Galatasaray Şampiyonlar Ligi’nde

Bugüne kadar sadece Şampiyonlar Ligi kapısında dolanan temsilcimiz Galatasaray, Play-off turu ilk maçında deplasmanda Norveç’in güçlü ekibi Molde’yi 2-3 le geçerek araladığı Şampiyonlar Ligi kapısını ardına kadar açmak için ‘’İngiltere’nin RAMS PARK Stadyumunda’’ coşkulu seyircisiyle buluştu(!)

Bu ironi kokan girişe sakın şaşırmayın. Ülkem sınırları içinde içime sinmeyen ve Türkçe yazılmayan her tabela bende alerjik bir tepkiye sebep oluyor…

Konuyu burada noktalayarak takımını 4/2/3/1 düzeninde kalede Muslera, geri dörtlüde Boey, Nelsson, Abdülkerim, Angelino, ön liberoda Kerem Demirbay, Torreira, orta üçlüde Tete, Mertens, Kerem Aktürkoğlu ve ileri uçta İcardi tertibiyle sahaya süren Teknik Direktör Okan Buruk, maç önü görüşünde Molde’nin güçlü bir takım olduğunu, ilk maça göre rakibi daha iyi tanıdıklarını ve doğruları çok daha fazla sahaya yansıtıp Şampiyonlar ligine gitmek istediklerini ifade etti. Rövanş mücadelesinde orta sahanın vazgeçilmez ismi Torreira, yeni transferler Kerem Demirbay ve Tete’ye ilk onbirde yer vererek farklı oyuncu tercihiyle oyuna ve skora hakim bir senaryo düşündüğünü bana hissettirdi. 

Hınca hınç kapalı gişe tribünlerin muhteşem desteğinde başlayan maçta ilk tehlikeli atak Molde takımından geldi. Sol taraftan Galatasaray ceza sahasına giren Brynhildsen arzu edilen şekilde kötü vurdu.

5. dakikada serbest vuruş kazanan Galatasaray’da Ceza sahası içinde İcardi’yi adeta kıspetin paçasından tutarak yere indiren Elingsen, ‘Kırkpınar Başpehlivanlığı’nı kazandım’ diye sevinirken orta hakem Marciniak penaltı noktasını göstererek Elingsen’i gördüğü rüyadan uyandırdı.

Kalecinin soluna yaptığı net vuruşla ağları havalandıran İcardi bu sene Aşkın Olayım şarkısını Simge’den çok Galatasaray tribünlerine söyletti ve söyletmeye de devam edecek gibi…

Fizik gücü yüksek ve ikili mücadelelerdeki üstünlüğüyle kaos futbolunu tercih eden Molde, Galatasaray’ın moral üstünlüğünü sahaya yansıtmasına izin vermedi.

Yediği golden sonra baskısını ve ataklarını artıran Molde’nin 31. dakikada girdiği tehlikeli pozisyonda usta eldiven Muslera kalesinde gole izin vermeyerek Galatasaray taraftarına derin bir oh çektirdi.

İlk yarıda daha baskın olan Molde 3. bölgede baskı, 2. bölgede de güçlü ve dengeli bir alan savunması stratejisi uygulayarak Galatasaray’ın ilk yarı boyunca etkili olmasına ve pozisyon üretmesine engel oldu.

Molde’nin 21. dakikada aynı kulvarda oynayan iki oyuncusunu sakatlık sebebiyle kaybetmesi Molde adına büyük bir şansızlık, Galatasaray içinse maçın ilerleyen bölümlerinde özellikle oyuncu değişikliklerinde kullanabileceği bir avantaj demekti.

İlk yarı 11 uzatma dakikası sonunda Galatasaray’ın 1-0 üstünlüğüyle sona erdiğinde ilk 45 dakikada sonuç adına mükemmel, oyun adına vasatın üstüne çıkamayan bir performans hikayesi yazılmıştı. Galatasaray’ın %69 gibi bir oranla topa sahip olması oyuna hakim olması anlamını taşımıyordu!.. 

İkici yarı hızlı ve Molde’nin yoğun baskısıyla başladı. 48’de Molde tehlikeli gelirken oyunda dengeyi kuran Galatasaray Molde’nin de savunmada risk almasıyla birlikte 51, 55, 58 de gole dönüşmeyen tehlikeli ataklar geliştirdi.

İkinci devrenin ilk çeyreği geçilirken Molde’nin golü geldi. Kerem ve Boey’in ikili markajından kurtulan Breivik topu Hestad’la buluşturduğunda, oyuncu yapması gereken vuruşu yaparak Muslera’yı mağlup etti. (1-1)

Golden sonra Okan Buruk’tan müdahale geldi. Sahanın kötüsü Kerem Aktürkoğlu-Barış ve Mertens- Kaan Ayhan değişikliği ile 4/1/4/1 e dönen ve savunma anlayışını güçlendiren Buruk, belli ki sahada sergilenen performansın başına bir iş açabileceğini düşünmüştü. 

Nitekim Okan hocanın aklına gelen başına gelmiş ama Berisha’nın 81. Dakikada attığı gol VAR’dan geri dönmüştü.

90+8 bitmeyen çileli bir ömür diye düşünürken Angelino’nun firikiği hem tribünlere, hem de Okan Hoca’ya derin bir nefes aldırdı.

Ne kadar zor olursa olsun Galatasaray camiası olarak 17. kez Şampiyonlar Ligi’nde guruplara kalmanın, gelecek katılım payının ve ülke adına kazanılan UEFA puanın keyfini çıkarma zamanıdır.

Tebrikler GALATASARAY.