Avatar
Nihat Genç

Yalan Rüzgarı bölüm 2

featured

Nihat Genç yazdı…

Ekonomik bağımlılık siyasi bağımlılığı getirir, siyaset bilimi, ders 1!

Tayyip Erdoğan İsveç’in Nato üyeliğine yeşil ışık yakmakla kalmadı Türkiye’nin AB üyeliği konusunda yeni bir başlangıcın startını verdi!

Bu şu demek, ekonomik iflas, gerçek ve baş edilemez ve teslim bayrağı!

AB üyeliği tartışmalarını açan Özal da onca vaadinin imkansız olduğunu görünce ilk işi topu AB’ye atmak olmuştu!

AB’ye girersek ekonomik ve sosyal sıkıntılar anında bitecek, çağ atlayacağız ve hatta liberallerin ekranda otuz yıl dillendirdiği: ‘AB bize para verecek’ uçacaktık!

AB’ye giriyoruz tartışmaları tam kırk yıl köklü sorunlarının tartışılmasının önünü kapadı ve bu süreçte sadece AB komiserlerin aşağılamaları ve yaptırımlarına eli kolu bağımlı hale geldik!

Ülkemizde TRT dışında ilk özel TV’lerin açılışıyla AB’ye giriyoruz tartışmaları, at başı gider!

Dile kolay 80’li yılların başından 2012’li yıllara kadar AB’ye giriyorduk, o yıllarda anketler AB’ye katılıma halk desteğinin yüzde 80 olduğunu söylüyordu!

Tam tersi oldu, AB’ye giriyoruz macerası, ülkenin köklü sorunlarını örtmeye maskelemeye yaradı ve olan ülkenin bekasına, ‘bütünlüğüne’ ve anayasasına oldu!

Seri şekilde Atatürkçü aydınların öldürülmesi ve faillerinin faili meçhul kalması aslında Türk Devleti’nin sökümü-yıkılması projesiydi, ve gerçek oldu!

Tam bir win win (kazan kazan) siyaseti, AB şanslı çıktı, ki, faşist ordu diye tanımladığı Türk Ordusunu tarihten sildiler, AKP şanslı çıktı, Fetö ve Nato ve AB desteğiyle sahillerinden bankalarından anayasasına kadar Türkiye’nin varlıklarının tıpkı Osmanlı padişahı gibi ‘mülkün’ mutlak sahibi oldular!

Mezhep ve inanç ve etnik siyaset yapan partiler şanslı çıktı, çünkü hepsi yasal bir siyasi zemin buldu ve halen tarikatlarıyla şeyhleriyle devlette ve siyasette cirit atıyorlar!

Merkez sağ partilerin çökertilip yok edilmesi bu sürecin en ağır maliyetidir, başta Tansu Çiller, Mesut Yılmaz AB’ye giriyoruz diye kitleleri oyaladılar ve bağıra bağıra merkez sağ partiler tarihten silindi!

İfade özgürlüğüyle maskelenen etnik ve mezhep siyasetinin (ki, anayasal suçtur) AKP ve liberaller eliyle önü açıldı ve sonuç, Türk ordusu ve hukukundan ve anayasasından geriye külü dahi kalmadı!

Ve Nato, Fetö’yü kucakladı ve 15 Temmuz darbesinin merkezi karargahı haline geldi!

Sonuç: AB rüyaları fos çıktı! Fetö kaçtı yerine Menzil geldi!

Türkiye’nin AB’ye girme tartışmaları dışarıda da büyük yıkımlara yol açtı, mesela Türk istilası korkusu yaşayan İngilizler AB’den ayrıldı ve göçmen korkusu yaşayan Avrupa siyaseti kökünden değişti ve tepkili sağcı partiler büyümeye başladı!

Allah hayırlısını eylesin, tekrar sil baştan sıfırdan başladık!

Bu yeni süreci başlatan emareleri sıralarsak, önce, Hablemitoğlu davası sanıkları çok tuhaf şekilde tahliye edildi. Ve sonra davanın en kritik sanığı (Nuri Gökhan Bozkır) kaçtı! En kritik sanık kaçtığına göre davanın pek yakında düşürüleceği kesindir! Ki bu dava, faili meçhul suikastlerde ipin ucunun nihayet bulunduğu tek dava’ydı!

Bilindiği üzere Nato’nun illegal uzantısı olan gladyo bugüne kadar İtalya’da Fransa’da Almanya’da ve Türkiye’de suikastlerinin hepsinin üstünü örtmeyi başarmıştır, artık bu bir kanundur!

İkinci emare, Batı’ya karşı milli tepkili ve milli sert açıklamalarıyla meşhur Mevlüt Çavuşoğlu’nun görevini Hakan Fidan’a bırakması! Ki, unutmayın, Çavuşoğlu’nun yabancı meslektaşlarıyla basın toplantıları Türk Tarihi’nde emsali görülmemiş sertlikte adeta bir kafes dövüşü şeklinde cereyan ediyor muhataplarını bir nevi tekme tokat bir dille dövüyordu!

Üçüncü emare, Merkez Bankası’na Hafize Gaye Erkan’ın ve ekonominin başına Mehmet Şimşek’in getirilmesi!

Ve dün itibariyle Tayyip Erdoğan’ın AB’ye yeniden sığınmasına şahit olduk!

Özal’dan bugüne geçen kırk yılda ‘değişen’ hiçbir şey yok!

Yine kaynaklar çar çur edildi yine ülke iflasın eşiğinde yine AB kapıları!

Sürecin gelişimine göre elinde koz olarak tuttuğu Kavala ve Can Atalay gibi konular pek yakında pazarlığa çıkar ‘açılımını’ göstermeye başlar!

AB tartışmalarıyla geçen kırk uzun yıl Türkiye’nin omurgasını varlığını ve beka endişelerini ayyuka çıkartmış kurumlarını paramparça tuz buz etmiştir!

AB tartışmalarıyla geçen kırk uzun yıl Türkiye neo-liberal politikalara teslim olmuş, varını yoğunu satmış ve nihayetinde borç batağına saplanmıştır!

Hem halkımız hem devlet kurumları, kırk uzun yıl, suikastlerle, özelleştirmelerle, darbelerle, açılımlar’la, savaşlarla, tarikatlarla, Fetö’yle, Menzil’le, yağmayla, talanla, yabancı maden şirketlerine peşkeşle, stratejik kurumların satışıyla, narko ve mafya siyasetiyle, hukukun tarikatçıların eline geçmesiyle, İslamcı vakıfların kayırılmasıyla, İslamcı siyasilerin ve şeyhlerin dokunulmaz ve imtiyazlı hale gelmesiyle ve meclisi iptal etmeleriyle ve sarayın inşasıyla ve Osmanlı’nın çürüyüş-çökme döneminde dahi eşine rastlanmayan keyfi yönetimiyle, ve eğitimin paralı hale getirilmesiyle, ve sınav sorularının çalınmasıyla, ve Suriye savaşının on milyon göçmen yüküyle, Türkiye Cumhuriyeti Devleti ‘kimliği’ni ayakta tutan kurumlarıyla tarihten silinmiş bambaşka ‘amorf’ ve mutlak bir İslamcı siyasetin elinde oyuncak hale gelmiştir!

Kırk uzun yıl, heba edildi!

AB yalanı arkasında milli anayasa, milli ordu, bağımsız hukuk, milli varlıklar, ve milli irade, perişan paramparça hale getirildi!

AB yalanıyla heba edilen bu kırk uzun yılda Türkiye hayatı sosyal olarak ucuzlatacak kamucu politikalara, milli seferberliğe, sosyal politikalara, hukuk önünde herkesin eşitliğine vs. yağmanın talanın iştahı yüzünden ayıracak zaman bulamadı!

Bu uzun yağma sürecinde tarikatçısı mezhepçisi etnik milliyetçisi liberali mafyası beşli çeteleri vs. uçsuz bucaksız servetlerin imkanların imtiyazların sahibi ve Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin güvenliği hukuku kardeşliği  bütünlüğü siyasi pazarlığın peşkeşin konusu haline getirildi!

Kendi kaynaklarını seferber edecek üretecek ve bölüştürecek kendi yorganını ayağına göre serecek milli politikalar milli heyecanlar yaratamadı, ki…

Halen mümkündür!

Tayyip Erdoğan’ın AB’ye bir daha teslim olması çırpındığı siyasi açıkları ve açmazları ve ekonomik bataklıktan kurtulmak için çokça şahit olduğumuz bir manevrasıdır!

Kırk uzun yıl çar çur edilen kamu kaynakları, milli kaynaklar, milli heyecan, milli seferberlik, milli irade, vatansever evlatlarını bekliyor!

Türkiye, siyasi şarlatanlardan bitap hale geldi!

Memleket, milli projesi, milli kaynakları, milli iradesiyle sömürge siyasetinin sıcak para tuzağıyla ülkeyi rehin almış ruhsuz kişiliksiz onursuz siyasilerin elinden silkinip ülkeyi yağma ve talancıların elinden almamızı bekliyor!

Türkiye, yeni bir gençlik, kendine güvenen yepyeni siyasilerini bekliyor!

Yalan Rüzgarı bölüm 2

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

4 Yorum

  1. 14 Temmuz 2023, 01:26

    çok teşekkürler

  2. rahat milleti rahatsız etmenin vakti geldi.

  3. 12 Temmuz 2023, 15:56

    İktisadi bağımlılık = siyasi bağımlılık.
    İsveç bozgunun özetidir aynı zamanda.

  4. ülke osmanlı çöküş dönemimim bire bir aynısını yaşıyor.
    Gençliğe Hitabe gerçekleşti.
    100 yıl sonra ders ve öğüt almayanlar içi tarih tekerrür ediyor.
    Zamanını rabbim bilir işgal ve savaş göreceğiz.
    İşimiz gerçekten ALLAHA kaldı.

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!