TFF’den nağmeler!

Murat Bölükbaşı yazdı…

Milli takımımız Galler deplasmanında 70. dakikada Yusuf Yazıcı’nın ayağından bulduğu penaltı golüyle rakibiyle berabere kalarak 2024 Avrupa Şampiyonasına ilk defa grup lideri olarak katılmayı başardı. Bu başarıda başta teknik ekip ve futbolcularımız olmak üzere emeği geçen her birimi kutluyorum.

milli takım yetkililerinin aldığı kararla oyuncuların yarışma enerjisi ve sinerjisini kaybettiği bir müsabakanın ardından, iki sezon boyunca ülkemizde teknik direktör olarak görev yapan İtalyan Montella’yı takımın başına getirmesiyle yakalanan sinerjiyle tekrar çıkışa geçen millilerimiz kamuoyunun takdirini kazanırken, elde edilen başarıyı ucundan köşesinden sahiplenenler de medyada boy göstermeye başladı.

Tolunay Kafkas’ın bir röportajda Kenan Yıldız’la ilgili “O dönemdeki milli takım hocaları Kenan’ın milli takımda oynaması için üstüne düşeni fazlasıyla yaptılar” açıklamasına ilk tepki oyuncunun temsilcisi Doğan Ercan’dan geldi. “Şimdi herkes Kenan’a sahip çıkıyor. Daha önce tanımıyorlardı. 1 sene oldu, Ümit milli takımın Hırvatistan’da turnuvası vardı. Tolunay Kafkas 3 dakika 4 dakika oynattı. Emirhan Gedikli geldi hiç oynatmadı. Allah’tan görevden alındılar. Onlar gitmeseydi Kenan ortaya çıkmayacaktı” açıklamasıyla gösterdiği tepkiyi Tolunay hocanın genç milli takımlar düzeyindeki başarısızlığıyla birlikte değerlendirdiğimde haklılık payı yüksek bir açıklama olarak görüyorum.

Ancak Kenan’ın Bayern Münih karşılaşmasında ilk on birde sahaya çıkmasında Kenan’ın Juventus takımından kadroya dahil edildiğini, Montella’nın da İtalyan olduğunu unutmamak gerekir diye düşünüyorum.

Milli takımdan bahsetmişken TFF Başkanı Sayın Mehmet Büyükekşi’den bahsetmemek olmaz. Söylemleriyle ve yaptıklarıyla ne İsa’ya ne Musa’ya yaranamayan Büyükekşi tepkilerin odağı olmaya devam edecek gibi duruyor. Türkiye gündemini meşgul eden bahis şikesi iddialarına her gün bir yenisi eklenirken delilsiz konuşmamak lazım diyen Büyükekşi’ye, “Her türlü imkan elinizde, kokusu çıkan ve gündeme gelen maçların görüntüleri, hakem kararları, gözlemci ve temsilci raporları kayıtlarınızda, kulüp başkanlarının isyanı basına yansımış durumda. Şike tahkik kurulu ve etik kurulunu çalıştırın. Hiçbir problem görmüyorsanız sonuçlarını şeffaf bir şekilde kamuoyu ile paylaşın ki, niye “TFF kulağının üstüne yatıyor” diye kamuoyunu düşündürmeyin.

Öte yandan yönetiminiz döneminde aldığınız birçok kararın Türk futboluna zarar verdiğini görmediğinizi, görenlerin de sizi uyarmadığını düşünüyorum. Daha önce de yazmıştım; T.C. vatandaşı olmayan bir kişinin TFF genel kurulunda delege olmasının önünün açılması yarın Suud veya Katarlı bir şeyhin federasyon başkanı olmasının da önünü açar demiştim. Ancak kulüpler, alt birlikler, spor kamuoyu, görsel ve yazılı malum basın bu skandal hamleyi görmezlikten geldi ve üstüne gitmedi. Yine Türkiye 1. Ligi’nde yabancı antrenöre çalışma izni verilmesine başta TÜFAD olmak üzere hiçbir kesimden tepki ve itiraz gelmedi.

Alt liglerde ise yönetici kartı ile yabancı antrenörlerin çalışmasına olanak sağlanırken, TFF eli ve izniyle Türk antrenörünün önü kesilerek, çalışma ve üretme motivasyonu yok ediliyor. Büyükekşi birkaç gün önce yaptığı bir basın açıklamasında, “Toplam 300 civarı okulda öğretmenlerimize antrenörlüğün ilk aşama eğitimini vermek için kolları sıvadık. İlkokulda yaklaşık 3500 sınıf öğretmenine, ortaokulda ise 1200 beden eğitimi öğretmenine antrenörlük eğitimi vermeyi planlıyoruz. Antrenörlük eğitimi alan sınıf öğretmenlerine ve beden eğitimi öğretmenlerine Antrenörlük diploması verileceğini, bu projeyle çocuklarımıza ilk öğretimde futbol kültürü kazandırılacağını ifade ediyor.” Açıklamaya neresinden baksanız dökülüyor.

Sayın Büyükekşi! İlk okullarda beden eğitimi dersi yok. Futbol kültürünü hangi ders müfredatında işlemeyi düşünüyorsunuz? Okulların fiziki durumu futbol dersi dahil ana spor branşlarında uygulama yapmaya müsait değil, bu sorunu nasıl çözmeyi planlıyorsunuz? Sınıf öğretmenleri eğitim fakültesi mezunu ve muhtemelen büyük birçoğunun hayatına spor ve spor kültürü girmemiş insanlar. 15-20 günlük kurs ve formasyon eğitimleriyle şapkadan kuş mu çıkartmaya çalışıyorsunuz? TFF bünyesinde kayıtlı 20 bin antrenörün büyük bir kısmı işsiz aşsız perperişan haldeyken bünyenizdeki eğitimli ve lisanslı antrenörleri ve yine spor fakültesinde uzmanlığı futbol olarak almış olan binlerce mezunu projeye entegre etmek yerine, giydiğiniz ve ilk düğmesini yanlış iliklediğiniz, size oldukça bol gelen futbol yönetiminizle Türk futboluna değer katabileceğinizi düşünüyorsanız çok yanılıyorsunuz. Bu projenin başarı şansı sıfır. Boş yere zamanınızı ve federasyonun parasını bu projede tüketmeyin. Unutmadan söyleyeyim; antrenörlük kursları için istediğiniz rakamlar dudak uçuklatan meblağlara ulaştı. Yoksulluğun büyük ölçekte tüm toplum kesimine etki ettiği şu dönemde kurslara sadece zenginler ve futbol elitleri başvuru yapabilir ki, bence sizlerde bunu istiyorsunuz.

Diğer bir gündem konusu da Süper Kupa finalinin nerede oynanacağıyla ilgili… Büyükekşi, “Ağustos ayında kupa finalini yurt dışında oynamak ister misiniz?” diye her iki kulübede sorduk ve oynanması için muafakat aldık” dedi. Son günlerde kamuoyu önünde kupa finalini Türkiye’de oynamak istiyoruz, diyerek Türk halkının takdir ve desteğini alan iki başkanın tüm samimiyetini ortaya koyarak el ele ve birlikte basının karşısına geçip, “Evet, biz o zaman düşünemedik ve kupanın yurt dışında oynanmasına muafakat verdik, bu konuda hata ettik; Ancak, Cumhuriyetimizin kuruluşunun 100. yılında oynanacak ve kulüplerimiz için büyük anlam ifade eden bu kupa maçını Türk halkı ve taraftarlarımızın katılımıyla Atatürk Olimpiyat Stadı’nda büyük bir şenlik ve coşku içinde oynamak istiyoruz ve gerekirse bunu Türk milletiyle birlikte organize ederek oynayacağız” deyin ki, söylemlerinizin ve eylemlerinizin samimi olduğunu görelim.

Yani amiyane tabirle yaptığınız işler tutarlı olsun. Bize “Tırışkadan nağmeler dinletmeyin!”