Ceyhun Balcı
Ceyhun Balcı
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Manşet
  4. Suçlu (kim)ler?

Suçlu (kim)ler?

featured

Ceyhun Balcı yazdı…

Önlenebilir ya da önlenemese de erken uyarı ile can yitimsiz atlatılabilecek yangında onlarca ölüm yetmemiş gibi “suçlu arayışı” üzerinden yürütülen düşmanca yaklaşımların utancıyla sarmalandık.

Toplumu ortadan ikiye bölen, parti devleti aracılığıyla yargı, yönetim ve medya erklerini vicdansızca ve insafsızca kullanan bir iktidarın varlığını unutmamak gerekir.

Yaşanan her iyiliğin kendisinden kaynaklandığını öne süren iktidarın olumsuzlukları siyasi karşıtlarına yükleme konusunda ustalaşmış olduğunu izliyoruz.

İktidarın suçlu arayıp bulma telaşına inat çok konuşulmayana, üzerinde durulmayana bakmak gerek.

Bu yangının nedenini ararken toplumsal kötü alışkanlıklarımızı göz ardı edemeyiz.

Tıpkı depremde, selde, maden ve trafik cinayetlerinde olduğu gibi.

Türkiye’nin son çeyrek yüzyılına damga vuran iktidarın bu ve benzeri felaketlere çağrı çıkartan tutumunu biraz da toplumun geniş kesimlerinden kaynaklı isteklere bağlamak gerekir.

Tarlası olanın taşınmazının yerleşime açılmasını dört gözle beklemesi ya da dere/göl yatağına yerleşmekte sakınca görmeyen toplumsal yaklaşım göz ardı edilemez. Üstelik bu gibi kötü alışkanlıklar partiler üstü bir eğilimden kaynaklanmaktadır.

İnşaat işini ülkenin kutsalına dönüştüren iktidarın bu eğilime yapılaşma önündeki engelleri temizleyerek eşsiz katkı verdiği açıktır.

Yangın yönetmeliğinde yapılan değişiklikle yangının olmazsa olmazı itfaiyeyi devre dışı bırakması başka nasıl açıklanabilir? Her ne kadar itfaiye dendiğinde akla ilk söndürme gelse de gerçekte itfaiye yangının önlenmesi bakımından da önemli bir kurumdur.

İtfaiyenin akılcı ve bilimsel denetimiyle çok sayıda yangın daha çıkmadan önlenebilir.

Aklı ve bilgiyi itfaiyeyi ortamdan uzaklaştırarak dışlayanların son yangında akıllarına ilk olarak itfaiyeyi ve belediyeyi getirmiş olması anlamlıdır.

Bu felaket nedeniyle çoktan istifa etmiş olması gereken turizm bakanının da olay yerine varır varmaz otelin yangın “merdiveni vardı” tümcesini kurması en azından sorumlunun telaşı olarak değerlendirilmelidir.

Aklın, bilginin ve kültürün üzerine kurulmuş olan cumhuriyetin aşındırılması sonuçta aklımızı kullanma yetimizin zamanla yitimi olarak yansımıştır yaşama.

Başka deyişle cumhuriyetten uzaklaştıkça aklın gereklerini yerine getirmekten de uzaklaşmışızdır.

Bu durumun yaşamımıza olağan yansıması biri diğerini izleyen felaketler ve yıkımlar olmuştur.

Buna bağlı olarak da koca Türkiye bir ağıtlaşma ve ağlaşma yerine dönüşmüştür.

Cumhuriyeti yeniden kurmak ve böylelikle aklı gündelik yaşama egemen kılmak yaşamsal önemdedir.

Akla ve bilgiye yeterli önemi vermeyen toplumların bilgi çağında kalkınması düşten öteye geçmeyecek bir beklentidir artık.

Aklın ve bilginin kullanılmadığı koşullarda bırakın kalkınmayı toplumların sağkalımı bile olanaksızdır.

Gündemimizden hemen hiç eksik olmayan her felakete nedensellik üzerinden bakılacak olursa bu durumdan kurtulmanın biricik yolunun aklımızı kullanmaktan geçtiğini saptamak zorundayız.

Kişisel ve dar grupsal çıkarları toplumsal olanların önüne geçirenlerle baş etmedikçe yüzümüzün gülmesi olası görünmemektedir.

Vurguyu yineleyerek bitirelim!

Suçlu kim(ler)?

Bolu’da yaşanan olayın baş sorumlusu turizm bakanlığı ve dolayısı ile de turizm bakanıdır. Demokratik bir ortamda bir gün bile görevinde kalmaması gerekirdi.

Diğer yandan, bu sonuca aklını kullanmaktan vazgeçmiş, küçük çıkarlarını her şeyin önüne geçirmiş toplumun katkısı göz ardı edilmemelidir.

Suçlu kim diye sorgulanırken toplumun aynaya bakması gereği gün gibi ortada durmaktadır.

Sözün özü!

Aklı ve bilgiyi yük olmaktan çıkartıp, yaşam rehberine dönüştürmek ivedi gerekliliktir.

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Giriş Yap

Veryansın TV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun!