Bölgemizin olimpik spor olayı XIX. Akdeniz Oyunları geride kaldı. 1951’de İskenderiye’de ilki yapılan oyunlar düzenli şekilde 4 yılda bir yapılarak günümüze kadar geldi.
Dünyada ve dolayısı ile bölgemizde gerçekleşen harita değişiklikleri alanı genişletmese de katılımcı ülke sayısını artırdı.
Son oyunlara 26 ülke katıldı.
Portekiz gibi Akdeniz’e kıyıdaş olmayan, Andorra, San Marino, Sırbistan, Kosova ve Makedonya gibi değil Akdeniz’e hiçbir denize kıyısı olmayan ülkeler coğrafik konum nedeniyle oyunların katılımcısıdır.
Son oyunların madalya tablosuna bakıldığında 26 ülkeden yalnızca ikisinin (Andorra ve Lübnan) madalya tablosu dışında kaldığı görülmektedir. Andorra, küçük bir dağ devletçiğidir. Madalya alamaması kadar doğal bir durum yoktur. Lübnan ise yaşamakta olduğu ağır ekonomik kriz nedeniyle kürsü dışı kalmıştır denebilir.
Ülkemiz açısından bakıldığında altın madalya sayısı bakımından 2013 Mersin’deki başarının yinelendiği görülür. 1971’de İzmir’deki ilk ev sahipliğimizdeki dördüncülüğün üzerinde olduğumuzu da not edebiliriz.
Son 3 güne kadar önünde olduğumuz İtalya’ya geçilsek de bu durumu doğal karşılamalıyız. Bir spor devidir İtalya. Hemen her spor dalında önümüzde yer almaktadır. Bu nedenle İtalya’nın hakkını teslim etmek gerekir.
Buna karşılık Fransa, İspanya, Sırbistan, Hırvatistan ve Slovenya gibi spor devlerini geride bırakmış olmamız övgüye değerdir.
Niceliği bir yana bırakıp niteliğe değinmek gerekirse!
Son oyunlara yansıyan ülkemizin madalya tablosundaki ikinciliği niteliksel bakımdan değerlidir. Bilindiği gibi Türkiye’nin öteden beri başarılı olduğu güreş, boks, halter ve uzak doğu sporlarıdır. Son yıllarda aşama sağladığımız jimnastik, yüzme ve atletizm ana sporlar olarak ayrıca değerlidir. Okçuluktaki başarılarımızın sürüyor oluşu da önemlidir. Badminton’da ve atıcılıkta alınan altın madalyalar göz ardı edilmemelidir.
Köklerimizin atlı çoban kültürüne dayanıyor oluşu binicilikte de başarılı olmamızı kaçınılmaz kılar. Her nedense adımız bile geçmemektedir bu alanda.
Keza eskrim de başarımızın eksik kaldığı bir başka spor dalı olarak kendini göstermeyi sürdürmektedir.
Bir de denizcileşememeye koşut yelkendeki yokluğumuz eklenmeli olumsuzluk listesine.
Takım sporlarına değinmiyorum bile. Bu türden olimpik ortamlarda olsalar da olur olmasalar da.
Özetle, her alanda geriye giden ülkemizde iyi giden bir şeyleri mumla ararken Akdeniz Oyunları’ndaki başarıların ilâç gibi geldiğini söylersem abartmış olmam diye düşünüyorum.
Hoşumuza gitsin ya da gitmesin. Böylesi bir başarıdan spor yönetimine pay çıkacaktır.
Aslan payı hiç kuşkusuz zeki, çevik ve ahlâklı sporcularımızındır.