Erdem Atay
Erdem Atay

Sakat solcu

featured

Erdem Atay yazdı…

Türkiye Sakatlar Derneği, Türkiye’nin en eski derneklerinden biri.

O yüzden sizleri biraz eskilere götüreceğim, 1997 senesinin yazına…

***

Bildiğiniz gibi bu dernek geçimini aldığı desteklerden ve yaptığı etkinliklerden sağlıyor. O tarihlerde de en fazla yaptıkları etkinlik ise basit konserler oluyor.

Hepimiz hatırlarız, onların konser verdiğini ya da önemli bir şarkıcıyı getirip konser organize ettiklerini.

Akranlarım hatırlar, zamanımızda okula görme engelliler gelirdi, kimisi sazıyla, kimisi sözüyle, kimisi başka bir çalgısıyla… Şarkılar, türküler söylerdi.

Güneş gözlükleri takarlar, hiçbirimiz onların gözlerini görmezdik.

Bazen de başka engeli olanlar gelirdi ve konser verirdi.

Nedense onları izlerken çok üzülür, içime yok edemeyeceğim bir acıma duygusu gelirdi. Şimdi anlıyorum ki, acınası insanlar bizmişiz.

Her neyse…

Cebimde ne var ne yoksa verirdim. Zaten öğretmenlerimiz de onlara vermemiz için para isterlerdi. Dernekler üzerinden geçimlerini bu konserler üzerinden sağlıyorlardı.

İşte Sakatlar Derneği de öyleydi.

Denizli şubesi kurulmuştu.

***

Dediğimiz gibi 97 yazıydı.

Dernek o dönemler il genelinde yaklaşık 5 bin ortopedik engellinin olduğunu tahmin ediliyor, bunun üzerinden hesap yapılıyor ve bütün bu engellilerin büyük bir çatı altında toplanması arzulanıyordu.

11 ayda 150 kişiye ulaşmışlar ancak neredeyse hepsinin işsiz olduğunu tespit etmişlerdi.

Bu üyelerin para kazanmaları için mücadele ettiler önce. Atölyeler kurdular, olmadı, para ve altyapı lazımdı. Olmadı.

Başaramayınca bazı yerlerden yardım talep ettiler.

Her yerden neredeyse boş dönmüşlerdi.

Artık konserler yapmaya ve bunun üzerinden para kazanmaya karar vermişlerdi.

İlk konser verildi, zarar ettiler.

İkinci bir konser daha düzenlediler.

Bu kez verdikleri zararı kurtardılar.

Baktılar ki bu işi iyi organize edebilirlerse, para gelecek.

Daha büyük bir konser verme kararı aldılar.

Durumları hiç iyi değildi, ancak şans ayaklarına kadar gelmişti. Türkiye’nin çok önemli bir ismi Aydın’a konsere gelecekti.

Fırsat bu fırsattı…

Denizli Sakatlar Derneği yetkilisi hemen telefona sarıldı ve o şarkıcının menajerine ulaştı.

Kendisini tanıttı ve şarkıcının kendilerine destek amaçlı bir konser vermesini istedi.

Konsere tamam demişti menajer ama karşılıksız olmayacağının da altını çizmişti.

O sanatçının menajeri bir konser için tamı tamına 16 bin 500 dolar talep etti.

Dernek yetkilisi rakamı duyunca şaşkına döndü ama dernek olarak karar vermişlerdi bir kere, sadece ‘indirim yapın’ diyebildi.

Cevap netti: ‘Mümkün değil, söz konusu dahi olamaz!’

Hatta yetmedi, menajer, ‘Bu paranın yanında ses ve ışık düzeninin, yol ve konaklama masraflarının da karşılanması gerektiğini’ söyledi.

Rakamı çok bulmuşlardı fakat, asıl içlerine dokunan, solcu, vatansever bildikleri birinin dolar üzerinden konser ayarlaması olmuştu.

Kafaya koymuşlardı bir kere, para vardı bu işin içerisinde ve çok para kazanacaklarını düşündüklerinden hızlıca organizatör araştırmasına girildi.

Sözleşmeye imza attılar.

Hemen yer ayarlamaları gerekiyordu, talep çoktu ve akıllarına gelen en ideal yerin stadyum olduğunu düşündüler. Stadyum ayarlandı. Ses ışık düzeni yapan şirketle anlaşma yaptılar. Onlar da 8 bin dolar ücret istediler.

El mahkum, kabul etmek zorundalardı zira anlaşma sağlanmıştı. Derneğin cebinden sadece bu konser için 24 bin 500 dolar gidecekti. O günkü kurdan 4 milyar 150 milyon TL. Bugünkü kura göre ise 210 bin TL’den fazla…

***

Hazırlıklara başladılar. Ancak önce biraz para bulmaları gerekiyordu. Konserden on gün önce sanatçımız 6 bin 500 doların gönderilmesini istemişti.

Ne yapsınlar, hemen para aramaya çalıştılar.

Para denkleşmedi.

Kendilerine bu parayı denkleştirmeleri için bir iki gün daha zaman vermesi için telefon açtılar menajere.

Nihayetinde solcu bir sanatçı, bu engelli kardeşlerimizin derdini de en iyi o anlar diye düşünüyorlardı.

Açtılar telefonu, taleplerini ilettiler.

‘Kabul etti’, dememi beklemeyin, bu talebi ilettikleri için azar bile yediler.

1 hafta öncesinde gönderelim sözünü verdiler.

Gelen cevap canlarını çok sıktı, ‘Bu mümkün değil, para gelmez ise konseri iptal ederiz’ dediler.

‘İptal o kadar kolay mı’ diye sordular, ‘evet çok basit’ yanıtını aldılar menajerden.

Blöf yapıyordu belki ama bu blöfü yutmak zorundalardı. Paralar harcanmıştı. 10 bin dolar borç buldular, başrol oyuncumuz Foça’daydı. Parayı acil istediği için bir araba tuttular Denizli’den… Bir kişi gitti Foça’ya elden solcu sanatçımıza elden 10 bin doları teslim etti.

‘Büyük’ konserin günü geldi çattı.

Bilet satışları başladı ama 10 bin biletten sadece 4 bin 500 tanesini satabildiler.

Bırakın kâr elde etmeyi, masraflarını bile çıkaramadılar.

Beleşçiler konseri doldurmuştu.

Konseri yapan da konseri dinleyen de çok memnundu.

Ama dernek 2 milyar TL zarar etti.

***

Batmışlardı.

Bunalıma girdiler.

Kendilerine yardım uzatacak bir el aradılar.

Bulamadılar, mahvoldular.

***

Bu ‘büyük’ solcu sanatçı kim biliyor musunuz?

Ömer Zülfü Livaneli.

***

Kendisi Duvar gazetesine ortalığı kasıp kavuran söyleşiyi yaptığında dikkatimizi çekmişti.

Bir bölüm vardı o söyleşide.

Soru şuydu:

2007 yılında Baykal’ın Erdoğan’la yaptığı gizli anlaşmaya dair yazıyı kaleme aldığınızda Baykal cephesinin tepkisi ne olmuştu?

Zülfü Livaneli şu yanıtı vermişti:

Karşıdan bir hamle gelmemişti ama birtakım gazetecilere kurdurup besledikleri sitelerden saldırdılar. Bunu da ‘Baykal’a niye böyle söyledin?’ diyerek değil, akla hayale gelmeyecek iftiralar atarak yaptılar.

Soru: Ne tür iftiralar?

Cevap: Denizli’de sakatlar derneği benden konser istemiş, ben de ‘Şu kadar milyon vermezseniz gelmem’ demişim vs. Bizim gibi insanları çıldırtacak iftiralar bunlar. O kadar sinsiz, bel altı saldırılar ki, benim gözüm yemiyor.

***

İşte 2007’deki sözde iftirayı buldum.

‘İftira’nın tarihi 1997.

Dönemin Türkiye Sakatlar Derneği Denizli Şube Yönetim Kurulu Başkanı Nihat Tavşan durumu anlattığı bir mektup yolladı bir gazeteye.

Onlar da yayınlandı.

"

Gazetenin ismi Kuvayi Medya.

Peki Deniz Baykal’cı mı bu medya?

Hayır, hatta Baykal’ın bugün Halktv’nin sahibi olan kızının Amerikan vatandaşı olduğunu, yine Baykal’ın Fehmi Koru ile birlikte Moon tarikatının toplu düğününe gittiğini ilk yazan gazete.

Sadece bu da değil.

Livaneli, gazeteyi kendisiyle ilgili bu haberlerden dolayı dava ediyor.

… ve kazanamıyor.

Kısacası ortada iftira falan yok, ortada Baykal’ın tetikçi gazetecisi, Baykal’ı seven de yok.

Ortada sadece kala kala Denizli’de sakatlardan çokça parayı alıp iki şarkı söyleyen ‘solcu’ şarkıcı kalıyor.

***

Bu arada bir not daha…

Yerel bir gazeteci Livaneli’nin Denizli’deki konseri bittikten sonra demiş ki:

“Bundan sonra Livaneli konseri düzenlemek isteyen organizatörleri uyarıyorum. Aman ha dikkat edin Livaneli konserleri artık adam batırıyor. Söylemediler demeyin.”

Aktarması bizden olsun.

Siz siz olun, sakatlara destek olun ancak sakat solculardan uzak durun.

Sakat solcu

Abonelik

VeryansınTV'ye destek ol.
Reklamsız haber okumanın keyfini çıkar.

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

13 Yorum

  1. 14 Ağustos 2021, 13:42

    Eğrilerin içinde doğru olunmaz

  2. Erdem Bey’in her yazısı orijinal ve tam isabetle hedefini vuran haberlerden oluşmuş, hem kıyasıya eleştiren eyvallahsız ve dürüst ama aynı zamanda centilmence yazılmış oluyor. Tebrik etmek istedim, saygılarımla

  3. 21 Temmuz 2021, 14:10

    Yillar once bir televizyon soylesisinde Paris’te multecilik yaparken kizinin komsu Jane Fonda’nin cocuklariyla arkadas olduklarindan behsetmesi cok ilgincti. Bir kose yazisina da “bu yaziyi Birlesmis Milletler Genel Sekreterinin kultur elcisi olarak Los Angeles’tan Tokyo’ya giderken ucakta yazdigini” belirterek baslamisti.. Nurettin Sozen zamaninda aldigi ruhsatsiz kacak villayi kac milyon dolara elden cikardigi da ayri bir konu. Karen Fogg muhabbetlerine hic girmeyelim.
    Bu beynelmilel solcu vatandasimiz milli degerimizdir !

  4. 21 Temmuz 2021, 09:13

    27 Mart 1994 Yerel Seçimlerinin,
    Özal rüzgarıyla kafası karışmış,
    Özelleştirmeci,
    Taşaroncu,
    AntiKemalist
    olduğunu beyan eden,
    liberal dümbelek,
    SHP Belediye Başkan Adayı,
    Kaprisleriyle, Tansu Çiller’in erkek versiyonu,
    ZÜBÜK,

  5. harkulade, karsinizda saygiyla egiliyorum

    Sag olunuz bu degerli bilgiyi verdiginiz icin

    Saygilarimla

  6. 19 Temmuz 2021, 16:45

    Erdem bey , tebrikler tek başınıza Kara Murat gibi bütün sahtekarlarla savaşıyorsunuz . Montrö , sarıklı amiral , şimdide bu …Seni Allah korusun..

  7. Yazıklar olsun

  8. 19 Temmuz 2021, 15:41

    Her şeyi bilen dolar solcusu. Hiç şaşırtıcı değil. Şaşırtıcı olan bu kişinin her dediğinin, yazdığının, yaptığının ilgi görmesi. Asıl sakatlık burada.

  9. Türkiye’de 50+’da nerdeyse adam yok.
    Ben bunu gördüm bunu söylerim cidden çok acayip insanlar.
    Eğitimlisi de eğitimsizi de birbirinden kötü ve cahillikte birbiriyle kapışırlar.

  10. Cogu kimse bilmez ama bizim orada merzifon vede livanelinin ( zulfunun koyunun ismi ) katirlari cok meshurdur. Malum uzere katir , at ile esekin karmasidir. Kokensizdir. Orijinal degildir. Zulfunun solculuguda buna benzer , kokensiz , ilkesiz, orijinal olmayan cakma solcu. Zulfuler ile dincilerin birbirinden hic farki yoktur. Her ikisininde kiblesi yesildir (yesil dolar ). Bunlar Allaha inanir, yesile secde eder , esyaya (malk mulk servet ) taparlar. yalani takilmadan soyler , inkari marifet, kurnazligi zekilik sanirlar. Bilmezlerki her kurnaz yolu , bir baska kurnazin kurdugu tuzakla biter. Zulfulerde ve dincilerde tuzaklar boldur.

  11. Baslik bir seyler anlatiyor….

    Sakat Solcu mu var sadece.
    Sakat Sagci da var !

    Dürüstlük araniyor aslinda!!!!

  12. Engelli yakınıyım. Üzülerek ve ibret alarak okudum. Bu adamlardan 1 kuruşluk hayır gelmediğini biliyorduk ama meğer böyle zararları da varmış. “Para topla benim için” olmuş düsturları.
    Bu arada Erdem bey ve veryansın editörlerine bir not: artık sakat kelimesini kullanmamaya çalışıyoruz; hatta özürlü kelimesi de biliyorsunuz gündemden çıktı. Sizden ricamız engeli olan hatta özel gereksinimi olan çocuklar, gençler ve aileleri açısından da bakalım ve kelimeleri ona göre kullanalım. Bu bağlamda o derneğin adı da nahoş, ama yılların STK’sı oldukları için değiştiremiyor olabilirler.

  13. Zülfünün İstanbul bel başkanı Nurettin sözen’den villa karşılığı konser hikayesini de gazeteci Halil Nebiler kitabında yazmıştı

Giriş Yap

VeryansınTV ayrıcalıklarından yararlanmak için hemen giriş yapın veya hesap oluşturun, üstelik tamamen ücretsiz!