Yeni Şafak yazarı Karagül’ün müjde beklentisi kursağında kaldı

featured

Erdoğan’ın ‘KKTC’de müjde vereceğini’ söylemesinin ardından Yeni Şafak yazarı Karagül, bazı ülkelerin KKTC’yi tanımasından, Siha üssü, deniz üssü gibi varsayımlarda bulunmuştu.

Cumhurbaşkanı ve AKP Genel Başkanı Erdoğan’ın ‘müjde’ olarak KKTC Cumhurbaşkanlığı ve Meclis Külliyesi yapılacağını duyurması bazı ‘gazetecileri’ boşa düşürdü.

Onlardan birisi de Yeni Şafak yazarı İbrahim Karagül. Erdoğan’ın ‘müjde’ duyurusu sonrası gaza gelen Karagül, Yunanistan ve Rum yönetiminin telaşta olduğunu savunarak bazı ülkelerin KKTC’yi tanıyacaklarını iddia etmişti.

İşte Karagül’ün dünkü yazısından bir bölüm:

Cumhurbaşkanı Erdoğan, bugün KKTC’ye gidiyor. Cumhurbaşkanı’nın “Bir müjdem olacak” ifadesi üzerine herkesin dikkati bu ziyarete kilitlendi. Özellikle Atina, Rum yönetimi ve KKTC’deki Rum yanlısı muhalefeti ciddi bir telâş aldı.

Erdoğan’ın “müjde” ve “barış mesajı” kelimelerini aynı konuşmada kullanması, açıklanacak “müjde” ile ilgili tahminleri genişletti. Azerbaycan ve Pakistan’ın KKTC’yi tanıması herkesin ortak beklentisi hâlini aldı. Ziyaret öncesi Azerbaycan ve Pakistan heyetlerinin KKTC’yi ziyaretleri bu ihtimali öne çıkardı.

Bunun dışında; Rumlara “Maraş’taki evlerinize dönün” çağrısı ile Geçitkale’ye SİHA üssü, Gazimağusa’ya da deniz üssü projelerinin açıklanması var.

D. Akdeniz’de doğalgaz? Türkiye’nin olağanüstü jeopolitik atılımları var..
Ayrıca, dünyanın en kritik doğalgaz alanı haline gelen, büyük güç çatışmalarının zirveye çıktığı Doğu Akdeniz’de doğalgaz bulunduğunun ilân edilmesi ve Türkiye’nin bir anda hesapları sıfırlaması ihtimali de var. Bir Karadeniz müjdesinin Akdeniz’den açıklanması var.

Irak ve Suriye’nin kuzeyinde baskın bir varlık inşa eden, Libya iç savaşını tersine çeviren Türkiye, çok geniş coğrafyada olağanüstü jeopolitik adımlar atıyor. Her hareketi, her girişimi, her ittifakı ya da ayrışması iyi düşünülmüş, iyi planlanmış adımlardan oluşuyor. Popülist görünenlerin bile arkasında bir akıl, bir hesap var.

Türkiye adeta bir coğrafya dizayn ediyor. Orta ve Kuzey Afrika’dan Basra Körfezi’ne, Balkanlar’dan Hazar’a, Karadeniz’den Güney Asya’ya kadar Türkiye’nin “parmak izleri, ayak izleri” her yerde hissediliyor.

Her ne kadar münferit, ikili ilişkiler gibi algılasak da Türkiye, yeryüzünün ana ekseninde, Orta Kuşak’ta çok katılımlı, çok ortaklı bir şey deniyor. Yeni bir kimlik, yeni bir güç alanının temellerini atıyor.

Bu etki bir bakıyorsunuz Moğolistan’da, bir bakıyorsunuz Pakistan’da, bir bakıyorsunuz Orta Asya’da, Kuzey ve Orta Afrika’da, yakın ve orta uzaklıktaki ülkelerde bir bir karışımıza çıkıyor.

Orta Asya kapısı açıldı. Yeni hazırlık yapılıyor.
Karabağ zaferiyle Anadolu-Orta Asya kapısını açan (koridor işlemezse yeni müdahale gelebilir) Türkiye, elini uzattığı bütün bölgelerde kalıcı, geleceğe dönük temeller atıyor.

Mesela; Türkiye, Azerbaycan, Pakistan, Kırgızistan, Moğolistan, Özbekistan, Kazakistan özel harekât birliklerinin günlerce süren tatbikatları, sadece bir eğitim meselesi değil, bir şeylerin ilk adımıdır…

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “KKTC’de vereceği müjde” ne olursa olsun, bu büyük hesabın bir parçası olacaktır. Çünkü her adım, her müdahale, her girişim, her söz, her iddia, her ortaklık artık bu amaca yöneliktir.

Bu yüzden ben, atılan her adımın o resmi nasıl tamamladığını, kareleri nasıl bütünleştirdiğini izliyorum. Çünkü her kare bir haritadır. Her cümle bir hesaptır. Her girişim bir jeopolitik dönüşümdür.

Atina’nın, Rumların, KKTC’deki Rum yanlısı muhalefetin telâşı boşuna değil. İçerideki muhalefet blokunun da.

Düşünün; “Akdeniz’de doğalgaz bulduk” dese, Fransa’dan İsrail’e, Almanya’dan BAE’ye herkes paniğe kapılacak. “Maraş’taki evlerinize dönün” dese, Rumların bütün tezleri çökecek, bazı Rumlar kendi hükümetlerini bile dinlemeyecek, koşup gelmek isteyecek.
“Azerbaycan ve Pakistan KKTC’yi tanıdı” dese, Kıbrıs Barış Harekâtı’ndan bu yana en köklü jeopolitik adım atılmış olacak. Akdeniz denklemi değişecek, etkisi Çin sınırına ve Londra’ya kadar hissedilecek.

“Geçitkale’ye SİHA üssü” dese; Libya ve Karabağ’da SİHA’larla savaş tarihini değiştiren Türkiye, Akdeniz’in doğusunda da batısında da en etkin güç haline gelecek.

“Gazimağusa’ya deniz üssü” dese; Doğu Akdeniz’e neredeyse tam hâkim olan Türk donanması, Akdeniz’in en güçlüsü haline gelecek, Lazkiye’den İsrail kıyılarına kadar Akdeniz’in karşı konulmaz gücü olacak.

Terör koridorunu denizden vurmak. İmparatorluklar aklı geri dönmüştür!
İran sınırından Akdeniz’e terör haritası çizenleri Irak’ın kuzeyinde, Suriye’nin kuzeyinde vurduk, durdurduk, hesaplarını dürdük. Sonra denizden abluka başlattılar. İşte şimdi denizde de defterleri dürülmüş olacak.

Dedim ya; Türkiye’nin en küçük adımı bile yüzyılların siyasi aklıdır, ince hesaptır, gelecek planlamasıdır. İmparatorluklar aklının 21. yüzyıla taşınmasıdır. İşte her “müjde” aslında budur.

Dedim ya; “21. yüzyılın sürprizi Türkiye”dir. Adım adım o sürprizleri izliyoruz işte.”

Yeni Şafak yazarı Karagül’ün müjde beklentisi kursağında kaldı

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

4 Yorum

  1. RTE’nin verdiği ve vereceği tüm müjdeler, Cengiz holdinge çıkar

  2. yaglama edebiyatinda yeni bir esik. bu arkadas 100 sene once yasasaydi “gazeteci” degil dalkavuk olurdu.

  3. Avucunuzu yalayın Erbakan hoca fetih yapar akp bina beton ihale saray

  4. Müjde yeni meclis binasıymış.
    Bence D.Akdeniz sondaj gemilerinin çekilmesi ile çoktan satıldı.

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!