Avatar
Gönül Kenter

Almanya penceresinden ‘işgalci Rusya’, ‘İşgalci Türkiye’!

featured

Gönül Kenter yazdı

Türk Silahlı Kuvvetleri’nin  Kuzey Irak’ta PKK kamplarına yaptığı operasyonlar nedeniyle  Alman sosyal medyasında birden Türkiye karşıtlığı alevlendi, konu Kürt meselesine evrildi!

Alman siyasilerin Rusya’nın uluslararası hukuka aykırı Ukrayna savaşına karşı geliştirdikleri tüm gerekçeler, “Ukrayna’ya ağır silah gönderilmeli” “Rusya ağır yaptırımlara tabi tutulmalı” gibi talepler alınıp birebir Türkiye karşıtlığına monte edildi:

“Türkiye, uluslararası hukuku ihlal ederek Irak’a saldırdı, şimdi Suriye’yi tehdit ediyor” ; “Rusya örneğinden hareketle Türkiye’ye de yaptırımlar uygulanmalı, Almanya’da yaşayan her Türk’ün kamuoyu önünde Erdoğan’ı kınama açıklaması beklenmeli” ; “Bağış programları düzenlenmeli, saldırı kurbanları için gösteriler, toplu dayanışma açıklamaları yapılmalı. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi toplanmalı. Kürtlere ağır silahlar verilmeli” …

“Erdoğan uluslararası hukuku ihlal ederek Güney Kürdistan’ı işgal etti. Son zamanlarda hemen hemen herkes insan hakları ve uluslararası hukuktan bahsediyor peki bu konuda bir tepki olmayacak mı? Yoksa Türkiye NATO üyesi olduğu için umursanmıyor mu?”…

“Almanya’nın Ukrayna’ya ağır silah vermesi için çaba sarfedenler neden Türkiye‘nin Irak’taki Kürt topraklarını işgal etmesini görmezden geliyor? NATO ülkesi olduğu için mi?”…

“Türkiye Kürdistan’daki Kürtlere zulmediyor, Almanya neden susuyor?

Kürt yaşamının değeri yok mu?”…

Tüm bu ve benzer twitleri yazanlar sanmayın Alman devletinin trolleri.

Adı sanı olan gazeteciler, etnikçi Kürt kökenli siyasiler…

Alman sosyal medyasında bu denli anti Türkiye kampanyası yürütülür de Alman düşünce kuruluşları geri mi kalır?

Alman Foreign Policy dış politika strateji sitesi Türkiye’yi işgalci devlet olarak hedefe oturttuğu ağır suçlamalar içeren “Yok sayılan istila” başlıklı bir haber analiz kaleme almış.

TSK’nın uluslararası hukuka aykırı biçimde, Kuzey Irak’ta hava saldırıları yaparak, orada kara birliklerini konuşlandırdığı ve Irak’ı işgâl ettiği iddia ediliyor.

Berlin ve Batı’nın “işgâle” itiraz etmemesi, Ankara’ya yaptırımlar uygulamaması kınanıyor.

“NATO ortağı Türkiye’nin komşu bir ülkeye uluslararası hukuku ihlal eden en son yasadışı operasyonları Berlin’de de eleştirilmedi. Türk kuvvetleri son günlerde kuzey Irak’ta hava ve kara saldırıları düzenleyerek; Kürdistan İşçi Partisi PKK aktivistlerini hedef aldı. Irak’ta TSK’nın yasadışı operasyonuna karşı protestolar sürüyor. Almanya ve diğer NATO ülkeleri tıpkı Türkiye’nin 2018’de Suriye’ye karşı yürüttüğü ve ülkenin bazı bölgelerini fiilen ilhak ettiği saldırganlığına sessiz kaldıkları gibi şimdi de bir itirazda bulunmuyorlar.”

“Gözlemciler, Suriye’nin kuzeyindeki Türk işgal güçlerini, keyfi kamulaştırmalar ve nüfusun Kürt kesimlerinin sınır dışı edilmesi, muhalif isimlerin yasadışı olarak hapsedilmesi ve işkence iddiaları da dahil olmak üzere en ciddi suçlarla suçluyor. Rusya’nın Ukrayna’ya karşı yürüttüğü saldırganlık savaşı konusunda Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’i Hitler’e benzeten Alman medyası, Türkiye’nin yalnızca “meşru müdafaa hakkını” kullandığını açıklıyor”…

Kendilerini her zaman Kürtlerin hamisi olarak gördülerinden, konu “etnikçi Kürtler” ve “büyük Kürdistan” olunca Almanya’nın siyasetçileri, gazetecileri, akademisyenlerinde, strateji ve düşünce kuruluşlarında objektiflik aramayın,

PKK’yı terör örgütü olarak değil “Kürt Hareketi” olarak görür, PKK’lı teröristleri de “aktivist” olarak tanımlarlar.

Bu durumda Türkiye onlar için “işgalci” “saldırgan” bir devlettir.

Kendi güvenlikleri söz konusu olduğunda “Almanya”nın güvenliği Hindikuşlar’dan başlar” diyebilen NATO sözcüsü gibi çalışan Alman düşünce kuruluşları konu Türkiye olunca tüm bunları unuturlar!

PKK’nın bir devlet olmadığı, saldırgan acımasız bir terör örgütü olduğu, onbinlerce masum Türk vatandaşını katlettiğini hatırlattığınızda sözde  Ermeni soykırımdan başlayıp, sizi soykırımcılık ve ırkçılıkla suçlarlar.

Türkiye’ye yapılan tüm bu suçlamaları onların Türkiye’deki sözcülerinden de biliyoruz.

Yazının devamı şöyle:

“Türkiye’nin kuzey Irak’ta Kürt hareketine yönelik saldırı savaşı, Alman siyasetinde ve kamuoyunda büyük ölçüde cehalet ve ilgisizlikle karşılanıyor. TSK’nın komşu ülkenin kuzeyinde, orada ve Suriye’nin kuzeyinde yoğun hava saldırıları eşliğinde ilerleyişini ele alan az sayıdaki basında çıkan haberler, uluslararası hukuku ihlal eden işgali bazı açılardan küçümseme eğilimi gösteriyor. Bu, çoğunlukla, “yasaklanmış” Kürdistan İşçi Partisi PKK’ya yönelik basit bir “saldırı” olarak tanımlanıyor. Rusya devlet başkanı Putin’i Rusya’nın Ukrayna’ya karşı yürüttüğü saldırganlık savaşında Adolf Hitler’le kıyaslayan medya, Türkiye’nin kuzey Irak’taki saldırganlık savaşını meşru müdafa olarak gösteriyor”…

Yazının “Meşru Güvenlik Çıkarları” başlıklı diğer bölümünde Türkiye’nin 2018’de Kuzey Suriye’de yaptığı  “işgâle” “soygunlara”  “etnik temizliğe” “TSK’nın kullandığı kitle imha silahlarına” Batı ve Berlin’i o zaman da “sessiz kaldığı” suçlaması var.

Suçlamaları okuduğunuzda aşağıdaki sorular kaçınılmaz oluyor:

Batı; Trump, Merkel, NATO genel sekreteri Stoltenberg, Beştepe’den hangi tavizleri aldılar da sessiz kaldılar?

Beştepe’den Türkiye sınırında PKK devletçiğinin kurulmasına itiraz etmeyeceği tavizini mi aldılar?

Türkiye ile ilgili daha başka projeler söz konusu mu?

Beştepe ve NATO ülkeleri arasında çok ciddi pazarlıklar dönmeseydi sizce aşağıda iddia edilen suçlamalara Batı sessiz kalır mıydı?

İddia edilen suç listesi şu şekilde:

“Türkiye kuzey Suriye’nin Türk kontrolündeki bölgelerinde etnik temizlik yaptı.”

“Kürtler Afrin’de azınlık haline getirildiler.” “Ankara Suriye’nin diğer bölgelerinden Türkmen ve İslamcı kitleleri Afrin’e yerleştirdi,

sürgün edilen yüz binlerce Kürt mülteci kamplarında çürümek zorunda kalırken, Afrin’de Kürt nüfusu azınlık konumuna (yüzde 25 civarına) düşürüldü.”

“Türk işgaliyle İslamcı milisler keyfi mülksüzleştirmeler gerçekleştirdi,  muhalif kişilere yönelik yaygın işkencelerle, adam kaçırmalarla ve sayısız kadın tecavüz vakası gündeme geldi”…

İsrail medyası son zamanlarda “Türk hükümeti baskı ve etnik temizlik amacıyla Suriye’nin kuzeyinde gizli bir hapishane ağı işlettiğini” bildirdi…

NATO üyesi Türkiye muhalefet üyelerine ve Kürt nüfusuna karşı “sistemik bir şekilde” işlenen “korkunç suçlardan” sorumludur. Kuzey Suriye’deki yasadışı Türk işkence sisteminin bilinen yaklaşık 9.000 kurbanından 1.500’ünün “kaybolduğu” bildiriliyor…

Başka kaynaklarda Türkiye ile sayılanların dışında başka suç iddiaları da var…

Yazıda, merkezi Berlin’de bulunan düşünce kuruluşu Avrupa Dış İlişkiler Konseyi (ECFR)’nin, “yeni Gazze” diye tanımladığı “kuzey Suriye’deki Türk işgal bölgelerinde, Ankara’nın fiilen dört milyon kişiyi gözetim altında tuttuğu ve müttefik güçlerin buna göz yumduğu” raporuna da yer verilerek “Türkiye Kuzey Irak’ta da benzer bir işgâl bölgesi kurma peşinde olabilir” notu düşülmüş.

Tayyip Erdoğan’ın Barzani ile buluşmasının nedeni Kuzey Irak’ta “yeni genişleme süreci ile alakalı” yorumu getirilmiş.

Bağdat’ın Ankara’da Irak’ın geri çekilmesini isteyen bir diplomatik protesto notası verdiğinin, partisi Irak parlamentosunun en büyük fraksiyonu olan etkili Şii siyasetçi Mukteda es-Sadr, Ankara’yı sebepsiz yere Irak’ın bazı bölgelerini bombalamakla suçladığı vurgusuna yer veriliyor.

Yazıda, Erdoğan’ın yayılımcı politikaları nedeniyle eleştirileceği korkusuna gerek yok, şimdilik “Batı’nın Ukrayna savaşında Erdoğan hükümetine şimdilik ihtiyacı var” deniliyor.

Yazı da, Suriye hükümeti de suçlanıyor, “Kürt aktivistlere” göre, Suriye ordusu, Rojava’da Kürt öz yönetimini teslim olmaya zorlamak için “Halep’in Kürt bölgelerini ablukaya alarak açlığa mahkum ediyor”…

Almanya ne zaman Türkiye’yi sıkıştırmaya kalksa önce gazeteci, siyasetçi, sözde akademisyenleri ve sosyal medyayı konuşturur.

Ukrayna’da “Nazi güçlere destekle” öne çıkan  ve Orta Doğu’da “laik etnikçi Kürt müttefikler” üstünden  küresel güç olma heveslisi Berlin’in şu anki Türkiye sessizliği uzun sürmeyecektir.

Ordusu zayıflatılmış, kendi sınırlarında eli kolu bağlanmış Türkiye, NATO sözcüsü Almanya’nın tercihi.  Bölgede kendine güçlü ulus devlet Türkiye’yi rakip görmek istemiyor.

Alman düşünce kuruluşlarının bu küstahlığı Davutoğlu’gillerin Türkiye’yi bataklığın içine sokan sorumsuz Suriye politikalarının sonuçlarından kaynaklanıyor. Cesareti, NATO’ya her seferinde kayıtsız şartsız bağlılığını ilân eden Savunma Bakanı Akar’dan alıyorlar!

Türkiye, Beştepe’nin ülkenin temellerini derinden sarsan sığınmacı “projelerini” deşifre etme dışında, Batı güdümündeki Ukrayna’nın akıbetine uğramak istemiyorsa Suriye politikalarına acilen çeki düzen vermek zorunda.

Kaynak: German Foreign Policy, Die Ignorierte Invasıon (II), 21 April 2022

Almanya penceresinden ‘işgalci Rusya’, ‘İşgalci Türkiye’!

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

2 Yorum

  1. 23 Nisan 2022, 19:16

    kurt kurtlugunu puşt puştlugunu

  2. 23 Nisan 2022, 12:40

    Iyi bir analiz batının, batının ikiyüzlülüğünü anlatıyor

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!