Naci Beştepe yazdı…
6 Mayıs 2024 günü 28 Şubat Davası’nın duruşması yapıldı.
Kaçıncı duruşmadır bilmiyorum ama bildiğim AKP iktidar olduğu sürece bitmeyeceğidir.
Dönemin Genelkurmay Başkanı Org. Kıvrıkoğlu, “28 Şubat bin yıl bitmez” demişti.
Bazıları, “davası bitmez” olarak algılamış olmalı.
Oysa o söz “irtica ile mücadele bitmez” anlamında kullanılmıştı.
İrtica davaya el attı. Fetö’cü savcılar kumpasın temelini attı. İnşaat sürüyor.
ADININ ADAMI ZEYBEK
Duruşmada, tek tanık, ATA Partisi Genel Başkanı, eski bakan Namık Kemal Zeybek dinlendi.
Zeybek, sorulara bir yargıcın değil kara cahil çobanın bile anlayacağı net yanıtlar verdi.
Yanıtlarının doğruluğunun anlaşılması için o dönemdeki konumunu açıkladı.
Cumhurbaşkanı Demirel’e danışmanlık yapmıştı.
Dönemin REFAH-YOL iktidarında bakan ve hükümet sözcüsü idi.
Hukuk fakültesi mezunuydu.
Özetle şunları söyledi;
- Askerler kesinlikle baskı, zor, şiddet kullanmadı.
- Tankların yürümesinin hiçbir anlamı ve zorlama rolü yoktu.
- Askerler istese o dönemde darbe rahatlıkla yapabilirlerdi. Ortamın düzelmesi için çalışmaları darbe istemediklerinin kanıtıdır.
- Generaller siyasilere karşı son derece saygılı idiler.
- Ortam gergindi. Refah partisi bakan ve milletvekilleri dini siyasete alet ediyorlardı.
- 28 Şubat’taki MGK toplantısında alınan 18 maddelik kararlara Erbakan başta olmak üzere hiçbir siyasi tek kelime bile itiraz etmedi. 18 madde doğruydu.
- Batı Çalışma grubu tüm devlet kurumlarında yapıldığı gibi olağan bir uygulamaydı. Yasaldı.
- Çiller, Erbakan’la yapılan protokol gereği başbakan olacaktı. Erbakan bu amaçla istifa etti ancak Cumhurbaşkanı Demirel siyasi iktidarın değişmesini böylece ortamın düzelmesini istedi ve Mesut Yılmaz’ı görevlendirdi.
- Çiller kendine görev verilmemesini ”darbe” olarak niteledi. Ne bilinen türden, ne “postmodern” bir darbe kesinlikle söz konusu değildi.
- Çetin Doğan’a yapılanları vicdanım kabul etmiyor.
İşte böyle.
Bakan Namık Kemal Zeybek net konuştu.
Zeybek gibi durdu, zeybek gibi konuştu.
Adına yakıştı.
YANILDIM, UNUTMADIM
Rahmetli Başbakan Mesut Yılmaz 2016’da mahkemede tanık olarak dinlenmişti.
O zaman tutuklu generaller salonda sanık sandalyesinde oturuyorlardı.
Generalleri göstererek, “Bu insanların bir suçu yok. Kararları biz aldık. Başbakanlığı bana Sayın Demirel verdi. Askerlerin zorlaması ile o makama gelmeyi zül addederim. Böyle bir şey olmadı” dedi.
Yani bugün Zeybek’in söylediklerinin benzeri şeyler söyledi.
O gün kendi kendime, “Bu gün bu dava sonlanmıştır. İlk ağızdan bu sözleri duyan heyet herkesi berat ettirir” demiştim.
Sonuç biliniyor.
Yargıtay kararında cebir, şiddet, zorlamadan dem vuruldu.
Beş yaşlı ve hasta insan işkence altında.
Yetmemiş, 13 kişi yeniden yargılanıyor.
Bu arada bir şeyi daha unutmadım.
CHP eski genel başkanı Kılıçdaroğlu’nun 12 Eylül’cüler yargılanırken “Ölen adamları niye yargılıyorsun cesaretin varsa yaşayan 28 Şubatçıları yargıla” diyerek RTE/AKP iktidarını kışkırtmasını veya kafa pası vermesini de unutmadım.
ARTIK BİLİYORUM
Artık adım gibi eminim.
Sanık, tanık, delil hiç önemli değil.
Yargıcın kim olduğu önemli.
Siyasetin verdiği görevi kabul eden biri mi?
Yoksa hukuku ve vicdanını dinleyen biri mi?
Karar ona göre çıkacaktır.
28 Şubat bin yıl sürecektir.
Herkes için.