Avatar
İsmet Hergünşen

NATO zorunluluk mu?

featured

İsmet Hergünşen yazdı…

İnsanlık geçtiğimiz yüzyılda iki büyük dünya savaşıyla tanıştı.

Birinci Dünya Savaşı ile ders çıkartılacak adımlar atılsa da sonraki yıllarda meydana gelen gelişmeler İkinci Dünya Savaşı’nın önüne geçemedi.

Savaşın ağır tahribatı yeni kavramları beraberinde getirdi.

Geçmişin aksine imparatorlukların yerini Ulus-Devlet, Egemenlik ve Güç Dengesi gibi ögeler yer alırken yeni dünya düzeninin taşları döşendi.

Dönemin en önemli atılımı, tarihin en uzun sıcak savaşsız sürecinin başlangıcı Avrupa Atlantik ekseninde karşılıklı kurulan ittifaklar ve kolektif savunma anlayışıydı.  

Bir tarafta NATO, diğer tarafta ise artık çöp olmuş Varşova Paktı vardı.

Türkiye, geçenlerde 75. yılını kutlayan Kuzey Atlantik İttifakı NATO’nun 1952 yılından beri üyesidir. 

Siyasi güç haline gelen örgütün en temel özelliği antlaşmanın 5. maddesi ve düşünce birliği içinde hareket etmesidir.

Üye ülkelerden herhangi birinin üye ülkeler dışında bir ülkeden askeri tehditle karşılaşması durumunda, örgüt üyeleri ortak savunma yapmayı taahhüt eder.

Tüm üye devletler birer oyla temsil edilir ve kararlar oy birliğiyle alınır. 

NATO stratejisi ve standartlarına göre hazırlanan Türk Ordusu, kendi ihtiyaçlarından ziyade müttefik önerilerine göre dizayn edilmiş, sonuçta her yönüyle dışa bağımlı bir hale getirilmiştir.

Bir kanat ülkesi olarak NATO bütünlüğünü sağlayan görevler ABD’nin Orta Doğu ve Doğu Akdeniz’deki çıkarlarını gözetir, Rusya Federasyonu’nun sıcak denizlere inmesini zorlaştıracak nitelikteydi. 

Avrupa’nın ekonomik kalkınmasını sağlayan Marshall Planı’ndan beklenen desteğin sağlanamadığı da gerçektir.

İttifaka katıldığı ilk günden bugüne kadar dünya istikrarı açısından büyük özveride bulunarak üzerine düşeni fazlasıyla yerine getirmiştir.

Hafızalara kazınan ise 60’lı 70’li yıllarda birtakım olayların sonucu çokça dillendirilen ¨Ne ABD ne Rusya ne Çin, ne NATO ne de Varşova tam bağımsız Türkiye¨ söylemiydi.

24 Ocak 1980 kararları ile Türkiye ABD ve Türkiye NATO ilişkileri asıl mecrasından çıkartılarak Türkiye ABD/NATO düzlemine oturtulmuştur.

Her iki tarafın iktidarları oluşan yeni durumdan her defasında faydalanma yoluna gitse de kaybeden ne yazık ki Türkiye olmuştur. 

Yunanistan’ın pakta dönüşüne olanak tanınması Türkiye’nin en büyük hatasıydı.

15 Temmuz FETÖ darbe girişiminde, ABD/NATO’nun davranışı da zihinleri yakacak türdendi.

İlişkiler siyasi, sosyal, ekonomik ve askeri bağlamda sorgulansa bile Türk halkı üzerinde kötü izlenim bırakan NATO’dan ayrılma düşüncesi gerçekleşmemiştir.

Son yıllarda uluslararası gelişmeler, özellikle bölgemizdeki çıkar çatışmaları, önümüzdeki yıllarda Türkiye açısından bir hayli önemli gelişmelere ve değişime neden olacağı işaretini vermektedir.

En önemli sorun; sahneye koyulan savaşlar da, alevlerin ortasında kalan ülkemizin güvenlik politikaları nasıl şekillendirilecektir?

Değişim emareleri verilen yeni dünya düzeninde ülkemize yönelik tehditler, MGK tarafından siyasi durum gözetilerek kamuoyu ile paylaşılmaktadır. 

Görünen o dur ki; Avrasya’nın tam kalbi durumunda olan Türkiye’nin güvenliğine yönelik en önemli riskler, 3. taraflarca kullanılan değişkenlik gösteren terör örgütleridir. 

Ukrayna Savaşı nedeniyle Rusya Federasyonundan saldırı beklemek kısa vadede mümkün görülmese de İran’dan bir saldırının olacağına şüphe ile yaklaşmak gerekir.

Terör örgütlerine ev sahibi konumunda olan Irak ve Suriye ise tam bir bilmecedir.

Bu ülkelerde olan gelişmeler de, NATO müttefiki bazı ülkelerin ülkemiz aleyhine olan tutum ve davranışları kendi ülkeleri adına yüz kızartıcıdır. 

Bölücü ve gerici örgütler fiili olarak önümüze sürülmekte, yaptırım, dayatmalar ve örtülü ambargolar ile ülkemizin yalnız bırakılma çabaları endişe vermektedir.

Hal böyle olunca, Türkiye’ye saldırı durumunda NATO müttefiklerinden tam destek sağlanacağı olasılığı düşüktür.

Diyelim ki; Türkiye NATO’dan ayrıldı.

Karşılaşabileceği sorunlar mı?

  • Ege Denizi’ndeki egemenlik ve haklar konusunda Türkiye’nin kabul etmediği Deniz Hukuku Sözleşmesi’nin dayatılması
  • Yunanistan’ın Akdeniz’deki yetki alanları konusunda iddialarına temel oluşturan Sevilla Haritası’nın gündeme getirilmesi
  • Montrö Boğazlar Sözleşmesi’nin sulandırılması
  • KKTC de fiili durum yaratılması
  • Sevr’in canlandırılmasıdır.

Zaten bu sorunlar ittifak içindeyken bile var diyenlere, Sun Tzu’dan bir sözü anımsatmakta yarar var.

¨Dostlarını kendine yakın tut, düşmanlarını daha da yakın¨

Küresel denklemde Batı Dünyası ile ilişkilerde Türkiye’nin yer aldığı tek ittifak olan NATO varlığını sürdürürken, yeni bir pakt henüz görünürlerde yoktur.

Şangay İş Birliği Örgütü ve BRICS’in NATO’ya alternatif olarak görülmesi de AB’nin kendi ordusunu oluşturamadığı göz önüne alındığında bir ütopyadır.

Son sözse; “Tam bağımsız Türkiye ekseninde NATO amaç değil araç olmalıdır.”

 

NATO zorunluluk mu?

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

4 Yorum

  1. 14 Nisan 2024, 11:02

    Kaleminize saglik.Turkiye nin Nato dan ayridiginda olusabilecek fiili durumlari guzel ozetlemissiniz.Evet Nato da kalalim ama asil cevap bekleyen soru;Abd gudumundeki Nato bizi ne zamana kadar pakt icerisinde tutacak?

  2. 13 Nisan 2024, 18:54

    Sonuçları açısından, bölgesel paktlar veya örgütler gerek doğu, gerekse batı eksenli olsun hiçbir zaman üye ülkelerin eşitliğine dayalı olarak bir işlevsellik sürdürmemişlerdir. Uluslararası pakt veya örgütler, asıl kuruluş amaçları ekseninde değil, daima güçlü olan ülke/ülkelerin çıkarlarına yönelik bir eksende işlev görmüşlerdir. Ellerinize sağlık.

  3. 13 Nisan 2024, 10:48

    Cok doğru bir analiz. Nato’dan ayrilmak ” Yağmurdan kacarken doluya tutulmak” özdeyişini hatırlatiyor.
    Halihazırdaki jeopolitik konumumuz ve milli gücümüz bu ayrılığa izin verecek durumda değil.

    • 20 Nisan 2024, 11:37

      Komutanım çok iyi noktalara deginmişsiniz Oyun o kadar büyük ki Osmanlı’dan Genç Cumhuriyet döneminden o kadar kuyruk acıları varki Türkiye’yi iyice bunaltıp hareket alanını kısıtlayıp kendi bakış açılarıyla duygulariyla hareket eden türkler düşüncesiyle bir öfkeyle natodan çikmamızi bekleyip bizi ortada korunmasiz birakma psikolojisine sokup iran israil planlarini devreye koyup Türkiye’yi de savaşa sokup istedikleri emellere ulaşmak ve herzamanki gibi demokrasi getirecegiz deyip böl parçala yönet sistemine sokup istedikleri gibi şömürüp at koşturmak yetmez mönroyu da delip geçmek emperyal Amerikanın hicbir zaman oyunu bitmez . Allahin izniyle Devlette Millette Kuvvaý_ı milliye gibi dimdik ayakda her daim 🇹🇷🇹🇷

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!