Avatar
Gürbüz Evren

Özgür Özel daha doğmamıştı

featured

Gürbüz Evren yazdı…

Uzun yıllar boyunca Ege kıyı şeridine sıkışıp kaldığı için iktidar çevrelerince ‘Plaj Partisi’ adı verilen CHP, bu yakıştırmayı çöpe attı.

Kıyı şeridinden Anadolu’nun derinliklerine doğru bir Tsunami yarattı.

Aslında bu tsunaminin en büyük gücü öncelikle emeklilerden, ardından da DEM Parti ve İyi Parti seçmen tabanından geldi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın emeklilere zam açıklayacağı söylentisi büyük bir beklenti oluşturmuştu.

Emekliler de Erdoğan’ın mitinglerini heyecanla izlemişti.

Beklentinin zirveye çıktığı bir sırada, Erdoğan’ın, “Zam yapamayız, kasada para yok” demesi, devasa bir hayal kırıklığı oluşturdu.

Hayal kırıklığı insana her şeyi yaptırır.

Yaklaşık 16,5 milyon emeklinin hayal kırıklığı da CHP tsunamisinin büyük oranda yaratıcısı oldu.

Demek ki “Emekliler parti kursa tek başına iktidar olur” sözleri boşuna söylenmemiş.

Parti kurup iktidar olmadılar ama iktidar partisini ikinci sıraya indiriverdiler.

Özetle, CHP’nin bu büyük zaferinde emeklilerin tepkisinin, DEM Parti ve İyi Parti tabanının desteğinin, Yeniden Refah Partisi’nin çelmelerinin, 5 ilde MHP ve AKP’nin ortak aday yerine kendi adaylarını çıkardıkları için kaybetmelerin büyük payı var.

Bazı yorumculara göre ise ödünç görünen yaklaşık yüzde 12 civarındaki oy (DEM ve İyi Parti’den gelen) çıkarıldığında, geriye CHP’nin yüzde 25’lik oranı kalıyor.

Ama şimdi bu hesapları yapmanın zamanı değil.

Çünkü sonuçta 37.76 oy oranı CHP’nin hanesine yazıldı.

Bülent Ecevit’in Genel Başkanlığında 1977 yılındaki seçimlerde alınan yüzde 41,4 oy oranıyla birinci parti olunmasından 47 yıl sonra CHP’nin ilk kez birinci parti konumuna ulaştığı sanılıyor.

Ama doğrusu bu değil.

Bülent Ecevit, 14 Mayıs 1972 tarihinde yapılan kurultayda CHP’nin 3. Genel Başkanı seçildi.

14 Ekim 1973 tarihinde yapılan genel seçimlerde Ecevit’in Genel Başkanlığındaki CHP, yüzde 33,30 oranına ulaşarak, oyların yüzde 29,82’sini alan Adalet Partisinin önünde birinci parti olmuştu.

Bu nedenle CHP 47 değil tam 51 yıl sonra birinci parti olmayı başardı.

Buradaki bir ilginç benzerlik ise tıpkı Ecevit gibi Özel de Genel Başkan olarak katıldığı ilk seçimde CHP’yi birinci parti konumuna getirmesidir.

Evet, tam 51 yıl sonra gelen bu başarının altında Özgür Özel’in imzası var.

Başka bir deyişle 51 yıl önce CHP birinci parti olurken Özgür Özel daha doğmamıştı.

Ecevit, 1973’ten 4 yıl sonra 1977’de, CHP’nin oylarını 33.30’dan yüzde 41’in üstüne çıkarmıştı.

Özel de 4 yıl sonra yani 2028’de oy oranını 37,76’dan yüzde 45’lerin üstüne çıkararak aynı başarıyı yakalamalı.

Hatırlayalım, 1989 yılındaki yerel seçimlerde SHP rüzgârı esmişti.

SHP tam 39 ili kazanmıştı.

CHP 31 Mart’ta kazandığı il belediyesi sayısıyla 35 yıl sonra aynı başarıyı yakaladı.

Bu da yine Özgür Özel’in hanesine yazılacak bir başarıdır.

Ama bana göre Özgür Beyin en büyük başarısı, seçim gecesi yaptığı konuşmadır.

“Bu sonuçlar bizi kibirlendirmeyecek, bugüne kadar taşıdığımızdan daha büyük bir sorumluluk altında olduğumuzu hissettirecek, asla böbürlenmeyeceğiz, aldığımız yükü sorumlulukla taşıyacağız. Siyasi rakiplerimizi dahi daha önce yıllardır yaptıkları alaycı zafer konuşmalarından mahrum tutacağız…. Bu başarıyı bize oy vermeyen seçmenlerimizle de paylaşmak üzere sevincimizi içimizde ve mümkün olunduğu kadar sessiz yaşıyoruz” şeklindeki sözleri, bana göre Özgür Beyin lider olma yolunda ilerlediğinin kanıtıdır.

Bu kucaklayıcı, mütevazı ve olgunluk göstergesi konuşma her kesimden seçmende büyük beğeni kazandı.

Aynı şekilde Erdoğan’ın seçim gecesi yaptığı konuşmasının da beğeni topladığını söylemeden geçmeyelim.

Özgür Özel’in Genel Başkanlığındaki CHP, kazandığı zaferle bir sorunu daha çözdü.

Bir seçim yenilgisi durumunda ortaya çıkmayı bekleyen Kılıçdaroğlu ve ekibi, CHP tsunamisine kapılıp gitti.

Şimdi Özgür Özel büyük bir sorumlulukla karşı karşıya.

Önce bu tarihi zaferi sindirmeyi, sonra da yönetmeyi başarmak zorunda.

Genel Başkan olduktan 5 ay sonra girdiği ilk seçimden ‘Rüştünü ispat ederek’ çıkan Özgür Bey, bu başarıyı kalıcı kılmak zorunda.

Ama daha şimdiden bazı CHP’li gazeteciler, eski ve yeni vekiller, İmamoğlu’nun İstanbul’u 3. Kez kazanmış olmasını, Özgür Beyin yukarıda sıraladığım tarihi başarılarıyla yarıştırmaya başladılar.

Sıklıkla dile getirerek kamuoyu belleğine kazımaya çalıştıkları ‘İmamoğlu doğal lider’ ifadesi ise zararlı bir rekabetin habercisi olarak görülüyor.

Özgür Özel’in dikkat edeceği bir diğer konu ise DEM Parti ile ilişkiler.

Özgür Bey, 1989 yılında SHP’nin o dönemin DEM Partisi HEP ile ilişkiler yüzünden seçmen desteğini nasıl kaybettiğini, Karadeniz ve İç Anadolu’dan silindiğini mutlaka biliyordur.

DEM Partinin bu kez kazandırdığı, ama gelecekte büyük kayıplar yaşatabileceği de bir köşeye not edilmelidir.

CHP seçmeninin ve oy alınması hedeflenen başta İyi Parti olmak üzere diğer partilerin seçmenlerinin güvenlik politikaları, terörle mücadele, üniter devlet yapısı konularındaki hassasiyetleri de unutulmamalıdır.

Özgür Özel’in erken seçimi dillendirmemesi de iyi bir stratejidir.

Türkiye nüfusunun yüzde 60’nın yaşadığı belediyeleri kazanmışken, 2028’e kadar CHP’nin belediyecilik anlayışının ne olduğu halka hizmet edilerek gösterilmeli, seçmenle bu süre zarfında yakın ilişki kurulmalı ve ‘CHP’ye oy verilebiliyormuş’ duygusu büyütülmelidir.

Özgür Özel’in, “Sol partilerde güçlü lider olmamalı, bunu ararsanız kaybediyorsunuz” şeklindeki sözlerine katılmadığımı da söylemek isterim.

Özgür Beye soralım, CHP’nin efsane lideri Başbakan Bülent Ecevit’i, Almanya Sosyal Demokrat Parti’nin efsane lideri Başbakan Willy Brandt’ı, Fransız Sosyalist Partisi’nin efsane lideri Cumhurbaşkanı François Mitterand’ı, İsveç Sosyal Demokrat Partinin efsane lideri Başbakan Olaf Palme’yi nasıl tarif edeceğiz?

Tarihe geçmiş başarıların sahibi bu isimler, solcu partilerin güçlü liderleri oldular da hata mı yaptılar?

Çok yeni bir Genel Başkan olması nedeniyle Özgür Beyin bu sözleri, parti içindeki dengeleri gözetmek ve ortaya çıkması muhtemel (bilinen) isimleri sakinleştirmek için söylediğini de düşünebiliriz.

Biraz da iktidar kanadına değinelim.

Bu seçim AK Parti ve Cumhurbaşkanı Erdoğan için sonun başlangıcı olarak görülebilir.

Erdoğan’ın bundan sonra partiyi ve seçmen tabanını yeniden toparlayabilmesi çok kolay gözükmüyor.

Tükenmişlik havası ne kadar engellenmeye çalışılsa da büyümeye devam ediyor.

En azından dışarıdan böyle gözüküyor.

Bir sonra ki yazıda ise İyi Parti’yi konu edeceğiz.

Dört yıl 2 ay sonra yapılacak seçimlerde oluşacak dengeleri zafer sarhoşluğu nedeniyle öngöremeyenler, seçmen tabanını paylaşmak için İyi Parti’nin siyaset arenasından silinmesini istiyor.

Büyük hata yapıyorlar.

Ayrıntılarıyla yazacağız.

Özgür Özel daha doğmamıştı

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

1 Yorum

  1. 2. ecevitin hayırlı olsun!!!!

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!