ABD, topal ördek bir emperyalist olarak küresel çapta yeniliyor.
Mesela Biden, İran ve Yemen’e saldırmayı göze alamadı.
İlk kez ölen askerlerinin intikamını alamadı.
Suriye ve Irak’a bir kaç füze yollar o kadar.
Ama en içine sindiremediği yenilgisi ezeli ve ebedi rakibi Rusya’ya karşı.
Buna İngiltere’yi de ekleyebiliriz.
ABD-İngiltere ikilisi Ukrayna’daki hezimetin, açıkça bir hezimet olarak görülmemesi için çılgın planlar yapıyor.
Malum ABD ve Avrupa’nın artık Ukrayna’ya verecek parası ve silahı kalmadı.
Şimdi kirli oynamaya karar verdiler.
Kirli oyunun en bilinen ustaları da Victoria Nuland ve David Cameron.
Biri ABD Dışişleri Bakan Yardımcısı, öbürü İngiltere Dışişleri Bakanı.
Kısa bir parantez açalım; dünyanın en kötü Siyonist çifti Victoria Nuland ve kocası Robert Kagan.
Kagan, Eylül 2000’de ABD’nin “yeni bir Pearl Harbor gibi felaket ve katalizör etkisi yaratan bir olaya” ihtiyacı olduğunu söyleyen İsrail bağlantılı düşünce kuruluşu PNAC’ın kurucusu.
O sözlerden tam bir yıl sonra 11 Eylül saldırıları meydana geldi.
Ve geçen hafta Trump, o saldırıların ABD derin devleti tarafından yapıldığını açıkladı.
Nuland, elbette bugünkü tablonun kökeninde yatan 2014 Ukrayna Nazi darbesinin de mimarıdır.
Eski Başbakan yeni Dışişleri Bakanı Cameron ise doğrudan İngiltere’nin derin ve karanlık devletinin, yuvarlak masanın bir üyesidir.
Bu ikilinin son hamlelerini bir sıralayalım isterseniz.
Ukrayna’da kirli nükleer saldırı için, bu plana başından bire itiraz eden mevcut Genelkurmay Başkanı Zalujni’yi tasfiye etmeyi başardılar.
Yerine gelecek olan isim ise CIA kuklası İstihbarat (SBU) Şefi Budanov.
Budanov, Zalujniy gibi milliyetçi birisi değil, ABD ve İngiltere ne isterse yapabilecek tıynette bir hain.
Budanov’un Zaporojiye Nükleer santraline bir saldırı düzenleme veya son haberlere göre Nijer‘den aldıkları sarı kekle kirli bomba imal etmesi olasılığı son günlerde dillendirilmeye başlandı.
Bu korkunç bir ihtimal.
Ama ABD ve İngiltere, coğrafi olarak bölgeye uzak oldukları için bunu yapabilirler.
Bu Anglosakson ve Siyonistlerde insanlık namına bir şey olmadığını sanırım artık tüm dünya anlamıştır.
23 Ocak’ta Nuland ve Cameron’un kirli planları olduğunu iddia eden bir yazı kaleme almıştım.
İkili beni doğrularcasına buna uygun süreçleri başlattılar.
Bu planlarında Türkiye de var.
Türkiye boğazları ve Montrö yani.
Cameron, Türkiye’ye ilk gelen isim oldu ve hem Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ile hem de Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüştü.
Cameron gitti hemen ardından Nuland geldi.
O da Hakan Fidan ile görüştü.
Cameron da Nuland da klasik NATO İsveç savaş uçakları edebiyatı yaptılar ama aslında gündemleri Ukrayna ve Karadeniz’di.
Karadeniz’e girerek provokasyon yapma peşindeler.
Türkiye ise Soğuk Savaş’ta bile NATO’yu Karadeniz’e sokmadı.
Ama şimdi iktidarın eli çok zayıf, 70 sente muhtaçlar.
Anglosakson Emperyalistler bunun farkında ve bastırıyor.
Ama dönen dolaplar bunlarla da sınırlı değil.
Turbun büyüğü heybede.
İNGİLTERE’YE NÜKLEER SİLAHLAR
Jeopolitik gerilim çok yüksek, Rusya’nın kazanması ABD’yi kudurtuyor.
Her cepheden bastırıyorlar.
İngiliz gazetesi The Telegraph’ın ifşa ettiği, ABD’nin Birleşik Krallık’ta nükleer silah yerleştirme planı çok kritik.
Bu 15 yıldan beri görülmeyen bir hamle oldu.
Dünya yeniden 1962 Küba füze krizine geri dönüyor ve bu kez Amerikan koltuğunda Kennedy yok.
Tam da bunu hatırlatacak şekilde, Rus milletvekili Aleksey Zhuravlev, İngiltere’ye karşılık Küba’ya nükleer silah konuşlandırma önerisi getirdi.
Bu ciddi olarak görüşülen teklif, yalnızca Küba Füze Krizinin nostaljik bir çağrışımı olarak değil, Rusya’nın, adeta SSCB’nin yerini alırcasına (son denize indirdikleri savaş gemilerinin adları: Leningrad, Stalingrad ve Kronştad!) zayıflayan Batı hegemonyasına karşı doğrudan meydan okumasını temsil ediyor.
ABD’nin Birleşik Krallık’taki RAF Lakenheath üssüne nükleer silah yerleştirme planı, jeopolitik dengeyi derinden istikrarsızlaştıran çılgın adımlara canlı bir örnek.
Rusya’da büyük tepkiye yol açan planlar tam da NATO’nun Soğuk Savaş’tan bu yana en büyük askeri tatbikatına başladığı bir anda geldi.
Steadfast Defender 2024 tatbikatına 90 bin asker ile 50 savaş gemisi katılıyor.
Bilin bakalım tatbikat nerede ve kime karşı yapılıyor?
Baltıklar’da ve Rusya’ya karşı elbette.
Tatbikatın bir özelliği de nükleer içerikli olması.
Steadfast Defender 2024’te konuşlandırılan uçak, gemi ve füze sistemleri ikili konvansiyonel ve nükleer yeteneklere sahip.
Böylece ABD, giderek Rusya’ya yakınlaşan Avrupa’da konuşlandırdığı yeni nükleer silahları gerçekçi bir simülasyonla test edebilecek.
2024’e adeta bir korku tüneline girer gibi girdik.
Bakalım çıkabilecek miyiz!?
NOT: Gündeme de cuk oturan, Pankuş Yayınları’ndan çıkan “Bir Vesayet Örgütü Olarak NATO” isimli yeni kitabıma bir göz atmanızı tavsiye ederim. Şimdiden Pankuş yayınlarının internet sitesinden sipariş verilebiliyor.
Rusya kendisi de farkindadir ama Abd’de secimler oncesi Avrupa’yla Rusya arasinda savas baslatabilirler hem Abd de demokratlar kaybedecek hem de Avrupa halki mevcut hukumetlerden oldukca sikayetci orda da secim olursa iktidarlar dusecek, secimlerin olmasini engelleyecek sekilde Rusya’nin en onemli sehirlerine, tarihi ve siyasi yapilarina “ukrayna atti” diyerek fuze saldirisi yapabilirler ki Rusya’yi agir karsilik vermeye hatta nukleer silah kullanmaya zorlayabilirler, Cin Rusya’ya yardim ederse Rusya’nin nukleer silaha basvuracagini dusunmuyorum ama tek basina Rus silah sanayi Natoyla konvansiyonel savasta bas edemez.
Mayis Eylul aylari arasi dunya cok fazla kaosa gebe durumda olabilir.
yazının Türkiye bölümü çok önemli ve ciddi. inşallah bu karışıklıklarda Türkiye bölünmez. bu iktidarın başta olduğu ülkemiz için inşallah demenin dışında yapılacak bir şey yok.