Hüseyin Vodinalı yazdı…
Kamala Harris, 4 yıl önce Biden’e yardımcı olarak atandığında Hint kökeni öne çıkarılıyordu.
Çünkü ABD için Hindistan çok önemliydi.
Asya Pasifik’te Rusya ve Çin’in arasına sokulacak devasa bir kama olacaktı.
Hindistan da başlarda buna teşneydi.
Sağcı Hindu Başbakan Modi, Batılı platformlarda alayı valayla, izzeti ikramla karşılanıyordu.
2007’de kurulan ve ABD-Japonya-Hindistan ve Avustralya’dan oluşan stratejik oluşum “QUAD”da Yeni Delhi’den beklentiler büyüktü.
Ama işler beklendiği gibi gitmedi.
Hindistan, Çin ile düşman statüsünde olsa da Rusya ile çok yakın ilişkileri vardı.
Eskiden beri savunma sanayinde Rusya’dan alım yapıyordu.
Hatta S-400’leri almasına bile ABD, “büyük beklentileri” nedeniyle göz yummuştu.
Ama dediğim gibi işler farklı yöne doğru evrildi ve Ukrayna savaşıyla birlikte Rus-Hint ilişkileri beklenenin tersine çok daha yakınlaştı.
Rus petrolü ağırlıklı olarak Hindistan vasıtasıyla dünya piyasalarına çıkmaya başladı ve Modi bu işten büyük kazanç elde etti.
Ama son kırılma noktası NATO’nun 75. Yılı Zirvesi oldu.
Herkes Mersin’e giderken Modi tam tersine gitti!
Narendra Modi, NATO zirve toplantısının Washington’da, Rusya’ya karşı yüklü bir gündemle başladığı gün Moskova’ya vardı.
Modi, o akşamı Putin ile Moskova banliyösündeki kır evinde özel bir yemek, ormanda bir yürüyüş ve Rus-Hindistan ilişkilerinde kuantum sıçraması koreografisi içeren yoğun bir sohbetle geçirdi.
Ve tüm bunlar NATO zirvesinin Ukrayna savaşında Rusya’yı yenmek için “azim ve kararlı” bir söz verdiği sırada oldu.
Rusya Bilimler Akademisi’nde uzman ve aynı zamanda Rusya Dışişleri Bakanlığı Diplomasi Akademisi’nde profesör olan Andrey Volodin, Modi’nin bu ziyaretini, “Rusya-Hindistan ilişkilerinde bir dönüm noktası” olarak niteledi ve bunu “İndira ve Rajiv Gandi dönemlerinde Sovyetler Birliği ile Hindistan arasındaki ilişkilere benzer yeni bir güven iklimi” ile tanımladı.
Putin-Modi ortak bildirisinde:
“Rusya – Hindistan ortaklığı, birlikte araştırma ve geliştirmeye ve gelişmiş savunma teknolojisi ve sistemlerinin ortak üretimine yeniden yönleniyor. Taraflar, ortak askeri iş birliği faaliyetlerinin ivmesini sürdürme sözlerini teyit etti.”
Bunun hemen ardından Hindistan ilk kez Rus S-400 füzelerinin denemesini yaptı ve başarılı olduğunu ilan etti.
Bununla da kalınmadı, her ne kadar BRICS’te birlikte yer alsalar da ezeli düşman olan Çin de potaya sokuldu.
Rusya Dışişleri Bakanı Lavrov, Rusya’nın Hindistan ve Çin ile RIC formatında tekrar toplantılar düzenlemeyi planladığını açıkladı:
“ABD’nin Hindistan’ı Çin karşıtı projesine çekmeye çalıştığı açık… Hem Çin hem de Hindistan, finansal, yatırım ve ticaret anlaşmalarının hacmi ve diğer birçok şey açısından Batı küreselleşme sistemine çok daha derinden dahil. Ancak gerçek şu ki tıpkı bizim [Rusya] gibi Çin ve Hindistan da Batı’nın yaptıklarının ayrımcı doğasının tamamen farkındalar.”
Bu arada Modi Moskova’dayken, Çin’in Hindistan ile sınır görüşmelerindeki özel temsilcisi olan Dışişleri Bakanı Wang Yi, Hindistan Ulusal Güvenlik Danışmanı Ajit Doval’a, doğu Ladakh’ta devam eden anlaşmazlıkla ilgili Delhi’ye işbirliği mesajı göndermişti.
Hindistan, Ağustos başında Çin’e elektrikli araçlar konusunda ortak yatırım ve işbirliği yapma isteğini iletti ve Hükümet Baş Ekonomi Danışmanı Anantha Nageswaran, Çin’den gelen doğrudan yabancı yatırımlara odaklanmaları gerektiğini söyledi.
Hindistan Dışişleri Bakanı Ceyşenkar, Tokyo’daki QUAD toplantısında, diplomatik bir dille “Çin’e karşı planlarınıza bizi katmayın, biz bu konuda tarafsızız” diyerek son noktayı koydu.
Ceyşenkar ayrıca ABD’nin Asya-Pasifik’teki NATOsal genişlemesi konusunda ASEAN devletlerinin endişelerini paylaştıklarını ifade etti.
ABD’de bunun yankıları hemen görüldü.
Hindistan bir anda düşmanlaştırılmaya ve Kamala Harris artık Hint kökenli değil siyahi olarak pazarlanmaya başlandı!
Hintli Kamala’yı ve köklerini anlatan eski haberler ise arşivlerden birer birer silindi!
BANGLADEŞ’TEKİ ABD DARBESİ
Ama ondan da önemlisi Hindistan çevresindeki Amerikancı darbelere bir yenisi eklendi: Bangladeş!
ABD son dönemde arka bahçesi Güney Amerika’da darbe yaptıramaz hale geldiyse de Asya’da hala bir iki numarası var.
Bangladeş’ten önce iki ülkede darbe yaptırdı: Sri Lanka ve Pakistan.
Bunlar ağırlıklı olarak Çin’e karşı tezgahlanan darbelerdi.
Sri Lanka’da Kuşak ve Yol’un en önemli (inci dizisi) liman projelerinden biri yürüyordu, Pakistan ise Çin’in Malakka boğazını baypas edeceği Gwadar limanına ve CPEC (Çin Pakistan Ekonomik Koridoru) projesine ev sahipliği yapıyordu.
2022’de Sri Lanka’da Devlet Başkanı Rajapaksa’yı deviren CIA ve ortakları, 2023 Nisan’ında Pakistan’da İmran Han’a ordu eliyle darbe düzenledi.
Sıradaki ülke Bangladeş oldu.
Ukrayna darbesinin mimarı Victoria Nuland koordinasyonunda 2 yıldır yoğun süren Soros tipi darbe altyapı çalışmaları, Hindistan’ın elden gittiğine kani olununca neticelendi.
Eski uzun süreli Bangladeş Başbakanı Şeyh Hasina, Çin ve ABD ile yakın bağlar kurmasına rağmen fiili bir Hindistan müttefikiydi.
Kanlı sokak olaylar ısonrasında ordu yönetime el koydu ve Başbakan Şeyh Hasina da Rajapaksa gibi ülkesini terk etti.
Eski ünlü kriketçi devrik başkan İmran Han ise hapiste birinci yılını dolduruyor.
ABD’nin bu üç ülkede de işi nispeten kolaydı çünkü bu ülkeler, hem çok fakir hem çok yolsuz ve hem de Batı sömürgesi olarak sürekli ekonomik krizlerle boğuşuyorlardı.
Bangladeş’teki yeni darbe sonrası göstericiler hemen Hindu kökenlilere saldırmaya başladı.
Adeta Hindistan’a bir mesaj veriliyordu.
Hindistan, Bangladeş’in terörist gruplara ev sahipliği yaparak düşman bir ülke haline gelme olasılığından endişe ediyor.
Pakistan ise zaten kuruluşundan beri düşman.
En az üç kez savaştılar ve birbirlerinin sayesinde atom bombası sahibi oldular.
ABD, Hindistan’ın Rusya’yı terk edip Çin adına savaşarak bir vasal olmayı kabul etmemesine öfkeli.
Ama bu gelişmeler Hindistan’daki ivmeyi de hızlandıracaktır.
Kuvvetlenen Modi-Putin işbirliğine her an Şi Cinping de eklenebilir.
Bu son gelişmeler sonrası, Hindistan Başbakanı Narendra Modi ile Çin Devlet Başkanı Xi Jinping arasında 22-24 Ekim’de Rusya-Kazan’da yapılacak BRICS zirvesinde önemli bir görüşmenin gerçekleşeceğini tahmin ediyorum.
Amiral Cem Gürdeniz’in ifadeleriyle, “Hint Okyanusunu yarımada coğrafyası ile ikiye bölen, batısında Hürmüz ve Bab El Mendeb, doğusunda Malacca Boğazlarına komşu olan Hindistan, Avrupa, Afrika ve Asya’yı geniş su yolları ve limanlarıyla birbirine bağlayan stratejik bir konuma sahip.”
Her ne kadar refah düzeyi düşük olsa da Hindistan Çin’i de geçen 1.429 milyarlık nüfusu ve devasa ekonomisiyle Asya’da Çin-Rus eksenli Batı karşıtı cepheyi tamamlayacak çok kritik bir ülkedir.
ABD’nin darbe yaptırdığı Pakistan, Sri Lanka ve Bangladeş’in (hepsini toplasan) önemi Hindistan’ın yanında çok azdır.
Kaldı ki, Rusya-Çin ve Hindistan birlik olursa ABD’nin çevre darbeleri de kolaylıkla geri püskürtülebilecektir.
Hüseyin Vodinalı yine bizleri bilgisiyle doyurdu. Sağ olun var olun çocuklarıma da okutuyorum atıyorum yazınızı