Hüseyin Vodinalı yazdı…
Pop kültürün çağdaş mitolojisini oluşturan epik Sergio Leone westernlerinin en ünlüsüdür: İyi, Kötü ve Çirkin.
Ennio Morricone’nin müzikleriyle kültleşen o ünlü mezarlık sahnesi hele efsanedir.
Üç silahşor birbirlerini kollarlar, kamera kah genel plan gösterir, kah yakın plan fırıl fırıl dönen gözlerini verir.
Üçü de hazineye ulaşmak için uygun anı yakalamaya çalışmaktadır.
İşte şimdi ona benzer bir noktadayız.
Teşbihte hata olmaz; kimin iyi kimin kötü ve kimin çirkin olduğuna okurlar karar versin. Gerçi ben çirkin ve kötü olana Trump’ın çok yakıştığını söylemeden geçemeyeceğim!
1945 sonrası Yalta’da kurulan iki kutuplu Pax Amerikana bitiyor.
1991 sonrası tek kutupluya dönüştü ama bunun şımarık ve azgın rehaveti ABD’yi bugünlere getirdi.
Trump’ın Putin ile telefon görüşmesi yeni bir dönemin habercisidir.
İkilinin yakın zamanda Suudi Arabistan’da yüz yüze görüşmesi bekleniyor.
Ardından Trump’ın Moskova, Putin’in Washington DC ziyaretleri de gündemde.
Buna yeni bir Yalta anlaşması oluşmakta diye yapılan yorumlara ise katılmıyorum.
Çin ve ABD’nin masaya oturup anlaşmadığı bir dünyada Yalta Malta filan olmaz.
Rusya kendi başına bir kutup olmaktan uzaktır.
Rusya ancak Avrupa ile birlikte olursa üçüncü bir kutup olabilir.
Çin ise Asya Pasifik’te Hindistan, Japonya, Güney Kore ve Avustralya ile anlaşırsa birinci kutbu oluşturur.
Trump’ın kafasındaki plan ise Kuzey ve Güney Amerika’yı kendi ülkesine bağlamak. Kısaca yeni bir Monroe Doktrini kurmaktır.
Trump’ın planlarını bozacak tek unsur Ortadoğu ve İsrail olacaktır.
Ukrayna’daki savaşı bitirmek ve Avrupa’yı kendi başına bırakmak konusunda uzlaşan Rusya ve ABD, İsrail’e destek konusunda anlaşmış gibi görünüyorlar.
Çin ise buradaki boşluğu görüyor ve uzun zamandır ihmal ettiği bölgeye girmeye hazırlanıyor.
Şi Cinping’in yeni, “Filistin Devleti’ni BRICS’e üye yapacağız” açıklaması, ABD’ye olduğu kadar Rusya’ya da bir mesajdır.
Çin’in Ortadoğu ve Batı Asya’da daha etkin olacağı günlere giriyoruz.
Tabii ki tüm bunlar bir günde olmayacak.
Bazı Amerikalı uzmanlar yeni bir dünya düzeninin üç kutuplu veya üç bölgeli olacağını tahmin ediyorlar.
Birincisi, Kuzey Amerika bölgesi, yani ABD, Kanada ve Grönland. Orta ve Güney Amerika’nın yeniden ABD kontrolüne alınması da paketin içinde.
İkincisi, Avrupa ve Rusya bölgesi. Bu şu aşamada imkansız gibi gözükse de gelişmeler bunu doğrular yönde. Trump’ın AB ve NATO’yu bitirecek adımları atması bekleniyor. Rusya nomenklaturasının tüm kurgusu SSCB’den beri Avrupa’ya yöneliş şeklinde olmuştur. Bunun tek engeli İngiltere’dir. Putin’in ilk yıllarında Fransız ve Alman liderlerle Soçi’de üçlü bir istişare mekanizması kurduğunu anımsayın. Avrupa da son derece kötü durumdaki ekonomisini kurtarmak için ucuz Rus enerjisine derin bir açlık içinde.
Üçüncüsü ise bence aslında dünyanın yeni merkezi olacak, 500 yıllık sözde uygar özde sömürgeci Batı’nın yerini alacak olan Asya Pasifik bölgesi. Çin’in liderliğinde burası uzay çağının öncüsü olarak dünyaya yön verecek. Çin aslında ASEAN ve RCEP ile önemli ölçüde düzeni kurdu. Ama dediğim gibi Japonya, G. Kore, Avustralya ve Hindistan, yerine göre ABD ve Rusya ile işbirliği yapabilir. Ama küresel vizyona sahip Çin için bu çok ciddi bir sorun değil. Onlar Trump gibi ölümü gösterip sıtmaya razı eden bir pazarlık geleneğinden gelmiyor. Sabır ve ikna gücüyle zamana oynuyorlar.
“Peki Türkiye, İran, Suudi Arabistan gibi orta ölçekli ülkeler ne yapacak bu yeni düzende?” diye sorduğunuzu duyar gibiyim.
Bu üç kutuplu denilen dünya aslında tam olarak üç kutuplu olmayacak. Çok kutuplu ve geçişken bir dünya olacak.
Türkiye, eğer klasik neoliberal NATO düzeneği, esiri olduğu BOP projesi ve ABD hegemonyasından kurtulursa bölgesinde bir lider olarak ortaya çıkabilir. Avrupa’da Balkanlar, İtalya ve Fransa, Batı Asya’da İran ve Türk Devletleri ile işbirliği yapabilir. Rusya ile de mevcut Karadeniz işbirliğini sürdürebilir. Ama bunları Kemalist bir anlayışla tam bağımsız ve hür iradesiyle yapmak durumunda. Bugünkü Türkiye’nin siyasi ve ekonomik atmosferi bunu engellemek üzerine kurulu.
İran da hakeza Batı etkisinde kalmadan yozlaşmış molla rejimini değiştirirse büyük potansiyele sahip, Çin, Rusya ve Hindistan ile büyük işbirlikleri zaten var.
Türkiye ve İran’ın bölgedeki İsrail ve ABD güdümündeki PKK, IŞİD etkisini kırmak için önünde büyük fırsatlar var.
Suudi Arabistan ve körfez Arapları ise “gelişmenin” yeni rotası olan Asya Pasifik’e yelkeni açmış durumda zaten.
Tabii bu süreçler öyle pürüzsüz ve kolay olmaz.
Mesela İsrail’in Azerbaycan’ı da yanına çekerek planladığı İran saldırısı başımıza iş açabilir. İran sınırındaki mayınların temizlenmiş olması bana Suriye ve Irak’ı hatırlatıyor.
İsrail’in Hürmüz boğazına dokunmama kararlığındaki ABD’yi kuzeyden bir savaşa ikna etmesi için Trump’ın geçmişteki Siyonist mali desteklerini silah gibi kullanma olasılığı var.
Netanyahu’nun son ziyaretindeki altın çağrı cihazı hediyesi mafyatik bir mesajdır.
ABD’nin eline geçirdiği Ermenistan da kuşkusuz bu planda rol oynayabilir.
Türkiye’yi sözde Azerbaycan’a yardım ayağına İran’a karşı bir savaşa sokma planlarını ben son gelişmeler ışığında okuyorum.
Bakü’nün Rusya’ya bir anda düşman olması ve İsrail ile can ciğer kuzu sarması pozları mide bulandırıcı.
Dediğim gibi bu süreçte çok şey olabilir.
ABD’de derin devlet bazı sahte bayrak operasyonları düzenleyebilir. Mesela Çernobil’e son sözde Rus saldırısı vey Rubio’nun Almanya yolunda arızalanan uçağı, Trump’a yeni bir suikast olasılığı gibi.
Rusya’da da mesela Çeçen lider Kadirov’un epeydir Dubai’ye gitmesi hayra alamet değil.
Araştırmacı Yazar Hazal Yalın’a göre: “Dikkat çekici. Kadirov’un 13 Ocak’ta Dubai’ye gittiği ve halen orada bulunduğu ileri sürülüyor. Bunun Azerbaycan uçağının muhtemelen Rusya hava savunması tarafından düşürülmesinin ardından ileri geri, denli densiz konuşmalarına Kremlin’in tepkisiyle ilgisi olmalı. İddiaya göre Kadirov Putin’le görüşmek için çabaladı ama Putin’in grafiğinde ‘zaman bulunamadı’.”
Olağan şüpheli soykırımcı İsrail’in heybesindeki zehirli turpları ise saymıyorum bile.
Ama en önemlisi; Rusya ve Amerika arasında yeni bir ‘pinpon diplomasisi’ olacak mı? Trump, Rusya’yı BRICS’ten koparıp alacak mı?
Olmaz ama eğer olursa Çin bu çakma Yalta işine seyirci kalacak mı? Yoksa Ortadoğu’ya bodoslama dalacak mı?
‘İyi, Kötü ve Çirkin’deki mezarlık sahnesindeyiz şu an.
sevgili vodinalı,
tarih , eğer gerçek kanıtları ile okunursa , geçmişin değil geleceğin bilimi olduğunu herkes görür. bizim hatalarımız tarihi yanlış okumamızdan ileri geliyor. varsayımlarımız , resmi olan tarih üzerine kurulu olduğu için geleceği de o yanlış tarihe bakarak hep yanlış tahmin ediyoruz. sonuç 16 yılda yıkılmayan eski suriye rejiminin 16 günde yıkılmasına verilen tepki “ne oluyor yahu” şeklinde. yani anlamakta büyük güçlükler çekiyoruz.
bakın amerika ve rusya geçmişte nerede savaştılar. bir örneği var mı. yok. peki neden savaşacaklarını düşünüyorlar. ve ya anlaşamadıklarını da kim söyledi. ukrayna savaşı’ndaki kurgu çok bariz. amerika’nın düşmanı ne rusya, ne de çin’dir. ingiltere’dir. aynı ingiltere, washington dc denilen yeri , yerle yeksan etti 1800’lerin sonunda. amerikan derin aklı bunu öcünü, sadece benim tespitime göre 3 kere aldı. kim bilir daha neler yapmıştır. savaş tarihte kalmadı, hala devam ediyor. sadece sahne değişti. herkes aden körfezi’nden terlikli husilerin balistik füze fırlattığını görürken aslında bu savaşın yansıması olduğunu tam olarak anlayamıyorlar. pasifik’de de böyle. ejderha yolu yani herkesin bildiği adı ile ipek yolu’ndaki kavga da yine bu savaşın gölgesinin düştüğü yerdir. 11 eylül’de, afganistan işgali de.
trump ‘ın gelmesi ile suriye savaşı bitti. bölge türkiye’ye bırakıldı. kerkük’ün de bizim kontrolümüze geçeceği zaman çok değil. türk devletler teşkilatının yapılanması da bu kavganın gölgesindedir. türkiye, bu yüzyılı ıskalamayacak. çünkü bir kutup olacak.
size katılmadığım bir diğer husus ise trump’ın, ab’yi yalnız bırakacağı durumu. amerikan derin aklı bunu asla yapmaz. çünkü kontrolleri altında tuttukları ab’yi, neden tek başına bıraksın. kendisine rakip olacak tek güç ab zira. para, teknoloji ve silah sanayisi var. abd ‘ye eğer boş bırakırsa 30 yıl içerisinde rakip olur ve onu yok edebilecek güce erişir. oysa rusya’nın , ukrayna’ya girmesindeki yegane neden ab’nin diz çöktürülüp , abd himayesine tamamen geçmesiydi. bunu yaptılar. dedeağaç’tan da çevirdi. ab kuşatıldı ve işgal edildi. bunu abd bırakmaz. bıraksa bile rusya’nın gücü ab’ye nasıl yetebilir. bu da mümkün değil.
çin konusu ise çok kritik. çin henüz abd ile sıcak çatışmaya hazır değil. olabildiğince hazırlanmaya çalışıyor. zamana oynamasının nedeni bu. ancak bence amerikan derin aklı mutlaka çin’e müdahale edecektir. tüm işaretler bunu gösteriyor. ancak direkt coni askeri ile değil. hindistan ile olması muhtemel. bunu zaman gösterecek.
selamlar.
Her iki dünya savaşına giden yolu Amerikan Cumhuriyetçileri açmış ve dünya savaşını ise Amerikan Demokratları yürütmüştür! Yani Rusya bu kadar kaz gibi sazan gibi balıklama atlıyorsa bu sefer bu iş Moskova önlerinde kalmaz ve o nüko füzeleri de “ben atacam”, “yok hayır ben vuracam” diye birbirlerinin elinde çocukların oyuncak kavgası gibi kırıp dökerler, bir yeri de vuramadan ellerinde patlatırlar. Bence İngiliz oyunu yine devrede… Çin’i ise asla durduramayacaklar!!! Saygılar üstadım…
HOCAM İNGİLİZLERDEN HİC SÖZ ETMEMİŞİNİZ SİZİ SEVİYOR VE TAKİP EDİYORUM SAYGILAR