Weimar Cumhuriyeti’ne gidiyoruz

Nihat Genç yazdı…

Weimar Cumhuriyeti, Almanya’nın 1919’da ağır yenilgisiyle kurulup 14 yıl sonra 1933’te devleti Hitler’e teslim eden dönemin adıdır!

Bugün Almanya Amerika’nın esiri kölesidir, bugün Almanya AB’yle aşmaya çalıştığı halde II. Dünya Savaşı’yla kaybettiği ‘irade’yi hala bulamıyor!

Sebebini 14 yıl iç karışıklıklarla süren Weimar döneminde sağ-sol-merkez Alman partilerinin ve burjuvanın ve akademinin Cumhuriyet’e saygı göstermeyişinde buluyorlar!

Ve 1940’a gelindiğinde Hitler’in elinde perişan olan Almanya’nın vatanseverleri dahi Hitler’den kurtulmak için Almanya’ya savaş açıp Almanya’yı işgal eden güçlerin yanında yer aldı ve bir daha Almanya kendine gelemedi!

1919/1933 arasında yaşayan Weimar Cumhuriyeti’nin kıymetini bilememek siyaset bilimcilerin bu dönemden Almanya’ya çıkarttıkları dersin adıdır!

Weimar dönemi bizim 90’lu yıllara çok benzer.

Siyaset bilimcileri Weimar dönemi toplumun nerdeyse hemen her renk ve çeşitlilikte kesiminin Cumhuriyet’e saygı gösterilmeyişi Almanya’nın bir daha belini doğrultamayışı sonu olduğu fikrinde birleşir!

Birinci dünya savaşından ağır yenilgiyle çıkan Almanya’da önce tıpkı Vahdettin gibi imparator II. Wilhem Almanya’dan kaçtı, ve, sonra, Almanya tarihinde ilk defa ‘Cumhuriyet’ ilan edildi, yani, monarşi sona erdi ve seçimler başladı!

Ağır yenilginin maddi ve manevi maliyeti Almanya’nın gururunu kırdı, Weimer dönemi aşırı sağ ve aşırı sol’un sokak çatışmaları ve merkez partilerin çaresizliği ve burjuvanın oralı olmayışı ve filozofların edebiyatçıların şairlerin ve akademinin kendi alemlerinde Cumhuriyet’e sahip çıkmamasıyla rejim Hitler’in eline geçiverdi!

Bu dönemde büyük iç çatışmalara sahne olan Almanya ağır savaş tazminatlarını ödemede güçlük çekmeye başlar ve 1929 büyük buhranıyla ülke tamamen çöküşün kıyısına sürüklenir!

Bürokrasi ve yargı eski İmparatorluk yanlılarının elindedir ve büyük siyasi suikastları çözmede isteksiz davranırlar ve bu dönemde Naziler en küçük partiyken 10 yıllık çatışmalarda korunur (Demirel’in, bana sağcılar cinayet işliyor, dedirtemezsiniz, lafını hatırlayın) ve 1933’te Naziler en büyük ikinci parti haline gelirler!

Weımar dönemi Almanyası bugünün New York Londra Paris’inden  daha hareketliydi, filozoflar, edebiyatçılar, şairler cennetiydi ve ancak siyaset bilimciler hayıflanarak bu dönemde akademisyen edebiyatçı ve felsefecilerin Weımar Cumhuriyet’ine sahip çıksalardı Almanya karanlığa gömülmeyecekti, der!

Weımar dönemi şu demek, merkez partileri çöküyor ve devlet en aşırı en radikal güçlerin eline geçiyor!

Çıkartılan ders şudur, yasama/yürütme-yargı ve meclis’le oluşan Cumhuriyet’in yaşayabilmesi için her fikir ve parti Cumhuriyet’in temel kurumlarına saygı göstermeli!

Çıkartılan ders şudur, Cumhuriyet’in yaşayabilmesi her partinin ortak ülküsü olmalı, siyasi fikirler ve menfaatler sonra gelmeli!

Çıkartılan ders şudur, çünkü Cumhuriyet olmazsa hiç birimiz yaşayamayız, işte Hitler örneğinde gördük!

Çıkartılan dersin en vahimi şudur, başınızdaki belayı defetmek için yabancı güçleri imdada çağırmak zorunda kalırsanız o güçlerin işgalinden ülkeyi bir daha kurtarmak mümkün değildir, işte üstünden yüz yıl geçti Almanya’nın hala eli kolu bağlıdır!

Bir çok örneği vardır, ancak Saddam dönemi de öğreticidir, Saddam’dan kurtulmak isteyen vatanseverler liberaller mezhepler dış güçlerden medet umar ve Irak işgal edilir ve bir daha belini doğrulamaz!

Bir örneği, Türkiye’de Fetö ve AKP’dir, Cumhuriyet değerlerinden anayasadan taviz verdiğiniz zaman rejim düşmanı aşırı güçler ‘devlet’i ele geçirir ve meclisin ve siyasetin eli kolu bağlanır kımıldayamaz hale gelirsiniz ve Allah korusun…

Seçimlerden yine galibiyetle çıkacak olan AKP’nin dış güçler tarafından Saddamlaştırılması an meselesidir ve ülkenin içinde çaresiz kalmış olanlar dışardan Tayyip Erdoğan’a yapılan saldırılar karşısında başka çaremiz kalmadı bu adamı artık kim devirirse devirsin çizgisine gelirse, işte o zaman ülkeyi müdahale eden dış güçlerin elinden bir daha geri alamazsınız, ve iki ateşin ortasında bir ülkenin varlığı ve istikbali mahvolur!

O halde ne kadar yıpranmış iğfal edilmiş yağma ve talana uğramış olursa olsun Anayasa’ya ve Cumhuriyet’in kurumlarına sahip çıkmak bütün renk ve çeşitlilikte siyasilerin öncelikli ilk görevidir!

Cumhuriyetçiler ve vatanseverler için bu ilk büyük görevin anlamı ve üslubu şudur, siyasi kültür ve siyasi ahlakı parti çıkarlarımız adına asla kirletemeyiz!

İşte dün Akşener, hem taharette hem abdestte hem de siyasette kullanılan saray ibriği gibi davranmış siyasi ahlak’ı yerle bir etmiştir!

Tam anlamıyla tezgah ve kumpas ve operasyon ağzıyla konuşmuş partisini imzasını attığı sözünü verdiği ittifak’tan önde tutmuştur!

Türkiye herkesi kirleten bu kumpasçı siyaseti Fetö’den AKP’den çok iyi deneyimlemiş ve biliyor!

Sadece ‘maşalar’ kirlenmekten ve kirletmekten utanmaz!

Çünkü maşalar ‘siyasette’ güvenilir insan kalmasın çaresizlik büyüsün ve daha çok insan kirlenip siyaset dışı kalsın diye hep aynı operasyon dilini kullanır!

1990’larda merkez sağı sıfırlayan işte bu kumpas ve operasyonlardı!

1990’lı yıllarda bir gizli güç bütün siyasi yapıları kirletti ve bitirdi ve sonra Fetö ve AKP’ye mecbur etti!

Hiç şüphem yok ve her siyaset bilimciyle her ekranda tartışmaya hazırım, siyasi suikastların ve Uğur Mumcu, Hrantlar’ın arkasında ve 28 Şubat’ın arkasında ve hatta Cumhuriyet mitinglerinin arkasında ‘aynı’ kumpas senaryoları ülkeyi karanlıklara teslim etti! Cumhuriyet Mitingleri’nin Biz Kaç Kişiyiz hareketinin arkasına iyi bakın! Ve laik-şeriat çatışmalarının arkasındaki güçlere iyi bakın!

Türkiye’de merkez sağ ve Cumhuriyet değerleri bir günde çürüyüp yok olmadı!

On yıllar süren operasyonlar ülkeyi gıdım gıdım Fetö ve AKP’ye teslim etti!

Bu yüzden Akşener’in dili bizim için çirkin siyasetten çok öte çok derin anlamlar taşır!

Akşener’in partisinin önünde ve arkasındaki gladyö ve Fetö artıklarına iyi bakın!

Yarın 0,5 oyuyla CHP’den 5/10 vekil kopartmaya çalışan Davutoğlu ve Babacan’ın beklentileri tatmin edilmezse tıpkı Akşener’in aynı kumpas dili gibi daha çok şahit olacaksınız!

CHP kimle yatağa girdi, bilmiyor mu, ve CHP’yle aynı yatakta yatan Fetöcüler’in elinde daha ne kumpas delilleri var, hepsi sırasını bekliyor!

Bu kumpas dili, güvensizlik inşa eder!

Muammer Aksoy ve Uğur Mumcu ve Hablemitoğlu vs. cinayetlerini karanlıkta bırakanların istediği de buydu, kendine siyasilerine güvenemeyen bir toplum!

Hiç şüphem yok, Muammer Aksoy’u Uğur Mumcu’yu Hrant’ı öldüren silahla Akşener’i konuşturan aynı karanlık organizmadır!

Depremde acemilikleri liyakatsızlıkları cahillikleri, hırs ve şehvetleriyle yüzbinlerce insanımız öldü ve AKP  tarihin bu en büyük felaketinin altında kalıverdi, işte gördünüz, Akşener’i kurgulayan her kimse, gelip, Tayyip Erdoğan’ı deprem enkazından çıkarıverdi!

Tayyip’i enkazdan kurtaran bu karanlık faili meçhul kumpas dilinin gücüne bir kez daha şahit oldunuz!

Tarihimizin ve milletimizin en derin yasını dahi bir gecede ikinci plana atacak kadar ahlaksız Akşener’in sözleri 15 Temmuz gecesi başımızdan aşağı atılan Fetö bombalarına ne kadar benziyor!