Rusya ve ABD Türkiye’de seçimlere karışıyor mu?

Hüseyin Vodinalı yazdı…

Muharrem İnce “bahaneniz kalmadı artık” diyerek adaylıktan çekildi, akşamına Kılıçdaroğlu’ndan Rusya twiti geldi. 

Hem ne twit: “Sevgili Rus Dostlarımız, Dün bu ülkede ortaya saçılan montajlar, kumpaslar, Deep Fake içerikler, kasetlerin arkasında siz varsınız. Eğer 15 Mayıs sonrası dostluğumuzun devamını istiyorsanız, elinizi Türk’ün devletinden çekin. Biz hala işbirlikten ve dostluktan yanayız.”

Şimdi kanıt nerede diye sormayı bıraktım burada açık bir mantıksal çelişki var.

Muharrem İnce’ni çekilmesini başından beri kim istiyordu? 

Millet ittifakı. 

Peki hesapta Rusya kimi tutuyor? 

Cumhur ittifakını. 

Eee o zaman Rusya neden İsrail’den alıntı çakma bir porno videoyla İnce’ye “montaj, kumpas” yapsın ki? 

Rusya yapsa yapsa Kılıçdaroğlu’na yapar. 

Benim bildiğim montaj denebilecek tek video, Tayyip Erdoğan’ın mitinginde gösterdiği Karayılanlı video. 

Onun da açıkça yapıştırma olduğu belli.

Yani bunu yapmak için Ruslara ihtiyaç yok. 

AKP’nin trolleri haydi haydi yaparlar. 

Herkesin tahmin ettiği ve bazılarının delillendirdiği mevzu, İnce’ye o adi kumpas montaj saldırıların CIA güdümündeki FETÖ’den geldiğidir. 

Zaten İnce değil midir ki, sürekli olarak Millet ittifakının FETÖ yuvası olduğunu söyleyen. 

E o zaman Ruslar yaklaşık 15 yıldır yasakladıkları Saidi Nursi tarikati FETÖ’ye neden iyilik yapsın ki? 

Hiç bir mantığı yok. 

E neden o zaman Ruslar bir anda tüm suçlamaların hedefi oldu? 

Acaba İnce’nin çekilmesinden sonra seçim (dolayısıyla ana muhalefet lideri koltuğunu) kaybetmeye yeni bir “bahane” mi aranıyor? 

İlk aklıma gelen bu oldu. 

Ayrıca twit metnindeki ifadeler de hiç Kılıçdaroğlu’na benzemiyor. 

“Türk’ün Devleti” ifadesini bırakın Kılıçdaroğlu’yu, Devlet Bahçeli bile kullanımyor.

İngilizce metindeki “Turkish state” ifadesi mi çevrilmiş Google Translate’den acaba? 

Yani metin İngilizce gelmiş olabilir mi?

ABD’den mi gelmiş bu Rusya’yı doğrudan itham eden twit bilemedim. 

Ama bildiğim bir şey varsa o da 2016’da ABD’deki seçimlerde Rusya’nın bol bol suçlandığıydı.

Hatırlayın seçimin favorisi olarak gösterilen Hillary Clinton, sürpriz bir şekilde Trump’a kaybetmişti. 

ABD’de müesses nizam paniklemiş ve hemen suçluyu bulmuştu: Rusya.

Buna göre Ruslar özel bir ekip kurup Trump’a seçimi kazandıracak siber faaliyetleri yürütmüştü. 

Bunun adını da ünlü Watergate Skandalı’ndan esinlenerek Russiagate koydulardı. 

Ancak onca soruşturma, ana akım medya propagandası ve bir sürü yalancı tanıktan sonra, Kongre ve Senato’daki araştırmalarda Rusya’nın seçimlere müdahalesine dair hiçbir kanıt bulunamadı.

Hillary ve Neocon ekibin adamı dönemin FBI Başkanı Mueller’in raporları da sahte çıktı. 

Trump aleyhinde ifade veren eski avukatı da yalan söylediğini itiraf etti. 

Aslında tüm hikayenin ortasındaki adam eski MI6 Ajanı Christopher Steele idi. 

Bakın 2018’de yazdığım “Hillarygate” başlıklı yazıda ne demişim: 

“Trump’ın sorunu Amerikan müesses nizamı denen Askeri ve finansal kompleks ile uyumlu olmaması, yani onların onayından geçmemesi.

İşte bunun için onu Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin ile işbirliği yapıp Bush gibi neocon familyasından olan Hillary Clinton’un seçilmesini önlemekle itham ediyorlar.

Edenler de CIA ve FBI gibi ABD derin devletinin sac ayakları.

Bir de Hillary’nin başkanlığını yaptığı Demokratik Ulusal Kongre.

Ancak küçük bir sorun var.

Trump’ın başkan seçilmesiyle, kopartılan bunca gürültüden bir buçuk yıl sonra hala ortada somut bir delil yok.

Bunu söyleyen de ABD’nin en önemli istihbarat kurumlarından Milli Güvenlik Ajansı’nın yöneticilerinden (NSA) William Binney.

Washington Post, Özel Savcı Mueller’ın, Rusya soruşturması kapsamında ABD Başkanı Donald Trump’ı sorgulayabileceğini ve bu nedenle temaslarda bulunduğunu bildirdi.

Özel Savcı Robert Mueller, eski FBI direktörü. 

1. Edgar Hoover’den beri en uzun bu görevi yapan direktör konumunda.

Robert Mueller, görevinin bitimi sonrası özel savcı olarak atandı ve Trump soruşturmasına bakmaya başladı.

Trump, göreve başladıktan sonra görevden aldığı, Hillary’nin dostu eski FBI başkanı James Comey ile “Rusya’nın başkanlık seçimlerine müdahalesi” iddialarıyla ilgili soruşturmayı yürüten eski FBI başkanlarından Robert Mueller arasındaki arkadaşlığın endişe verici olduğunu söylemişti.

Son haber sonrası Beyaz Saray’dan yapılan açıklamada “Cadı Avı” yürütüldüğü vurgulandı.

Ancak işler sanki tersine döner gibi.

Eski ABD Hazine Bakanlığı Müsteşarı Dr. Paul Craig Roberts da Washington Post gazetesi’nin haberine ters düşecek bir yazı kaleme aldı.

Roberts, Nixon’un dinleme skandalı Watergate’e atıfla Russiagate olarak adlandırılan olayın ters tepmeye başladığı iddiasında.

Roberts, soruşturmanın başlangıcı olan dosyayı getiren eski MI6 ajanı Christopher Steele’in bir yalancı olduğunun ortaya çıktığını ve “Trump dosyası”nın sahte olduğunu yazdı.

Dosyanın CIA, FBI ya da DNC (Ulusal Demokratik Kongre) tarafından para ödenerek satın alındığını belirten Craig Roberts, bu dosyayla Trump’ın izlenmeye ve soruşturulmaya başlandığını söylüyor.

ABD Senatosu Adalet Komitesi Başkanı Senatör Grasse, Başsavcılığa eski İngiliz ajanı Steele hakkında FBI’ya yalan bilgi vermek suçundan inceleme başlatması talimatı verdi.

Steele’in konuşması başta Comey ve Hillary Clinton olmak üzere pek çok kişinin başını yakabilir.

Craig Roberts, Trump’a Steele’i özel korumaya alması tavsiyesinde bulunuyor, çünkü bu iş tersine dönerse çok önemli birileri bu eski İngiliz ajanından kurtulmak isteyebilir.

Obama döneminde çıkarılan FISA (Yabancı Haberalma Gözetleme Yasası) mahkemesiyle işleme konan Christopher Steele dosyası, Washington’da ortalığı şimdiden karıştırdı bile”.

Steele hala hayatta ve 2022’de FBI’ın ona bu iddiaları için seçimden önce 1 milyon dolar teklif ettiği ortaya çıktı.

Rusya, ne Amerika’da, ne Türkiye’de seçimlere karışmaz. 

Bunu yapmak akıllıca değil çünkü. 

Bir aile kavgasını düşünün, herkes birbirine girmiş, siz dışarıdan bir yabancı olarak bir tarafı tutuyorsunuz veya ona destek için diğerlerine girişiyorsunuz. 

Yarın o aile barışır ve siz kötü olursunuz. 

Bunu herkes bilir, kimileri yaşayarak öğrenmiştir. 

Rusya’nın devlet politikası ABD gibi değil. 

ABD ise tüm dünyadaki ülkelerin iç işlerine karışır.

Hatta ABD’nin “Electors” (Seçiciler) denilen bir seçimlere müdahale grubu bile vardır istihbarat örgütleri, siyasetçiler, NATO ve onlara bağlı STK’ların paydaşlığında.

Bunlar 2002’deki seçimlerde tam bir sanat eseri iş çıkardılar. 

Önce Ecevit’in koalisyonunu içerideki adamları Kemal Derviş ve koalisyon ortağı Devlet Bahçeli aracılığıyla bitirdiler ve erken seçim tarihini ilan ettirdiler. 

Ardından Motorola’yı kazıklayan işadamı Cem Uzan’a acilen bir parti kurdurup, yüzde 7 buçukla DYP, MHP, ANAP’ı baraj altı yapıp, yüzde 34 ile AKP’yi tek başına iktidara getirdiler. 

Eğer o meclise bir parti daha girseydi, bugün AKP diye bir parti ve 21 yıllık Erdoğan tahakkümü yoktu.

Bugün ise açıkça FETÖ’yü ve Ankara’daki adamlarını (Davutoğlu için Foreign Policy öyle yazmıştı) yeniden iktidara getirmek istiyorlar. 

Yeni iktidarın “Güçlü –demokratik? –NATO” üyeliğiyle de Trükiye’yi Rusya’nın üzerine sürmeyi hayal ediyorlar.  

Ancak bu olmayacak. 

Çünkü devran değişti ve ayrıca AB de mülteciler yüzünden Erdoğan’ın yerinde kalmasını istiyor. 

Kılıçdaroğlu, 19 Nisan’da iftar yemeğinde AB büyükelçilerine, milyonlarca mültecinin yükünü artık daha fazla çekemeyeceklerini, Suriye ile barışıp bu sorunu çözeceklerini söylemişti.

Eminim bu not edilmiş ve iletilmiştir.    

Yani ortada tek vücut bir durum yok. 

Ayrıca Rusya elindeki büyük kozlarla, her zaman için yeni hükümetle anlaşma potansiyeline de sahip. 

Yazı uzadı biliyorum, kısa keseyim. 

Seçimlerde kim kazanırsa kazansın, yeni iktidar uzun ömürlü olmayacak. 

Çünkü sorunlar çok büyük ve Batı hegemonyası artık bitiyor.

Küreselleşme, neoliberalizm yerini ulusal formüllere ve kamuculuğa bırakıyor. 

Bu yeni konjonktürde siyaset kartları yeniden karılacaktır. 

Türkiye artık ne batıcı yarı sömürge neoliberalizmini, ne de Arap hayranı dinci kabile-tarikat sistemini kaldıramaz. 

Laik, demokratik Kemalist fabrika ayarlarına geri dönmek zorunda.

ABD’nin üzerine basıp çiğnediği, giderek silikleşen AB yerine yeni yüzyılın parlayan yıldızı Türk Dünyası ve Avrasya ve küresel güney dayanışması elzemdir. 

Dikkat edin bunu bu son “NATO” seçiminde hiçbir siyasetçi konuşmuyor. 

Bir saldırı ve vesayet örgütü olan NATO izin vermez çünkü. 

Ama dediğim gibi bu son bu şekil bir seçim.

Enseyi karartmayın.