Yavuz Alogan
  1. Haberler
  2. Yazarlar
  3. Manşet
  4. Kemalist kesimler

Kemalist kesimler

featured

Yavuz Alogan yazdı…

Kasrı Kanco’nun feodal beyi Ahmet Türk’ün “Çok da ifade etmek istemiyorum ama süreçten rahatsız olan bazı Kemalist kesimler var” sözü, Saray’a yapılan bir ihbar ve çağrıdır.

Kısa açıklamasında Ahmet Türk, siyasî toplumun yeni çözüm sürecine uygun biçimde yeniden tertiplenmesini, Meclis’teki siyasî partilerin bir komisyon kurarak “süreç”te birleşmesini istiyor. Tehdit de eksik değil. Saray beklentileri karşılamazsa, araba devrilirmiş! Bu durumda, “bir kaos ortamının doğacağını unutmamak gerekir,” diyor.

Feodal beyin “sürece sonuna kadar destek verdiğine inanıyoruz,” dediği Özgür Özel’in CHP mitinglerinde “Mustafa Kemal’in askerleriyiz!” diye slogan atan kitleden ayrılmasını, Saray ve MHP ile PKK/DEM’in esrarengiz “barış” programının bir parçası olmasını istiyorlar. Meydanlarda toplanan kitlelerin CHP’yi Kemalizm’e doğru sürüklemesinden korkuyorlar.

Saray da bundan korkuyor ve CHP’yi “ahtapot gibi kolları olan İmamoğlu organize suç, hatta terör ve casusluk örgütü” iddiasıyla çökertmek, teslim almak istiyor, aksi hâlde saf dışı bırakmaya, hatta kapatmaya çalışacak. CHP komployu görüyor fakat ideolojik ve programatik tutarlılığa sahip olmadığı için ne yapacağını, hangi yöne gideceğini bilemiyor. Ayrıca içi karışık, merkezi kararsız, yakın çevresi baskı karşısında çözülme belirtileri gösteriyor.

Peki, “süreçten rahatsız olan Kemalist kesimler”e ne yapacaklar? Onlara sürekli provokasyon yapacaklar, tepki gösterenleri “darbeci, terörist, din düşmanı” ilan edecekler, gözaltına alacaklar, tutuklayacaklar. Boğaziçi Üniversitesi’ne konferans vermesi için şeriatçının davet edilmesi bu amaçla düzenlenmiş bilinçli bir komplodur. Tepki gösteren öğrencilerin dışarıdan “şeriat isteriz” diye slogan atan hazır kıtalarla kuşatılması, çok uzak geçmişten aşina olduğumuz saldırı ve kışkırtma tarzının tipik bir örneğidir. Önümüzdeki günlerde bu etki/tepki/baskı modelini her yerde göreceğiz. Bu arada sosyal medyada “Kemalistler PKK’den, hatta FETÖ’den bile daha tehlikeli” mealindeki paylaşımlarda belirgin bir artış var.

Sevr şöyledir, Lozan tapu senedidir; Mustafa Kemal Samsun’a çıktı, savaşı kazandı, devrim yaptı; laiklik ülkenin harcıdır, tevhidi tedrisat bilimsel eğitimin teminatıdır; Köy Enstitüleri nasıl kapatıldı; Türkiye bir hukuk devletidir diye insanları bilinçlendirmeye çalışmanın bu saatten sonra yazanı, söyleyeni, dinleyeni ve okuyanı ferahlatmaktan, nostaljik duygularla topluca iman tazelemekten başka faydası yoktur.

Bu başlıklar altında her kesim farklı biçimde konsolide oldu. Anlatarak, açıklayarak kafalardaki kilidi açamazsınız. Kıymeti harbiyesi olan, kitlesel ve netice alacak örgütlü bir siyasî etki yaratmak gerekir. Saflar su sızdırmaz engellerle kesin olarak birbirinden ayrılmış, farklı dünyalar hâlinde bölünmüş bir kere. Bu kadar bölününce, hesaplaşmadan kaçamazsınız.

Aslında bu bölünme Cumhuriyet tarihi boyunca hep vardı. İttihat ve Terakki’yle başlayıp 1961 Anayasası’na uzanan çizgi ile Hürriyet ve İtilaf’la başlayıp AKP iktidarına uzanan çizgi arasında tarihsel bir bölünme; millî birlik ile anasır-ı İslâm ya da millet ile ümmet arasında siyasetin körüklediği sürekli bir gerilim oldu. Fakat bu gerilimli saflaşma askerî darbe dönemlerinde bile yok edilemeyen kuvvetler ayrılığı ilkesine bağlı, denge/denetleme mekanizmaları olan sahici bir Devlet tarafından baskı altına tutuldu.

Saray üç referandumla (2007, 2010, 2017) bu Devlet’i tamamen yıktı ve kendi siyasî partisini devlet olarak örgütledi. Şimdi kendi iç cephesini kurarak, bu cepheye katılmayanları “hain” ilan etmeye hazırlanıyor. Meclis’e getirdiği yasalarla son rötuşları yapacak.

Sınırsız merkezileşmenin, her şeyi tek elde toplama sarmalının hızlanacağını anlıyoruz. Gerek gördüğünde rütbeli personeli ordudan atacak ya da kıdemine bakmadan terfi ettirecek, belediyelere başkan atayacak, müsteşarlığı geri getiriyorum diye bakanlıklara Saray komiserleri atayacak. Ne isterse yapacak.

Sayın Reis, “durağa gelince ben bu demokrasi tramvayından inerim” diyecek kadar açık konuşan biri. Nihai hedefini saklamadı.

“Lozan’ı bize zafer diye yutturmaya çalıştılar” diyebilen bir Cumhurbaşkanı’na “ama o ülkenin tapu senedidir” diye itiraz etmenin; “muhtarîyeti hâiz vilâyet” sistemini getirdiği için Cumhuriyet öncesi 1921 Anayasası’nı PKK’yle birlikte savunan taraftarlara anayasa ve tarih dersi vermenin ne faydası var? Herkesin tarihi kendine.

Saray, elverişli bulduğu uluslararası koşullarda kendi devrimini tamamlamaya, Türk milletini Türk-Kürt-Arap ümmeti olarak tanımlamaya, ABD’nin bölgesel taşeronluğunu yapacak Osmanlı eyaletler sistemine benzer yeni bir devlet kurmaya (bkz. Davutoğlu’nun “Stratejik Derinlik” kitabı) hazırlanıyor. Daha iki gün önce sosyal medya hesabından şöyle dedi:

“Tüm insanlığın göz bebeği olan bu stratejik coğrafyada Türk, Kürt ve Arap birlikte var olmuş, birlikte savaşmış, galibiyeti de mağlubiyeti de hep birlikte yaşamıştır (…) Biz bu coğrafyada ittifak yapınca büyüdük, güçlendik, cihana hükmettik. Ancak dağılınca hep beraber fetreti yaşadık” Türklerin Anadolu’daki hâkimiyetinin başlangıcı sayılan 1071 Malazgirt’i bile “Türk, Kürt, Arap’ın ortak zaferi,” diye tanımlıyor.

Fetret (belirsizlik, karışıklık) derken Cumhuriyeti ve Devrim Kanunları’nı kastettiği, Türk milletinin egemenliğini “bölücülük” olarak anladığı açık değil mi? Üç ortaklı, üç kimlikli, üç dilli yeni bir devlet kurarsak emperyalizm bize bir şey yapamazmış! Oysa emperyalizm tam da bunu istiyor: üniter bir ulus-devlet değil, Irak ve Lübnan benzeri etnik ve mezhebî hatlarda coğrafi ve idarî olarak bölünmüş, kolayca çekip çevirebileceği, çok parçalı, dışa bağımlı, zayıf ve sorunlu bir Türkiye!

Neyse, uzatmayalım…

Vahim olan, Büyük Ortadoğu Projesi’nin ikinci perdesinde ABD-İsrail, PKK/DEM/SDG ve Saray arasında stratejik bir örtüşmenin ve çıkar birliğinin oluşmasıdır. Emperyalizm, İsrail’e stratejik derinlik kazandıracak bir büyük Kürdistan, PKK/DEM/SDG Türkiye’de başlangıç evresi olarak özerklik statüsüne sahip bölgesel bir Kürt yönetimi (Pervin Buldan: “Suriye’de statü elde ettik, şimdi sıra Türkiye’de”), Saray ise her türlü jeopolitik tavizi vererek kendi iktidarına dışarıdan destek verilmesini ve diktatörlük kurma çabasına göz yumulmasını istiyor.

Başka deyişle, ABD-İsrail ile Saray-MHP ve sözcülüğünü DEM’in yaptığı ayrılıkçı Kürt hareketi aynı çizgide buluştu. Ana muhalefet ve düzen partileri icazetine muhtaç oldukları emperyalizmi doğrudan karşılarına alamadıkları için mırın kırın etmekle yetiniyorlar. Kararsız CHP, doğal müttefik olarak gördüğü DEM’in Saray yönünde yaptığı geniş manevraları anlamaya çalışıyor.

Hızla yoksullaşarak orta sınıf statüsünü gelecek beklentisiyle birlikte kaybeden eğitimli KEMALİST kitleler, devletin asker sivil bürokratları, siyasî toplumun tamamı, damardan yavaş yavaş alıştırarak verilen bu rejim değişikliğinin nihai sonuçlarına razı olacaklar mı? Şimdiden, hatta hemen şimdi cevaplanması gereken soru budur! Yarın çok geç olabilir. [email protected]

 

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

18 Yorum

  1. Katılmıyorum. Bu analiz ülkenin ekonomik durumunu hiç hesaba katmamış. Şu an ülkenin ekonomisi dünyanın en kötüsü. Bankadaki paralar bile sanal olarak var ama gerçekte yok. Yakında kıtlık başlayacak her konuda. Memur diye doldurdukları yandaşların ve kolluk kuvvetlerinin bile maaşlarını ödeyemeyecekler. Açlık tüm isyanların ateşleyicisidir.
    Ayrıca ağzına Türk ve Cumhuriyet laflarını alamayan ÖÖ nün başında olduğu, genetiği değiştirilmiş CHP neden tek seçenek olsun. Soruna en baştan beri Cumhuriyet cephesinden bakan Derviş Musavatoğlu’nun İyi Partisi çekim merkezi olmuştur artık. Toplumsal tepki su gibi yolunu bulacaktır.

  2. Kemalistler Kürtlerin varlığını tanıyor mu, yoksa onlar da selefleri gibi inkarcı ve katliamcı mı?

  3. Çok yerinde tespitler. Ellerinize sağlık.

  4. 18 Mayıs 2025, 16:05

    Oyuna geliyoruz.Türkiyeyi İTTİHATCI- İTİLAFCI geleneği içine sokmayalım.Atatürk İttihatçı DEĞİLDİ ! İttihatçıların iktidarında İtilafcı kalmadı.Herkes İttihatçı olmuştu.( D.Avcıoğlu Türkiye’nin Düzeni ne bakınız.) Birinci Dünya Savaşı sonunda da İttihatçılık çöktü,bitti.Dönüşen genç kadrolar KEMALİSTLER in öncülüğünde Kurtuluş Savaşını ve Cumhuriyeti gerçekleştirdi.1908- 18 arasında İttihatçılığa bulaşmayan kimse yoktu.Savaş sonrasında da ” Hangi İttihatçı” sorusu soruldu .CHP den ayrılıp kurulan DP yi bile bir dönemin İttihatçıları ve sonrasının Kemalistleri kurmuştu.İtilafçıları DEĞİL ! ATATÜRK yaşarken ama özellikle ölümünden sonra Ülke siyasileri ,aydınları ikiye ayrıldı.BATI KARŞITLARI ( Gerçek Kemalistler) , BATICILAR( Sahte Kemalistler).Batıcılar içinde sağ- Sol liberaller,İslâmcılar, Milliyetçiler ve Laik Solcular yer aldı…Kemalizmi LAİK- DİNCİ cepheleşmesine oturtmak ,ißbirlikçilere duğun dernek oluyor….SÜNNİ Türk- Kürt vve Arap ” Yavuz Sultan Selim ” projesine karşı tek çözüm Bölge DEVLETLER BİRLİĞİDİR.Türkiye, İran, Suriye ,Irak,Azerbaycan ve de Ermenistanı içine alan EKONOMİ ve GÜVENLİK temelinde oluştuyrulacak KOONFEDERASYON dur.Kürt ayrılıkçıların Emperyal ilişkilerini kesecek, halkları demokrasi ve pazarda kaynaştıracak, Türkiyeyi ve Bölgeyi KÜRESEL GÜÇ haline getirecek olan TEK SEÇENEK tır.Aklı başında bütün bôlge insanının SEVEREK sahiplenecegi kardeşlik tasarımıdır.SAHİPLENMELİYİZ.Siyonizmin oyunun bozmalıyız…

    • Büyütme hülyaları ile emperyal hayallerle oyalayıp bölmek paramparça etmek tam da siyonizmin oyunudur. Hayalleri bırakın. Cumhuriyet son kale. Sonrası kıyamet.

    • Emperyalizmin BOP projesi gereğince Irak bölündü, Suriye bölünüyor, sıra da Türkiye’ye geliyor. Bunları görmeyip, ya da görmezden gelip, kendi varlığımız tehdit altında iken “DEVLETLER BİRLİĞİ”, “KONFEDERASYON” hayalleri peşinden koşmak tam emperyalizmin istediği şeydir! Devletler birliğini kuralım da kuracak devlet bulabilecek miyiz?!

  5. Yazdıklarınız tamamıyla doğru hocam. Süreç dedikleri PKK’nın yerine CHP yi oturtma, Apoculuğun yerine Kemalizmi ikame etme süreci. İç tehdit olmadan yaşayamayacak olan bu rejimin yeni iç tehdidi CHP ve Kemalizm olacak, ve bunlara muazzam bir şiddet dalgası uygulanacak. Yalnız ilginç olan muhalif kesimin desteklediği siyasi liderlerin de bu süreci tamamen desteklemeleri. Süreç icabı hapiste olan adamlar süreci destekliyor. Yenile yenile muhalefet artık yenilgiden haz alır hale gelmiş bir muhalefet var.

  6. Sayın Alogan yıllardır bizleri uyarmaya çalışıyorsunuz. Fakat ne yazık ki altını çizerek belirttiğiniz tehlikeleri, sözüm ona muhalif medya (sözcü, tele 1, halk tv vd.) sadece bir rte düşmanlığına dönüştürerek tehlikenin büyüklüğünün anlaşılmasına engel oluyorlar. Samimi olduğunu iddia eden en koyu chp’liler bile seçim kazanmak uğruna yıllardır yapılan yanlışlıkları görmezden gelerek KUTPLAŞMANIN DAHA DA KALIN ÇİZGİLERE devam etmesinden başka hiç bir şey yapmıyorlar. 2007 ve 2011 seçimlerinde “stratejik oy” yalanının arkasına saklanarak yapılan mhp destekçiliği, ayni gerekçeyle 2015 sonrası yapılan bütün seçim ve referandumlarda etnikçilerle kol kola girme politikaları SADECE VE SADECE NE KADAR ÇAPSIZ İNSANLARIN chp yöneticisi olduklarının açık bir kanıtıdır. Sözüm ona “müttefik” olarak seçtikleri ve yanlış biçimde göğüslerini siper ettikleri bu partilerin hangi kritik kavşaklarda kendilerini nasıl terk ettiklerini görmezden gelerek tabandaki yurtsever seçmenlerine nasıl ihanet ettiklerini gözden kaçırıyorlar.
    Sürecin bir diğer kesimi ise sağlı- sollu liboş tayfadır. Hacıyatmaz misali bu utanmaz alçaklar 50 yıldır söyledikleri iddia ettikleri her şey yanlış çıkmasına rağmen hala el üstünde tutuluyorlar. Onlara ekranlarını veya sayfalarını açan işbirlikçi sermaye kesiminin de VATAN VE YURT SEVGİSİNDEN NE KADAR UZAK olduğunun kanıtıdır.
    HER ŞEYE RAĞMEN KUVAYI MİLLİYE SELAM, MÜCADELEYE DEVAM. Saygılarımla

  7. akp 23 yıldır devletin başında.olsa şimdiye dek olurdu kemalizm kaybetmiştir.bizzat baş tacı ettiği halk tarafından.

    Cevapla
    • Katılmam.Türk dediğin hars (olgu-ırk-kültür-tecrübe),mücbir hallerde gelenin götürdüğü yere doğru gider fakat geri dönerken götüren gittiği yerde kalır.Dımdızlak!

    • Kemalizm kaybetmemiştir. Atatürk hazretlerinin çağdaşlaşma hareketine benzeyen bütün hareketler bugün o ülkenin insanlarını ileri taşımıştır. Bizim halk kumarbaz ise sorun halktadır.

    • Kemalistler devlet içinde bunca engellemelere rağmen hala var. Ancak; Devlet içersinde bakanlıklarda liyakat yok edildi. Bakanlıklar üst kadroları parti kadroları haline getirildi. Devlet içersinde büyük bir çıkar imparatorluğu kurulmuş durumda.Bunlar içerisinde öyle bir kitle var ki tamamen çıkar odaklı hareket etmektedir. O nedenle konjektürde meydana gelecek değişimler doğrultusunda çıkar odaklı kesimler kendilerini yeni durumlara göre şekillendirecektir.

  8. YAZIYI sonuna kadar okudum!
    4×4 !!!
    Sonuc : Bu YAZI ve öncekileri devamli ALARM veriyor !

  9. Kemalist olarak söz bir tanedir biricikdir!!!Ya İstiklal Ya Ölüm!Gel!!!!

  10. daha TC nın kurucusu partının secmen kıtlesı(ıstısnalar harıc) yerınde sayıyor. ımamoglu denılen , bana bakan ataturku gorur dıyecek kadar megalomonık ıcın ,tencere tava calan ortalıga dokulen sozde chp kıtlesı ,ımaoglunun da destekledıgı acılım denılen ,seye gıkını cıkarmıyor. bos verın Allah askına .
    yumurta kapıya gelınce de cok gec olacak oldu bıle.

    • Birader bizim millet her zaman lider odaklı oldu. O yüzden halkı arkasından sürükleyecek bir lider çıkana kadar böyle şeyler olacak.

  11. Çok doğru tespitler, bu kadar net bir açıklama yok basında..yarın 19 Mayıs…Kutlu olsun…..sonsuza kadar yaşasın Çağdaş Türkiye Cumhuriyeti

Giriş Yap

Veryansın TV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun!