Erdem Atay yazdı…
Şimdi soracağımız soruların yanıtları gizem perdesini de ortadan kaldıracak. Fakat yanıt verebilecek biri var mı, işte ondan şüpheliyim.
Biz önce yeni bilgileri anlatalım. Sonrasında sorularımızı sıralayalım.
Biliyorsunuz artık, Türkiye 4 gündür CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun atadığı danışmanı konuşuyor.
Perinaz Mahpeyker Yaman krizi sonrası yeni ve özel bilgiler şunlar:
– Perinaz Mahpeyker’in danışmanlık görevinden 4 Haziran’da alındığına dair resmî bir belge yok. Sadece ‘tüm danışmanlarla ilgili’ bir belge var. Halbuki CHP yönetimi bu belgeyi açıklayacağını söylemişti. Öyle bir açıklama yapılmadığı gibi, belge de ortaya konmadı.
– Perinaz Yaman, 4 Haziran sonrası, yani Kılıçdaroğlu’nun tüm danışmanların görevine son verdiği günden sonra Hasan Cengiz ile birlikte CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun yanına gitmiş.
Kılıçdaroğlu Yaman’a, ‘görevinize devam ediyorsunuz’ yanıtını vermiş.
– Odayı bizzat Kılıçdaroğlu tahsis etmiş.
– Oda, ‘Avrasya çalışmalarıyla’ ilgili bir odaymış.
– Perinaz Yaman, danışman olduğu gerekçesiyle odaya önce temizlikçi göndermiş, temizletmiş, sonra da odaya kendi mobilyalarını dışarıdan getirtmiş.
– Peki kriz patladıktan sonra ‘görevde değil’ denilen ama Genel Merkez’e gidip kendine oda ayarlayan ve orada oturan Yaman, eşyalarını aldı mı? Yanıt: Hayır!
– Kılıçdaroğlu, Yaman’a bir kıyak daha geçmiş. Sadece MYK üyelerinin araçlarını park edebileceği bir kapalı otopark var. Kılıçdaroğlu Yaman’a kart vermiş ve otoparkı Yaman’ın kullanabileceğini söylemiş.
– Yaman’ın danışman olmasına katkı sağlayanlardan biri de Okan Konuralp imiş.
YANIT BEKLEYEN SORULAR
Bu bilgilerden sonra yanıtlanması gereken sorulara geçelim.
– Perinaz Yaman, 4 Haziran’dan sonra danışmanlığa devam etti mi?
– Etmediyse kendisine oda neden tahsis edildi?
– Eğer kendisi danışman değilse, nasıl olur da dışarıdan birisi Genel Merkez’e gidip binaya ait bir odayı dışarıdan temizlikçi tutarak temizletti?
– Nasıl oluyor da dışarıdan birisi, yani danışman olmayan kişi mobilyalarını CHP Genel Merkezi’ne çıkarıp odaya yerleştirmeyi başardı?
– Bu odaya eşyalar gelirken, kimse ‘Siz kimsiniz’ dememiş mi?
– Madem Yaman’ın özel mobilyaları odada durmaya devam ediyor, neden bu eşyalar kendisine geri verilmedi?
– Kılıçdaroğlu, Yaman’ı danışman atadığını kabul etti, ‘incelemeden aldım’ dedi. Danışmanlar hiçbir incelemeden geçmeden mi atanıyor?
– Danışmanların incelemesini bizzat Kemal Kılıçdaroğlu mu yapıyor? Yani danışman atayacağı kişinin sosyal medya hesaplarına girip, ‘bakalım ne yazmış’ diye Kılıçdaroğlu mu araştırma yapıyor?
– Fikret Bila, Kılıçdaroğlu’nun, ‘Bana bir arkadaşım önerdi’ sözünden sonra o ‘arkadaşın’ kim olduğunu neden sormadı?
– Neden birkaç gazeteciden başka, ‘Hasan Cengiz kimdir’, ‘Kılıçdaroğlu ile bağı nedir’ diye sormuyor?
– Hasan Cengiz’in önerisiyle kimler milletvekili adayı yapıldı?
– Aday yaparken birilerinden izin aldınız mı?
Bu konuyla ilgili soruları çoğaltabiliriz. Ancak kritik soruları şimdi soruyorum.
Olayda kafaları karıştıran çok önemli bir ayrıntı var. Buraya kimse dikkat çekmiyor. CHP’liler bu soruya yanıt ararlarsa çok iyi olur.
Peki nedir bu kritik soru:
Biliyorsunuz, Hasan Cengiz ile ilgili ilk bilgiyi gazeteci Levent Gültekin verdi. Gültekin, 2 Mart 2023 tarihinde yani Akşener masadan kalkmadan 2 gün önce, Meral Akşener’in özel e-postasına bir mesaj geldiğini söyledi. Bu e-postanın Kılıçdaroğlu’nun adaylığının bir operasyon olduğunu düşünen bir grup tarafından atıldığını belirtti. Gültekin, e-postada Meral Akşener’e Hasan Cengiz’in 100 milyon dolar para verdiğini, bunun da ses kaydının olduğunu yazdığını söyledi.
Ardından İyi Parti’den açıklama geldi.
Bakın burası çok kritik.
İyi Parti Sözcüsü Kürşat Zorlu, “Biz de gerçekten bize böyle mailler geldi mi diye araştırdık. Biri 25 Şubat’ta, biri 2 Mart’ta düşen spam mailler var, biz fark etmemişiz” diye konuştu.
Şimdi sorulara geçelim:
– Meral Akşener’in özel e-postasına gelen maillerden İyi Parti’nin haberi yokmuş! Peki bu özel mailden İyi Parti’nin haberi yoksa, Akşener’e gönderilen maili Levent Gültekin nereden biliyor?
– Zorlu maillerin ‘spam’a düştüğünü, yani ‘gereksiz’ klasörüne düştüğünü gördüklerini ve fark etmediklerini belirtiyor. Spam’a düşen mailler 30 gün sonra kayboluyor. Gültekin’in açıklaması ise 6 ay sonra. Bu açıklama sonrası e-postaları inceleyen İyi Partililer 6 ay sonra tozu bile kalmaması gereken bu mailleri nereden buldular?
– Madem bu mailleri görmediler, onların spamda kalması da söz konusu olamaz, peki spama düşüp İyi Partililerin bile bilmediği içeriği Gültekin nasıl bildi?
– Gültekin’in kaynağı, parayı alanın Meral Akşener olduğunu söyledi. Ancak gerçek bir gün sonra ortaya çıktı. Şimdi Zorlu’nun sözlerinin devamını yazalım. Zorlu şöyle devam etti: “O mailde iddia edilen Sayın Gültekin’in iddiası da aslında bir başka parti genel başkanıyla ilgili. Bizim Genel Başkanımızla bir fiili bir durum söz konusu değil.” Peki İyi Parti neden bir anda okları bir başka siyasi parti liderine çekti?
– Madem kimliği belirsiz bir kişi tarafından bir e-posta geldi, İyi Parti neden bu iddiayı başka türlü sözlerle reddedip konuyu kapatmadı da, içeriği ile ilgili ayrıntı verdi?
– Bir gün sonra… Sözcü’den Aytunç Erkin, e-postaların içeriğini açıkladı. İyi bir gazeteci olan Aytunç Erkin’in bu iddialardan sonra gazetecilik refleksi olarak bu e-postaların peşine düşmüş olması çok normal.
Peki bu bilgi neden İyi Partililer tarafından bir gazeteciyle paylaşıldı?
– E-postanın içeriğinde ismi geçenin Meral Akşener olmadığı, Kemal Kılıçdaroğlu olduğunu öğrenmemize Gültekin’in açıklaması ve sonrasında İyi Parti’nin vermiş olduğu yanıt neden oldu. İyi Parti içinde üst düzey birileri bu konunun tartışılmasını istedi mi?
– İyi Partili yöneticiler, Kılıçdaroğlu’nun bu e-postanın içeriğinin ortaya çıkmasıyla sıkıntıya düşeceğini bilmiyor muydu? Bile bile buna neden engel olmadılar?
Daha sorulacak çok soru var… Fakat acilen merak ettiğim, İyi Parti’nin bu olaydaki dahli!
Hiçbir soru yanıtlanmasa da ‘bir ayda silinmesi gereken spam maili 6 ay sonra nasıl buldular’ sorusunun yanıtını biri açıklasın!
*
Şimdi bana sorabilirsiniz. ‘Yahu Kılıçdaroğlu da böyle hatalar yapmasaydı, ne yapalım’ diye.
Evet, buna ben de katılıyorum. O nedenle işin üzerine gidip birçok bilgiyi bulup, araştırıp yayınladık. Fakat bu Kılıçdaroğlu’na karşı oluşan iç ve dış ittifakın yaptıklarını görmezlikten gelmemize neden olamaz!
Kılıçdaroğlu’nun yaptıkları bir kenara, birileri Kılıçdaroğlu’nun daha çok yıpranması için görev mi icra ediyor?
… ve kim bunlar?
