‘Netanyahu çetesi’ ve Adrenokrom

Hüseyin Vodinalı yazdı…

22 yılda her şeyi gördük sanıyorduk ki bebek katili tıp çetesi ile karşılaştık. 

Nazi Doktor Mengele ile Japon Cerrah Şiro İşii’ye pabucunu ters giydirecek kadar korkunç bir şebeke!

Netanyahu ile Epstein’i kıskandıracak kadar çocuk ve bebek düşmanı bir yaratık sürüsü. 

Yeni doğmuş minicik masum bebeleri annelerinin kucağından alıp öldürüyorlardı. 

Bunu da bebek başına 8 bin ile 150 bin lira arasında değişen menfaatler için yapmışlardı!

Ve bunu da özel hastanede yapıyorlardı.

Elebaşı doktorun PKK’dan hapis yattığı ortaya çıktı.

19 hastanenin ve eski siyasetçilerin de işin içinde olduğu belirlendi. 

Tüm bu korku tüneli, cesur ve vatansever bir savcı sayesinde gün yüzüne çıkarıldı.

Özel hastane sahibi eski Sağlık Bakanı Fahrettin Koca zamanında başlamış diyorlar ama bazı iddialara göre 10 seneyi aşan bir süreç söz konusu. 

Kanada’daki kiliselerin bahçesinden çıkan Kızılderili çocuk cesetleri gibi insanın tüylerini ürperten bir olay bu. 

Hatta insanın aklına başka şeyler de gelmiyor değil.

Adrenokrom diye bir madde duydunuz mu? 

Bu iddialara göre bebek ve çocukların korku içinde ölürken enselerinden alınan bir tür adrenalin/kimyasal. 

Yine iddiaya göre Dark web’de (karanlık ağ-yasadışı internet) fahiş fiyatlarla satılan bu kimyasalları alan yaşlı, zengin ve güçlü kimseler kendilerine gençlik aşısı yapıyormuş.

Yeni çıkan ‘Epstein’ kitabımda bahsi geçiyor. 

ABD’de ana akımın hemen komplo teorisi diye damgaladığı Pizzagate iddiaları bunlarla ilgili. 

Hillary Clinton’un asistanı John Podesta’nın e postaları iddiaları doğrular nitelikte.

Türkiye’nin yüz akı ekonomi gazetecilerinden Alaattin Aktaş da benim aklıma gelen şeyi sesli olarak ifade etmiş. 

X hesabında: “Bu caniler, el kadar bebekleri günde 8 bin lira almak için öldürmüş olamaz. Ortada belli ki çok daha büyük bir çıkar var. Bebek kanı gibi, bu kandan elde edilen bir takım kimyasallar (adrenokrom? HV) gibi ve kullanıldığı ileri sürülen ilaçların bedeli gibi…” diyor. 

Bağlantılara baktığınızda işin ucu çok ilginç yerlere gidebilir. 

Adrenokrom kullananlarda genellikle göz çevresinde yumruk yemiş gibi morluklar oluşuyor.

Bir ara sürpriz biçimde Türkiye’ye gelen Hollywood yıldızı Sharon Stone da bu şekilde fotoğraflanmıştı.  

Sadece Stone değil ABD’de pek çok ünlü ve güçlü kişi bu şekilde fotoğraflandı. 

Bunların öyle dayak yemesi, düşüp gözünü merdiven başlığını çarpması pek olası değil. 

Ünlü oyuncu: Jim Caviezel şöyle diyor: “Adrenokrom imparatorluğu. Bu, uzun yıllardır kullandıkları seçkin bir kimyasaldır. Erroinden 10 kat daha etkilidir. Daha genç gösterme özelliği konusunda inanç var.”

Doktor Esra Güneş Kaya da X hesabında konuya değiniyor: “Savcıyı makamında tehdit edebilen Yenidoğan Çetesi’nin, geceliği 8 bin tl yoğun bakım ücreti ve yer açmak için bebekleri ö*dürdükleri söyleniyor. Bir litre Adrenochrome 2,2 milyar dolara satılıyor. Yenidoğanınki çok daha değerli. Çete üyelerinin Adrenochrome alıcılarıyla bağlantıları araştırılmalı. 12 bebek hayatını kaybetmiş ama hayatta kalan çok daha fazlası gizlice, bu çete üyeleri vasıtasıyla kullanılmış olabilir. ABD’de kaybolan çocukların çoğunun elitlere Adrenochrome sağlamak için olduğu artık bir sır değil.”

Dikkatli bakarsanız bizde de bu çete ile bağlantıların uzandığı siyasetçiler ve bazı mor göz vakaları var! 

Küreselci Siyonist-neocon ve evanjelist ekibin ortak noktası bebek ve çocuk düşmanlığı. 

Bunu net olarak Netanyahu’nun Filistin’de yaptığı ve hala da yapmakta olduğu soykırımda görüyoruz. 

Bebekleri parçalıyorlar, çocukları keskin nişancı ateşi ile vuruyor, hatta ailelerinin gözü önünde kaçırıyorlar.

Bu yüzden ben de başlıkta “Yenidoğan Çetesi” demek yerine “Netanyahu Çetesi” dedim zaten. 

Bu emperyalist çetelerin Türkiye’deki uzantıları olan haçlı irticacılara dikkat edin aynı çocuk düşmanlığı onlarda da var. Tarikatlarda tecavüze uğrayan, Narin gibi aşiretlerde öldürülen çocuklar her gün basında yer alıyor. 

Bir cinnet çağında yaşadığımız kesin. 

Ülkemiz de 22 yıllık (aslında 72 yıllık) çarpık, batı sömürgesi düzen içinde bundan payını fazlasıyla alıyor. 

Kuzular kurtlara teslim edilmiş, biz koyunlar hala çoban arayıp meleşiyoruz!