarak nitelemesi,
-30 ’dan fazla “Black Hawk” tipi saldırı helikopterini, Dedeağaç ’taki Dimokritas Havalimanı’na yerleştirmesi,
-PKK/YPG’ye “yetenekli ve kararlı ortak” diyerek teröristlere verdiği desteği sürdürecek olması,
-Ege Denizi ’ni kapsayan tatbikata “Özel Kuvvetleri” ile iştirak etmesi,
-“Eddie’s Odyssey” adı altında yapılan iki tatbikatta Değirmenlik Adası’na asker indirmesi,
-Doğu Akdeniz Gaz Forumu ’na “resmi katılım başvurusu” yapması,
artık şaşırtıcı olmadığı gibi gözönünde bulundurulması gereken yeni hareket tarzlarıdır.
Elin oğlu bunları yaparken, ebedi komşumuz (!) Yunanistan’da boş duracak değil ya!..
-İyon Denizi ’nde karasularını 12 mile çıkarma kararı alarak, zamanı gelince Doğu’ya doğru genişleteceğini açıklaması,
-Batı Trakya ‘daki “Türk” adından sonra “azınlık” statüsünün de silinmesi,
-Almanya tarafından Türkiye ’ye Denizaltıların verilmemesi yönünde isteği,
-ABD ’den F-35 talebi,
Birleşik Arap Emirlikleri ve Mısır ile askeri saha da yapmış oldukları tatbikatlara hız verecek şekilde provakatif  yol izlemesi dahil, daha nice olumsuz girişimler…
Yunan yetkililerin tehdidin Doğu ’dan geldiği iddiası, içte Türk düşmanlığını devamlı surette canlı tutmak ve iç politika malzemesi yapmak isteğinden kaynaklanmaktadır. Buna göre silahlanmakta ve müttefiki Türkiye ’yi çepeçevre saracak şekilde ittifaklar oluşturma çabasına girmektedir.
Anlaşılan o dur ki, Yunanistan bu yüzyılda da Grek1 anlayışından vazgeçmeyecektir. 
Türkiye ise her zaman olduğu gibi bugün de Yunanistan ile mevcut sorunlarını barışcıl yollardan çözmek ve bu ülke ile her alanda ilişkilerini geliştirmek istemektedir. 
Nitekim son MGK toplantısı bildirisinde; Türkiye ’nin Ege, Doğu Akdeniz ve Kıbrıs meselelerinin çözümünde her platformda öncelikle diplomasi ve diyalogdan yana olduğu, buna mukabil ülkemizin uluslararası hukuk ve antlaşmalardan kaynaklanan hak, alaka ve menfaatlerini korumakta kararlı olduğu bir kez daha vurgulanmıştır.

Artık tüm dünya ve Yunan halkı şu gerçeği görmelidir.
-Ege özelliği olan bir deniz ve doğu tarafı da Türkiye ’ye aittir.
-Türkiye ’yi mütecaviz emelli olarak nitelemekten vazgeçilmelidir.
-Yunanistan ’ın bağımsızlığını ilan etmesinden itibaren günümüzde ulaşılan sınırları incelendiğinde, hangi ülkenin mütecaviz emeller beslediği de apaçık ortadır.
-Türkiye, Lozan antlaşması çerçevesine dönülmesini arzu etmektedir.
-Ege Denizi güvenlik, ekonomik ve sosyolojik bir bütünlük içerisinde Türk ve Yunanlılar tarafından işletilmelidir.
1753-1793 yılları arasında yaşamış Fransız yazar ve devrimci Madame Jeanne Roland ’ın “ İyi düşüncelerle karşılaşınca, zayıflar korkar, aptallar karşı gelir, akıllılar karar verir” deyişinde olduğu gibi.
Neden olmasın ki!…
1 Çağlar Boyu Yunanlılar “LES GRECS A TOUTES LES EPOQUES” / La Gorce/ (1855-1857 Fransa ’nın Atina Büyükelçisi)

Hergünşen, İsmet, https://www.veryansintv.com/turk-yunan-istiksafi-gorusmeleri

Hergünşen, İsmet, https://www.veryansintv.com/turk-yunan-istiksafi-gorusmeleri-1

 
 

Türk Yunan İstikşafi Görüşmeleri – 2

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

1 Yorum

  1. 3 Şubat 2021, 18:11

    ABD ve AB bu cografyada Turkiye’nin guclenmesini istememektedirler. Bu yillardan beri suregelen bir anlayistir. Yunanistan burada kullanilmaktadir. Tipkı Kurtulus savasimizda yedikleri dayak sonrasi kullanildiklarinı anladıkları gibi. Bu mesele Yunan halki yapilan hatanin farkina varmalarina kadar surer. Sizde ayni dusunce ile daha onceki yazinizdaki gibi iyimser olma konusunda isteklisiniz saniyorum

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!