Erdem Atay yazdı…
Çok değerli (!) bakanımız Derya Yanık.
Kendisi avukat.
Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanı.
AKP ilk kurulduğu yıllarda İstanbul İl Yönetiminin kurucu üyesi.
AKP’ye yaptığı ‘derin’ hizmetler sonrasında ödülünü kaptı ve 2004 yılında İstanbul Büyükşehir Belediyesi Meclis Üyesi oldu.
2015 yılına kadar bu üyeliğini sürdürdü.
Sonra Erdoğan tarafından AKP MKYK üyesi yapıldı. Sonrasını da biliyorsunuz zaten.
Bakan oldu kendisi…
14 Mayıs seçimleri sonrasında da hayatına vekil olarak devam edecek.
Osmaniye’den birinci sıradan aday yapıldı Yanık.
Osmaniyeli AKP’liler, “Derya Yanık Osmaniye’nin sokağını bilmez” dedi.
Hayırlı olsun ne diyelim.
Neyse…
Veryansın Tv bakan olduğu gün Derya Yanık’ın skandal paylaşımlarını bulmuştu.
Mesela 16 Aralık 2013’te, yani FETÖ’nün AKP’ye 17 Aralık operasyonundan tam bir gün önce…
“FG Hoca, bugüne denk aldığı pozisyonlarla iyi bir siyaset stratejisti olduğunu göstermiştir” diye yazdı.
Acaba hala öyle mi düşünüyor?
Fetullah Hocası, iyi bir siyaset stratejisti mi?
Sorunun cevabını hiç öğrenemeyeceğiz.
Devam edelim.
17 Aralık 2013’te de bir paylaşım yapıyor Yanık.
“Bizden yolsuzlukları savunmamızı bekleyenler çok bekler! Kimin ne hesabı varsa versin!”
Yani açık açık FETÖ’nün yanında yerini almış bir bakandan bahsediyoruz.
Hani 17-25 Aralık milattı ya Erdoğan’a göre!
O milat Derya Yanık’a işlemedi.
FETÖ’nün Ergenekon kumpaslarını savunmasından mı, Hrant Dink’in katilinin ‘Ergenekon Terör Örgütü’ olduğunu söylemesinden mi, ‘Gülen Hareketi’ne övgülerinden mi…. Hangi birinden bahsedelim!
Ama işte bakan oldu.
Şimdi de milletvekili olacak.
***
Biliyorsunuz, bu yeni ucube sistemimize göre, bakanla birlikte gelen üst düzey bürokrat, bakan yardımcısı ve atanmış müşavirler bakanın görevi dolunca görevi bırakıyorlar.
Kamu görevlisi olmayanlar işsiz kalıyorken, kamu görevlisi olup da buralarda görev yapanlar başka birimlere naklediliyor.
Derya Yanık da bakanlıktan ayrılınca bakanlığa göreve getirdiği kişiler de makam koltuklarından ayrılacaklar.
***
Şimdi gelelim konumuza…
Elmas Esra Ceceli…
Kariyerine Tayyip Erdoğan’ın başkanlık yaptığı dönemde İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nde başladı.
Uzun yıllar görev aldığı belediyede, son dönemlerde İBB Kültür A.Ş.’de personel olarak çalıştı. Genel Müdürü de Rıdvan Duran adlı bir kişiydi.
Yıllar geçti, seçimler oldu ve Ekrem İmamoğlu AKP’den belediyeyi aldı.
Ceceli’ye göre artık kendisine belediyede bir yer yoktu.
Belediyeden ayrıldı.
Allah, ‘yürü ya kulum’ diyecek ya!
Kendisi yıllar önce eşinden boşanması sırasında bir avukat aramış, işte tam bu sırada karşısına ne hikmetse Derya Yanık çıkmıştı.
Ceceli vekâletini Yanık’a vermişti.
İkili arasında bir dostluk başladı.
Yıllar geçti, Yanık bakan oldu.
Eee Elmas Esra Ceceli de belediyedeki görevini bıraktığına göre yeni görev hemen kendisine tebliğ edildi.
Yanık, Ceceli’yi Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığında bakan müşavirliği kadrosuna getirdi.
Yanık ile Ceceli arası o kadar iyi ki, Ceceli bakanlıkta sözü geçen birisi oluverdi. Kendisinden sonra Belediyeden ayrılan Rıdvan Duran o sırada Basın İlan Kurumu Genel Müdürü oldu.
Ceceli’nin büyük uğraşları ve desteği sonrasında da Rıdvan Duran Aile ve Sosyal Hizmetler Bakan Yardımcısı yapılıverdi.
Her ne kadar çok büyük yerlerden torpili olsa da Rıdvan Duran, Elmas Esra Ceceli’nin bu iyiliğini unutmayacaktı.
Neyse…
Yıllar geçti, Ceceli bakanlık müşavirliğinden bakanlığa bağlı Engelli ve Yaşlı Hizmetleri Genel Müdürlüğünde Genel Müdür yapıldı.
Şu dakikaya kadar bu görevi yaptı Ceceli.
Ama bir sorun vardı.
Derya Yanık bakanlık koltuğunu bırakacak, böylece kamu görevlisi olmayan Elmas Esra Ceceli de görevinden olacak ve bir anda işsiz kalacaktı!
Devlet memuru olmak varken ne gerek var özel sektöre değil mi?
***
Derya Yanık işi gücü bıraktı, Elmas Esra Ceceli’yi kamu görevlisi yapmanın yollarını aradı.
Ceceli de kendisini kurtarmak için engelli ve yaşlılarla uğraşmayı bırakıp ‘nasıl devlet memuru olabilirim’ çalışmalarına başladı.
Büyük ikramiye Sakarya’dan çıktı.
Ne oldu biliyor musunuz?
Elmas Ceceli, Sakarya Erenler Belediyesi’nde bir anda memur olarak göreve başlatıldı.
“O şimdi Sakarya’da bir ilçenin belediyesinde huzurla işini yapıyor” diye düşünüyorsunuz ama yanılıyorsunuz.
Bu Ceceli adlı memurumuz memur kadrosuna alındığı gün, hiç bekletilmeden Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Kadının Statüsü Genel Müdürlüğüne daire başkanı olarak atandı.
Yetmedi!
Aynı gün… Devlet Memurları Kanununun 86. Maddesine göre Ceceli Bakanlığın Engelli ve Yaşlı Hizmetler Genel Müdürlüğünde Genel Müdür olarak görevlendirildi.
Yani bir günlüğüne terk ettiği koltuğuna tekrar oturdu.
Ama bu kez o devlet memuru olarak.
Artık Derya Yanık bakanlıktan gitse bile Ceceli’nin yeri sağlamdı!
***
Başarmışlardı!
Peki bu başarının mimarı kimdi?
Ee tabii ki Ceceli’nin kendisine birkaç yıl önce iyilik yaptığı Rıdvan Duran’ın.
Rıdvan Duran, Sakarya Üniversitesi’nde okudu.
Sırasıyla önce Adapazarı Belediyesinin Basın ve Halkla İlişkiler Müdür Yardımcısı, sonra Özel Kalem, sonra Özel Kalem Müdürü, sonra Genel Sekreter Yardımcısı, sonra Sakarya Su ve Kanalizasyon Dairesi Yönetim Kurulu üyesi, sonra Sakarya Üniversitesi Genel Sekreter Yardımcısı oldu.
Sonra Anadolu Ajansı, sonra İstanbul Büyükşehir Belediyesi, sonra Basın İlan Kurumu Genel Müdürü oldu ve şimdi de müsteşarlık görevi olarak bildiğimiz Bakan Yardımcısı görevine getirildi.
Bu mübarek, Sakarya Büyükşehir Belediyespor Kulüp Başkanlığı bile yaptı.
Yani mübareğin devlette göreve gelmediği makam neredeyse kalmadı.
50 yaşında bu kadar başarı, muazzam!
Neyse…
Kısacası, Ceceli’yi Rıdvan Duran memur yaptı. Yani Ceceli’yi Erenler Belediyesine bir günde memur olarak aldı, sonra bakanlığa atamasını yaptı, aynı gün de yine bakanlığın ilgili birimine genel müdür olarak görevlendirdi.
Tebrikler!
***
Peki siz bu Bakan Yardımcımız Rıdvan Duran’ın kardeşlerini tanıyor musunuz?
Her biri birbirinden başarılı!
Maşallahı var hepsinin!
Mesela biri Sakarya Üniversitesi Öğretim Üyeliğinden SETA Vakfı’nın başkanlığına getirilen ve ardından da Erdoğan tarafından Cumhurbaşkanlığı Güvenlik ve Dış Politikalar Kurulu Üyesi yapılan Burhanettin Duran. Aynı zamanda Sabah gazetesi yazarı kendisi.
Peki Rıdvan Duran’ın diğer kardeşi kim?
Onun adı da Ömer Faruk Duran.
O da İstanbul Arel Üniversitesinden mezun biri.
Ve şu an RTÜK’te tamamen teknik görevler ve denetimlerin yapıldığı İzin ve Tahsisler Daire Başkanı!
Peki kendisi ne mezunu?
Psikoloji!
Psikoloji mezunu olarak televizyon ve radyo kanallarının frekans tahsislerinden, teknik denetimlerden, lisans işlerinden sorumlu.
Ne liyakat ama!
***
İşte böyle değerli dostlar…
Hangi birini yazalım…
Derya Yanık’ın FETÖ hezeyanlarını mı?
Müvekkilini müşavir yapmasını…
Giderayak müvekkili olan Ceceli’yi memur yapmasını mı…
Rıdvan Duran’ın Ceceli’yi kadroya alıp borcunu ödemesini mi…
Rıdvan Duran ve kardeşlerinin muhteşem başarılarını mı?
***
AKP bu ülkeyi talan ediyor ve atadıkları kişiler de Türkiye Cumhuriyeti’ni Dingo’nun Ahırı zannediyor!
Onlara bu devletin ahır olmadığını hatırlatacağız!
***
Hani Erdoğan’ın bir çiftçiye söylediği meşhur bir söz vardı: Ananı da al git!
Bu sözlerden aklıma geldi, türettim.
Ey Erdoğan, bürokratlarını da al git!
Kolici (>AFAD kolileri) bakan :)
Harikasın Erdem abi! Allah gücünü kuvvetini artırsın!! Araştırmaya yazmaya devam et ki bu bilgiler bilinsin yayılsın. Hepsinden hesap sorulsun
Bunlar artık öylesine sıradan olmuş ki ne yazık ki, tepki bile veremedim. Acaba ne çıkacak derken yazı bitmiş. Zira kelimenin tam manasıyla skandallardan aşağısına desensitize olmuşuz..
Umarım bu zihinsel yozlaşmışlığımızı yenebiliriz çünkü devletlerin sonunu savaşlar anlaşmalar vs değil “yanlışa hissizleşmiş” halk getirir.
Üstad, t24’de ‘Ali Kemal’in fikirleri değerini koruyor’ başlıklı bir yazı var. Okuyunca gözlerime inanamadım, yazıda ‘..özgürlükler açısından Ali Kemal’in arzuladığı toplum..’ cümlesi geçiyor. Lütfen bu konuyu bir yazınızda aydınlatın. S
sü’LALE’lerini de alsınlar.
Belediye başkanlarınıda alsınlar.
Alışmayacağımız olağan, sıradanlaşmış durumları hatırlattı; maalesef kimse de ne utanıyor ne utandırıyor. Bir de üstüne, niye doğruları yazıyorsunuz bu ne cüret, cesaret diye inşallah dava açmazlar.