Hiç anlamadınız, hiç anlatamadık

Nihat Genç yazdı…

BİR

Milli Eğitim Bakanı tarikat vakıflarını besliyoruz deyince ortalık ayağa kalktı ve İslamcı yandaş tayfa yine bunlar dine imana karşı diye savunmaya ve atağa geçti!

Biz deli miyiz niye durduk yere tarikatlara karşı olalım!

İnsanlık ve tarih tecrübe etti ki tarikatlar herkesin iyiliğini düşünmez sadece kendi müritlerini besler kendi cemaatlerini kendi mezheplerini!

Bir an için tarikatların sahip oldukları imkan ve zenginlikleri herkesle bölüştüklerini var sayalım, o halde, bizler ve hiç kimse kalkıp tarikatlara eleştiri getiremez, aksine ne güzel der, ayrım gayrım yapmadan herkese yardım ediyorlar deyip övgü ve duada bulunur!

Devlet ayrım gayrım yapamaz, devlet herkesi düşünür! (İslam’ın ilk yüzyılında ortaya çıkan Haricilerle iç savaşların bir türlü bitmeyişinin ilk büyük sebeplerinden biri de budur! Hariciler halifelere siz devlet mallarını ve işlerini hep yakınlarınıza veriyor diğer Müslümanları hiç düşünmüyorsunuz, derler, kıyamet buradan kopar ve İslam dünyası bir daha bir araya gelemez!)

Devlet kaynaklarını (herkesin vergileriyle oluşan) sadece kendi adamlarınıza peşkeş çekerseniz dünyanın bütün ülkelerinde ve tarihlerinde bu eleştiri konusu olur!

Ancak sizler seksen uzun yıldır ayrımcılık yaptığınız yüzünüze vurulduğunda ayağa kalkıp yok Kemalistler öyle yok Atatürkçüler böyle diye tekme tokat girişiyorsunuz!

Bırakın şimdi Atatürkçülüğü Cumhuriyet’i, şimdi Cumhuriyet olmasaydı sizler ayrım gayrım yapmadan herkese eşit mi davranacaktınız! Herkese eşit davranmanızın önündeki engel Cumhuriyet mi?

Nijerya’da ya da Güney Afrika’da yaşasak Atatürkçülük suçlaması zırvalarınızla kimi ve neyi tehdit ve bahane edecektiniz!

Niçin iyi insanlar olmuyorsunuz, niçin üstelik İslam Kur’an adına ve perdesi altında ayrım gayrımcılık yapıyorsunuz?

Şunu da diyebilirsiniz, yahu kardeşim ben Cumhuriyetçi değilim ancak İslamcı hükümetin ayrım gayrım yapmasına da karşıyım!

Ama yok! Yanlış ve çarpıtılmış anlatılarınızdan anladığım Cumhuriyet öyle günahlar işlemiş ki sizler kıyamete kadar kimsenin hayır diyemeyeceği ayrım gayrım yapma hakkını ebediyen ele geçirdiniz!

Ayrım gayrım yapmak eşitlik fikrine aykırıdır, bu, din için de günahtır ve Cumhuriyet için de hukuk dışıdır!

Niçin anlamak istemiyorsunuz, niçin iyi insanlar olmak istemiyorsunuz, niçin eşitlikçi kardeş ülkesini herkesi düşünen güzel insanlardan olmak istemiyorsunuz!

Müslümanın olmanın asgari şartı herkese eşit gözlerle bakmak değil mi, hadi Cumhuriyet olsun olmasın, insan olmanın asgari şartı herkese aynı gözlerle bakmak değil mi?

İstiyorlar ki biz de lafa girip karşı argümanlar ileri sürelim, mesela, Cumhuriyet yokken Osmanlı çok mu eşitlikçiydi, diyelim, peşinden sizin de iştahınız açılsın Abdülhamid’i Vahdettin’i ballayıp topa girin!

Yahu bırakın buraları, devlet dediğin herkesle bölüşür!

Bu kadar basit ve çıplak bir gerçekliği bütün medya ve devlet imkanlarını kullanıp Cumhuriyet’e hücum etmekle iki yüzlülüğünüzü unutturduğunuzu örttüğünü sanıyorsunuz!

Kökü Anadolu tasavvufunda yatan herkese iyi gözlerle bakın!

Bu sizin elinizde!

Siz insan değil misiniz?

Siz insanların kardeşliğini hiç düşünmüyor musunuz?

Sonra kalkıp yok hükümeti devirecekler yok darbe yapacaklar hezeyanlarına gark oluyorsunuz! (Yakın tarihimizdeki bütün darbeler İslamcılar’ın önünü açan Amerika ve Mossad marifeti değil mi?)

Geçtim, siyasi tarih ve sosyoloji bize tarihlerdeki bütün iç ayaklanma ve isyanların ayrım gayrımcılıktan kaynaklandığını söyler! Hep bana diyerek halkı kutuplaştıran eleştiri ve isyanları azgınlaştıran sizler değil misiniz?

Hiç mi adalet duygunuz yok! Suçu hep konu dışı kavramların ve kişilerin üstüne yıkmaktan yorulmadınız mı? Hadi Cumhuriyet kötü yaptı diyelim iyisini siz neden siz yapmıyorsunuz, o çok saldırdığınız Atatürk ateşin içinden çıkarıp aldığı ülkede sizin kadar uzun süre iktidarda kalmadı!

Şimdi siz devlet imkanlarını herkese kardeşçe bölüşseniz kimin itirazı olabilir! Adına Cumhuriyet değil de ‘Mamuriyet’ diyelim ama herkesi koruyun ve kollayın ve biz de şu Mamuriyet ne güzel bir düzenmiş diyelim!

İnatla kudurmuşçasına yalan söylüyorsunuz aklınızca çalım atıyorsunuz aklınızla milleti kandırıyorsunuz aklınızca algı ve manipüleyle kendi yandaşlarınızın nüfuzuna geçirdiğiniz hırsızlık ve yolsuzlukları hukuktan kaçırmak istiyorsunuz?

Bence güzel insanlar olmak için hala şansınız var, bence yalanlarınız ve iki yüzlülüğünüzden insanlar artık iğreniyor, bence Cumhuriyet’i hadi anlamadınız, insan halidir diyelim ama iyi insan olmak için elinizi ayağınızı tutan yok!

Yandaş basında tartışmanın evrenine bakıyorum içinizde hiç mi hakkı hukuku gözetecek bir iyi insan yok!

Cumhuriyet evrensel bir kazanımdır! Üstelik topu birden Cumhuriyet’in kazanımlarını ve bağımsız hukukunu bağıra çağıra arbede kavga çıkartıp bu büyük insanlık ilerlemesi ve devrimini boğuntuya getireceğini sanacak kadar aptal!

İKİ

Suudlarla Süper Kupa maçı neden sorun oluverdi?

Bir elçinin ya da dışişleri bakanının ya da federasyon başkanının çıkıp detaylıca ne olup bittiğini anlatması gerekir, ama değil, devlet topluca susuyor ve ortalıkta yine Atatürk fotoğraflı forma giydin giymedin tartışması!

Siz de milli bir haysiyet yok mu?

Ne oldu orada niçin anlatmıyorsunuz?

Yine lafı çevirip işi Atatürk’e yıktınız, yönetmelikleri çok seviyormuşsunuz gibi işi getirip kurallara yıktınız, tamam, dediğiniz gibi oldu varsayalım, bu işin önünü arkasını sorumlu resmi dille anlatacak tek bir devlet ve hükümet görevlisi yok mu?

Niçin insanları boşu boşuna iddialar ve söylentiler üzerinden kutuplaştırıcı dedikodulara mahkum ediyorsunuz!

Şimdi biz Japon olsak ya da Koreli olsak, milli marşımıza hassasiyet göstermeyecek miyiz, suç yine Atatürk formasına mı kaldı?

Sizin milli bir haysiyetiniz yok mu?

İktidarında olduğunuz devletin onurunu niçin korumuyorsunuz?

Yine lafı iç isyana Gezi Ayaklanmasına ve yine ballı lokmalarınız Abdülhamid ve Vahdettin tartışmalarına getiren kimdir?

Bu lüzumsuz mesnetsiz tartışmalardan nemalanmaya doymadınız mı?

Algı mühendisleriniz kesin şöyle diyor, işin içinde Atatürk ve Cumhuriyet varsa kesin bu tartışmayı biz kazanırız, ve kamuoyunu meşgul edip yine uzunca bir süre yolsuzlukları fırıldakları peşkeşleri unuttururuz!

Hadi bir an için Cumhuriyet hiç kurulmadı Atatürk hiç yaşamadı kabul edelim sizler milli onurunuza sahip çıkmayacak mısınız, haysiyet denilen şey siz de hiç yok mu? Yapın resmi açıklamalarınızı belki Suud yönetimi haklı çıkar, olabilir, anlarız ve saygı duyarız, ama yok!

Tartışma derinleşsin kutuplaşsın sokaklar hareketlensin ve biz de yaka paça suçlayalım ve tutuklayalım diye bekliyorsunuz çünkü seksen yıldır bu laik-şeriat tartışması ballı börek sizin ekmeğiniz oldu hala onur haysiyet düşünmeden nemalanma peşindesiniz!

Yani bu ülkenin adı Cumhuriyet değil Zamazingo olsa ve kurucusu Atatürk değil Bahattin olsa siz milli onur ve haysiyetinizi düşünüp Suudlar’a karşı dik duran bir milli tavır mı ortaya koyacaktınız!

Haysiyetsiz insan her yerde haysiyetsizdir, Endonezya’da da olsanız Arjantin’de de olsanız ‘haysiyetsiz’siniz ve ama o uzak ülkelerde kimi ve neleri ve hangi kavramları haysiyetsizliğinize alet edecektiniz bilmiyorum!

Şimdi siz milli bir onur ortaya koysanız biz hayır mı diyecektik?

Eşitlik duygusu ve onur ve milli haysiyet sizde neden yok ve bu temel insani değerlerin kendinizde ve partinizde ve medyanızda bir gramı olmadığını kitleler yirmi yıldır tecrübe etti!

Siyasi tarih ve sosyoloji ve siyaset felsefesi insanlığa şunu öğretmiştir, taraf olanlar, adamı olanlar, mürit olanlar, kendi keyfini düşünenler… Kendi soyu sopuna kavmine ayrımcılık yapanlar, hukukta olmayan dokunulmazlıkları liderlerine şeyhlerine bahşedenler, devletin malını hazinesini kendi nüfuzuna geçirenler… dünyanın her coğrafyasında dinden ve siyasi rejimden bağımsız olarak vardır, var olmaya devam edecek!

İşte hukuk bu azgın insan iştahlarını sınırlamanın tek yolu!

İşte hukuk bu keyfi rejimleri sınırlamanın tek yolu!

İşte Cumhuriyet herkesi hukuk önünde eşitleyen kimseye ayrımcılık dokunulmazlık vermeyen bir rejimin adı, lafı ikide bir Osmanlı padişahlarına getirmenin anlamı ne, Hindistan’daki Babür İmparatoru ya da 16. Lui ya da Rus çarları farklı mıydı, hayır!

Siyaset bilimi ve sosyolojinin değerleri evrenseldir, yerel dinlerden ve tarihlerden bağımsız insanlığın ortak değerlerine odaklanır, şöyle, Hindistan’daki Şah’la Fransa’daki kralın farkı yoktur, hepsi sarayı için asilzadeleri için nüfuzu için keyfi rejimi için ve kitleleri uyuşturup susturduğu için kiliseye sığınır ve hukuk önünde hesap vermemek için ‘imtiyazlar’ edinir!

Cumhuriyet imtiyazsız bir rejimdir, dincilerin ağrına giden de budur, koskoca Suud Kralı Salman yahu, laf edilebilir mi, Menzil Şeyhi yahu Allah’ın dostu evliyası azizi laf edilir mi?

Milli haysiyeti olmayan ve kimliklerini tarihi eğip büküp çarpıtarak vatan hainliklerine dahi meşruiyet kazandıran insanlardan ne bekliyoruz?

İşte Hilafet tartışması, en bariz tartışma, şimdi soralım, I. Dünya Harbi’nde Cihad ilanına Arap toprakları katılıp emperyalist işgalcileri topluca kovsaydık böyle bir tartışma hiç olmayacaktı ve Cumhuriyet hiç olmayacaktı!

Cumhuriyet’in bu topraklarda benimsenmesinin en büyük sebebi Birinci Dünya Savaşı’nda ‘cihad çağrısının’ cevapsız kalmasıdır, ki, Atatürk de milli bir kurtarıcı olarak ortaya çıkamayacaktı!

Ancak siyaset ve tarih bilimi kendi evrensel gerçekliğini ortaya koydu, bir ülkeyi ancak o ülkenin gerçek sahipleri hayatlarını ortaya koyup müdafaa edebilir biz buna ‘milli güçler’ deriz!

Vatan hainlerinde haysiyet ve onur olmaz!

Din kardeşliğiyle devlet olunsaydı Suudlar olurdu!

Haysiyetsiz ve onursuz insanlar yanlarında Hulki Cevizoğlu’ları, Mehmet Ali Çelebi’ler gibi satılmışları da bulunca kendilerini akıllarınca haklı çıkartmaya bir sebep bulacak kadar üç kağıtçılar, alınıp satılan mallara sahip olmak kimseye haklılık kazandırmaz!

Aksine kendinize başka bir soru sorun Cezayirli ya da bir İtalyan olsak haysiyetsizlik ve onursuzluğumuza nasıl bir bahane üretecektik?

İnsan her coğrafyada insandır!

Herkesi karşısında eşitleyen hukuk, her coğrafyada Cumhuriyet’tir!

İnsanlığın yaşadığı her dağda iklimde ormanda şehirde ‘onur’ vardır ‘haysiyet’ vardır!

‘İnsan’ denen kavram diğerkamlık ve eşitlik fikriyle ortaya çıkmıştır, gerisi köledir maaşlıdır köpektir mürittir tebaadır, Cumhuriyet ‘herkes’ fikriyle ortaya çıkmıştır, kayırılanı dokunulmazlığı affetmez, affetmeyecek!

Vahdettin ve Abdülhamid’in hiç yaşamadığı Madakaskar’da da olsa eşitsizliği ayrım gayrımcılığı soygunu onursuzluk ve haysiyetsizliği hiçbir dünyalı affetmez!

Ahlaksızlık, haysiyetsizlik, onursuzluk sadece ülkemize değil bütün coğrafyalara kan kusturan ahlaki çöküş!

Bizim de payımıza İslamcılar düştü, çok uluslu şirketler ve ılımlı islam ve liberaller ve Faysal Finanslar ve FETÖ ve CIA ve Mossad bir seksen yıldır boşuna önlerini açmadı!

Emperyalist soyguncu şirketler, bizden daha şerefsizleri kendi ülkenizde var, diyebilmek ve içerdeki cepheyle meşgul olup soygunlarını milletçe unutalım diye ve uluslararası soygunculara karşı bir ve tek cephede milli bir duvar örecek gücümüz olmasın diye!