Cehennemde açan çiçekler

Nihat Genç yazdı…

Dünyamız tarihlerde görülmemiş kirlilik içinde yaşıyor, su hava toprak zehrin içinde ve atık tesislerinden önce gübreye sonra marulun meyvenin içine giren plastikten söz ediyoruz!

Dünyamız tarihlerde görülmemiş dijital bir cehennem içinde yaşıyor, elimizdeki cep telefonları, İHA’lar, roketler bilgisayarlar yüksek teknoloji için her insan başına yılda binlerce ton kaya kırılmak zorunda! Ve nadir elementler savaşleri başladı bile! Cep telefonundan bir ‘like’ yapmanın bile tükettiği enerji sürdürülebilir değil, dijital cehennem havadaki tüm uçaklar kadar ve Fransa ve İngiltere kadar enerji ve kirlilik üretiyor ve henüz şimdilik!

Dijital cehennem tarihlerde görülmemiş kadar insan soyunu karakterini bozdu, her gün milyonlarca insan birbirine iftira atıyor linç algı manüpilasyon yalan tarihlerde görülmemiş kadar yaygın ve artık hiç tanımadığımız ve masum insanlara her gün hakaret etmek gündelik ihtiyacımız haline geldi! Tarihte hiçbir din, hiçbir kilise, hiçbir ideoloji bu kadar büyük uydurma sahte yalan kirliliği yaşatmadı dünyaya! Zaman çığırından çıktı, zamanın akışı değişti! Daha önce tahmin edilen şeytan ve distopik dünyaların kötülüğü her gün içinden çıkılmaz hal alıyor, bilinen şeytan türünün ötesinde kötülüklerin derinliğini tarif etmeye bilgimiz yetişemiyor, tarihlerde görülmemiş şeytanlar başımıza lider olmuş, zaman artık içinde insan ve doğa olmayan, başka bir hesaba akıyor!

İnsan sırf liderinin iktidarı sürsün diye vatanına bu denli ihanet eder mi, birkaç kişi değil, vatanın bekası milyonların umurunda değil, Cumhuriyet’i ve toprak bütünlüğünü düşünen yok, herkes liderini kurtarma peşinde! Devlet aklı diye Amerikan aklına yapışmışlar! Siyasettir evet büyük devletlere gün gelir taviz de verilir ancak toprağınızı bir arada tutan en temel ilkelerden asla geri adım atamazsınız çünkü etnik kavga her ülkeyi infilak ettirmiştir, kimin umurunda! Bu kadar cahili bu kadar köpeği hiçbir vatan kaldıramaz! Hiçbir toprak parçası gece gündüz ekranları medyayı ele geçirmiş bu akıl almaz ihanete dayanamaz! Eskiden insanlar devletten maaşını alırdı ve kamuya hizmet ederdi şimdi herkes lideri tarafından maaşlanıyor ve herkes liderini devlet diye görüyor ülkenin bekası görüyor, bu topraklarda vatanseverlik, fedakarlık, memleketin varlığına bekasına bağlılık, hiçbir tarihte bu kadar bozulmamış kirlenmemişti!

Birinci ve ikinci dünya savaşlarında dünya büyük yıkım yaşadı ancak yine de bir umut vardı galip gelenlerin kuracağı yazacağı bir dünya için, şimdi, siyonistler sadece Gazze’de değil tüm dünyada kendine laf edeni yasaklıyor, kovuyor ve insan yerine koymuyor! Siyonist şirketler ve taşeronları madenleri petrolü enerjiyi ve finansı ele geçirmiş ve milli devletleri ve meclisleri ele geçirmiş ve yüksek teknolojiyi ele geçirmiş ve imtiyazlar dokunulmazlıklar ele geçirmiş, milli bir devlet kalmadı, vahşi soykırıma karşı itiraz edecek medyası akademisi yazarı kalmadı! En temel ihtiyaç maddeleri dahi milletlerin elinden çıkıp şirketlerin eline geçti, insanlık, susuz havasız etsiz sütsüz ve ekmeksiz ve bitmeyen ekonomik krizler içinde kölelikten köleliğe savruluyor, gıkını çıkartacak hali kalmamış!

Tarihlerde insanlık bu kadar zayıf hiç olmadı! Bir isyancı bir deli bir yerden yine de çıkardı! Şimdi tüm dünya sus pus! Tarihlerde görülmemiş tımarhane gibi diktatörlükler! Batılılar sadece köpeklerini sever! Köpekler fırsat bu fırsat deyip insana dair hak adalet ne varsa yok sayıp bir okşanmayla kendi iktidarına yol açma derdinde! Tarihler eli kolu bağlı çaresiz bir insanlık tepkisizliğini bu denli vahşice hiç yaşamadı!
Ve baharın ilk günleri, Ankara’nın Eymir gölüne gidiyoruz yeşillenen dalları karşılamaya!

Tomurcuklanan çiçekler ve yemyeşil dallar!

Bakınca dallara çiçeklere çimenlere doğa başka bir şey söylüyor! Bize başka bir şey söyleyecek bir şey kaldı mı diye gidiyoruz zaten tomurcukları karşılamaya!

Yine de tomurcuklanan dallara bir dokunmadan bir sormadan duramıyor insan, açılacak serpilecek neşelenecek bir dünya kaldı mı, ey çiçekler hangi dünyaya açıyorsunuz, bizim olmayan, boğulduğumuz, koklayamadığımız, gezemediğimiz, nefes alamadığımız ve artık yabancısı olduğumuz!

Ve sanki çiçeklerin açması bile garibine gidiyor insanın!

Cehennem içinde cehennemlere açıyor çiçekler!

Bilmem hiç umudu kalmamış bu insanlık savaşını hiç bitmeyecek bu insanlık savaşını, insanlık mı doğa mı kazanacak yoksa firavunlar ve tımarhaneye dönüşen sarayları mı?

Bu kadar puştun ihanetin karaktersizin cahilin haddisizin şükürsüzün olduğu bir memlekette bilmem yeşillenecek tomurcuklanacak neşelenecek bir dünya kalacak mı bizlerden geriye!

Çiçekler açsın, tarlalar yeşillensin diye yılda bir kez baharı bekliyoruz oysa siyasetçiler şerefsizler siyonistler köpekler paraya tapanlar her Allah’ın günü kirletiyor kirletiyor kirletiyor kirletiyor!

Şansı hiç kalmıyor cehennemde açan çiçeklerin!