Hüseyin Vodinalı yazdı…
Bizim dış politika ve diplomasi gazetecileri yıllardır ağırlıklı olarak Batı basınından beslendikleri için meselenin pek farkında olmazlar.
Doğulu İran onlara göre yobaz ve baskıcı bir molla rejiminden başka bir şey değildir.
Yine onlara göre Batılı İsrail, dünyanın en gelişmiş ve bilimde ileri gitmiş ülkelerindendir.
ABD ile birlikte en önemli akademisyenler, diplomatlar filan oradadır.
Hatta bizim Dışişleri için Telaviv Büyükelçiliği Washington DC’ye sıçrama tahtasıdır.
Telaviv’de modern bir hayat vardır, Hayfa’da deniz kenarında çılgın eğlenceler filan.
Bunların hepsi doğru olabilir ama şu an İsrail’in İran’dan bin beter yobazlar tarafından yönetildiği gerçeğini değiştiremez.
Bizdeki bazı saflar da Araplara düşmanlık edeceğiz diye (PKK ve IŞİD hamisi) İsrail’i dost filan sanıyor!
Bölgenin en iyi uzmanlarından, eski bir İngiliz diplomat ve MI6 ajanı olan Alastair Crooke bunu en iyi bilenlerden.
Geçenlerde kaleme aldığı “1948 Irgun Yeniden mi Doğuyor?” başlıklı yazısında Batılı mahfilleri uyarıyor:
“İşaretler herkesin okuyabileceği şekilde orada: Batı, bu tür açık işaretleri bilerek göz ardı ederek, bundan dolayı şikâyet edemez veya ortaya çıkan sonuçlardan kaçamaz. Düşünün: Başbakan Netanyahu, 24 Temmuz’da ABD Kongresi’ne hitap ederek, rahatlamış bir Maniheist üslupla, Batı’nın bir “şeytan üçgeni” (İran ve müttefikleri) ile karşı karşıya olduğunu ve ABD’nin bu üçgeni yok etmeye katılması gerektiğini söyledi. Bu, medeniyet savaşına katılma çağrısıydı. Peki Batı’nın görmezden geldiği ve gerçeği susturduğu, kendi anlatı sahtekarlıklarını büyüttüğü bu ‘gerçek’ nedir?
Anladıklarını varsaydıkları İsrail’in artık çok farklı bir şey olduğudur. Ve mekanik rasyonalizmle (somut gerçekçilik) çelişen bir epistemolojiye (bilgi felsefesi) sahip olduğudur.
Eskatolojik (Dinci) bir Sağcı tarikat artık kabinede çoğunluğu elinde tutuyor ve askeri kuruluşa ve İsrail devletine saldırmaya hazır bir tetikçi milis gücü (köktendinci Yahudi grupları) kullanıyor. İki askeri üssün saldırıya uğraması ve ele geçirilmesi nedeniyle kimse tutuklanmadı. Cesaret edemiyorlar.”
İsrail’de şöyle bir mesele var: dinciler ürüyor, laikler ise yurt dışına kaçıyor. Ve bu durum uzun süredir sürüyor!
Nüfus dengeleri ortalama 7-8 çocuk yapan Talmudi Yahudiler lehine değişiyor.
Hükümetin yapısı bunun açık bir kanıtı zaten.
Netanyahu, Ben G’vir ve Smotrich…
Üçü de radikal Siyonist ve Yahudi dincisi.
İran’dan daha yobaz ve tehlikeli olduklarını zaten son 10 ayda yaptıklarından biliyoruz.
Bebekleri öldürdüler, hastaneleri, okulları bombaladılar, esirlere tecavüz ettiler, korkunç bir katliam ve hatta soykırım eylemine girişmekten çekinmediler.
Kendi merkezci kamuoylarını da asla dinlemediler.
İsrail Savunma Bakanlığı da yapmış olan eski İsrail Ordusu (IDF) Genelkurmay Başkanı Moşe Ya’alon, ülkesinde iktidarı ele geçiren güçlerle ilgili bir röportajda şunları söyledi:
“Smotrich ve Ben Gvir’in bir hahamı var. Adı Dov Lior. Yahudi Yeraltısı’nın Hahamı, Kubbet-üs-Sahra’yı havaya uçurmayı planlıyordu – ve ondan önce de Kudüs’teki otobüsleri. Neden? ‘Son Savaş’ı hızlandırmak için. Son Savaş’tan veya Smotrich’in ‘boyun eğdirme’ kavramından bahsettiklerini duymuyor musunuz? 2017’de Shiloh’da yayınladığı makaleyi okuyun. Her şeyden önce, bu kavram Yahudi üstünlüğüne dayanıyor: Tersine bir Mein Kampf (*)”.
“Bunu söylediğimde tüylerim diken diken oluyor – tıpkı onun söylediği gibi. Holokost’tan kurtulanların evinde öğrendim ve büyüdüm ve ‘bir daha asla’ dedim. Tersine Mein Kampf, Yahudi üstünlüğü demektir ve bu nedenle [Smotrich] şöyle diyor: ‘Karım bir Arap’la aynı odaya giremez’. İdeolojiye dayanıyor. Ve sonra aslında arzuladığı şey – mümkün olan en kısa sürede – büyük bir savaşa gitmek. Yecüc ve Mecüc’ün savaşı. Alevleri nasıl başlatırsınız? [1994] Patrikler Mağarası gibi bir katliam mı? Baruch Goldstein (*) bu Hahamın öğrencisidir. Ben Gvir, Goldstein’ın resmini [evine] asmıştır. İsrail hükümetinin karar alma sürecinde artık bunlar var.”
Ya’alon’un sözünü ettiği Haham Dov Lior, yerleşimci güçler üzerindeki etkisi ve kontrolü nedeniyle Netanyahu tarafından “İsrail’i yöneten elit birim” olarak tanımlanıyor.
Bunların inancında, Yahudi olmayan insanlar sadece köle olabilir ve öldürülebilir.
Netanyahu, Ben Gvir ve Smotrich isimli dinci fanatikler, sadece İsrail’i değil, Evanjelist-Straussien ve Neocon elit tarafından yönetilen koca bir ABD ile Siyonizm ile Siyasal İslam’ın (Vahabilik-İhvancılık ve Sufi tarikatlar, kısacası haçlı irtica) mucidi İngiltere’yi parmaklarında oynatıyor.
Dünya için en tehlikelisi sizce “mollaların” Şii İranı mı? Yoksa atom bombaları ve daha pek çok silahı bulunan bu Yahudi üstünlükçü manyaklar mıdır?
Bunlar sadece güçten anlar ve yakında istedikleri şeye kavuşacaklar.
Tabii biz de arada yanıp kül olmazsak!
(*) Mein Kampf, Almanya’nın Nazi lideri Hitler’in ari ırkın üstünlüğüne dayalı olan ırkçı ve faşist teorilerini anlattığı “Kavgam” isimli kitabının Almanca adıdır.
(**) Baruch Golstein, 25 Şubat 1994’te, kendi yaşadığı Hebron yakınlarındaki yasadışı İsrail yerleşimi Kiryat Arba’da , cami olarak hizmet veren Patrikler Mağarası’na girdi. Ramazan ayında ibadet eden 800 Filistinli Müslüman’a makinalı tüfeğiyle ateş açtı, 29’unu öldürdü ve 125’ini yaraladı, hayatta kalanlar tarafından dövülerek öldürüldü.
Eline sağlık hocam.Hiç bu tarafıyla bakmamıştım