Avatar
Mustafa Önsel

RAND’ın raporuna göre kral kim olacak?

featured

15 Temmuz’da Marmaris’te Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı almaya giden grubun başında bulunan eski Tuğgeneral Şahin Sönmezateş, 25 Mayıs 2017’deki duruşmada, ‘Cesur Yürek’ filmine atıfta bulunup, filmin İskoç kralı adına İngilizlerle savaşan kahramanının, final sahnesinde boğuştuğu maskeli İngiliz’in, maskesi düşünce adına savaştığı İskoç Kralı çıktığını, kendi durumunun da filmdeki kahramana benzediğini ifade etmişti.

Bunun üzerine Mahkeme Başkanı Oğuz Dik, “Sizin kralınız kim?” diye sormuştu.

Sönmezateş de, Ağustos ayının başında başlayacak olan Akıncı Davasını işaret ederek, “Müsaade edin onu açıklamayı Akıncı’ya bırakalım” demişti.

Ne sonraki Akıncı davasında ne de başka bir duruşmada, ne Sönmezateş ne de bir başka sanık kraldan bahsetti. Hep neden diye sordum kendi kendime. Bir şey mi bekliyorlardı, bir işaret mi almışlardı. Bilemiyorum.

Bu girişten sonra gelelim yazımın esas konusuna…

RAND’IN 1996 RAPORU?

Geçtiğimiz hafta birkaç sarsıcı olay yaşadı ülkemiz. Bunlardan biri belki de en önemlisi olan ve gladyonun en azından önemli bir koluna işaret eden Enver Altaylı iddianamesi, diğeri ise ABD derin devletinin yol göstericisi RAND Corporation’un Türkiye raporu idi.

Ancak çok önemli bu iki olay da Elazığ’da yaşanan elim deprem faciası nedeniyle gölgelendi. Bu vesile depremde canlarını kaybeden vatandaşlarımıza rahmet yaralılara acil şifa diliyorum.

Altaylı ile ilgili iddianame konusunu başka bir yazıya bırakıp, RAND’ın raporundan bahsetmek istiyorum.

RAND, yukarıda da değindiğim gibi herhangi bir düşünce kuruluşu değil. ABD’nin derin siyasetini belirleyebilme gücüne sahip. 1700’den fazla uzman çalışanı bulunuyor.

Bugünkü raporunun önemini anlamak için sizi biraz geriye, 1996 yılına götüreyim. O zaman da Türkiye ile ilgili bir rapor yayınlamıştı RAND. Refahyol hükümeti iktidardı.

Seçimlerden birinci parti olarak çıkan Refah Partisi içinde hiçbir sorun gözükmüyor, Genel Başkan Necmettin Erbakan tartışılmaz gözüküyordu. Refah partisi ilk defa hükümete birinci parti olarak ortak oluyor, Erbakan da ilk kez Başbakanlık koltuğuna oturuyordu. Refah çizgisindeki bir parti için büyük bir zaferdi bu. Bunu sağlayan da elbette Erbakan’dı.

İşte RAND tam da o sırada öyle bir rapor yayınlamıştı ki. İslam’a vurgu yapılıyordu ama ılımlısına. Radikali bir yana, gelenekseline bile çok tahammül edilemeyeceğine işaret ediyordu. Buradan kasıt elbette emperyalizmle uyumlu bir “İslam’dı.”

Erbakan buna yanaşır mıydı? Kendi sistematize ettiği milli görüş gömleğini çıkartır mıydı? Çıkartmayacağını düşünüyorlardı ki böylesi bir durumda Refah Partisi içinden “yenilikçi hareket” çıkacağına vurgu yapıyor, bu hareketin liderinin de Recep Tayyip Erdoğan olabileceğini, ileride de iktidarı ele geçireceğini işaret ediyorlardı. Bir başka vurgu da Abdullah Gül’e idi.

Nihayet Ağustos 2001’de, RAND’ın işaret ettiği Erdoğan, Milli görüş gömleğini çıkarttık” diyerek Adalet ve Kalkınma Partisini kurdu. Parti 15 ay gibi kısa bir süre sonra da iktidar oldu.

Sonra yaşananları hepimiz biliyoruz. RAND olacakları 5 yıl önceden bilmişti. Yani RAND ne diyorsa oluyordu! Dedim ya RAND herhangi bir düşünce kuruluşu değildi!

Neyse gelelim yazar kadrosunda FETÖ’cü kaçak polis Ahmet Yayla’nın da bulunduğu RAND Corporation’ın, geçtiğimiz günlerde yayınlandığı 276 sayfalık rapora ve raporda en özetinden neler dendiğine…

‘ANAHTAR MUHATAP’

RAND, açıktan ABD müstemlekesi bir ülkeden bahseder gibi bahsettiği Türkiye’nin, iç siyasetine ilişkin kabulü mümkün olmayan şeyler ifade ediyor raporda. Tıpkı 1996’da olduğu gibi. Fark sadece aktörlerde. O gün lider olarak işaret ettiği Recep Tayyip Erdoğan’ı bugün karşı cepheye oturtmuş. Bu arada Fetullah Gülen’in “Sufi İslami hareketin gönüllü sürgün lideri” vurgusuyla övülmesi de önemli.

Raporda önem arz eden başka ne var, aktarayım; “2023 seçimlerinde demokratik muhalefet adı altında diğer partiler koalisyon kurarak iktidarı ele alabilir. ABD, NATO ve AB ile iyi ilişkiler geliştirebilirler. Bunun için de ABD inisiyatif kullanmalıdır.”

Rapor, görüldüğü gibi direkt, içişlerine müdahale edilsin diyor. Kabul edilemez bir şey, ancak ABD’nin ama örtülü ama açıktan hep yaptığı bir şey bu!

Raporun bence çok daha önemli bölümü Savunma Bakanı Hulusi Akar’ı işaret ettiği bölüm. Ondan stratejik ilişkilerin geliştirilmesi için en önemli adres olarak bahsettikleri bölümde özetle; “Rusya’yı dengelemek için NATO üzerinden Türk ordusuyla sürekli angaje olunmalı, Milli Savunma Üniversitesinin müfredatının geliştirilmesine yardımcı olunmalı ve TSK’nın ABD’deki okullara öğrenci subay göndermesine devam etmesi teşvik edilmeli, Milli Savunma Bakanı’nın Türkiye’de giderek artan önemi ve ‘anahtar muhatap’ rolü dikkate alınmalıdır.”

Bana göre raporun en anahtar yeri, bu “anahtar muhatap”ın geçtiği cümle. İlk bakışta tuhaf bir yaklaşım gibi durmuyor mu? Çünkü bahsi geçen şahıs hükümetin sadece bir bakanı.

Evet, yüzeysel bakınca böyle düşünmek mümkün!

Ancak Hulusi Akar’ın özgeçmişini, ilişkilerini, ulaştığı noktaya gelirken yaşanan hayatın doğal akışına aykırılıkları bilirseniz aslında hiç de garipsemezsiniz. Hatta buradan kallavi bir yazı da çıkartabilirsiniz.

Devam edelim…

Rapordan sonra sosyal medyada FETÖ’cü hesapların mutlulukları paylaşımlarına yansıdı. Azımsanmayacak bir kısmı Hulusi Akar’ı savunmaya kadar vardırdı işi. Bu da ilginç gelebilir.

Raporun çıkışından hemen sonra, Doğu Akdeniz’e tam angaje olmuşken, Hulusi Akar, Yunanistan’ın Ege’deki 16 adayı Lozan’a aykırı biçimde silahlandırdığından bahsederek, bunun kabul edilemeyeceğini ifade etti.

Haklı mıydı? Sonuna kadar!

Söz konusu adalarda en azından 7-8 yıldır askeri üsler kurulduğu biliniyor. O zaman sormazlar mı, 2015’ten itibaren önce Genelkurmay Başkanı sonra da Milli Savunma Bakanı olarak görev yapıyorsunuz. Bu gerçeği yeni mi gördünüz? Bu ne yaman zamanlama…

Bu ve benzer çıkışların halka yönelik bir nevi “PİAR” çalışması gibi algılanacağı açık. Cami yaptırma ve açma, komuta kademesi ve kameralar eşliğinde bir sabah namazı vakti camide boy gösterme vb faaliyetlerle muhafazakâr seçmene mavi boncuk dağıtırken, Ege adaları söylemiyle milli hassasiyetleri yüksek kesimlerin de gönlü hoş ediliyor gibi duran bir çıkış.

Ama Doğu Akdeniz’deki yoğunlaşmayı da zayıflatan bir yaklaşım.

Çok daha fazla şeyler söylenebilir Hulusi Akar’ın faaliyetleriyle ilgili.

Bu arada ABD’nin NATO üzerinden işbirliğini sürdürmek istediği TSK’da, 2017 yılından itibaren terfi, emeklilik ve diğer şekillerle tasfiye edilenlere bakıldığında, neler yapılmak istendiğini daha iyi anlaşılabilir. Bu süreçte yapılanların Hulusi Akar’ın tasarrufu dışında olması düşünülemez.

Eh, bütün bunların sonucudur “anahtar muhataplık.”

Sonuç olarak;

RAND’ın raporundan en net anladığım, Recep Tayyip Erdoğan’ın yeni rapordaki rolü, önceki rapordaki Erbakan’a benziyor. Ya geçmişteki o raporda Erdoğan rolü, yeni raporda kime verildi?

Yani RAND’ın yeni raporuna göre Türkiye’nin “yeni kralı kim olacak?”

Bunlar bir yana da, söz konusu rapordan sonra birden aklıma yazımın girişinde aktardığım Sönmezateş’in 2017 yılındaki ifadesi geldi. Hani Cesur Yürek filminin finalinde ortaya çıkan ve İngilizlere hizmet eden İskoç kralına vurgu yapmıştı ya!

Mutlaka sorulmalı ona/onlara “Sizin kralınız kim? Açıklayacağız demenize rağmen neden açıklamadınız? Neyi bekliyorsunuz?”

Hani, belki o kralla, RAND’ın işaret etmeye çalıştığı kral pişti olur, kim bilir?

RAND’ın raporuna göre kral kim olacak?

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

8 Yorum

  1. Amerikanın huyudur zaten önce parlatır, işi bitince imha eder.

  2. Kral imamoğluydu şimdi yüksek ihtimal davutoğlu takımından biri olucak.
    Sadrazam hulusi akar

  3. 30 Ocak 2020, 10:33

    Hulusi Türk olmayanları çok sever, birgün nato birliğinde görevli iken spor için yaptığı yürüyüş esnasında, spor kıyafetle koşmakta olan bir rütbeli personele denk geliyor, bizim hulusi bu kişiyi yabancı ülkelerden birinin personeli zannederek “Hi!” diyor, koşan kişide “Sağol!” diyerek cevap veriyor. Bizim hulusinin tepkisi aynen şöyle ” Tüh Türkmüş AMK”. Açık açık yazmadım anlayan anlamıştır, hulusiyi tanıyanlar da ağzının bozukluğunu gayet iyi bilir.
    Burada anlatmak istediğim asıl konu, bu kişinin yabancılar karşısındaki ezikliği, kendi devrelerini bile fırçalayan, küfür eden birisinden kendinden düşük rütbelilere tahammülü dahi olmayan bir kişiden bahsediyoruz, hulusideki bu yabancı sevdası ve ezikliği ona herşeyi yaptırabilecek seviyededir.

  4. Selam,
    ABD’ye eğitime giden subaylardan bazıları seçiliyor. Kariyer danışmanlığı gibi bir görüşmeye çağırılıyorlar. Bir kadın, üstü kapalı teklif yapıyor, albümü var, bak bunlar bizim eski öğrencilerimiz diye gösteriyor. Hepimizin tanıdığı anlı şanlı insanlardan bir grup. Samimi bir arkadaşım anlattı, birebir yaşadığı olay.
    Hikaye aynı, el veriyorlar, değilsen önce kurmaylık, hülle şeklinde tayinler, NATO kadrolarında daimi görevler, kariyer (yüksek lisans, doktora, özel görevlere yönelik eğitim etiketi), 3 sene kurmaylıktan, 1 sene yüksek lisanstan, 1-2 mümtaz, 40 lı yaşlarda general olacak prensler. Uzun yıllar kıtalara bulaşmadan, mümkün olan en az sürede küçük kıta komutanlıkları yaparak(Tk.Bl.K.lığı yapmadan, 2 yıl Tb.K.lığının ikinci yılını ya TSK Akademisi eğitimine, ya yurt dışı daimi göreve denk getirerek) kısaca aradan sıyrılarak, yurt dışı imkanlarını sonuna kadar sömürerek(tazminat, çocukların eğitimi v.s.) Cem Gürdeniz Amiralin güzel bir yazısı vardı bununla ilgili. TSK içinde kapalı bir kurmay kastı yaratıyorlar, Atlantikçilik burdan yürüyor. Güneydoğuda çok kalmış biri mesela, Tümgenerallikten öteye geçemez, nadirdir. Bu kast içinde yıllara sair zaten her türlü yafta, etiketle damgalanıp, deneniyor, zorlanıp ayıklanıyorlar. Saklanmak zor, bazıları (!) Korg. iken yakalanıyor, oraya kadar saklanabilmiş. Hem o hem çok meşhur birilerinin hayat hikayelerini, yıl yıl incelerseniz, yukarıda saydığımdan farklı olmadığını görürsünüz. Kişilik ve karakterleri de kamuoyunun bildiği gibi değildir, ilginçtir kimse de deşifre etmiyor, kurum kültürü olsa gerek.
    TSK eğitime adam göndersin hikayesi, bu dediğim işte.
    Klikler, gruplar hep vardı, FETÖ yokken de vardı. Hülle, adam kayırmacılığı, soru verilmesi hep vardı. Belki FETÖ gibi aleni değildi, ama herkesin meseleden terse yattığı sene, nedense bazılarına, abileri, ona çok benzeyen mesele çözdürmüş olurdu. Zaten 60-65 lerle akademi kazanılan yıllarda birinin 3-5 sene sırf rahat bir göreve verilmesi yeter de artardı. Bunları konuşmuyoruz tabi, cehennemi gördükten sonra pek kıymeti harbiyesi kalmadı bu mevzuların.
    Sönmezateş hikaye anlatıyor. Kastettiğinin işin içinde olması olmaması neyi değiştirir. Akıncıdaki yeni ÖKK Kur.Bşk. Alb.O.K. ile sürekli irtibat halinde, O.K. aynı zamanda gelmeye çalışan Semih Terzi ve ÖKK’da bekleyen Alb.Ü.B. ile irtibatta. Yanında Genkur temsilcisi yeni Disiplin Kanunu ekibinden, aynı zamanda Ahmet Erdoğan’ın raporunu ikinci kez tekrar eden Alb.M.B.A. var harita başında. Genkur’da Alb.C.T., Alb C.T., Alb. Ö.Y. Partigöç’ün ekibi. Bu saydıklarımın hepsi sınif arkadaşı, hepsi sivil kaynaklı. EDOK.K.’nı evden alan da aynı. Kısaca hepsi FETÖ, bilmiyor mu Sönmezateş, biliyor, ikbal düşkünlüğünü kendine bile itiraf edemeyip, konuşursam herkesi yakarım havalarına giriyor. Ondan önce gelen ekip kimmiş, niye bekletilmiş falan filan. Sırf etiket, sırf kuru gürültü.
    Ne anlatıyor bu diyenler için derliyorum. 326 generalin 130’u FETÖ’cü çıkmış. O gece karşı koyanları say, Ümit Paşa, Yavuz Paşa, Yılmaz Paşa, gel Ankara’ya Zekai Paşa, Yıldırım Paşa bir iki de şaibeli isim, gerisi nerede, kapıcı dairesinde, evinde istikamette kayıp. 130 general amiralin, -ki çoğu Tug.K.eşidi FETÖ ve yandaşı, karşı koyan da pek yok, niye başarısız oldu. Bir, uzaydan gelenler kıta yönetemez, birliği Bl.ve Tb.K.yönetir, çıkmıyorum derse feriştahı çıkaramaz. İki, bu ordu milletine kurşun sıkmaz, siyasetten de, yıldız savaşlarından da nefret eder, özü Atatürkçü Anadolu insanıdır, kendi üzerinden yapılan plan projeden hazzetmez. Kara Kuvvetleri olmadan, Kara Kuvvetlerinde de Bl.K. olmadan, generalle, F16 Kobra pilotuyla, karargahtaki kurmayla, tayin sicil subaylariyla, istihbarat İHA cılarla, mümtaz terfili prenslerle, harbiyeliyle, askeri lise öğrencisiyle, sınıf subayı v.s. darbe olmaz. Yani, bütün sınav, sicil sistemini, seçim sistemini by pass yaparak piramidin tepelerine, bütün kaymak kadrolara çöreklenmişler, altta icra makamlarında, amele kadrolarda yoklar, kime kalmış oralar, Atatürkçü bir gruba dahil olmayan ezilmiş, dışlanmış, 3 kere şarka, aralarda da geçici görevle operasyonlara giden, bi Afganistan ya da K.Irak’a geçici göreve seçilirse bunu hak bayram sayan tayfaya. Teknik hata.
    Uyuzdur bunlar, tek tük liderlik kaabiliyeti olanları da zaten o gece başrolde. Glzli ses kaydı, isimsiz ihbar mektubu, ayak kaydırma, itibar suikasti, gizli toplantı haberleşme, baskılanmış, garip tuhaf kişilikler ilişkiler. 1.Ordu bölgesini organize etmeye Maraş’tan U.Ş.gelmiş, heryerde toplantı yapıyor, görüntüleri var. Tug.K.makamına kasılmış sivil, karşısında Tug.K.Ö.A. esas duruşta duruyor. U.Ş. 93 lü, Ö.A. 88’li general bi de kendi makamında. Rezil bir grup işte. Kim kimden neye gore kıdemli belli değil, krala takılmamak lazım, belki de o gece Akıncidakilerden bir Bçvş.’dur kral, inanırım yani.
    Saygılar

  5. 29 Ocak 2020, 09:32

    Mustafa bey desteklediğiniz Ekrem İmamoğlu yeni kral olabilir mi ?

  6. RAND nifak sokmuş oyuna gelmeyelim… Hulusi Akar , başarılı , hükümet başkanı ile , TSK ile uyumlu bir savunma bakanı…

  7. 29 Ocak 2020, 05:45

    O Rand raporlar fetöcülere moral-takviyesi yapmak için yazılır ve yayımlanırlar. Şerîatçılar IMF-karşıtı Millî/Ulusal-Ekonomi-Cephesi’nin vazgeçilmez onursal üyeleridir. Ilımlı (fetöcü) vâliler bile dâvet edildikleri kurdele-kesme merâsimlerine gitmemezlik “Gönderin bakiiim şu fabrikanın (tesisin) Dünyâ Bankası onaylı fizibilité raporunu” diye etmezler etmemişlerdir. Rand bunları da bilir ama yazmaz yayımlamaz.

  8. ” Kral kim olacak?”
    Hulusi Akar ‘a soralım…
    Hazır yakalarsanız bir de şunu sorun : Daha kurmay subay bile değilken Londra’da A. Gül ile nereye gitti ve neden gitti?

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!