Ahmet Yavuz, ‘Milli Muhalefet Sorunu’ tartışma dizimiz için yazdı…
Veryansın Tv’de yeni bir tartışma dizisi başladı: “Milli Muhalefet Sorunu”
3 soru yönelttik:
1- Türkiye’de “milli muhalefet” sorunu var mıdır? Varsa “milli muhalefet” nasıl ve hangi ilkeler üzerine inşa edilir?
2- Milli muhalefetin öncelikli gündemleri ve mücadele konuları neler olmalıdır?
3- İktidar da muhalefet de yeni anayasa istiyor. Peki Türkiye’nin yeni bir anayasaya ihtiyacı var mı? Varsa nasıl bir anayasa olmalı? Eğer yoksa iktidarın yeni anayasayla hedefi nedir, muhalefetin hedefi nedir?
Yazarımız Ahmet Yavuz’un sorularımıza yanıtları şöyle:
1. Ben de yeni anayasa istiyorum ancak acil bir talep olarak görmüyorum. Üstelik yeni anayasayı kim yapacak? Bu soruya yanıt bulamıyorum. Mevcut Meclis yapısı buna uygun değil. Yeni anayasadan ziyade mevcut anayasada yönetsel sistemi, yeniden parlamenter sisteme dönüştürmeye ilişkin değişiklikler yapılmalıdır.
2017 referandumunda Hayırlı Konvoy oluşturup yollara düşmemizin sebebi, işin buraya geleceğini görmüş olmamızdı. Sistem tıkandı ve işlemiyor. Güya kuvvetler ayrılığı olacaktı. Tam tersi oldu. Milli egemenliğin tecelli alanı olan Meclis işlevsizleşti. Yargı da Yürütme’nin emrine girdi. Dolayısıyla yeniden kuvvetler ayrılığını daha kuvvetli kılacak tarzda oluşturulacak parlementer sisteme dönülmesi zorunluluktur. Bu da yeni anayasa yerine anayasa değişikliğiyle mümkündür. İktidarın artık hiçbir bahanesi kalmadı. “Cumhurbaşkanı’nı halk seçsin” dedi, kabul edildi. “Yargı yeniden yapılansın” dedi, kabul edildi. CB 15 Temmuz darbe girişiminden sonra bir süre ülkeyi kararnamelerle yönetti. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi istedi, sonuçlarından emin olmamakla birlikte kabul edildi. Bu sonuncusuyla birlikte ülke uçuşa geçecekti. Adeta çakıldı. Şimdi yeni anayasa arayışıyla zaman kazanmaya çalışıyor. Oysa deniz bitti.
Maalesef hedefte Türk kimliği ve laiklik var. Her ikisinin de korunması ülke için, millet için beka meselesidir. Oysa milletin kahir ekseriyetinin bu iki kavramla hiçbir sorunu yoktur.
2. Milli iktidar sorunu da milli muhalefet sorunu da var maalesef. Mevcut muhalefet yapısı itibariyle çok parçalı. Dolayısıyla yeknesak bir yapıyı yansıtmıyor. İçinde farklı dünya görüşleri var. Parlamenter sisteme dönüş konusunda aralarında bir uzlaşı var. Ancak nasıl bir programla ülkeyi içine düştüğü açmazdan çıkaracakları net değil. Yeni anayasa konusunda nasıl bir uzlaşı içindeler? Bilmiyoruz. Nasıl bir ulusal güvenlik politikasını yürürlüğe sokacaklar? Bu, dış politikaya nasıl yansıyacak? Nasıl bir ekonomi-politik devreye girecek? Üretim, eğitim, hukuk sorunlarının çözümünde perspektifleri nedir? Bu sorular cevap bekliyor.
Mesela “Kürt sorununu çözeriz” diyorlar. Sorunu nasıl tanımladıklarını bilmiyoruz. En başa ortak kimliği koyarak kimliklere saygılı olmak başka bir şeydir, ortak kimliği ortadan kaldırmaya yönelik adımlarla etnik ayrımcılığı meşrulaştırmak başka bir şeydir. Önümüze hangisi gelecek? Bunları bilmiyoruz. Ancak öte yandan beğenmiyoruz diye uzaydan ya da yurt dışından muhalefet ithal edecek halimiz yok. Elde mevcut olanı olumlu etkileyerek ya da yeni oluşumlarda kümelenerek muhalefeti ülke çıkarlarına daha uygun bir rotaya yöneltmek gerekir. “Ben bunları beğenmiyorum, bunlar yetersiz” demek işin kolayıdır. Sorunu çözmez aksine büyütür.
3. Öncelikli gündem, ülkeyi içine girdiği bunalımdan çıkaracak politikaları ortaya koyması; neyi, nasıl yapacağı konusunda ülke çıkarlarına duyarlı kitleyi, halkı ikna etmesidir. Bunları yukarda sıraladığım için tekrar etmeyeceğim. Ama şunu söylemek durumundayım: İç cephe esastır. Bu da, yasaların eşit uygulandığı, hakların ve sorumlulukların eşit paylaşıldığı bir yapıyı hızla inşa etmek mecburiyeti var. Mevcut kutuplaşmayı gidererek işe koyulmak gerekir. Sorunların kısa vadeli çözümünün olmadığının herkes bilincinde olmalıdır. Esasen cumhuriyetin hayata geçirmeyi hedefleyip de yarım kalan ne varsa günün koşullarına göre yapılandırılıp hayata geçirmek ülkenin önünü açar.
Yeni anayasadan önce yeni partiler yasası gerekli ki partiler lider sultasından kurtarılsın. Amerika’daki gibi delegeler değil partililerin katılımıyla milletvekilleri seçilirse onlar da halkına hizmet eder her zaman lideri dinlemek zorunda kalmazlar.
milli muhalefet olmazsa seçimleri akpnin kaybetmesi hiçbir anlam ifade etmez…
Milli bir kaynak oluşturmadan milli bir mücadele yapamazsın.
Yazarın anlattığı “milli söylemi” tamamen hikayesi olup, boşlukta kalmakta.
İktidar veya muhalefet, Milli sermaye veya ekonomi oluşturma programı yoksa, “milli söyleminin” bir anlamı yoktur.
En çok konuşulan eksiye düşmüş merkez bankası rezervi ni konuşmak en önemli konu olması gerek mez mi?
Parasını ödediğin uçakları alamıyorsun milli programdan bahsediyorsun.
PKK sorunun çözümü için hala ABD nin ağzına bakıyorsan, neyi nasıl milli yapacaksın.
Milli çıkar için savaşmayı göze alamayan hiç bir iktidar artık hiç bir sorunu çözemez.