İmamoğlu .ok yemeye devam ediyor

Nihat Genç yazdı…

Jandarmaya ve holdinglere karşı direnen Akbelen halkı desteğe gelen CHP heyetini protesto etti yuhaladı ve kovdu!

İnsan içine çıkamayacaksınız dedik!

CHP infilak ettiğinin farkında değil!

Ortada bir parti bir ideal bir umut bir beklenti bir fırsat umudu hiç yok!

CHP tarihinin en büyük hezimeti parti ‘tarihe’ karıştığının farkında değil!

Nasreddin Hoca’nın fıkrası sayelerinde gerçek oldu, hava soğukmuş, yakacak odun aranıyormuş, hocaya arkadaşları, -hocam nasılsa biraz sonra kıyamet kopacak çıkart elbiselerini ateşe at, demişler!

Kılıçdaroğlu Altı Ok’u çıkarttı, vatan hainlerinden özür diledi, PKK ve Fetöcüleri partiye doldurdu, seçim sloganları ‘son seçim’di yani ‘kıyametti’!

Seçim kazanma uğruna ne varsa ateşe attılar ve şimdi dımdızlak ortada kaldılar!

Koruyucu zırhları da kalkınca beceriksiz ilkesiz basit düzenbaz işbirlikçi zavallı kifayetsiz kimlikleri ortaya çıktı ve seçmen ‘biz bunlara mı oy verdik’ dedi!

Bir kurum bir parti bir takım bir yarışmacı müsabakada niçin ve nasıl ‘yenildiğini’ kendine sormaz mı?

Seçimden haftalar geçti hiç sorma zahmeti de göstermiyorlar!

Sarin gazı yemişler gibi nefes alamıyorlar, felç ve şok yaşadıklarını muhakeme dahi edemiyorlar!

Ayı kapanına fare kapanına sıkıştılar, kurtuluş umudu hiç yok, seçmeni ve kendilerini tuzağa düşürdüler ve vekillerini sağcı tarikatçılara kaptırıp sıkışıp kaldılar!

Seçimdeki yenilginin sebeplerini niçin cesurca kendilerine soramıyorlar: seçim yenilgisine sebep ‘milli güvenlik’ endişeleri ve PKK ve Fetö’yle işbirliğidir!

Sadece Kılıçdaroğlu değil muhalif denilen medya Cumhuriyet, Sözcü, Halk TV, vs. hiçbiri ‘seçim yenilgisinin’ PKK ve Fetö işbirliği ve milli güvenlik endişesi olduğunu tek satır henüz yazabilmiş değil, bu yüzden olmalı, kaldıkları yerden devam, aynı terane!

Şimdi aynı delikten aynı yılanın ısırığından bir daha İmamoğlu ‘değişim’ diyerek yürüyor, patronların fonladığı Oksijen Gazetesi’nde makale yayınlıyor!

Ne diyor İmamoğlu, Kürt ve Alevi sorunlarını yerel yönetimleri güçlendirip yerinden yönetimle ve yine ‘cesurca’ çözeceklerini söylüyor!

Yani hiç akıllanmamış, bölücü ittifak’a devam!

Sizce bir insan bu kadar ‘ahmak’ olabilir mi?

Projelerde delilik ahmaklık akılsızlık olmaz, projelerde inat, tekrar, bir daha, dayatma, baskı kurma, domine etme, başka çözümü çaresiz kılma, başka şans aramanın önünü kesme, vs. olur!

Projelerde seçmeni nefessiz şanssız umutsuz bırakmak olur, ki, anladığımız bu görev de İmamoğlu’na verilmiş!

Milli güvenlik endişelerini ve PKK ve Fetö işbirliğinin kıyamet gibi facia sonuçlarını hiç ciddiye almadan, aynı ihanet söylemiyle yola aynen devam!

Seçimden sonra bu bölücü tümörü tümüyle kesip atsın diye kitleler muhalif medyayı boşuna bekledi, irin akmaya devam ediyor aktıkça da ‘kan’ kaybediyor takatsız kalıp boşuna çırpınıyorlar! Akan kanı tümörü irini yarayı göremeyecek kadar projelerine dogmayla bağlı muhalif medya!

Ve muhalif medyada kangren olmuş bu kolu ayakları kesecek tek kimse olmayışı normal mi?

Ne istiyorlar peki, istenen şu, geçtiğimiz on yıllarda ülkenin ordusu ve hukuku İslamcı ve tarikatçı yapıların eline geçti, yetmedi, en büyük muhalif partiye kuruluşunu kimliğini varoluşunu ‘inkar’ edecek satılmış kadrolar getirildi!

Demek ki yetmemiş! Şimdi de CHP’ye oy veren kitlelerin iradesini hepten tarihten silmek hepten un ufak edip tamamen şanssız umutsuz alternatifsiz bırakıp İslamcı iktidara direnen bu kitleleri de yok etmek istiyorlar!

İmamoğlu’nun makalesini ben yazmadım kendisinin de yazdığını sanmıyorum!

Ve o makaleyi yazan el, zeka, kimse, yandaş medyanın yerinden yönetim yerel yönetim ifadelerini alıp tıpkı seçim öncesi CHP’yi bölücülükle suçladıkları gibi bu bölücü ifadelerin kırk ayrı TV’de sabah akşam döne döne afişe edileceğini bilmiyorlar mı?

Ve bu bölücü ifadelere muhalif denen medyadan tek satır eleştiri endişe neden hiç yok!

Bile bile lades der gibi yine aynı alçak hain oyunu oynuyorlar?

Kafa patlatmaya boş boş sorgulamaya gerek yok!

Bizler ve seçmen dönen kumpasın fırıldağın farkındayız!

Ortada ya da kıyıda toprak bütünlüğümüzü ve istiklalimizi ve bağımsızlığımızı ve milli egemenliğimizi ve Cumhuriyet kazanımlarını vs. savunacak parti kalmadı!

Bu apaçık gerçek’i hala kabul etmeyen herkes bu karanlık tezgahın figüranıdır!

Bizler çoktandır bu siyasi kuklalarla projelerle asla işimiz olmaz deyip başımızın çaresini aramaya başladık!

Lekelenmemiş kirlenmemiş pisliğe ajanlığa milli düşmanlara alet olmamış asla olmayacak yepyeni tertemiz bir sayfa açılmalıdır!

Önce umutları ve sevinçleri ve hayalleri olan bir gençliğe tutunacakları bir kapı açmalısınız!

Ajanların, istihbaratçıların, patronların, elitlerin, yani muhalefeti ‘dizayn’ edenlerin oyuncağı adamı olmayacak bir gençlik için varınızı yoğunuzu seferber edeceksiniz!

Şüphesiz her parti iktidarı hedefler ancak ilk ve uzun işimiz Cumhuriyet ideallerinden taviz vermeyecek bir gençliği hedeflemek!

Mensubiyet duyacakları, varlığıyla iftihar edecekleri, sadakatla Cumhuriyet değerlerine bağlanacak, küsmeyecek, korkmayacak, geri adım atmayacak, ülkesinin siyasetini, dağını ve ovasını ve milli kurumlarını göğsünü siper edip savunan bir gençlik!

Kardeşlerim, proje ithal mallarınız ortada, buradan çıkış yok, ülkenin namusundan asla taviz vermeyecek kurucu ve tetikleyici bir gençliğe çalışmalıyız!

Anadolu’yu sokak sokak geziyoruz, holding medyasında karartılan unutturulan yok sayılan görmezden gelinen bambaşka bir isyan var! Gençlik ülkesine sahip çıkacak bir kanal bir mecra bir umut bir kapı arıyor!

Kararlarını kendi alan bir parti diyoruz, yok!

Fonlandığı yerler parası kimden geliyor açıkça bileceğimiz bir parti diyoruz, yok!

Ajan ve istihbaratçıların oyuncağı karargahı olmayan bir parti, diyoruz, yok!

Süslenmiş demokrat cümleler arasına ince ince profesyonelce gizlenmiş eyaletçi bölücü ifadeler olmayan bir parti diyoruz, yok!

Kurnazca her iki tarafa da oynamayan eyvallahsız bir parti, diyoruz, yok, sağında da yok solunda da yok!

Şu yukarıdaki cümleyi hayatım ve şahitliklerimle test etmek uğruna elli yılımı verdim, sizler de verdiniz!

Neyin kim olduğunu açıkça biliyor ama çoğunuz hala bahaneler ve yersiz kuşkular aramaktasınız ve üşengeçlik ve atalete gömülmekteyiz!

Ülkeyi ve gençliği çaresiz umutsuz geleceksiz dayatmacı projecilerin eline yine çıkışsız ve mecbur bırakıyoruz!

Şu yukarıdaki ‘çaresizlik’ cümleleri, Muammer Aksoy’dan Hablemitoğulları’na onlarca aydınınızı öldürüp, Fetö ve tarikatları besleyip ve BOP ve AKP’yi iktidara taşıyanların büyük zaferidir!

Amansız gerçek, budur!

Parasız pulsuz yola çıkıyoruz, evet, gidebileceğimiz yere kadar, evet, gücümüz yettiği kadar, evet, sesimizi duyan kalbini açan kaç kişi bulursak evet, o kadar!

Gençlerimize ülkenin işgal edildiğini, Cumhuriyet’in ihanete uğradığını, aydınların milli düşmanlarla işbirliğinde suçüstü yakalandıklarını ve şimdi kendi bileklerimiz kendi adımlarımız dışında şans kalmadığını döne döne anlatacağız!

Cumhuriyet’in ve bağımsızlığımızın ve milli egemenliğimizin tüm tarihlerdeki en büyük hazinemiz olduğunu ve bu hazinenin hem sağ hem sol partiler tarafından ihanetle çarçur ve yağma ve talan edildiğini döne döne anlatacağız!

Gelen gelir, ben dönmezem yolumdan!

Vatanseverler, kardeşlerim!

Bunlar da çulsuz pulsuz parasız deyip dudak bükmeyin!

Simurg efsanesinde üstlerine demir ağ atılan kuşlar ne diyordu, bu demir ağın altından ancak hep birlikte aynı anda kanat çırparsak havalanır demir ağlardan kurtuluruz!

Siz sancağı açın, kimi çayını verir kimi dükkanın kirasını, biz, büyük Türk Milleti’ni tanıyoruz, başımızı yere koymaz, elimizi böğrümüzde bırakmaz, bizi yarı yolda bırakmaz!

Ve büyük Türk Milleti’nin evlatları olarak, bunca yıl, haram yemedik, yalan söylemedik, kimsenin adamı olmadık, paraya pula makama tamah etmedik ve edenler dost arkadaş bizdenmiş kim olursa olsun merhabamızı kestik!

Vatanseverler! Ayağa kalkıyoruz, yol göründü, ilk günlerdeki gibi toplanıyoruz, artık bir davamız var! Yıllardır bu sütunlarda eksik hatalı yalan kumpas fırıldak tek lafımız oldu mu? Yaşadığımız süreçleri kimsenin gözünün yaşına bakmadan apaçık ifşa etmedik mi?

Tabelamızı kadromuzu ve programımızı alayına meydan okuyarak ilan ediyor, rozetlerimizi amblemlerimizi logolarımızı tıpış tıpışçılar’ın alınlarına çakmak için hazırlıyoruz!

Milletimize artık hiçbir kimse satılmış siyasetlerini dayatamayacak!

Hiçbir zaman artık ajanların istihbaratçıların tezgahlarıyla aldatılmayacaksınız!

Kimse bu milletin başını öne eğemez, hiç kimse Türk Milleti’ni aşağılık işgalci bölücü sinsi siyasetlerine mecbur bırakamaz!

Büyük Türk Milleti’ni hiç kimse çaresiz bırakamaz!

Satılan ne varsa geri alacağız, soyulan neresi varsa hesabını fitil fitil burunlarından getireceğiz!

Toprak bütünlüğümüzü pazarlık masasına oturtanlar işbirliğine girenler kim olursa olsun vatana ihanet yasası yeniden çıkartılıp hesapları dürülecek!

Hiç kimse dinimizle yasalarımızla dalgasını geçemeyecek, hiç kimse ben yaptım oldu, diyemeyecek!

Kardeşlerim, şeytanların hainlerin düşmanın hırsızların gücü tarihte bizi yenemedi yine yenemeyecek!

Hiçbir patrona hiçbir holdinge hiçbir medya desteğine muhtaç değiliz!

Hiçbir kararımız kapalı kapılar arkasında ya da kol kırılır yen içinde gizli olmadı olmayacak!

Şöhretine güvenen burnu havada kibirli küstah ve sabah akşam Atatürkçülük(?) satarak geçinenlerle işimiz olmadı, olmayacak!

Egosu Allah’tan büyük, burnu havada, İslamcılar’ın, narsist elitlerin, proje adamlarının, insanlık ve vicdan ve Allah ve hukuk önünde, hak ettikleri kepazeliği yaşatmazsak bu topraklar bize haram olsun!

Kardeşlerim, şöhretli insanlara hiç ihtiyacımız yok, onlar kullanılma manipüle edilme örtme maskeleme görevleri için holdingler tarafından şöhret yapılmışlardır, bize adsız sansız yoksul halkın çocukları yeter!

Çanakkale’de Sakarya’da şöhretli insanlar savaşmadı, şöhret ancak kazanılmış savaştan sonra gelir!

Vatan, namusumuzdur!

Karanlık bastı çocuklar, görev başına!

Uçun kuşlar, kanatlanın!

Kırın üstünüze atılan bu kahpe demir zincirleri!

Vatan holdinglerin sofrası İslamcıların kupon arazisi hiç değildir!

Başlasın marşlar çalın davulları!

Birkaç dolara Allah’ını memleketini satanlarla dövüşümüz var!

Köle değiliz kimsenin köpeği olmayacağız, nallayın mahmuzlayın atlarınızı!

Bulunduğunuz memleketin en yüksek tepesine çıkın atın naranızı, tarlalarımız dağlarımız öz evlatlarının yiğit sesini duysun!

Yalvarıp yakarmayı ve sızlanmayı ve mızmızlanmayı ve onu bunu çekiştirmeyi bırakın, dokunun ve konuşun ve kucaklaşın yaprakları korkudan tir tir titreyen yorgun ve soylu ağaçlarınızla! Sarılın, evine odasına kasabasına sığmayan memleketten büyük kollarınızla!

Zaman sonsuzdur, sonsuz olan şey geçmez ebedidir, geçip giden ömrümüzdür, mucizevi olan sonsuz evren değil ‘insandır’ çünkü aşk ondadır, hiçbir kitaba ve evrene sığmaz insan, boş zamanlar içinde kuru yapraklar gibi sürüklenmek, memleketin mahvoluşunu bu kadar uzaktan izlemek, yakışmaz bize!

Gençliğimiz hayatımız halkımız ve memleketimiz İslamcı kasapların hayvan keserken giydiği önlükteki kan lekeleri olmayacak!