Avatar
Gürbüz Evren

Estonya’da esir 557 Türk askeri 

featured

Gürbüz Evren yazdı…

Yerel seçimler nedeniyle ülkemizin koca bir belediyeye başka bir deyişle ‘Türkiye Belediyesi’ne dönüştüğü, siyasi tartışmaların sertleştiği şu günlerde sizlere farklı bir pencere açıp, çoğunu ilk kez okuyacağınız bilgileri paylaşmak istedim.

Yazının dikkati çeken başlığına geçmeden önce, birkaç temel bilgi aktarmakta yarar var.

1877-1878 Rus-Osmanlı savaşı ‘93 Harbi’ olarak da bilinir.

Bu savaşı tarihte daha bilinir kılan ise yaklaşık 8 ay süren Plevne savunmasıdır.

Vidin komutanı Osman Paşa, şanlı Plevne savunmasıyla sadece tarihimizde değil Rusya’nın, Romanya’nın, Bulgaristan’ın hatta Polonya ve çevre ülkelerin tarihinde de ‘Gazi Osman Paşa’ adıyla saygın bir yer edinmiştir.

Bulgaristan’ın kuzeyindeki Plevne’de, Rus ordusunun ilerleyişi durdurulmuşken, Romanya’nın 60 bin askerle Rusya’nın yanında yer alması savaşın kaderini değiştirdi.

Osman Paşa, Plevne’yi kuşatan düşman ordularını yarmak için 16 Aralık 1877 tarihinde saldırı emri verdi.

Harekât sırasında yaralanan Osman Paşa, savaşı daha fazla sürdüremeyeceğini gördü ve subaylarının da önerisine uyarak teslim oldu.

Esir alınan 40 bin Türk askerinden 10 bini Romanya’ya, 30 bini ise Rusya’ya götürüldü.

Dondurucu soğuk havada, aç, susuz ve yetersiz kıyafetlerle Romanya’nın başkenti Bükreş’e ve Rusya’nın derinliklerine yürütülen askerlerden binlercesi yollarda şehit düştü.

Bükreş’e ulaşan Türk askerlerine daha iyi davranıldığını söylemeden geçmeyelim.

Romanya’daki esirlerin durumu ayrı bir yazı gerektirdiği için konuyu daha sonraya bırakıyorum.

Ruslar ise Plevne’yi almalarının ardından Türk askerleri arasındaki yaralıları, güçsüzleri ve hastaları hem savaş alanında hem de yollarda ölüme terk etti.

Konvoyların gerisinde kalan cesetlere üşüşen leş yiyici kargaların, domuzların ve diğer yaban hayvanlarının oluşturduğu görüntüler, Rumen ve Rus ressamların tablolarına konu oldu.

Esir Türk askerlerin başına gelenler, dönemin Avrupa gazetelerinde uzun uzun yayınlandı.

Resmedilen yürek burkan o görüntüler, kamuoyunda büyük ilgi ve üzüntü uyandırdı.

Kısa tutmaya çalıştığım bu girişten sonra yazının merak uyandıran başlığına geçelim.

Rus ordusunun elindeki Türk esirlerden bazıları Çarlık Rusya’sının işgali altındaki Estonya’ya yerleştirilmişti.

Baltık ülkelerinde katıldığım konferanslar sırasında büyük bir rastlantı sonucu bu konuya ilişkin bilgiler edindim.

Estonya ziyaretimde, Rakvere kentindeki Türk şehitliğini tesadüfen fark ettim.

Türkiye’nin 2005-2009 yılları arasında Estonya Büyükelçisi olan Sayın Şule Soysal, bu ülkede görev yaptığı dönemde şehitliğin açılmasına sağlamış.

Estonya Hükümeti de Türk Büyükelçiye her türlü desteği vermiş.

Yaklaşık 150 askerimizin bu mezarlıkta defnedildiği düşünülse de sadece ikisinin adı tespit edilebilmiş.

Onlar, Hasan Süleyman ve Mehmet Ödemiş.

Yapabildiğim kısa süreli araştırmada, kütüphane, belediye ve mezarlıkların yanındaki kiliselerin kayıtlarında, isimler dahil önemli bilgilere ulaştım.

En önemli bilgi, Estonya’ya getirilen esir Türk askeri sayısının 430 değil 557 olduğu.

Esirler arasındaki subay sayısı ise 7 olarak kaydedilmiş.

Subaylardan sadece birinin rütbesi Binbaşı olarak biliniyor.

Daha doğrusu bana tercüme edilenden çıkardığım sonuç, rütbenin Binbaşı olduğu yönünde.

Askerlerimiz Estonya’nın Parnu, Rakvere, Viljandi, Narva kentlerindeki kamplara dağıtılmışlar.

Ama sadece Rakvere’deki askerlerimizin şehitliği var.

Diğer 3 kentte kalanlardan ölenler ise buralardaki mezarlıklara defnedilmişler.

Askerlerimizin Müslüman olduğu bilindiği için mezarlarına haç dikilmemiş.

1879-1893 yıllarında Parnu ve Narva kentlerinde kayıtlara geçmiş toplam 134 mezar var.

Kayıtlarda bunlara haç dikilmediği özellikle belirtilmiş.

Bazı mezarların başına ahşap kaideler koyulmuş.

Bu kaideleri ilişkin bilgileri okuduğum kaynakta, “Üstlerinde Estonya’da kullanılmayan isimler yazılıydı” ifadesini dikkat çekici buldum.

Ama bu mezarların en farklı yanı ise bazı ahşap kaidelerin üstünde sadece ölüm tarihinin bulunmasıymış.

Bu da bazı esir Türk askerlerin doğum tarihlerinin bilinmemesi nedeniyle sadece ölüm tarihinin yazıldığını gösteriyor.

O ahşap kaidelerin çoğu zaman içinde kaybolmuş ya da çürümüş.

Üzerinde isim ve tarih yazan birkaç kaidenin ise antikacılarda olduğu bilgisine de ulaştım.

Akla hemen mezar kaidelerini söküp satanlar mı varmış düşüncesi geliyor.

Bunu sorduğumda aldığım yanıt, “2. Dünya Savaşı sırasındaki hava bombardımanlarında, topçu atışlarında, çatışmalarda mezarlıklar da zarar gördü” şeklindeydi.

Ayrıca üstlerinden tankların geçtiği, bu yüzden de mezarlarda dikili haçların, taşların, ahşap kaidelerin çevreye dağıldığı ayrıntısı da verildi.

Estonya’nın Nazi Almanya’sı orduları ile Sovyetler Birliği’nin Kızıl Ordusu arasındaki savaş alanlarından biri olduğu düşünüldüğü anlatılanlar doğrulanıyor.

Ama bunlar her şeye rağmen teyide muhtaç bilgiler.

Estonya’ya yeniden gittiğimde daha çok zaman ayırıp, konuyu araştıracağım.

Belki de sadece bu konuyu araştırmak için giderim.

Estonlar, Türk askerlerine çok iyi davranmış.

Rusların, Türk esirleri derme çatma yapılarda çoğu kez de üstü açık alanlarda yağmur ve kar altında, dondurucu soğukta tutulmalarına, insanlık dışı tavırlarına kayıtsız kalmamışlar.

Kimseden bir şey istemeyen Türklerin disiplinli, ağırbaşlı ve vakur duruşlarından çok etkilenmişler.

Onlara sürekli olarak yiyecek, içecek ve giyecek taşımışlar.

Esirlerin ihtiyacını karşılama görevini yerine getirmeyen Ruslar ise Estonların yardımlarına ses çıkarmamışlar.

Estonlar, Türklerin Plevne savunmasını Ruslara karşı büyük bir kahramanlık hikayesi olarak kulaktan kulağa anlatmışlar.

Türklerin, Avrupa’dan Kafkasya’ya çok geniş bir cephede sürekli olarak Ruslarla savaşabilmelerine hayranlık duymuşlar. 

Bugün bile bazı çevrelerde konu biliniyor ve hayranlık, sempati sürüyor.

Estonlar eğitimli, kültürlü, saygılı insanlar.

Bu soğuk, gri, buz tutmuş, ormanlık ve bataklık ülkenin güler yüzlü, sevimli yardımsever insanlarını gördüğünüzde bana hak vereceksiniz.

Estonya’dan Osmanlı topraklarına, Ukrayna üzerinden dönebilen esirlerin sayısına ilişkin ise çelişkili bilgiler var.

İncelediğim kitap ve kayıtlardan vardığım sonuç, bu sayının 95 civarında olduğu yönünde.

Belki biraz daha fazla olabilir.

Osmanlı ile Rusya arasında esirlerin iadesine ilişkin birçok görüşme ve anlaşma yapılmış.

Rusya’nın farklı bölgelerine dağılmış Türk askerlerin çoğunluğu da bu sayede geri dönebilmiş.

Ülkemizden 4 bin 500 kilometre uzaktaki Estonya’da, isimsiz ya da tespit edilemeyen mezarlarda yatan şehitlerimize ilişkin yeni bilgileri, hayatta kalanların ne yaptıklarını, nerelere yerleştiklerini ise araştırmayı tamamladıktan sonra daha kapsamlı bir şekilde paylaşacağım.

Estonya’da esir 557 Türk askeri 

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

1 Yorum

  1. 1 Mart 2024, 12:27

    güzel bir yazı.
    kaleminize sağlık.

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!